Şiileşen Aleviler

Şiileşen Aleviler
Türkiye’de ‘Aleviliğin Şiileşmesi’ konusunda çalışma yapan Hitit Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Mustafa Onur Tetik ve araştırma görevlisi Nail Elhan’la, Alevilik ve Şiiliğin benzerlikleri – farklılıkları, bu konuda resmi tarih dışında bilinenleri, İran’ın etkisine ve bu oluşuma devletin bakışını konuştuk.

Ortadoğu siyaseti başta gelmek üzere milliyetçilik ve İslamcılık konularında akademik çalışmalar yürüten Nail Elhan, Türkiye’de Şiileşen Aleviler (müteşeyyi Aleviler) konusunda bugüne kadar ilahiyatçıların araştırma yaptığını, kendilerinin ise konuya dış politika ve kamu diplomasisi perspektifinden yaklaştıklarını söyledi. 

Çalışmanın ilk aşamasında konunun uzmanları ve akademisyenleriyle mülakatlar yaptıklarını ikinci adımda kaynak çalışması yürüttüklerini belirten Elhan, sahada olacakları son aşamada ise cemaat üyeleriyle görüşme ve anket yapacaklarını anlattı. Elhan, “Şiileşmenin nedenleri, tarihsel yönelimleri nedenleri İran’a bakış gibi sorulara cevap arıyoruz” dedi. Elhan, şunları söyledi:

“Alevilik  ve Şiilik ilişkisi nereden kaynaklı? Aleviliğin geçmişinden alıp günümüze getirmek lazım. Türklerin Orta Asya’dan göçüyle birlikte Aleviliğin nüvelerinin çıktığını görüyoruz. Göçebeler ve yerleşik hayata geçmiş olanlar olarak ayrımı yapmak gerekir. Alevilerin göçebeler arasında yaygınlaştığı, yerleşik hayata geçenlerin de İslamlaşmaya daha meyilli ve sosyolojik olarak buna uyumlu olduğunu görülüyor. Buna karşın  göçebe durumda olan Alevilerin de sosyolojik şartları itibariyle  İslamlaşamadıklarını görüyoruz.”

Alevilik ve Şiilik arasında inanç ve kimi ibadetler açısından benzerlikler olduğunun altını çizen Elhan, “Dindar bir Şii için ‘Alevi mi daha makbuldür dindar bir Sünni mi?’ diye sorulsa, buna cevabı ‘bir Alevi’nin makbul olduğudur’. Sünnilikteki Ehli Beyt ve imamet inancı Şiilikle benzeşmiyor. Dini olarak Alevilik ve Şiiliğin daha benzer olduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu.

Dr. Mustafa Onur Tetik ise Alevi ve Caferi inançlar arasında itikadî konularda benzerlik, fıkıh noktasında ayrım olduğunu söyledi: “İran itikadi ortaklığı fıkhi ortaklığa çevirmek istiyor. Buradan da politik ortaklığa da dönüşme potansiyeline sahip” dedi. İki akademisyenin merak edilen bazı sorulara verdikleri yanıtlar şöyle:


Şiileşen Aleviler nerede, sayıları kaç?

Nail Elhan: “Bu işin asıl yürütüldüğü yer Çorum. Çorum’un bu işin merkezi olduğu ve başarılı olduğu yönünde herkesin fikir birliği var. 

Şiileşen Alevilerin 300 – 400 kişilik bir cemaati olduğu söyleniyor Çorum’da. Çorum bu işin merkezi. Belirli günlerde, mesela Aşure gününde etkinlik yapılırken, çeşitli illerden, İstanbul’dan Ankara’dan akın akın insanların Çorum’a geldiği söyleniyor. Amasya çevresinde de ufak tefek Şiileşen Aleviler olduğu yönünde dair söylentiler var. Görüştüğümüz hocalardan birisi Amasya’da 30 – 35 kişilik cemaatin olduğunu söylemişti.”


Şiileşmenin önünü açan SHP’li milletvekili 

Nail Elhan: “Bu işin tarihi 80’lerin sonu 90’ların başında milletvekili Cemal Şahin ile başlıyor. Çorum Aleviliği Dersim ve Sivas Aleviliğinden farklı olarak (geleneksel) İslam’a daha yakın. Cemal Şahin, Alevi’ydi ve bir Müslüman olduğunu söylüyordu. Orada Aleviliğin ve Şiiliğin ortaklaşması devreye giriyor. Haliyle o kafasında kurduğu rasyonelin Şiiliğe doğru meylettiğini ğini düşünüyorum. Cemal Şahin SHP milletvekili olduğu için etki edebildiği çevre çok fazla. Onun karizmatik kişiliği etrafında oluşan bir çevreden söz etmek mümkün. 90’larda kurumsallaşıyor. Burada cami açılıyor. Ölümünden sonra yakınları tarafından da devam ettiriliyor.”

Şiileşen Alevilere diğer Aleviler nasıl bakıyor?

Nail Elhan: “Diğer Alevinin buna bakışı, ‘Bizim bununla bağımız yok’ şeklinde oluyor. Çünkü karşıda (İran’da) bir şeriat rejimi var. Belli bir namaz sisteminden, dini sisteminden bahsediyor. Çorum’daki Aleviler buna karşı İran’ın uzantıları olarak görüyorlar Şiileşen Alevileri ve mümkün merkete uzak kalmaya çalışıyorlar. Diğer tarafın (Şiileşen Aleviler) kullandığı isim biz “Caferi Aleviyiz’ oluyor ve bir şekilde propaganda yapmaya çalışıyorlar. Ama bunun sınırlı kaldığını söylemek doğru olur.” 

İran, Alevilerin Şiileşmesinde nasıl bir rol oynuyor?

Mustafa Onur Tetik: “Yaptığımız röportajlardan edindiğimiz bilgiler şöyle: ‘İnternet siteleri kuruyor,  Alevi ismiyle Şii bilgileri aktarılıyor. Belirli yazarların, yayınevlerinin desteklenmesi mevcut. Buraya molla gönderilmesi, hem misyoner hem bilgilendirme için… Sadece müteşeyyi Alevilerin ve Caferilerin İran ziyareti, kutsal yerlerin gezdirilmesi, etkileme ve bir propaganda aracı olarak… Eğitime gidiyorlar İran’a. Kum’un bir rolü var. Derneklere maddi yardımlar ya da çeşitli yardımlar kitap gönderiyorlar vs. Son dönemde Alevi basın yayın kuruluşlarında Şii içerikli yayınlarda artış var gibi görünüyor. İran ve Caferi kurumların buna dahli olduğu yönünde yorumlar var. Direkt olarak Alevilerin Şiileşmesi hususunda da proje olduğu iddialar arasında. Alevileri etkileme konusunda Hacı Bektaş türbesinin İran’da olduğu iddia edilmesi söz konusu.”

Alevileri Şiileştirme girişimleri ne zamandan beri var?

Nail Elhan: “Cumhuriyet öncesinde Safevilerin Türkmenleri örgütlemelerini bir başlangıç olarak sayabiliriz. Ancak Şiilik bu dönemde İran’da kurumsallaşmış değil. 1979 (İran İslam Devrimi) sonrasında asıl, Türkiye’de Alevileri Şiileştirme politikası yürütüldüğünü görüyoruz. İran devriminden etkilenen İrancılar varrdı. İran’ın devrim ihracı bağlamında 80’lerde, 90’larda Alevi dedelerin İran’a götürüldüğü, İran’da eğitime tabi tutuldukları anlatımları var.”

Devlet nasıl bakıyor?

Mehmet Onur Tetik: “Yaptığımız mülakatlarda yapılan yorum genel olarak şu, devletin genel bakışı Alevilerin alevi olarak kalmasını tercih ediyor ama Şiileşen Aleviler küçük bir grup olduğu için çok ciddi bir tehdit olarak algılamıyor. Bu yüzden çok da ilgilenmiyor diyebiliriz.”

Podcast