Memet Ali Alabora: Yeni hayat kurmak için günde 17-18 saat çalışıyorum
Gezi Davası’nda müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan ve hakkında yakalama kararı bulunan tiyatro ve televizyon oyuncusu sanatçı Memet Ali Alabora, Türkiye’den binlerce kilometre uzaktaki bir ülkede, Galler’de kendi hikayesini sil baştan yazıyor. Yeni bir hayat kurmak için kimi zaman günde 17-18 saat çalıştığını, göçmen olmanın zorluklarını hala yaşadığını söylese de bunu ikinci bir şans olarak görüyor. “Yeniden hayata geliyorsun ve al sana istediklerini yapabileceğin bir fırsat” diyor. Alabora, yaşadığı iç çekişmeleri, 7 yıl önce Türkiye’den ayrılışını, başka bir ülkede göçmen olmanın zorluklarını, yeni hayatını, “dünyada bir ilk” dediği yeni projesini ve elbette özlemlerini Kısa Dalga Podcast dinleyicileri için paylaştı, içtenlikle anlattı.
Bir şey öngörmek mümkün değil artık
Alabora, Türkiye’den ayrılmaya karar verdiğinde, geri dönememe ihtimalini, sürgün hayatının bu kadar uzun süreceğini hiç düşünmemişti. “Tuhaf zamanlardı, sudan çıkmış balık gibiydim” diye anlatmaya başlıyor:
“Büyük, ağır duygular ve hüzünler yaşamaya vakit bile yoktu. Neler olduğunun farkına daha sonra vardım. Bu 7 sene içinde dönebileceğim zamanlar oldu ama her seferinde dönmenin riskli olacağını düşündüm. Ki hala öyle olduğu çok aşikar. O gidişin üzerinden bunca yıl geçeceğini elbette hiç düşünmedim ama artık sadece Türkiye değil dünya ile ilgili de bir şey öngörmek mümkün değil. Artık bir şey öngörmek mümkün değil, galiba hayat bana bunu öğretti.”
Neden ben hedef seçildim bilmiyorum
Gezi sırasında onlarca sanatçı, oyuncu sert eleştirilerde bulunup bunları sosyal medya hesaplarından paylaştı. Memet Ali Alabora da onlardan sadece biriydi. Peki neden hedef olarak seçildi? “Bu sorunun cevabını ben de bilmiyorum” diyor Alabora. “Bana değil hedef olarak gösterenlere sormak lazım. Aynı şey Osman Kavala, Osman abi için de geçerli. Uzun zamandır içeride. Peki neden Osman Kavala? Orada birçok kişi vardı. Neden Gezi davasında sadece 16 kişi seçildi. Yüzlerce insan vardı. Dolayısıyla ben de onlardan bir tanesi oldum. Bilmiyorum nedenini. Türkiye belki günün birinde şeffaf bir ülke olursa, belki o zaman anlayacağız. Neden bu kadar insanın suçsuz ve haksız yere hedef gösterilip hapislere attığını anlayacağız belki de.”
“Hedef gösterildim, sistematik bir hedef göstermeydi. Benim için hayati tehlike olduğunu vurguladım, ki o yüzden devlet bana güvenlik verdi zamanında. Devlet de bunun bir güvenlik sorunu olduğunu algılamış ki sağ olsunlar sürekli her yerde benimle gezen korumalar vardı.”
Yeni bir hayat kurmak için günde 18 saat çalışıyorum
Alabora, yeni bir hayat kurmanın, göçmen olmanın zorluklarından bahsetse de her şeye rağmen bunu ikinci bir şans olarak değerlendiriyor:
“Hayat değiştirmek kolay değil elbette. Ayrıcalık sahibi olduğunuz bir zamandan, yerden, bir mevkiden gelip başka bir yere yerleşiyorsunuz. Tabi ki zor ve hala bitmedi zorluklar. Kendime yeni bir hayat kurmak için kimi zaman günde 17-18 saat çalışıyorum. Her şey tıkır tıkır işliyor değil ama ben her zaman şöyle baktım. İnsanlar hep ‘Bana ikinci bir şans verilseydi, şunu yapmazdım, bunu yapardım’ der ya hani. Al işte geldin hayata. İstiyorsan restoran aç, istiyorsan oyuncu ol ya da yönetmen. Ne istiyorsan yap! Ben bundan 6- 7 ay önce bir yazılımın kurucusu olacağımı, dünyada şu an olmayan bir video konferansın yazılımını yaratacağımı düşünemezdim. Aynı şey 7 yıl için de geçerli. Burada ne yapmak istediğimi yeniden düşündüm. Tiyatro yapmaya hatta daha çok yönetmenlik yapmaya karar verdim. Burada insanlar beni yönetmen olarak tanıyor. Ekonomik olarak çok tatmin edici ya da hayatımı geçindirmeye yetecek, o çarkı döndürebilecek sistemi kurduğumu söyleyemem ama yeniden hayata geliyorsun ve al sana istediklerini yapabileceğin bir şey. Bugüne kadar edindiklerinden, mevkilerinden kurtuluyorsun ama bu belki de güzel bir şey. Çünkü insanlarla da önyargısız bir iletişim kurabiliyorsun. İnsanlar seni bir şey olarak tanımıyorlar. İlla Memoli olarak tanınan biri olmama gerek yok.”
Türkiyeli olduğum kadar Gallerliyim de…
Önceliklerinin değiştiğinden de bahsediyor Memet Ali Alabora. “Ben kendimi hep İstanbullu olarak tanımlamıştım. Her şeyden önce İstanbulluydum. Oyunculuktan da öte bir şeydi benim için. Far kettim ki, benim aidiyet duygum biraz daha geçişkenmiş. Şimdi aynı zamanda bir Cardiffliyim, Gallerliyim. Buranın kültür, siyasi ve sosyal hayatı içerisinde var olan ve etkisini olan biriyim. İstanbullu ve Türkiyeli olduğum kadar buralı da hissediyorum hatta şu an daha çok hissediyorum.”
Peki ya hangi ülkeye daha çok ait hissediyor kendini? “Aidiyet karışık bir konu” diye başlıyor söze: “Şu an burada yaşıyorum. Elbette Türkiye ile sürekli bir ilişkim var, ana dilim Türkçe ama ne kadar bağlantılı olursam olayım benim Türkiye ile ilgili referanslarım 7 yıl öncesine ait. Bugün Türkiye’de bir jargon, yeni kalıp sözcükler varsa bilmiyorum. Yeni birileri ünlü olmuş tanımıyorum, yeni futbolcuları bilmiyorum. Türkiye ile ilgili görgüm bilgim var ama 7 yıl evveline ait bunlar. 7 yılın Galler’ini daha iyi biliyorum Türkiye’den.”
Ne kadar gariban bir ülkeden geldiğinizi anlatmanız bekleniyor
Batılının doğu toplumlarına, kültürlerine dair önyargılarından, oryantalizmden rahatsız mı ya da bu yargıları ne kadar hissediyor? Şu cevabı veriyor Alabora:
“Batıya gittikçe doğu her zaman daha doğu olur. İstanbullu Diyarbakırlıya öyle bakıyor, Diyarbakırlı da muhtemelen Iraklıya öyle bakıyor. Türkiye’nin batısının doğuya bakışında da var bu problem. İngiltere’de bu biraz daha hissediliyor ama Galler’de biraz daha az hissediliyor. Çünkü Galler’de buranın doğusu. Daha batısında olmasına rağmen, tezat oluyor. Burada batıya ya da kuzeye gittikçe ülke yoksullaşıyor gittikçe. Şöyle bir şey bekleniyor sizden. Ne kadar gariban bir ülkeden geldiğinizi, demokrasiyi ne kadar becerememiş olduğunuzu anlatmanız ve buradaki demokrasinin ne kadar önemli olduğunu ve size büyük imkanlar sağladığını anlatmanız bekleniyor. Bir göçmen sanatçıdan ya da göçmen yazardan beklentisi bu oluyor. ‘Ama burada bir sürü sorun var’ demeye başladığınızda o zaman yerinizi bilmeniz gerekiyor.”
Galce dizide oynayacak
“Bu ayın sonunda çekimlere başlıyorum. Galce televizyonda Alev diye yeni bir dizide oynayacağım. Başrollerden biriyim, televizyon dizisi. Uzun zaman sonra ilk kez performans ve sanatla ilgili bir iş olacak. Ancak hayatımın en çok vaktini son 7 aydır, Meyhane Elsewhere projesi ve onun devamında da Gather -in video konferans projesi aldı en çok onlarla ilgilendim.”
Sizi düşman bellemiş kişilerden etkilenmiyorsunuz artık
Sanal meyhane ile ilgili hakaret içerikli haberlere de şu tepkiyi veriyor:
“Bu hedef gösterme ve takip, itibarsızlaşma projesi bu. Sizi yaralayacak şey kendi birlikte olduğunuz insanlardan gelebilecek olan olumsuzluklardır. Yoksa zaten sizi düşman olarak bellemiş ve sizi şeytan ilan etmiş birilerinden etkilenmiyorsunuz artık. Kimi zaman gülüp, kimi zaman belki biraz daha öfkelenirsiniz o kadar.”
Hukuki bir dava değil
Gezi davası ile ilgili şu bilgileri veriyor Alabora:
“Mahkeme önüne çıkarılarak yargılanmışların hepsi beraat etti. Yurtdışında ya da farklı sebeplerle yargılanmamış olan, benim de içinde bulunduğum 7 kişinin dosyası ayrıldı. Dosyalarımız iki ayda bir görülüyor, yakalama kararının devamına karar veriliyor ve gerekçeli kararda da bizim davamızın devam etmesi söyleniyor. Avukatlarımız alınan beraat kararına dayanarak bizim de beraat etmemiz gerektiğini söylüyor ama mahkeme her defasında reddediyor. Yurtdışında bulunan 7 kişi için dava da, yakalama kararı da hala devam ediyor. Bu hukuki bir dava değil, dava dilekçesini okursanız 657 sayfayı bunu rahatlıkla görürsünüz ne olup ne olmadığını.”
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.