Engin Açan Karadeniz gezisini yazdı: Gazeteciler arasında ayrımcılık yapıldı

Engin Açan Karadeniz gezisini yazdı: Gazeteciler arasında ayrımcılık yapıldı
Ekrem İmamoğlu'nun Karadeniz gezisini takip eden Tele 1 muhabiri Engin Açar, bazı gazetecilere özel muamele gösterildiğini, aralarında Nagehan Alçı'nın da olduğu bir grubun VIP minibüste seyahat ettiğini yazdı.

Ergenekon ve Balyoz operasyonları sürecinde aldığı rol nedeniyle tepki çeken Nagehan Alçı'nın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Karadeniz gezisine davet edilmesinin ardından başlayan tartışma sürüyor. Geziyi takip eden Tele 1 Muhabiri Engin Açar, kaleme aldığı izlenim yazısında İBB Sözcüsü Murat Ongun'un "Nagehan Alçı bölgede seviliyor" tezinin doğru olmadığını anlattı. Engin Açar, gazeteciler arasında ayrımcılık yapıldığını ve bazı gazeteciyer için lüks minibüs tahsis edildiğini yazdı.

Ergin Açar'ın yazısının bir bölümü şöyle:

Fakat başarılı Karadeniz gezisi, FETÖ kumpaslarında da rol alan, yandaş gazeteci Nagehan Alçı’nın gölgesinde kaldı. Fethullahçı Çetenin kumpas davalarını siyasal ve dijital sahtekarlığa dayalı gerekçelerle savunan ve Gezi direnişini lekeleme amaçlı Kabataş yalanını sürdüren Nagehan Alçı gibi, CHP tabanında ve cumhuriyetçi kesimlerde büyük tepki çeken bir gazetecinin İmamoğlu’nun gezi otobüsünde yer alması büyük tepki çekti.

Nagehan Alçı’nın otobüste çekilen fotoğraf karesine yönelik tepkilere İBB Sözcüsü Murat Ongun’dan açıklama geldi. Ongun, Karadeniz gezisinde Nagehan Alçı’nın sevildiğini, bu nedenle davet edildiğini söyledi. Davet gerekçesi bu olabilir, ama bizim gördüğümüz tablo tam tersiydi. Yani yanlış tespite dayalı bir davet söz konusuydu. Gezide bizim kalabalık içinde gördüğümüz tablo her üç kişiden en az ikisinin Alçı’ya tepki gösterdiği şeklindeydi.

Gezinin organizasyonunda da bazı sorunlar vardı. Yeni İstanbul Hava Limanı’ndan sabah 07:15 uçağı ile TELE1 ekibi olarak Trabzon’a doğru yola çıktık. Yolculuk başlar başlamaz içinde bulunduğumuz ekipte ben ve bazı basın mensubu arkadaşlarımız inceden bir ayrımcılık seziyorduk.

Bu düşünce bende Ertuğrul Özkök’ün “Business Class” diye bilinen, özel ve daha konforlu bölümünde yolculuk yaptığını gördüğümde başladı. Kendi parasıyla mı o bölümden almıştı bileti bilmiyoruz, sormanın da ayıp olacağını düşünerek üzerine gitmedik, ama tablo hoş değildi. Nagehan Alçı ve Akif Beki başka bir uçakla geldikleri için onların hangi sınıftan uçtuklarını göremedim.

Ancak indiğimizde gördüğüm tablo, “ayrımcılığın” tesadüf olmadığını düşündürüyordu.

Bekleyen üç basın aracı vardı.

İkisi yarım otobüs şeklinde bizim içinde bulunduğumuz araçtı.

Diğeri ise lüks marka ve konforlu bir VIP minibüstü.

VIP lüks minibüs Ertuğrul Özkök, Nagehan Alçı, İsmail Saymaz, Akif Beki, Özlem Gürses gibi belirli gazetecilere ayrılmıştı. Onlar bu araçla programı takip etti. Can sıkıcı bir durumdu.

Yapılan bu ayrım, geziyi takip edilen diğer gazetecilerin tepkisine de neden oldu. Özellikle bizim canımız çok sıkıldı. Çünkü, geziyi adım adım izleyen ve canlı yayınlayan Tele1’di. VIP araçta bulunanların temsil ettikleri kurumların hiçbiri canlı yayın yapmadı. Gazeteciler ise ancak bir gün sonra yazdı.

....

Çayeli’ne doğru ilerlerken yol kenarında bir lokantada yemek yenilmek için konvoy durdu. Bizler içeri girmeden tüm masalar dolmuştu. Net bir sesle teker teker lüks araçla geziyi takip eden gazeteciler içeriye çağrıldı. O gazeteciler İmamoğlu ve protokolün olduğu masaya oturtuldu.

Ben ve kameraman arkadaşım Umutcan Yitük gibi arkadaşlarımız ise ise oturacak yer bulamadık. Kendi başımızın çaresine baktık, ama söylediğimiz yemek gelmeden konvoy harekete geçtiği için bize ayrılan arkadaki araca döndük. Özetle aç kaldık.

Lokantada yapılan ayrım da gazetecilerin tepkisini çekti. Aracımıza geçtiğimizde yaşadığımız sorunu İBB’den bir yetkiliye aktardım. Gezide ayrım yapıldığını ve bu şekilde devam edilecekse ayrılacağımızı, İstanbul’a döneceğimizi söyledim. Artık canlı yayını da o gazeteciler yapar dedim.

Biz bu çıkışı yaptıktan sonra akşam saatlerinde bütün gazetecilere Ekrem ve Dilek İmamoğlu’nun da olduğu bir alanda masa ayrıldı. Fakat burada da lüks araçla geziyi takip eden gazeteciler ayrı bir protokole tabi tutuluyordu.

...

Fındıklı’nın önemi vardı. Çünkü Nagehan Alçı’nın ilk tartışma yarattığı görüntü burada kaydedildi.

Nagehan Alçı Fındıklılı bir esnafın tepkisini, geziden sonra yazdığı köşe yazısında “kumpas” diye nitelendirdi. Alçı yazısında görüntüyü haberleştiren kişiyi, yani beni “ali cengiz oyunu” yapmakla suçlamış.

Başından sonuna kadar o video içerisinde görüntüsü olan biri olarak konuyu anlatacağım…

Fındıklı meydanına geçmeden önce sahilde bir kafeye oturup kahve içip cihazlarımı şarj etmek istedik… Nagehan Alçı, Özlem Gürses ve Akif Beki de vardı…

Bir süre kaldıktan sonra Nagehan Alçı, ben, kameraman arkadaşım, BirGün’den İsmail Arı, Emre Yıldırım ve daha önce sözünü ettiğim Rizeli hanımefendi ile araca geçip meydana gitmeye karar verdik…

Rizeli mihmandarımız Nagehan Alçı’nın dondurmacı videosunda yanında bulunan kişidir…

İşte o hanımefendi önerdi dondurmacıya gitmeyi. Yani şu ünlü Che Guevera fotoğrafının asılı olduğu, Alçı’nın protesto edildiği ve fotoğraf çekmesine izin verilmeyen dondurmacı.

Meydana geldiğimizde herkes teker teker indi araçtan. En son ben, Nagehan Alçı ve kameraman arkadaşım kaldık. Ben ve Umutcan gelmek istemediğimizi belirttik. Tam o sırada araçtan inen Nagehan Alçı bizzat bana dönüp “çok güzelmiş bence gelmelisiniz” dedi. Bunun üzerine “peki o zaman gelip tadalım” dedim. Bu andan itibaren Alçı’nın açıklamaları ile karşılaştırmalı anlatacağım…

1. Alçı “danışıklı bir kumpas” olduğunu ileri sürdü.

Yalan! Nagehan hanım bizim çok öncesinden o dondurmacıya gidileceğini bildiğimizi ve kendisine tuzak kurduğumuzu ima, hatta iddia ediyor. Tam bir saçmalık. Biz araçtan inmek istemediğimiz halde bizi davet eden kendisi. Söz konusu esnafı da hayatımızda ilk kez gördük. Ancak, belli ki, yurtseverlere kumpas kurulmasında rol alan Alçı, her şeye aynı gözlükten bakmaya alışmış olmalı..

2. Alçı’ya göre yüzüne gülüp, gizli çekim tezgahı ile “Ali Cengiz Oyunu” çevirmişiz.

Eee.. bize bravo… Bizim ne güçlerimiz varmış…

Yani diyor ki o dondurmacıya gideceğini ve fotoğraf çekmek isteyeceğini önceden tahmin edip, esnaf yurttaşımızın protesto etmesini tezgahlamışız. Dahası bir başka vatandaşın da bu olayı çekmesini sağlamışız, iyi mi! Bu komik iddia komplo teorisi bile değil.

3. Yaptığımız haber için “lüzumsuz” muş…

Bizler haber değeri olduğuna inandığımız bir konuyu haber yaptık… İzleyicilerimizin de çok ilgi gösterdiğine bakılırsa, kumpaslar kraliçesi bir yandaş gazetecinin Rize’de protesto edilmesinin haber değeri hayli büyük görünüyor. Hem de yıllardır siyasal İslamcılara hizmet eden Alçı’nın daha önce “yamyam” dediği, kendisini dünyanın mazlum halklarına adamış, hiçbir çıkar gözetmeden onlar için savaşmış ve yaşamını feda etmiş küresel bir devrimcinin, Che’nin fotoğrafı önünde..

Trabzon, Rize ve Artvin’de durduğumuz birçok yerde vatandaşlar tarafından Nagehan Alçı’ya gösterilen tepkileri gözlemledik.

İşte Nagehan Alçı ile o dondurmacı dükkanın da yaşananlar bunlar.

Başından sonuna kadar bu şekilde.

YAZININ TAMAMI

Gündem