Koçyiğit: IŞİD’e karşı direnenlere ceza verilirken, katliam yapanlar tahliye edildi

DEM Parti Grup Başkanvekili Koçyiğit, “IŞİD’e karşı direnenlere ceza verilirken, IŞİD adına katliam yapanlar ise dün Yargıtay kararıyla tahliye edildiler. Sözün tam bittiği yerdeyiz” dedi.

Kısa Dalga - TBMM Genel Kurulu’nda 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi’nin tümü üzerine görüşmeler yapılıyor.

DEM Parti Grup Başkanvekili ve Kars Milletvekili Kılıç Koçyiğit, konuşmasına Kobani Davası’nda tutuklu olan Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, Selçuk Mızraklı, Leyla Güven, Semra Güzel, Ayşe Gökkan, Bekir Kaya, Selçuk Mızraklı, Sevtap Akdağ, İlknur Birol, Can Atalay şahsında tüm Gezi tutsaklarını, Filistin halkını savunduğu için tutuklanan gençleri ve siyasi tutsakları anarak başladı.

‘Bu bütçede ne ekmek var, ne de adalet’

Kılıç Koçyiğit özetle şöyle konuştu:

“Türkiye’yi demokrasiden, eşitlikten, adaletten daha fazla uzaklaştıracak bir bütçe teklifini görüşüyoruz. Halktan alan ama halka geri vermeyen, halkın vergilerinden oluşan büyük kaynağı, iktidarın kaymağına dönüştüren bir bütçedir bu. Bu bütçede ne ekmek var, ne de adalet. Halkın payına düşen ise yine yoksulluk ve yine sefalet. Bu bütçe halk için yokluk bütçesi, iktidarınız için ise varlık ve servet bütçesidir. Adil gelir dağılımı, sosyal adalet ve refah bu bütçenin neresinde? Okula aç gitmek zorunda kalan çocuklar, çocuklarının cebine harçlık koyamayan anne ve babalar, sefalet ücretiyle bırakalım ayın sonunu, ayın ortasını getiremeyen milyonlar, umudunu yitirdiği için iş aramaktan vazgeçerek bu ülkeyi terk etme arayışı içerisine giren gençler, yaşam güvenliği tehdit ve tehlike aldığında olan kadınlar, grevi yasaklanan emekçiler bu bütçenin neresindedir?”

‘5 çocuktan biri aç olarak okula gidiyor

Çocuk yoksulluğuna değinen Koçyiğit, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye çocuk yoksulluğunda AB birincisi, OECD’de ikinci sırada. 5 çocuktan biri aç olarak okula gidiyor. Sizler burada bütçeye evet oyu kaldırırken binlerce çocuğun yatağa aç gittiğini, sabah okula beslenme çantası götüremediğini acaba biliyor musunuz? Siz ellerinizi kaldırırken yoksulun tenceresinin kaynamadığını gerçekten görüyor musunuz, biliyor musunuz musunuz?

Yoksulluk sınırı 70 bin TL, açlık sınırı 22 bin TL. Peki asgari ne kadar? Sadece ve sadece 17 bin 2 TL. En düşük emekli maaşı ne kadar? 12 bin 500 TL. Yaklaşık 4 milyon emeklinin kök ücreti 10 bin TL’nin altında. İşte bu tablo, yanlış ekonomi politikalarınızın ve yanlış tercihlerinizin bir sonucudur. Çünkü ekonomi politikanızın merkezinde insan yok, doğa yok, yaşam yok. Bunun yerine sermaye var, rant var, talan var.”

'Asgari ücreti en güncel yoksulluk sınırının yarısı oranında arttıralım'

Asgari ücret tespit çalışmaları devam ederken DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, yapılacak zamma ilişkin öneride bulundu:

“Bugün asgari ücret, genel ücret olmuş durumda. Milyonlarca aile bu ücretle yaşamaya mahkum edilmiş durumda. Sene başında 17 bin 2 TL olan asgari ücretin yüksek enflasyon karşısındaki reel alım gücü sadece 12 bin TL oldu, yani açlık sınırının altında kaldı. Siz bu ücretlerle bırakın bir ayı, bir gün yaşayabilir misiniz? Gelin asgari ücreti en güncel yoksulluk sınırının yarısı oranında arttıralım.”

DİSK BİSAM'ın 10 Aralık’ta yayımlanan raporuna göre, Kasım ayında açlık sınırı 20 bin 967 lira, yoksulluk sınırı 72 bin 524 lira olarak ölçüldü.

'Her gün demokrasi kaybetmiyor mu?'

AKP’nin politikalarını eleştiren Koçyiğit, “Bugün, Hatay halkının seçilmiş vekili Can Atalay, Gezi’nin intikamını almak amacıyla cezaevinde rehin tutulmuyor mu? Bu Meclis, Anayasa Mahkemesi'nin kararına uymadığı her gün demokrasiye kaybettirmiyor mu?” diye sordu.

‘IŞİD’e karşı direnenlere ceza verilirken, katliam yapanlar tahliye edildiler’

Tutuklu siyasetçilere değinen DEM Parti Grup Başkanvekili Koçyiğit, sözlerini şöyle sürdürdü:

“HDP eski eş Genel Başkanlarımız ve onlarca siyasetçi yoldaşımız Kobani’de IŞİD karanlığına karşı çıktıkları için ve IŞİD Kobine’de yenildiği için şu anda cezaevinde rehin olarak tutulmuyor mu?

IŞİD’e karşı direnenlere ceza verilirken, IŞİD adına katliam yapanlar ise dün Yargıtay kararıyla tahliye edildiler. Sözün tam bittiği yerdeyiz. Tuzun koktuğu, suyun çürüdüğü bir eşikteyiz. Bu gerçekleri yok mu sayalım, görmezden mi gelelim? Hukuk ve adalet terazisindeki bu ikilik, bir asırdır halklarımıza dayatılan tekçi, retçi, inkarcı sistemin bir sonucudur.”

‘İktidarın Kürt karşıtı dış politikasıyla…’

Suriye’de yaşananlara ve Kürtlerin bölgedeki kazanımlarına dikkat çeken Koçyiğit, şunları kaydetti:

“Suriye için kritik olan, halkların orada ortak bir geleceği, demokrasiyi ve barışı birlikte inşa edebilmesidir. Suriye halkları kendi geleceğini kendisi belirleyecektir. Buna saygı duyulması gerekir. Kürt halkı, 2011’den bu yana Kuzeydoğu Suriye’de, Rojava’da büyük bedeller ödeyerek topraklarını ve bu topraklardaki bütün halkları savunmaya, korumaya devam etti. Yaşadığı toprakları ve yaşam alanını çetelere karşı korudu, IŞİD’e karşı korudu.

İktidarın Kürt karşıtı dış politikasıyla Suriye’de tek güvenli alan olan bu topraklar bir kez daha istikrarsızlık ve kaos alanına dönüşme riskiyle karşı karşıyadır. Kuzeydoğu Suriye yönetiminin hangi yetkilisi konuşursa diyalog, işbirliği ve görüşme çağrısı yapıyor. ‘Türkiye için bir tehdit oluşturmadıklarını’ söyleyip duruyorlar. Ama iktidar, tüm bu çağrılara kulak tıkıyor. Kürtlerin birlikte yaşadığı halklarla ortak gelecek kurma arayışını ve ortak kazanımlarını boğmaya çalışmak, oradaki çete yapılarıyla iş birliği arayışına girmek ne Suriye halklarına ne de Türkiye halklarına ne de Türkiye’ye bir şey kazandırmaz.

‘Rojava’da sivil yaşam alanlarına yönelik yapılan SİHA saldırıları sürüyor’

Suriye’de izlediğiniz ‘Kürt kazanmasın’ politikasının Türkiye’de yaşayan milyonlarca Kürt’ün duygularında yaratacağı kırılmayı görmeniz gerekir. Bakın, Rojava’da sivil yaşam alanlarına yönelik yapılan SİHA saldırıları aralıksız sürüyor. Yapılan saldırılarda dün özgür basın emekçileri Nazım Daştan ve Cihan Bilgin katledildi.

İnsanlığa karşı işlenen suçlara artık son verilmelidir. Bu konuda biz sürekli uyarıyoruz, çözüm yolunu da gösteriyoruz. Dünya uyarıyor; bu politikalarınız bugün olduğu gibi, uzun vadede de daha büyük sorunlar ve istikrarsızlık yaratacaktır. Kürt sorunu böyle çözülmez. Türk-Kürt kardeşliği böyle kurulmaz. Buradan bir kez daha çağrı yapıyoruz: Suriye’de demokratik geçişin sağlanması ve yeni bir toplumsal sözleşmenin yapılabilmesi için yapıcı bir politika izleyin.

Suriye barışına katkı sunun. Orta Doğu’da yaşayan bütün halklara eşit yaklaşın ve Kürt halkı dâhil bütün kesimlerle diyaloğunuzu geliştirin. Enerjinizi Suriye barışına harcayın. Kuzeydoğu Suriye Türkiye için bir tehdit değil, istikrar ve barış bölgesidir.” (Haber Merkezi)

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.

Gündem