Tahammül edilemeyen fakirden yeryüzünde cennet: Silinen vergi borçları

Tahammül edilemeyen fakirden yeryüzünde cennet: Silinen vergi borçları
Olası-Kast’ta bu hafta, bazılarının vergi cenneti olan Türkiye’yi konuştuk. TBMM Genel Kurulu’nda yankılanan sözlerdeki gibi…

Kısa Dalga - “Köpeğin bile fakirine tahammülünüz yok” dedi, İzmir Milletvekili Ümit Özlale, TBMM Genel Kurulu’nda… Fakir hayvanların canına kastedilen yasadan önce, ne tesadüf ki vergi kanunu kabul edilmişti.

Fakir köpeğe olan tahammülden önce fakir insana olan tahammül, bir kez daha görülmüştü. Çünkü yeni vergi kanunu ile devlet, yüzde 25 olan kurumlar vergisini yüzde 10’a kadar düşürmeye karar vermişti. Bu, küçük büyük tüm şirketler için yani patronlar için büyük bir kıyaktı.

Fakirin tahammül sınırı her geçen gün zorlanırken, Evrensel Gazetesi’nin bir dizi haberi; pek çok şirketin vergi affına veya vergi indirimine bile gerek kalmadan sıfır vergi ile iş yaptığını ortaya koydu. Yani onlar için böylesi kanunlara bile ihtiyaç yoktu.

Buna göre vergi kanununa ilk imzayı atan AKP milletvekili ve ailesine ait şirketler bile son yıllarda hiç vergi ödememişti.

Kamu ihalelerinin sabit adresi 8 inşaat firması yıllardır tek bir kör kuruş vergi vermemişti. Bazı şirketlerin verdiği verginin, devletten elde ettiği gelire oranı yüzde 1 bile değildi.

Yine bazı sanayi odalarının başkanlarının şirketleri de yıllardır vergi vermemişti.

Maliye Bakanlığı, Evrensel Gazetesi’nin haberlerini doğruladı. İncelemelerin sürdüğü “büyük mükellef” denilen 735 dev şirket vergi ödememişti. Açıklamaya göre bu şirketler zarar ediyordu.

Bu bir dizi haberin ilkinin başlığı “Vergi Cenneti Türkiye”ydi.

Zarar eden ama yeryüzünde cenneti yaşayanları ülkesiydi Türkiye… Diğerleri de o cenneti finanse ediyordu.

Peki bu düzen nasıl kuruldu?

* * *

5 Kasım 2002… Adalet ve Kalkınma Partisi’nin uzun iktidar yıllarının başladığı seçimlerden üç gün sonra. Yani daha kesin sonuçlar bile açıklanmamışken Hürriyet Gazetesi’nde bir haber yayınlandı.

“AKP’ye yakın gruplar coştu” başlığının kullanıldığı habere göre borsa AKP’nin tek başına iktidarını olumlu karşılamıştı. AKP’ye yakın olduğu bilenen şirketlerin hisseleri yükselmişti. Çukurova Grubu ve İhlas Grubu şirketlerinin hisseleri değer kazanmıştı, haberin başlığına göre “coşmuştu.”

Sadece Çukurova ve İhlas Grubu muydu, Erdoğan’a yakın şirketler ve iş adamları?

Remzi Gür, mesela. Erdoğan’ın finansörlerinden biriydi. Erdoğan’ın çocuklarının yurtdışı öğrenim masraflarını karşıladığı belirtilen Gür, Türkiye’de kazandığı paraları 12 yıl boyunca vergi cennetlerine aktarmıştı. Yani Türkiye’den vergi kaçırmıştı.

Cihan Kamer mesela… Erdoğan’ın oğlunun düğününde takılan altınları bozdurduğu belirtilen kuyumcu Kamer’in iki off-shore şirketinin olduğu ortaya çıkmıştı.

Bunlar en bilinen iki isimdi. Onlar zaten zenginlerdi. Ama genel olarak patronlar AKP’nin arkasındaydı. AKP bu desteğin karşılığını yıllar içinde fazla fazla verecekti. Kendi patronlar grubunu yaratana kadar…

Öncelik tabii ki inşaat sektöründeydi.

Mesela yine 2002 yılında yapı ruhsatı verilen alanların toplamı 36 milyon metrekareyken bu rakam 2014 yılında 219 milyon metrekareye çıktı… Artış yüzde 500’den fazlaydı… 2004 yılında Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları, Kurumlar Vergisi’nden muaf tutuldu.

En çarpıcı veri ise şuydu: 2013 yılı boyunca Bakanlar Kurulu’nun aldığı tüm kararların yüzde 60’ı imar izinleri ile ilgiliydi.

Bu dönemde yeni yeni şirketler, tüm bu kıyaklardan faydalanarak büyümüştü. Bazılarının ismi 10 yıl önce bilinmiyordu, ya da zaten yoklardı:

Kiler, Torunlar, Sinpaş, Limak, Ağaoğlu, Varyap ve Kalyon gibi…

* * *

2013 yılında yayımlanan bir başka haber ise Sözcü Gazetesi’ne aitti. Buna göre 2008 yılında 55 olan iş jet sayısı 98’e çıkmıştı. İş jeti satın alan iş adamlarının pek çoğu iktidara yakın isimlerdi.

Haberde üç şirket için, “muhteşem üçlü” deniyordu. Cengiz-Limak ve Kolin. Bugün “beşli çete” denilen beş şirketten üçü.

* * *

Gazete haberleri üzerinden devam edelim.

Sayıştay’ın, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 2011 yılı hesaplarıyla ilgili taslak raporuna ilişkin haberler, Eylül 2013’te gündeme bomba gibi düşmüştü.

Buna göre Maliye Bakanlığı, 2010 yılında 87 büyük şirketin vergi borçlarının yüzde 90’ını silmişti. Devlet, 2,5 milyar liralık alacağından tek kalemde vazgeçmişti.

Yapılan bu büyük kıyağın adı da “vergide uzlaşma” olmuştu.

Dönemin Maliye Bakanı, yine Mehmet Şimşek’ti.

Haberlere göre; Cengiz İnşaat’ın 2005-2009 yıllarına ait toplam 424.4 milyonluk vergi borcu “sıfırlanmıştı.” Yeni Şafak Gazetesi’nin sahibi Albayrak Grubu’na ait Albayrak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Anonim Şirketi’nin 55.7 milyon olan vergi cezası, 1.2 milyon liraya düşürülmüştü.

Tüm bunların yılı 2010’du. 2011 yılında da aynı “uzlaşma” formülü ile 807.7 milyon liralık vergi borcu, 82.2 milyon liraya düşürülmüştü.

İstanbul Milletvekili Levent Tüzel, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a bu uzlaşmanın kapsamını sormuştu. Soru önergesine, Erdoğan adına Mehmet Şimşek yanıt vermişti. Şimşek, bu büyük uzlaşmayı yalanlamamıştı.

Daha da önemlisi aynı yıl hükümete yakın iş adamlarının vergi borçlarının yüzde 100’e yakını silinirken, vatandaşın vergi borçlarının sadece yüzde 60’ı affedilmişti.

Ve yine Maliye Bakanlığı aynı yıl, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin topladığı bağışları “ticari faaliyet” olarak değerlendirip, 2 milyon liraya yakın vergi cezası kesmişti.

* * *

CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, TBMM Genel Kurulu’nda “30 tane şirket, yakamıza yapışmış ihaleleri alıyor vergileri vermiyor” dedi.

Başarır, aslında daha önce 2020 yılında; “beşli çeteye”; yani Cengiz, Limak, Kalyon, Kolin ve Makyol’a uygulanan vergi indirimini sormuştu. Dönemin Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan 5 şirkete, son 10 yılda toplam 128 vergi indirimi uygulandığını açıklamıştı.

Bu şirketler, kamudan aldıkları ihalelerle gün geçtikçe büyümüştü.

Rakamları da Haziran 2022’de, CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz açıklamıştı. Yavuzyılmaz, 2005-2022 yılları arasında düzenlenen 444 ihaleyi incelemişti. İhaleleri en fazla kazanan 11 şirket vardı. İhalelerin yüzde 81’i pazarlık usulü ile yapılmıştı… Yani ihalelerin sadece adı ihaleydi, aslında büyük kamu yatırımları doğrudan onlara verilmişti.

Bu şirketlerin isimleri yine aynıydı:

Limak, Kolin, Cengiz, Kalyon, IC İçtaş, Makyol, Bayburt Grup, YDA, Çelikler, Yapı ve Yapı İnşaat, Rönesans.

* * *

Erdoğan, 2015’te yaptığı açıklamada; ülkenin anonim bir şirket gibi yönetilmesini istediğini söyledi.

Buradaki düzen neydi? Bu şirketler kamudan ihaleleri alıyordu, vergi vermiyorlardı ya da ödedikleri vergi kazandıklarının çok küçük bir bölümüydü.

Peki bunda AKP’nin, Erdoğan’ın çıkarı neydi? Amaç neydi de 3-5-11-30 şirket baş tacı ediliyordu?

İpucu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Şubat 2014’te yaptığı açıklamalardaydı. Kılıçdaroğlu’nun anlattıklarına göre, 2013’te Başbakan Erdoğan ve Binali Yıldırım’ın talimatı ile Sabah Gazetesi ve ATV’nin satışı için sekiz iş insanından 630 milyon dolar toplanmıştı. Yani bir havuz oluşturulmuştu. Havuzun içine para atan iş adamları Mehmet Cengiz, İbrahim Çeçen, Nihat Özdemir, Celal Koloğlu’ydu.

Yani yine Cengiz Holding’ti, yine IC İçtaş’tı, yine Limak’tı, yine Kolin’di.

Onlar AKP’nin siyasal bazı amaçlarının finansörleriydi. Tıpkı ilk yıllarda Remzi Gür ve Cihan Kamer gibi, kasaydı onlar.

Bu yüzden ihaleleri de teşvikleri de onlar alıyordu, onların vergileri de siliniyordu.

İşte Erdoğan böylece ülkeyi bir anonim şirket gibi yönetiyordu. Hatta holding. Kendisi başındaydı. Diğer şirketler de ona bağlıydı. Çok profesyonelce…

* * *

Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi, kulübün Mayıs 2022’de toplanan mali ve idari genel kurulunda söyledi bu sözleri… 200 milyon liralık vergi borçlarını 16 milyon liraya indirdiklerini anlatıyordu. “Ankara’ya gide gele, yalvara yakara…”

Benzer bir açıklamayı Galatasaray Başkanı Dursun Özbek de yapmıştı. Onlar da 304 milyonluk vergi borcunu 19 milyon liraya indirmişti.

Ama Ahmet Nur Çebi’nin bir sözü daha vardı… "Cumhurbaşkanımızdan kredilerin yapılandırılmasını talep ettiğini” söylemişti. Erdoğan da “Ahmet nereye kadar” karşılığını vermişti.

Doğru soru buydu aslında, “Ahmet nereye kadar?”

Yaşadığımız tüm sorunların sonu, bu sorunun yanıtında gizli değil mi?

Nereye kadar?

---

Evrensel Gazetesi, hiç vergi vermeyen dev şirketler ile ilgili haberlerine “Vergi Cenneti Türkiye” başlığını atmıştı. Başlıktaki atıf, sıfır vergi politikasının uygulandığı, Türkiye gibi ülkelerde vergi vermek istemeyenlerin gidip şirket kurduğu ülkelereydi.

Olası-Kast’ta bu hafta, bazılarının vergi cenneti olan Türkiye’yi konuştuk. TBMM Genel Kurulu’nda yankılanan sözlerdeki gibi… Cenneti dünyada yaşayan bazılarının gözlerini, asla tahammül edemedikleri fakirin cebinden hiç ayırmadığı Türkiye’yi…

Önümüzdeki hafta görüşmek üzere…

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.

Podcast