FATİH POLAT: "EMNİYET GENELGESİYLE BASINA ŞİDDET ARTTI"

FATİH POLAT: "EMNİYET GENELGESİYLE BASINA ŞİDDET ARTTI"
Faruk Eren, Söz programında Evrensel gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat ile bütün yönleriyle gazetecilere yönelik saldırıları konuştu.

Onur Yürüyüşü büyük bir polis şiddetiyle bastırıldı. Onlarca kişi gözaltına alındı. Polis şiddetinden gazeteciler de etkilendi. AFP muhabiri Bülent Kılıç boğazına çökülerek gözaltına alındı. Bülent Kılıç ölümden döndü. Bu durum gazetecilerin büyük tepkisini çekti. Gazeteciler meslek örgütlerinin çağrısıyla üç ilde sokağa çıkarak bu baskıyı protesto etti. Bu eylem öncesi Evrensel gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat ile konuştuk. Polat Kısa Dalga’nın sorularını şöyle yanıtladı:

SİYASAL İKLİMİN SONUCU

Türkiye'deki pratik bize şunu söylüyor: Sokaktaki her polis şiddetinin asla iktidarla bir bağlantısı var, politik iklimle. Ve hiçbiri münferit değil, sadece polis teşkilatının o anki reflekslerini temsil etmiyor. Sonuçta iktidarı da temsil ediyor. Hızla bir geriye gidip bugüne gelirsek; 1992 Cizre, o da bir sokak eylemi. Cizre Newrozunda meslektaşımız İzzet Kezer polis tarafından panzerden açılan kurşunla öldürüldü. Daha sonra 1996'da sokaktaki haber izlemek bakımından düşünürsek Metin Göktepe. Evrensel muhabiri arkadaşımız gözaltına alınarak öldürüldü. 2016'da hendekler sürecinde Cizre'de Refik Tekin, IMC kameramanı ölümden döndü. Yani polis kurşunlarına hedef oldu. Bütün bu yaşananlar dönemin politik refleksleri, iktidarların politik tutumlarının sonucu. Doğrudan halkın haber alma hakkının gereği olarak orada bulunan. Yani iktidarın şiddet uygulamalarına tanıklık eden, bunu duyurmak isteyen gazetecilerin uğradığı saldırılar oldu bunlar. Dolayısıyla dönemin doğrudan yansıması oldu.

EMNİYET GENELGESİYLE BİRLİKTE ARTTI

Son dönemde de açıkça görüyoruz bu saldırıları. Aslında AKP'nin "açılım söylemi"nden sonraki bütün sertleşme pratiklerini gazeteciler üzerlerinde yaşadılar. Yani daha önce bölge illerinde meslektaşlarımızın kafalarına silah dayandığını gördük. Şimdi yine aynı şeyleri yaşıyoruz. Son eylemde Bülent'le birlikte Evrensel muhabiri Meltem de tartaklanıyor, Halk TV muhabiri tartaklanıyor, 5 kadın gazeteciyle ilgili sanıyorum bir açıklama yaptı kadın gazeteci örgütleri. veriler paylaşılıyor, son dönem bunun arttığına arttığına ilişkin. Sıcak haber izlemenin dışında da gazeteciler saldırıya uğruyorlar. En son cumartesi günü yapılan Onur Yürüyüşü'nü engellemek için polisin kullandığı çeşitli şiddette onlarca kişi gözaltına alındı. Bir de Bülent Kılıç'a yapılanlar var. Bülent Kılıç dünyanın yaşayan en önemli foto muhabirlerinden bir tanesi. Pek çok ödülü var. Yani savaş bölgelerinde çektiği, Türkiye'de çektiği çok önemli fotoğraflar var. Örneğin Emniyet'in açıklaması var. İstanbul polisinde gözaltına alındıktan sonra gazeteci olduğu öğrenilmiştir diye. Bu çok komik bir açıklama zira zaten fotoğraf makinesi orada, tanınan çok tanınan bir gazeteci. Onu tanımıyorsan kimi tanıyorsun yani. O kadar tanınan bir gazeteci için bu yalan söyleniyor. Gazetecilere yönelik baskı Emniyetin görüntü yasağı genelgesi ile birlikte daha da arttı. Bu, aslında gazeteciliği sokakta yasaklayan bir genelge.

BÜLENT ÖLÜMDEN DÖNDÜ

Bülent Kılıç'ı hepimiz tanıyoruz. Ben birlikte de çalıştım. Evrensel'in İzmir bürosunda başlamıştı Bülent. Yakından tanıyan herkes bilir, Bülent hakkını savunur ama farfara yapacak, abartacak bir gazeteci değil. Zaten kendisi de söylüyor sonra verdiği röportajların hepsinde, "tekme tokat bunları hep yaşadık da şimdi ölümden döndük ve bu arkadaki kimsenin olmadığı İmam Adnan Sokak'ta olsa oradan benim cesedim çıkardı" diyor. 

BASIN KARTI SORUNU

Basın meslek örgütleri basın kartını vermeli diye savunuyoruz ama en azından önceki Basın Kartları Komisyonu'nda basın örgütleri temsilcileri vardı ve onun biraz da mesleki bir manası oluyordu. Yine karşı çıksak bile. Ama şimdi verilen Turkuaz kart iktidarın yanında olmayan basın organlarında görev yapan gazeteciler mağdur edildi. Ve şimdi eminim gazeteci olmayan çok kişi turkuaz basın kartı taşıyor. Bakılsa o kurumlarda çalışıp pratikte gazeteci olmayan çok fazla kişi görürüz. Ama örneğin senin, Basın İş Sendikası Başkanı'nın kartı yenilenmiyor. Basın kartı bir sansür aracı olarak kullanılıyor.

GAZETECİLERİN SOKAĞA ÇIKMASI

Meslek örgütlerinin bu saldırıya ortak tepki vermesini kesinlikle çok önemli buluyorum. İşsiz bırakılan pek çok gazeteci için de, ya da mesleğin türlü baskılarını yaşayan gazeteciler için de ya da mesleğe daha güvensizlik ve tedirginlikle bakan genç meslektaş adaylarımız açısından da meslek örgütlerinin bu tavrının güven verici olduğunu düşünüyorum. Yani meslek o kadar da sahipsiz değil, meslek örgütleri var. Bu son derece önemli ve değerli bir eylem.

Söyleşi