Lakers sirkine ham bir hoca

Lakers sirkine ham bir hoca
Şampiyon olan bir takımın 2 sene içerisinde süper star oyuncu kaybetmeden bu noktaya gelmesi gerçekten inanılmaz bir başarısızlık öyküsü.

NBA’de Los Angeles Lakers’dan daha fazla ikonik isimleri bünyesinde barındıran başka bir takım bulamazsınız. Şehrin şöhreti daima en parlak yıldızları Lakers’a çekti. Belki de Holywood’a yakın olmasındandır, Lakers çoğu zaman sayısız saha dışı olayın da merkezinde oldu.

Lakers’ın saha dışındaki halini, saha içinde nasıl yakın zamanda şampiyon olmuş bir kadroyu play-in turnuvasına bile giremeyecek hale çevirdiğine, bu yolda Frank Vogel’la yaşadıkları olaylı ayrılığa ve yeni koç arayışının onları nasıl Darvin Ham’e götürdüğüne birlikte göz atalım.

BURAYA NASIL GELDİK?

Lakers daima başarıya aç ve sabırsız bir camia oldu. 2018 yılında LeBron James’in takıma katılması ile birlikte başarı için orta ve uzun vadede değeri olan varlıkları harcamaktan çekinmediler. NBA’in çekim gücü en yüksek şehrine, NBA’in çekim gücü en yüksek oyuncusu katılınca zaten bundan farklı bir şey beklenemezdi. Bu yaklaşım onlara pandeminin damga vurduğu 2019-2020 sezonunda bir şampiyonluk getirmiş olsa da başarısız geçen son 2 sezon ve oynanan oyundan daha da kötü hamleler takımı çok büyük bir darboğaza sokmuş durumda. Şampiyon olan bir takımın 2 sene içerisinde süper star oyuncu kaybetmeden bu noktaya gelmesi gerçekten inanılmaz bir başarısızlık öyküsü.

2021 yazında yapılan Russell Westbrook takası takımın ayağına akla gelebilecek her açıdan pranga vurdu. Normal bir çalışma ortamından bahsediyor olsaydık bu kötü hamlenin sorumlusu takastan resmen sorumlu kişi olan genel menajer Rob Pelinka olurdu. Ama Lakers normal işleyen bir franchise değil.

Sahibinden genel menajerine, koçuna, yıldız oyuncusuna ve onun menajerine kadar birbiri üzerine çıkmaya çalışan güç unsurları var. Son derece belirsiz bir hiyerarşi ve bundan kaynaklanan güç mücadelesi görüyoruz. Game of Thrones senaryosu gibi ama Lakers sirki işte böyle çılgınlık.

GÜÇ SAVAŞININ PAYDAŞLARI

Spor organizasyonlarını başarılı yapan şey genellikle bir hiyerarşi içerisinde hareket eden, alanlarında uzman olan insanların birbiri ayağına basmadan birlikte çalışmasıdır. Fakat Lakers’dan bahsettiğimiz zaman bunun yerine koca bir kaos görüyoruz.

Bir tarafta babasının ardından takımın sahipliğini üstlenen Jeanie Buss, onun danışmanlığını yapan Linda ve Kurt Rambis. Bir diğer tarafta takımın genel menajeri Rob Pelinka. Son olarak da LeBron James ve onun menajerliğini yapan Rich Paul’un Klutch Sports’u. Bu 3 büyük gücün altında ezilip giden bir oyuncu kadrosu ve Koç Frank Vogel var. Bu mücadele aslında yeni sayılmaz. Fakat sporun cilvesidir ki kazanırken problemler büyülü bir şekilde yok olur. Kayıplar gelince ise dünyanız başınıza yıkılır.

SEZONUN FATURASI KİME KESİLDİ?

Los Angeles Lakers bu sezona başlamadan geçen yaz karşılığında 3 oyuncu takas edip aldıkları Russel Westbrook hamlesi ile damga vurdu. LeBron James, Anthony Davis ve Russel Westbrook ‘büyük üçlüsü’ özgeçmişleri ile her ne kadar göz yaşartsalar da saha içindeki uyumları daha sezon başlamadan bir tartışma konusuydu. Birçok insan Westbrook eklemesini sahip olduğu devasa 2 yıllık 91 milyon dolarlık kontratı dolayısıyla da finansal açıdan sınırlayıcı bulmuştu. Westbrook saha dışında olduğu kadar saha içinde de adapte etmesi zor bir parçaydı. Topu elinde isteyen oyun tarzı LeBron’un yanında oynamak içini ideal değildi. Savunmada konsantrasyonu düşük bir oyuncu olması Lakers’ı şampiyon yapan takım kimliğine aykırıydı.

Kadronun problemleri burada bitmiyordu. Lakers Westbrook’u getirmek için elinde kalan varlıkların hemen hemen hepsini harcadıktan sonra serbest oyuncu marketinden de yeni üçlüsünün etrafına son derece sorgulanabilir eklemeler yaptılar. DeAndre Jordan, Dwight Howard, Carmelo Anthony, Rajon Rondo ve Avery Bradley gibi zirve yıllarını gerilerinde bırakalı çok olmuş oyuncuları getirerek emeklilikte yaşa takılan bir kadro kurdular. 30.0’lık yaş ortalaması ile 2021-2022 sezonunun en yaşlı takımı oldular.

Nereden tutsanız elde kalan bu senaryoda mağlubiyetler de gelmeye başlayınca Los Angeles medyası ve Lakers taraftarı cadı avına çıktı. Kadro planlamasında inisiyatif ne kadar Koç Frank Vogel ve Genel Menajer Rob Pelinka’daydı? Ne kadar LeBron ve Rich Paul dahil olmuştu? İçeride birçok farklı sesin birbiri ile çatışması yetmiyormuş gibi şimdi de medya da birçok farklı ses ve farklı fikir Lakers’ı yerden yere vuruyordu. Büyük ışıkların sizi parlatabileceği kadar kusurlarınızı da ortaya çıkarabileceğini bütün Lakers organizasyonu deneyimlemekteydi.

Eleştiriler başta yeni transferin üstündeydi. Westbrook zaten kariyeri boyunca basın ile iyi ilişkileri olan birisi değildi. Bu sezon şampiyonluk beklentileri olan bir takımda afallamaya başlayınca medyada insanlar onu topa tutmak için çoktan sıraya girmişlerdi. Takımla uyum içinde olamadığı, kötü bir sezon geçirdi. Kontratından, oyun tarzına, karakterine kadar her şeyi medyada açıkça ve bazen seviyesizce tartışıldı. Ama bu kötü gidişatın tek sorumlusu Westbrook değildi. Sezon içindeki performans düşüklükleri ve sıkça sakatlanmasından ötürü Anthony Davis, her ne kadar takımı kurmadıysa da sonuç olarak koçu olduğundan Frank Vogel, takımı normalde kurmaktan sorumlu olacak kişi Rob Pelinka ve saha içinde kusursuza yakın olsa da bu kadronun bir araya gelmesinde kesinlikle söz sahibi olan LeBron James de kötü planlamasından ötürü eleştirilerin odağında kaldı.

Günün sonunda bu sezon büyük bir başarısızlıktı ve değişimin gerektiği ortadaydı. Westbrook belki de sezon boyunca sert eleştirileri alan ve bu yüzden harcanması en muhtemel isimdi. Ama sahip olduğu yüklü kontrat, onun ‘zor’ gözüken kişiliği ile birleşince takaslanması neredeyse imkânsız hale geldi. Bu durumda faturanın en büyüğü elbette yerinden edilmesi en kolay parça olan koç Frank Vogel’a kesildi. Vogel’ın iş güvenliği sezon boyunca çok çeşitli şekilde speküle edilmişti. Sezonun sonunda ise kovulduğu haberini Lakers yönetiminden değil, takımın koçu olarak çıktığı bir basın toplantısında bir gazeteciden öğrendi. Lakers çirkin sezonuna yakışır şekilde şampiyon koçu ile yollarını ayırdı.

YENİ KOÇ ESKİ DÜZEN?

Frank Vogel kovulduğu gibi (hatta kovulmadan önce) Lakers’ın koç arayışı başladı. Bu arayış normalde Lakers büyüklüğündeki bir camiada kısa sürerdi. Kim Lakers’da olmak istemezdi ki? Geçen sezondan sonra bu soruya cevabın çok çok az insan olduğunu gördük. Vogel’ın kendi koç ekibini oluşturma izninin olmayışı, koçlar arasındaki stratejik görüşmelere genel menajer Rob Pelinka ve Kurt Rambis’in sürekli dahil oluşu, strateji konusunda Vogel’a müdahale etmeleri ve sonunda Vogel ile çirkin ayrılığın sonucunda kimse Lakers’a yanaşmak istemiyordu. Lakers uzun bir arayışın ardından ilk seçeneği değilmiş gibi görünen Milwaukee Bucks’ta asistan koçluk yapan Darvin Ham ile anlaştı. Darvin Ham eski bir oyuncu ve deneyimli bir asistan koç. Ama head koç olarak ilk deneyiminde yanardağın içine atlıyor demek yanlış olmaz.

Lakers’ın problemleri hala yerinde. Westbrook hala kadroya monte etmesi zor bir parça ve kontratı başka hamleleri de kısıtlar konumda. Koçun işine karışacak unsurlar hala organizasyonun içinde. Ama en azından Ham dönemi daha başlamadan kendisinin Lakers yönetiminden belli garantiler aldığını öğrendik. Eğer Lakers yönetimi söz verdiği gibi bu konuda yerinde durup koçuna özgürlük tanırsa bu pozitif bir adım olur.

TÜNELİN SONUNDA IŞIK VAR MI?

Yeni koç, yeni heyecan getirse de geçmişin problemleri bir yere gitmedi. Lakers yaptığı hatalarla hamle yapmak açısından kendisini çok dar bir noktaya soktu. Ama NBA’in en büyük pazarlarından biriyseniz ve LeBron James gibi yanına oyuncu çekebilen de bir süper startınız varsa işler daima değişebilir. Ayrıca LeBron ve Anthony Davis’in sağlıklı kalabileceği bir senaryoda takım her türlü geride bıraktığımız sezondan daha yüksekte olacaktır. Eskisi kadar kıvrak olmasalar da hala hareket alanları var. Zaten pozitif bir hareketlilik olmaz ise mızraklar hazır.

Konuk Yazar