Erdoğan’dan Özel'e: Gazze'nin sesi olan ülkesini kötülemekten hicap duymuyor

Erdoğan’dan Özel'e: Gazze'nin sesi olan ülkesini kötülemekten hicap duymuyor
Erdoğan, Özel'e seslenerek, "Gazze'nin tüm dünyada sesi nefesi olmuş ülkesini kötülemekten hicap duymuyor. Türkiye'nin Filistin davasına verdiği güçlü desteği anlatmak yerine, kendi devleti hakkında yalan söylüyor" dedi.

Kısa Dalga - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Trabzon’daki "Yapımı Tamamlanan Tesis ve Projelerin Toplu Açılış Töreni"ne katıldı.

Erdoğan yaptığı konuşmada, hem Şehir Hastanesi'ne ulaşımı hızlandıracak hem de Akçaabat, Ortahisar ve Yomra'yı birbirine bağlayacak hafif raylı sistem projesine ilişkin çalışmaların Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Trabzon Büyükşehir Belediyesi koordinesinde sürdüğünü belirtti.

Erdoğan, Türkiye'nin yakın çevresinde tarihi kırılmalar yaşandığını söyledi. Bundan bir asır önce olduğu gibi yeni dünya düzeninin, Türkiye'nin de yer aldığı coğrafya merkezli hadiselerle şekillendiğini belirten Erdoğan, Rusya–Ukrayna savaşının 4’üncü yılına girmek üzere olduğunu anımsattı. Her iki tarafta da on binlerce ölü, kayıp ve yaralı bulunduğunu, savaşı sonlandırmaya dönük çabalardan henüz istenen neticenin alınamadığını ifade eden Erdoğan şöyle konuştu:

"Zaman zaman tırmanan bu kanlı savaş, bölgemizle birlikte tüm dünyayı tedirgin ediyor. Türkiye olarak burada dengeli ve hakkaniyetli bir politika izliyoruz. Çatışmaların durması ve barışın tesisi için iki ülke ile de temas halindeyiz. Karadeniz'in güvenliğinin riske girmemesine büyük önem veriyoruz. Hamdolsun şimdiye kadar bunda başarılı olduk. Karadeniz'deki seyrüsefer güvenliğinde herhangi bir zafiyet oluşmadı. Rızkını Karadeniz'in bereketli sularından kazanan kardeşlerimizin işinde, gücünde bir sorun yaşanmadı. Tabii arzumuz savaşın bir an önce sona ermesi. Çünkü her savaşta olduğu gibi burada da kazanan kan tüccarlarıdır. Savaş baronlarının servetleri büyürken bakıyorsunuz kaybeden halklar oluyor; sokaktaki vatandaş oluyor; bedel ödeyen bölgemiz oluyor. Biz bu krizin çözülmesinde üzerimize düşen ne varsa yapmaya hazırız.

İşte, iki yıllık soykırımın ardından Gazze'de kalıcı huzura giden ilk adım geçtiğimiz günlerde atıldı. Ateşkes mutabakatı sonrası, buruk da olsa, gönülleri yaralı da olsa Gazzeli kardeşlerimiz ilk defa rahat bir nefes alıyor. Elhamdülillah, çocukların yüzleri gülüyor. İsrail'in hava saldırıları sebebiyle oradan oraya sürüklenen siviller zorla çıkarıldıkları yerlere geri dönüyor. Gazze'ye yardım girişleri hamdolsun hızlandı. Bizim insani yardım tırlarımız da Gazze'ye ulaşmaya başladı.

Bunlar, iki yıllık zulümden sonra bize umut veren, kalplerimize inşirah veren gelişmeler. Ama ateşkes anlaşmasıyla elbette her şey bitmiş değil. Şimdi çok daha büyük bir imtihan, İslam dünyasını ve insanlığı bekliyor. Öncelikle İsrail'in attığı imzanın arkasında durması temin edilmelidir. Daha evvel defalarca yaptığı gibi İsrail'in bir bahane bulup anlaşmadan çark etmesine izin verilmemelidir. İkincisi, Gazze'nin yeniden süratle ayağa kaldırılmasıdır."

"Hadi kendine saygın yok; işgal ettiğin koltuğa da mı hürmetin yok?"

"İsrail, Gazze'nin yüzde 85'ini yaşanmaz hâle getirdi. Suları kirletti. Bahçeleri yok etti. Binaları yıktı. Okulları, hastaneleri, camileri bombaladı. Altyapı namına Gazze'de bir şey bırakmadı" diyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

"Kış bastırmadan mutlaka bu konuda adım atılmalı. Gazzeli kardeşlerimiz derme çatma barınaklardan kurtarılmalıdır. Türkiye olarak burada da ne gerekiyorsa elimizden geleni yapacağız. Biz bölgemizde istikrar istiyoruz. Herkes için güvenlik istiyoruz. Kendimiz için neyi murat ediyorsak, Filistin'deki, Suriye'deki, Sudan'daki, Yemen'deki mazlumlar için de aynısını murat ediyoruz. İnşallah bu anlayışla çabalamaya devam edeceğiz... Ülke içinde başka, yurt dışında başka konuşanlardan olmadık. Bu milletin emanetine, bu aziz milletin asaletine, onuruna, şerefine asla gölge düşürmedi. Hep dik durduk. Önce hakka, sonra halkımıza güvendik.

Bakınız, Türkiye'nin, insanlığın vicdanına tercüman olan ilkeli politikalarını hemen herkes kabullendi. Türkiye, bizim yönetimimizde uluslararası toplumun saygı duyulan, etkili, sözü dinlenen bir aktörü haline geldi. Yeni Türkiye'yi hasımlarımız dahil herkes kabullendi. Ama ülkemizin ana muhalefet partisi bunu halen idrak edemedi. Batılılar karşısında omurgalı durmayı ana muhalefete öğretemedik. Ülke içinde ne yaparlarsa yapsınlar, yurt dışına çıkınca 'Türkiye Partisi' gibi hareket etmeleri gerektiğini bu beyefendilere bir türlü anlatamadık.

Eski genel başkanın bu hususta zaten çok kötüydü. Avrupa'sından Amerika'sına Türkiye'yi şikâyet etmediği yer kalmamıştı. Fakat yeni genel başkan, ülkemizi Batılılara şikâyette selefinden çok daha heveskâr çıktı. Güya yurt dışına gidince ‘Türkiye Partisi’ olacaklardı, ama verdikleri her söz gibi bunu da yediler. Buna da sadık kalmadılar. Bir ara ülkemize gelen Batılı basın kuruluşlarına Türkiye'yi şikâyet ediyor; ‘Sizin çıkarlarınızı en iyi biz koruruz’ diyorlar.

Şimdi işi biraz daha ileri götürdüler. Artık onların gelmesini beklemiyorlar; ayaklarına bizzat kendileri gidiyorlar. Avrupa'ya Türkiye'yi şikâyet turları düzenliyorlar. CHP Genel Başkanı eskâza bir yabancı mikrofon bulsa, onu da ülkesini karalamak için kullanıyor. Haklarında milyarlarca liralık yolsuzluk, rüşvet, haraç, irtikâp iddiası olan haramileri yargıdan kaçırmak için Batılı ülkelere adeta yalvarıyor.

Dün çıkmış yine şikâyet için gittiği Avrupa'da kendi hükümeti için ‘Gazze için parmağını bile kıpırdatmadı’ iftirası atıyor. Son iki yılda Gazze'ye 100 bin tondan fazla insani yardım göndermiş, İsrail'e ticareti 1,5 yıl önce kesmiş, uluslararası tüm zirvelerde Gazzeli mazlumların hakkını cesaretle savunmuş, Gazze'nin tüm dünyada sesi nefesi olmuş ülkesini kötülemekten hicap duymuyor. Türkiye'nin Filistin davasına verdiği güçlü desteği anlatmak yerine, sırf muhalefet etmek adına kendi devleti hakkında açıkça yalan söylüyor.

Buradan CHP Genel Başkanı'na sormak lazım: Hadi kendine saygın yok; işgal ettiğin koltuğa da mı hürmetin yok? Taşıdığın Türkiye'nin ana muhalefet partisi kimliğine de mi saygın yok? Yabancıların huzurunda ülkeni eleştirmekten hiç mi hicap duymuyorsun?

Diyet borcunu ödemek uğruna Türk demokrasisini Batılı yoldaşlarına kötülerken hiç mi yüzün kızarmıyor? Hadi kendi itibarını umursamıyorsun; bari bu milletin gururunu ayağa düşürme, başkalarına çiğnetme. Madem vatana, millete bir hayrın dokunmuyor, en azından zarar verme. Hep söylüyorum; bunlar değişmez, bunlar düzelmez, bunlar iflah olmaz. Bu içler acısı hallerini gördükçe inanın ben ülkemiz adına üzülüyorum. Allah ülkemizi ve milletimizi bunların zihniyetinden korusun diyorum. Onlar ne yaparsa yapsın biz, sizin hakkınızı, sizin hukukunuzu, sizin iradenizi; namusumuz, şerefimiz bilerek savunmayı sürdüreceğiz. Her yerde Türkiye'yi ve Türk milletini iftiharla temsil edeceğiz."

Kaynak:ANKA

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.