Halep'i savaşta terk etmedi; enkazdan, yıkık kütüphanelerden belge topladı

Halep'i savaşta terk etmedi; enkazdan, yıkık kütüphanelerden belge topladı
Orta Doğu’dan Portreler’de bu hafta Halepli Ala Seyyid konuğumuz. Seyyid, Halep’i savaş döneminde terk etmeyen; yangın yerlerinden, enkaz altındaki evlerden, yıkılmış kütüphanelerden belgeleri, kitapları toplayan isimlerden biri.

HEDİYE LEVENT

Alaa Seyyid, evinin bir kısmını yıkılan şehirden kurtarılan kitaplar, gazeteler, plaklar, evlerden toplanan fotoğraflar için ayırmış.

Savaşla birlikte yok olan şehrin ancak hafızası kurtarılırsa yeniden kurulabileceğine inananlardan!

Siz kimsiniz? Tarihçi misiniz?

30 yıldır avukat olarak çalışıyorum. Ben Halep’te doğdum ve hala burada yaşıyorum. Krizin başından beri Halep’ten hiç ayrılmadım. Aynı zamanda tarih konusunda araştırmacıyım. Halep, İpek Yolu ve Sultan Abdul Hamid konulu 3 kitabım yayınlandı.

Savaş döneminde Halep’te miydiniz?

Evet, Halep’in (ikiye bölündüğü ve etrafının silahlı gruplar tarafından kontrol edildiği) kuşatma altında olduğu dönemde Halep Halk İnisiyatifi adlı bir organizasyon ile birlikte çalıştım. Bu inisiyatif halka su, elektrik, yiyecek temin edilmesi için çalışıyordu. Vurulan elektrik hatlarının, su şebekesinin onarılması için oralara ekiplerin girmesi için taraflardan izinler alıyordu. Tarafsız bir mekanizmaydı ve çatışan taraflar arasında ceset ve esir takasını sağlamak gibi çalışmaları da vardı.

Bu inisiyatif daha sonra Halep’teki halka yardım etmek amacıyla, özellikle de şehrin kuşatma altında olduğu dönemde derneğe dönüştü.

Tehlikeli değil miydi?

Sıcak çatışma bölgelerine giriyorduk ve çok ciddi tehlikelerle yüz yüze geliyorduk. O zamanlar Halep’in her yerinde günlük bombardıman, roket saldırıları vardı. Ölüm herkese çok yakındı, şehit kuşatma altındaydı; su, elektrik, internet ve bazen yiyecek bile yoktu.

Bu tip inisiyatiflerde insanlara yardım etmek için çalışan, tehlikeli olup olmadığını umursamayan bir grup insan vardı. Her yerin tehlikeli olduğuna inanıyorlardı. Hatta eviniz bile tehlikeliydi. Ölüm herkesin dostu gibiydi (herkese çok yakındı).

Suriye’yi neden terk etmediniz?

Birçok kez ülkeyi terk etmem konusunda teklifler aldım ama gitmedim. Ülkemize ve çevremizdeki insanlara yardım etmemiz gerektiğine dair bir iddiamız vardı. Ülkemizi terk edersek başka ülkelerde değerimiz olmayacaktı ve ülkesini terk eden daha önce yaşadığı hayattan daha kötü bir hayat yaşar (diye düşünüyorduk).

Ne yazık ki, 12 yıllık savaşın ardından şimdiki durum çok kötü. Şimdi, ‘eğer Suriye’yi terk etseydik daha iyi mi olurdu?’ diye merak etmeye başladık. Ancak hala gitmeyi düşünmüyoruz. Belki de bizimki çocukça bir inattır.

Şehrin hafızasını kurtarmak için çalışmalar nasıl başladı?

Halep Ulusal Arşivleri adlı bir girişim ile bir arşiv evi oluşturduk. Çünkü şehir günden güne yanıp yok oluyordu; evler, kütüphaneler, şehir mirasına dair ne varsa...

Bence kültürel mirasa kitaplar, fotoğraflar, resimler, gazeteler, ses kayıtları, görüntülü kayıtlar ve belgeler de dahil.

Bütün merkezler yanıyordu. Bunlardan ilki 35 bin nadir el yazmasının ve kitabın olduğu Vakfiye Kütüphanesi oldu. Kurtarabileceğimiz her yerde, her şeyi kurtarmak zorundaydık.

Elektriğin, yakıtın, internetin olmadığı günlerdi, ekonomik durum çok kötüydü ve bütün bunlar karşımıza zorluk olarak çıkıyordu. Yine de bir grup genci toplamayı başardık. Onlara basit kameralar verdik. Evden eve, kütüphaneden kütüphaneye dolaşarak, bazen yangından ve yıkımdan geriye kalan belgeleri aramaya ve bunları belgelemeye başladık.

Daha sonra bunları dijital ortama aktarmaya başladık ve sosyal medya üzerinden yayınladık. Herkese ihtiyaç duymaları halinde bunlara ulaşabileceklerini duyurmayı amaçladık.

Savaştan (2017’den) sonra (Halep’te) durum biraz düzelmeye başladı. Dijital Tarihi Belgeler Evi adlı bir websitesi ortaya çıktı. Bu sitenin Facebook ve Youtube hesapları da vardı. Halep’teki evlerde bulduğumuz 100 bin nadir fotoğraf var. Yaklaşık 12-13 sayfa 1880’lerden kalma çok eski gazeteler de bulmuştuk. 233 kadar Halep’i, şehir hayatını konu alan film, ses ve görüntü kaydı vardı. Ayrıca siyah-beyaz eski filmler, evlerde çekilmiş görüntüler de bulmayı başardık.

Peki şimdi?

Şimdilerde çok ciddi bir ekonomik kriz ile boğuşuyoruz. (Avukat olarak) iş fırsatı çok nadir çıkıyor. Günde sadece 1-2 elektriğimiz olduğu için elektrik en büyük sorun. Benzin ve (ısınma için) mazot başta olmak üzere yakıt kıtlığı var. Bu soğuklarda ısınmamız yok. Daha önce bizimle çalışan gönüllüler vardı ancak şimdi içinde bulunduğumuz zor koşullar sebebiyle maddi karşılık talep etmeye başladılar.

Şu anda sadece 18 yaşındaki oğlum ve ben (tarih arşivleri konusunda) çalışıyoruz. Bir de bize yardımcı olan bir iletişim mühendisi var.

Şehrin en azından çarşılarının olduğu bölümünün sanal ortamda dolaşılmasını amaçlayan bir projeniz vardı...

Şehri ve tarihi çarşıları 3D ve 4D gibi yüksek teknolojilerle sanal olarak gezebilmek gibi çok sayıda fikir var ancak ekonomik şartlar sebebiyle bu konuda bir ilerleme yok.

Şimdilerde sadece tarihi yerleri ve çarşıları restore eden otoriteler eski hallerine dair kafaları karıştığında elimizdeki resimlere bakıyorlar.
Restorasyon çalışmaları var, yaklaşık 5 çarşı tamir edildi. Ancak bu çarşılar aktif değil henüz ve alış veriş yok. Çünkü bir tarafta ekonomik durum var diğer tarafta Halep kırsalındaki güvenlik sorunları. Halep çarşılarındaki hareketlilik kırsaldan gelen talebe dayalı olduğu için alış veriş yok.

Bir yemek kanalınız olduğunu hatırlıyorum.

Korona salgını boyunca uzun süre evde kalmak zorundaydık. O zaman Mutfağımın Penceresinden Tarih adlı bir proje başlattım.
Şimdi insanlara çok garip yiyecekler gibi gelen 800 yıllık tarifleri yapmaya başladım; o zamanlar Halep’te insanların yedikleri yemekleri yaptım.

Yemekleri tariflerdeki aynı malzemelerle hazırlayıp aynı şekilde pişirip YouTube kanalımda yayınladım.

Projenin amacı Halep tarihini, medeniyetin gelişimi ile mutfak ilişkisini anlamaktı. Yemek ne kadar karmaşık ve lüksse insanlar o kadar medeni oluyor.

Ne yazık ki, proje yaklaşık 1 yıl sürdü ve Korona sebebiyle sokağa çıkma yasakları bitince proje de bitti.
Sonuçta, en temel ihtiyaçlarımızı karşılamak için çalışmak zorundayız ve geçim derdi var.

Şimdi dördüncü kitabım üzerinde çalışıyorum. Adı Şehir Halkı. Halep halkını, halkın nasıl ortaya çıktığını, 18., 19. ve 20. yüzyıllarda şehrin nasıl geliştiğini anlatıyor.

Söyleşi