Yeşil mimari, afete dirençli kılar mı?
Ekolojik mimari, akıllı veya yeşil bina kavramları birer pazarlama taktiği mi? Yoksa afetlere dayanıklı, doğaya daha az zarar veren daha yaşanabilir kentlerin inşasında gerekli mi? Bir kez daha, faciayı yaşadıktan sonra “nerede hata yaptık, bundan sonra ne yapmalıyız” sorularını soruyoruz. Uzmanlar, hep aynı cevabı veriyor: Yanlış ve kötü yapılaşma, kontrolsüz kentleşme, bilimsellikten uzak, rant temelli anlayış…
Depremin ardından “afete dirençli kent”leri konuşan Mehveş Evin ve Ferdi Akarsu, bu haftaki Yeşil Dalga’da “yeşil mimari”yi ele alıyor. Zira afetlere dirençli kentler aynı zamanda altyapısından peyzajına, yeşil olmak durumunda.
İnşaat yapmanın iklime etkisi nedir?
Bir binanın dayanıklı, yaşanabilir ve doğayla uyumlu olması neden önemli?
Neden Dünya “çok şık bir bina tasarladım, oldu bitti” demiyor?
Ekolojik, yeşil veya sürdürülebilir mimari aynı şey midir?
Bir binaya “yeşil” denebilmesi için hangi kriterler gerekiyor?
“Kerpiç ev kötüdür, taş ev iyidir” diyebilir miyiz?
PODCASTİ DİNLEMEK İÇİN PLAY’E TIKLAYINIZ
Not: Bu podcast 6 Şubat’tan önce kaydedildi fakat her zamankinden daha güncel olduğu için örneklerde değişiklik yapmadık.
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.