Sıcak parada 'sevinç halayı'

Sıcak parada 'sevinç halayı'
Türkiye, yıllar yılı sıcak para girişi sayesinde ortaya çıkan düşük kur sayesinde hem hayali bir büyüme, başarı hikayesi sattı hem de yapısal sorunlarının üzerini örttü, yüzleşmedi. Şimdi yine aynı hikâyenin tekrar etme riski var. Ciddi iktisatçılar Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarına dikkat çekmeye devam ederken sıcak para sözcüleri kutlama halayına kalkıyor.

PODCASTİ DİNLEMEK İÇİN PLAY'E TIKLAYIN

Biliyorsunuz yabancı sermaye ikiye ayrılıyor. Doğrudan yatırımcı sermaye ile (buna soğuk para diyebiliriz) portföy yatırımına gelen sıcak para… Sıcak para döviz getirip, TL’ye dönerek borsaya girer, TL faizli varlıklara veya eurobond gibi döviz cinsi varlıklara yatırım yapar. Soğuk paranın özelliği ise kalıcı yatırım yapması, istihdam yaratması, katma değer üretmesi, teknoloji getirmesi… İstenen yabancı sermaye bu. Sıcak para ise kur – faiz seviyelerinin ortaya çıkardığı kazanç fırsatlarına gelen, kısa vadeli, çabuk çıkabilen, kaçabilen bir yatırım türü.

Yeni ekonomi yönetiminden sonra beklenen de önce sıcak para girişiydi. İşte bu girişle ilgili işaretler var. Geçen hafta tahvile 961 milyon dolar, borsaya 561 milyon dolarlık sıcak para, toplamda 1,5 milyar dolarlık giriş oldu. Son bir aydaki net alış tutarı hisse senedinde 1 milyar 273 milyon, DİBS'te 1 milyar 145 milyon dolar oldu. Devam edebileceği beklentisi var.

Bununla birlikte tam bir endişesiz giriş olduğunu, ekonomi yönetimine güven oluştuğunu söylemek için henüz erken. Ekonomist Güldem Atabay, “İlgi yüksek, güven eksik” diye anlatıyor bunu. Atabay, yazısında, “Yabancı yatırımcı ekonomide önceki dönemde yapılan hataların mecburi kefareti ödendiğinin, Şimşek yönetiminin bu nedenle sıcak para sahiplerine önemli kazanç fırsatları vaat ettiğinin bilincinde. Kapının eşiğinde, ancak yine de içeri adım atmakta çekinceleri var. Başkanlık sistemi ekonomi politikalarının yarattığı müthiş güvensizlik hafızalarda canlı” demiş.

Yabancı yatırımcının nabzı bakımından dikkate alınan The Economist de benzer bir analiz yayımladı. Analizde, "Türk ekonomisi henüz düzlüğe çıkmış değil ancak doğru yolda ilerliyor. Uzun bir aradan sonra yabancı portföy yatırımcıları geri dönmeye başladı. Ancak Sayın Erdoğan, Batı'yla yeni sorunlar yaşadığı sürece uzun vadeli yatırımcılar geri dönmeyecektir. Türkiye'de siyasetin de ekonominin izinden gitmesi gerekiyor" denildi.

Türkiye, yıllar yılı bu sıcak para girişi sayesinde ortaya çıkan düşük kur sayesinde hem hayali bir büyüme, başarı hikayesi sattı hem de yapısal sorunlarının üzerini örttü, yüzleşmedi. Şimdi yine aynı hikâyenin tekrar etme riski var. Ciddi iktisatçılar Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarına dikkat çekmeye devam ederken sıcak para sözcüleri kutlama halayına kalkıyor. Yabancı sıcak paracının gelmesinin yarattığı kazanç fırsatlarının kutlaması bu… Ama Türkiye ekonomisinin ihtiyacı şu: Türkiye ekonomisi, ihtiyacından daha fazla döviz üreten, hiç olmazsa ihtiyacı kadarını üreten bir yapısal dönüşüme gitmezse, bugün gelen sıcak para sadece bugünü idare eder, döngüsel krizlerden kaçınmak mümkün olmaz.

DÖVİZDE MÜDAHALE DEVAM EDİYOR

Yabancı girişinin başka etkileri de izleniyor. Şu sıralar MB’nin brüt rezervlerinin rekor seviyelere yükseldiğini, bankaların rahat sendikasyon yapabildiğini, ödediklerinden daha fazla borçlanma yapabildiklerini görüyoruz. Ancak yabancı girişinin kur üzerinde etkisini göremiyoruz. Kur tedrici yükselmeye devam ediyor. Çünkü müdahale de devam ediyor. Bloomberg ekonomisti Selva Baziki’nin paylaştığı bilgiler şöyle: “TCMB'nin döviz piyasasına örtük müdahalelerinin Ocak 2022-Kasım 2023 döneminde 256 milyar dolar olacağını tahmin ediyoruz. Ancak aylık müdahaleler önceki 11,7 milyar dolardan son 3 ayda ortalama 7,5 milyar dolara düştü.”

Özetle müdahale devam ediyor ama daha az rezerv harcanarak…

MB, ihracatçı dövizlerinin yüzde 40’ını almaya devam ediyor. Bu aylık yaklaşık 8 milyar dolar giriş anlamına geliyor. Rakam müdahaleye yakın bir giriş. Ancak brüt rezervlerdeki artışı açıklamıyor. İşte bu noktada spekülasyon var. Gazeteci Erdal Sağlam’ın kulis haberine göre, “bu ek giriş yurt dışında bulunan ve iktidara yakın kişiler tarafından geri getirilen sermaye olabilir.” İktisatçı Fatih Özatay da MB’nin içerden bankalardan swap kanalıyla döviz aldığını yazmıştı.

Son gelişmelerle birlikte MB’nin brüt rezervi 140 milyar doları aştı, net rezerv açığı ise 51,6 milyar dolar seviyesinde.

Dövizde benim beklentim şu: Şimşek ilk ekonomi bakanlığı döneminde kur artışlarının enflasyonun gerisinde kalmasını sorun etmemişti. Hatta başarı diye anlatmıştı. Eğer o günlerden farklı düşünüyorsa enflasyona paralel şekilde artmasına izin verilecektir. OVP’deki kur tahminleri de bunu ifade ediyor. Bu da kurda 2024 ortalarına kadar kontrollü bir artış yaşanabileceğini gösteriyor. Eğer bir yol kazası olmazsa ve döviz girişi bu tempoda devam ederse önümüzdeki yıl ortalarından itibaren TL’de değerlenme görebilir.

TL MEVDUAT CAZİP

İlginin arttığını görüyoruz. Faizler yüzde 50’nin üzerine geldi. MB, eğer politika faizlerini yüzde 45’e getirirse, daha da artar beklentisi gerçekçi değil. 2024’e giriyoruz. Haziran’a kadarki 6 ay için tasarrufçunun beklentisi enflasyon düzeyini baz alırsak yüzde 70 üstü olmalı ama yılın tamamı için MB enflasyon beklentisi yüzde 36, piyasa yüzde 40 üstü bekliyor. Dolayısıyla özellikle haziran ayından sonra enflasyonda düşüş ortaya çıktıktan sonra TL mevduat faizlerinin de düşeceği tahmin edilebilir.

BORSA YATAY

Geçen hafta borsadan küçük yatırımcının çıktığını ancak görece yüksek portföylü yatırımcı girişi olduğunu yazmıştım. Bu hafta borsaya 561 milyon dolarlık yabancı girişine rağmen endekste bir çıkış olmadı. Uzmanlarına göre hem halka arzlar hem de bu yabancı girişine rağmen çıkış olmamasının nedeni yerli küçük yatırımcı çıkışı. Hafta başında endeks 7.984 puandan açılmıştı. Son işlem gününü 7.954 seviyesinde kapattı. Yatay bir seyir izlendi. Uzman analizlerin göre borsada işler değişiyor. Yabancı yatırımcının girişi bankacılık endeksini yükseltirken, eski köklü sanayi şirketlerine de ilgi artıyor. Küçük yatırımcının dili yandı diyebiliriz, maceradan uzaklaşma eğilimi var.

Yeni ekonomi yönetiminin rotası yabancı girişi yönünden esasta borsayı destekliyor. Eğer furya halinde halka arzlar durumu çarpıtmazsa borsanın aleyhine bir gelişme yok. Tek endişe, 2024 yılında ekonominin yavaşlayacağına ilişkin beklentilerin şirketlerin performanslarına olumsuz yansıyabileceği… Bu da daha çok bazı sektörlerde kendini gösterebilir.

Uluslararası yatırım bankalarının raporları bankacılık hisselerini destekler mahiyette. Uluslararası Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings'in son üç ayı kapsayan Türk Bankaları Veri İzleme Raporu'na göre, Türk bankaları makro ihtiyati düzenlemelerin sadeleştirilmesinin yanı sıra, artan faiz oranları ve enflasyona endeksli tahvil kazançlarının beklenenden daha iyi olması gibi faktörlerin etkisiyle yılın üçüncü çeyreğinde performanslarını iyileştirdi. Bu nedenle borsada bir süre ciddi yükseliş beklenmese de bankaların pozitif ayrışacağı tahmin ediliyor.

Rekor düzeyde halka arzlar var. Türkiye borsası bu yıl yapılan halka arzlarda Avrupa’da birinciydi. 53 şirketin halka arzı tamamlandı. Şirketler sanki bedava kaynak havasında borsaya kote oluyorlar. Piyasa uzmanı İris Cibre, 2010-2014 arası Halka arz seferberliği dönemindeki yaprak dökümüne dikkat çekerek, “Marifet şirketlere ucuz finansman ile bolca halka arz değil. Marifet mağduriyet yaratmadan sürdürülebilir, yatırımcı ortamı oluşturmak” diyerek uyarı yaptı.

KKM’DEN ÇIKIŞ SÜRÜYOR ANCAK ÇOK YAVAŞLADI

Bankaların zorlanması, KKM’de kalana çok düşük faiz, çıkana çok yüksek faiz teşviki sonuç veriyor. KKM’de azalma devam ediyor. Ancak azalma eğiliminin duracağı işaretleri de var. Haftalık 75 milyar lira, 30 milyar lira seviyelerinden 1 – 8 Aralık haftasında 13 milyar liraya düştü. Bu da gösteriyor ki KKM tasarrufçusu, düşük de olsa bir miktar faiz de alarak “dolarda kalma” eğiliminde. Bunun iki nedeni olabilir. Yatırımcı ya kur yükselecek beklentisinde ya da ekonomi yönetimine henüz güven duymadığı için dövizde kalmayı güvence görmeye devam ediyor.

FED’İN KARARI ALTINI DESTEKLİYOR

ABD enflasyonu Haziran 2022’de yüzde 9,1 seviyesindeydi. Kasım 2023’te yüzde 3,1’e indi. ABD Merkez Bankası önemli bir başarı kazanmış oldu. Fakat henüz çekirdek enflasyonun yüzde 4’te dirençli seyrettiği için gevşemiyor. Son toplantısında faizi değiştirmeyerek yüzde 5,25-5,5 seviyesinde tuttu. FED Başkanı’nın açıklaması faiz indirimlerinin çok da yakın olmadığına yorumlandı. Bu da altın fiyatlarını destekledi. Altın 2.152 doları gördükten sonra 2040 dolar seviyelerine gerilemişti. FED kararından sonra ons yeniden değer kazandı.

Podcast