T24 Yayın Yönetmeni Doğan Akın: “Tık peşindesiniz diyorlar, ne peşinde olabiliriz ki? Tabii ki tık peşindeyiz”
Başlık- Spot’un konuğu T24 Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu olan Akın, gazeteciliğe, 1987 yılında Cumhuriyet Ankara Bürosu’nda başladı. Cumhuriyet’ten sonra adresi Milliyet oldu. Ankara Haber Müdürlüğü ardından Haber Merkezi Müdürlüğü görevlerini yürüttü. Ana akım macerasından sonra Eylül 2009’da bağımsız internet gazetesi T24’ü kurdu.
Doğan Akın’la, T24’ün kuruluş hikayesini, gelir modelini, internet yayıncılığını, sosyal medyadan gelen eleştirileri, ana akım medyayı, amaçları ve tabii kamuoyuna açık yapılan teyit.org meselesini konuştuk.
“Bu işe finans sorunu çözerek başladım”
Doğan Akın, T24’ün fon almadığını yinelerken, gelir modelini ise kuruluşundan itibaren şöyle anlatıyor:
“Hiç kimsenin bir kuruşu buraya girmedi. Kurulurken kurumsal sitesi olan bazı şirketlere buraların içeriklerini biz üretebiliriz dedik. Böylece bağımsız bir gazetecilik girişiminde bulunabilecektim. Gerçekten birkaç yerle kontrat yaptık. Yayına başlamadan finansal problemini çözmüş ilk gazetecilik girişimi olabiliriz. Biz bununla yola koyulduk. Üç yıl boyunca reklam istemedik. Çünkü daha o trafiğe ulaşmamıştık. Hatır reklamı istemedik. 8 bin 500 video yapıp sattık. Üç, üç buçuk yıl sonra reklam geliri elde etmeye başladık. Fon alan kuruluşları suçlamıyorum ama biz almadık. Şeffaf olduktan sonra kim kimi nasıl suçlayabilir.”
“Twitter’daki eleştirilere biz de gülüyoruz”
Sosyal medyada, T24’ün cinsellik üzerine haberleri ve görselleri epey eleştiriliyor ve bir “tık avcılığı” deniyor. Akın, bu eleştirilere şu yanıtı veriyor:
“Bir haber mecrasında cinsel hayat haberlerinin yer almasında ne gibi sorun olabilir? Çok ahlakçı davrandıklarını düşünüyorum. Twitter’da bizimle inanılmaz güzel dalga geçenler oluyor. Gülüyoruz da.. Dikkate de alıyoruz. Ama bazı haberlerde hata da yapabiliyoruz. Bunları savunmuyoruz, net olarak hatadır. Bunlardan uzaklaşmak, düzeltmek lazım.
“Tık peşinde” diyorlar da ne peşinde olabiliriz ki başka? Daha fazla insana erişmeye, editörlere, muhabirlerimize daha insanca ücret ödemeye, yazarlarımıza telif verir hale gelmeye mecburuz. Bunu neyle yapacağız?”
“Etki hiyerarşisinin başındaki okur”
Akın, T24'ün clickbait (tık tuzağı) yapmadığını ve Twitter'da belki de bu anlamda en sıkıcı paylaşımları yapan internet sitesi olduğunun altını çiziyor ve internet yayıncılığı için önemli bir tespiti gündeme getiriyor: “İnternet medyasıyla birlikte etki hiyerarşisinin tepesine okurun yerleştiğini” söylüyor Akın ve bu durumun yayınları olumsuz etkilediğini belirterek “Bu durum en başta demokratik ve hoş geldi ancak o kadar kötü şeyler yaptırıyor ki gazeteciliğe … O büyük okur kitlesi, LGBTİ haberi istemiyor, Kürt, Ermeni haberi istemiyor. Dış politika okumak istemiyor. Editörler de ne okunmuyorsa onu görünür olmaktan çıkarıyorlar.”
“Düzeltme değil cezalandırma”
Ve teyit.org tartışması. Kamuoyuna açık tartışma başlamadan önce, teyit.org’la temas kurduklarını söylüyor Doğan Akın: “Haber düzeltmede amaç düzeltmektir. Burada işaretleme oluyor. Facebook’a haber doğrulama sattıkları için onların raporu üzerine Facebook’ta bir işaretleme oluyor. Sonra sürekli yalan haber üreten site gibi bir durum çıkıyor. Bizim Facebook’tan gelirimiz yok, trafiğimiz yok ama burada bir problem var. Bu düzeltme değil, cezalandırma oluyor. İktidara yakın medya için doğrulama incelemesi yok denecek kadar az. Her hafta manşetlerden hedef alınan insanlar var. Bunun sistematik incelemeye tabii tutulması lazım. Bu acil ve hayati bir mesele.”
“Medya hep sorunluydu”
“Türkiye’de medya, tarihi boyunca çok sorunlu oldu” diyen Akın, geçmişle bugünü kıyaslarken Turgut Özal’dan örnek veriyor. Turgut Özal’ın Cumhuriyet gazetesini hiç sevmemesine rağmen, yayın yönetmeni Hasan Cemal’i seyahatlerine davet ettiğini anlatıyor. Akın, “O zamanlar mükemmeldi, şimdi değil” demenin de doğru olmayacağını vurguluyor.
Milliyet’in Abdi İpekçi anısına verdiği ödül, 2016’da “ödüle değer eser yok” denilerek verilmemiş ve sonrasında da kaldırılmıştı. Oysa o yıl, ödül jürisi Hürriyet gazetesinden İdris Emen’in IŞİD’le ilgili bir haberine ödül vermeyi kararlaştırmıştı. Ancak, o ödül verilmedi.
“Milliyet gazeteciliği rafa kaldırdı”
Doğan Akın, bu durum hatırlatılınca, “Milliyet’le Abdi İpekçi adının bir araya gelmemesi biraz da eğrisinin doğrusuna gelmesi bir şey… Milliyet o ödülü rafa kaldırmadı, gazeteciliği rafa kaldırdı” diyor.
Demirören Grubu’nun Doğan Grubu’nu alırken Ziraat Bankası’ndan kullandığı 900 milyon doların geri ödenip ödenmediğinin, kur sıçramaları karşısında sabitlenip sabitlenmediği gibi unsurların bilinmediğini hatırlatan Akın, şöyle devam ediyor:
“Gazetecilik kaynaklarını şeffaf paylaşmakla başlayacak bir meslek. Aksi halde gazeteciliğe bir yalanla başlamış olursunuz. Demirören ailesi gazeteciliği taşıyamayacak bir aile olduğu gösterdi. O yayınları ailenin yaptığına inanmıyorum. Orada atanmış çok sayıda komiser olduğunu düşünüyorum yayınlara karar veren. Bir ülkede bir bakanın istifasını 27 saat vermeyen bir gazetecilik olabilir mi? Gerisini nasıl konuşacağız. Neyini tartışacağız?”
“Orada bulunmak durumunda olan meslektaşlarımızı suçlamıyorum. Ama medya elitleri bu icraattan sorumlu” diyen Akın, “Her gün ekranlarda sayfalarda internet sitelerinde iktidara yakın medyanın birçok insanı hedef alan yayınları o medya elitleri inşa ediyor” diye konuşuyor.
“Tanrı yazarlar” yok
T24’te eskiden ana akım medyada yazan, birçoğu yöneticilik yapan isimler yazıyor. Bu yazarların para almadığını ve T24’ün yayınlarına editoryal olarak müdahale etmediğini söyleyen Doğan Akın, “Biz eski ana akım medyanın hastalıklarını taşımayan yeni bir ana akım inşa edilebilir mi bunun yanıtını arıyoruz. Eski deyimle ‘tanrı yazarlar’ yok T24’te” diyor.
SÖYLEŞİNİN PODCASTİNİ DİNLEMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNKE TIKLAYIN
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.