HDP'li Türkmen'den Cengiz Çandar ve Hasan Cemal yorumu: Eski ağaçtan yeni ev olmaz

HDP'li Türkmen'den Cengiz Çandar ve Hasan Cemal yorumu: Eski ağaçtan yeni ev olmaz
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Yeşil Sol Parti Ankara 1. bölge 1. sıra adayı Emirali Türkmen, “Cengiz Çandar ve Hasan Cemal, yeni çözüm süreci olasılığı nedeniyle mi aday gösterildiler?” sorusuna çarpıcı bir yanıt verdi: "Eski ağaçtan yeni ev olmaz. Bundan dolayı tarihin bir noktasından gelmiş olanların bugünün sorunlarına cevap vermelerini beklemek mümkün değil."

KEMAL GÖKTAŞ

Yeşil Sol Parti Ankara milletvekili adayı Emirali Türkmen, Ankara'da özellikle sol camiadan akademisyenlerin, gazetecilerin, siyasetçilerin yakından tanıdığı bir isim.

Türkmen, 1989’dan beri insan hakları mücadelesinde yer alan bir isim. Türkiye İnsan Hakları Vakfı kurucular kurulu üyesi ve İnsan Hakları Derneği’nde üyelikten genel merkez yöneticiliğine kadar her düzeyde görev yaptı. Yirmi yıldır Türkiye sosyalist hareketi ve demokrasi mücadelesi üzerine, Alevilik araştırmaları üzerine, kadın çalışmaları üzerine dizileri yayınlayan Dipnot Yayınları’nın Genel Yayın Yönetmenliğini yürütüyor. Dipnot, aralarında Selahattin Demirtaș’ın da bulunduğu birçok yazarın kitaplarını okurlarıyla buluşturdu.

Türkmen, daha önce Sırrı Süreyya Önder ve Filiz Kerestecioğlu'nun HDP'den milletvekili seçildikleri Ankara 1. bölge 1. sıradan Yeşil Sol Parti'nin adayı olarak seçime katılıyor.

Türkmen ile Emek ve Özgürlük İttifakı'nın neden tek liste ile seçime gidemediğini, Cengiz Çandar ve Hasan Cemal'in adaylıklarına ilişkin yorumları ve seçimden sonra Kürt sorununa ilişkin çözüm olasılıklarını konuştuk.

Parlamentoda bir sol damarın inşası ve Türkiye’nin demokratikleşmesi için rol oynamak istediklerini belirten Türkmen, şunları söyledi:

Küçük ayrılıklarımız büyük iddialarımızın önüne geçmiş durumda…

“Bu ülkede en yüksek mücadeleyi sosyalistler veriyor. Toplumun ‘sol bir araya gelmeyi beceremiyor’ eleştirisini Emek ve Özgürlük İttifakı ile kısmen aştık. Bu tarihsel seçimde birinci önceliğin tek adam rejimini yıkmak olduğu konusunda hemfikiriz. Bugünkü seçim sistemi tek listeyle seçime girmesi zorunlu hale getirmiş durumda. Bir önceki seçim sisteminde bu tartışmayı yapmamıza gerek yoktu. AKP seçim modelleri ile muhalefeti zayıflatma taktiği güdüyor. Bu seçim modeli bütün illerde tek bir odak olarak tek listeyle girmeyi zorunlu hale getiriyordu. HDP olarak tek listeyle seçime girmek konusunda büyük çaba gösterdik. Sosyalist Güç Birliği’nden arkadaşlar Emek ve Özgürlük İttifakı hattı dışında yürüdüler. Sol Parti ile daha sonra da görüşmelerimiz oldu. Bu görüşmelere katılmış biri olarak bu ittifakları becermediğimiz için çok üzgünüm. Küçük ayrılıklarımız büyük iddialarımızın önüne geçmiş durumda…”

Toplum, sorumluluğun bilincinde

Sokaktaki yurttaş da oylarımız boşa mı gidecek duygusu içinde. Herkesin gönlünden geçen siyasi parti var ve kendi partisine oy vermek istiyor. Ama içinde bulunduğumuz ortamda kendisi açısından öncelik bu rejimi değiştirmek olunca öncelikleri değişiyor. Toplum, bu seçimlerde önceliğin demokratik Türkiye’yi yeniden inşa etmek olduğunun farkında ve bu tarihsel sorumluluğun bilincinde. Yurttaşlar ‘cumhurbaşkanlığında aday çıkarmayacak kadar basiretli, onurlu davrandınız ama niye ortak listeyle gitmediniz?’ diye soruyorlar. Ayrı partiyle girmek isteyenlerin de buna bir cevabı olmalı ama geç olmadan…”

Hasan Cemal ve Cengiz Çandar'ın adaylığı

(Hasan Cemal ve Cengiz Çandar’ın adaylığı) Ben kendimi sosyalist ve devrimci olarak adlandırıyorum. Bir taraftan da ideolojik olarak liberalizme karşı güçlü mücadele veren hattan geliyorum. Dipnot yayıncılığına baktığınızda da bu görülür. Öte yandan HDP de çoğulcu bir parti. Türkiye’de diğer partilere benzemeyen bir partiyiz: Sosyalist bileşenler, ekoloji hareketi, kadın hareketinden gelenlerin olduğu, Alevilerin temsilcilerinin olduğu bir partiyiz. Bu isimlerin tartışılması seçim döneminde bizi güçlendirecek bir tartışma olmayacağını, yoracak bir tartışma olduğunu biliyorum. Ama biz kol kırılır yen içinde kalır diyen bir parti diğiliz. Tartışmaları açık şeffaf yürütmek isteriz. Diğer partilerde parmağını hafif kaldıranların parmağını kırıyorlar. Bizde ise her şey en açık biçimde tartışılıyor. Bu Türkiye’nin demokrasisi açısından umut vaat edici bir şey. Tartışmalara devam edeceğiz ama bir derdimiz var bizim: Bu tek adam rejimini yıkmak istiyoruz. Asgari müştereklerde buluşan herkesle de birinci öneceliğimiz bu tek adam rejimini yıkmak.

Eski ağaçtan yeni ev olmaz

(Cengiz Çandar ve Hasan Cemal, Kürt sorununa olası bir çözüm süreci nedeniyle mi aday gösterildiler?) Bunu böyle formüle edenler de var. İki arkadaşımız da kimi önemli dönemlerde Kürt sorununun demokratik çözümü konusunda uzun süre yazı yazmış, açık tutumlarını beyan etmiş arkadaşlar. Ama bu konuda ben şahsen açıkçası şunu düşünüyorum: Eski ağaçtan yeni ev olmaz. Bundan dolayı tarihin bir noktasından gelmiş olanların bugünün sorunlarına cevap vermelerini beklemek mümkün değil. Birlikte aynı parlamentoda bu meseleleri konuşmak, Kürt sorununun demokratik çözümü imkanlarını aramak konusunda herkesin katkı vermesi gerektiği görüşündeyim. Bu konuda onların da bir katkısı olursa bu toplumun ve hepimizin yararına olur. Ama taş yerinde ağır olur ve onun için de eski ağaçtan yeni ev olmaz diyorum.


Yeşil Sol sürpriz yapacak, 100'e yakın milletvekili çıkaracağız

Bu seçimde gücümüzü artıracağımızı düşünüyorum. 7 Haziran 2015 seçiminden bu yana topluma ırkçılığı, milliyetçiliği pompalayanların meşrulukları zayıfladı. Çoğulcu bir Türkiye’de, birlikte yaşamayı esas alan, inançların, kimliklerin demokratik biçimde kendilerini temsil edilmesi gerektiğini savunanların daha da güçlendiği kanaatindeyim. Partimizin ‘Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında Demokratik Cumhuriyet’ yaklaşımının giderek güçleneceğini düşünüyorum. Yeşil Sol listelerinin sürpiz yacağı kanaatindeyim. Ankara’da bunun işaretlerini görüyorum. (Tek listede) İttifak yapabilseydik 110 milletvekilini rahat bulabilirdik. Bugün ise 100’e yaklaşacağımızı düşünüyorum.

Cumhur ittifakı kazanırsa artık seçim olmaz

Tek adam rejimini yıkmak istememizin temel nedeni şu: Seçimi Cumhur İttifakı kazanırsa Türkiye’de faşizm ve bir faşist iktidar önümüzdeki 15-20 yıl Türkiye’yi yönetecek. Artık seçimlerin olmadığı, hukukun hiçbir biçimde işlemediği, daha çok insanın cezaevine konulacağı bir düzen güçlenecek. Ya da demokrasi ve özgürlüğün kapısının aralandığı bir toplumsal düzen olacak. Cumhur ittifakının seçimleri alma ihtimalini düşük olduğunu görüyorum. 12 Eylül’den bugüne kadar mücadele ile geçti ömrümüz. Bu memlekette biz laikliği, savunmaya devam edeceğiz. Bakanlıkların tarikatlar tarafından paylaşıldığı bir düzene karşı çıkmaya devam edeceğiz.

Ben Alevi bir anne babanın çocuğuyum. Biz dışarı çıkarken anne babamız temel korkularını “Aman oğlum kendine dikkat et” sözüyle anlatırlardı. Ben oğluma aynı şeyi söylemek istemiyorum. Oğlumun güvenli sokağa çıkacağı bir toplumsal hayat istiyorum, onun için mücadele ediyorum. Yurttaşlar da bunu istiyor, bu konuda rahat olabiliriz.

Kedilerin trafoya girmesine, atı alanın Üsküdar'ı geçmesine izin vermeyiz

(Toplumda seçimle gitmezler endişesi de var…) Evet, bu endişeleri yurttaşlar duyuyor. Ama unutmayalım ki siyasi partilerin ve toplumun artık büyük tecrübeleri var. Biz gezi deneyimini, İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı seçimi deneyimini yaşamış bir halkız. Sandıklara sahip çıkarsak, oy toplanma merkezlerinde kalırsak, bütün muhalfet birlikte hareket edersek paşa paşa giderler. Bir daha kedilerin trafolara gireceği veya atı alanın Üsküdar’ı geçtim diyeceği bir atmosfere izin vermeyiz.

Kürt sorunu parlamentoda çözülebilir

Türkiye’nin demokrasiyi güçlendirmesi, yoksulluğu yenmesi için bazı temel meselelerini çözmesi gerekiyor. Bu meseleler arasında Kürt meselesi de var. Bu memlekette Kürt sorununa çözüm konusunda umutların büyüdüğü anlar hep olmuştur. Kemal Kılıçdaroğlu’nun çözümün parlamentoda konuşulması gerektiği sözlerini olumlu buluyoruz. Biz HDP ve Yeşil Sol Parti olarak Türkiye’nin temel meleselerinin parlamentoda çözülmesinin toplumun kazancına olduğunu söylüyoruz. Türkiye kendini yeniden inşa edecekse, kalkınacak, yoksulluğu çözecekse önümüzdeki dönemde parlamentonun bu sorunlara çözüm arayan demokratik bir anayasa hedefi olmalıdır.

İyi Parti de farkında…

Milliyetçi akımlar karşıtını yok sayan bir siyaset damarını alışkanlık haline getirmişlerdir. Ama İyi Parti’nin Türkiye’nin sorunlarının siyasetle çözüleceğinin farkında olduğunu düşünüyorum."

Söyleşi