CHP eski Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Kısa Dalga’ya konuştu: Yaşadığımız topraklarda maalesef ihaneti görebiliyoruz

CHP eski Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Kısa Dalga’ya konuştu: Yaşadığımız topraklarda maalesef ihaneti görebiliyoruz
CHP'nin önceki dönem Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kısa Dalga'dan Günel Cantak'ın sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, parti içi sıcak siyasetle ilgilenmediğini belirtirken yeniden genel başkanlığa kapıları kapatmadı.

GÜNEL CANTAK


Önce Cumhurbaşkanlığı, ardından CHP Genel Başkanlığı seçimini kaybeden Kemal Kılıçdaroğlu, siyasetin en çok tartışılan ve üzerinde konuşulan isimlerinden biri olmaya devam ediyor. CHP içindeki tartışmaların odak noktasında olan ve zaman zaman yaptığı açıklamalarla mevcut yönetime muhalefetini ortaya koyan Kılıçdaroğlu, Kısa Dalga'ya oldukça önemli açıklamalarda bulundu.

Kılıçdaroğlu’nun Ankara Barış Sitesi’ndeki ofisinde yoğun görüşme trafiği var. Toplumun herkesiminden isimle sıkı bir programla görüşmeler gerçekleştiriyor.
Öğleden sonra yapılan bu görüşmelerden önce de sabahaları evinde yazılar kaleme alıyor, okumalar yapıyor. Biz de yaptığımız görüşmenin ardından bu röportajı yazılı olarak gerçekleştirdik.

Bu röportajda Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlık sonrası zamanını nasıl geçirdiğini, hangi konulara yoğunlaştığını ve hangi konuda bir dizi makale kaleme aldığını, Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik özeleştirisini, çok eleştirilen danışmanlar konusundaki görüşlerini, İYİ Parti'nin eski Genel Başkanı Meral Akşener'in Saray fotoğrafını nasıl yorumladığını, CHP lideri Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı Erdoğan ile tokalaşmasına ve normalleşme sürecine nasıl baktığını okuyacaksınız. Ayrıca Kılıçdaroğlu'nun CHP içi siyaset ve yeniden genel başkanlık olasılığına ilişkin açıklamaları da aşağıdaki satırlarda olacak.

- Genel başkanlık sonrasında hayatınızda neler değişti? Anekdot var mı?

“Daha fazla kitap okuma ve daha fazla yazı yazma olanağım oldu... Doğal olarak kendime daha fazla zaman ayırıyorum... Ayrıca sık sık felsefe, sosyolog ve tarihçi hocalarla da buluşuyor, 4-5 saatlik toplantılar yapıyoruz... 'Ahlaksızlığın kurumsallaşması’ üzerine 5 makale yazdım. 6’ncısı yolda... Türkiye’de siyasetin mutlaka kirlilikten arınması lazım... Bu arınma olmadığı sürece tüm yanlışların faturası halka çıkacak... Kirliliğin kazananı ise kirli siyasetçiler ve onların beslemeleri olacak...”

Montaj videoları ciddiye almalıydık

- 2023 Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine dönüp baktığınızda kendinize dair hangi özeleştirileri yapıyorsunuz? Sizce seçim yenilgisinin en önemli nedeni nedir?

“Samimi söylemek gerekirse elimden gelen çabayı göstermeye özen gösterdim. Zaten bu benim görevimdi. Bir özeleştiri yapmam gerekirse, Erdoğan’ın ve yandaşlarının – ki bunlardan birisi de Yeni Şafak Gazetesi’dir tabi gazete (!) denirse – hazırladıkları ve sosyal medyada servis ettikleri montaj videolardır. Bu videoları ciddiye almadık... Oysa bu sahte videolar Orta Anadolu ve Karadeniz kırsalında etkili olmuştu... Daha acı olanı ise bu sahtekarlığın sonraki süreçte hiç eleştirilmemesiydi. Çünkü moda olan 'Kılıçdaroğlu’nu eleştirmek'ti... Ben, 'Saray’ın ahlaki ve siyasi meşruiyetinin sorgulanması gerekir' dedim. Ama maalesef hiç sorgulayan çıkmadı... Bu da toplumdaki çürümüşlüğü gösteriyor. Bana göre bunun iki ana ekseni var. 1. Toplumu etkileyen kalemlerin satın alınması, 2. 'Yazarsam ya da sorgularsam başım belaya girer' korkusunun bir iklime dönüşmesi."

Danışmanlara eleştiri önyargılı

- 2023 seçimlerinden sonra tartışılan en önemli konulardan biri de danışmanlarınız idi. O makamı hak etmeyen birçok kişinin danışman yapıldığı eleştirileri vardı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

"Günel Bey, her eleştiriyi saygıyla karşılarım, ama mantıksal bir zemine oturtulursa... Eleştiriler böyle bir zeminden yoksundu.

Öncelikle şunu ifade edeyim, danışmanlar iki gruptan oluşuyordu. Kalıcı olan ve gerçek anlamda danışmanlık yapanlar kamu kuruluşlarından gelen kamu görevlileriydi. Bu danışmanlar resmi yazılarla istenir. Örneğin, Kamu İhale Kurumundan, BDDK’dan gelen danışmanlar gibi... İkinci grup danışmanlar ise kamu görevlileri olmayıp, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gönüllü olarak çalışmak isteyenlerdir. Tartışma konusu olan bu ikinci grup. Geçmişte örneğin, AKP’ye veya MHP’ye çalışmış olanlar bu kez Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kılıçdaroğlu için çalışmak istediler... Ben de bu gönüllü arkadaşları görevlendirdim. Hiçbir mali olanak sağlamadan. Bunların tamamı gönüllü çalışıyordu. Suçlananlar bunlardı ve suçlamalar önyargılıydı. Asıl amaç Kılıçdaroğlu’nu yıpratmaktı..."

Akşener'in Saray fotoğrafı: Şaşırmadım, bu topraklarda ihaneti görebiliyoruz

- İYİ Parti’nin eski lideri Meral Akşener’i, yeni tarzıyla Külliye’de görünce ne düşündünüz, aklınızdan ne geçti? İYİ Parti ve Meral Akşener’in bir “Saray/AK Parti projesi” olduğuna dair yorumlarda ve iddialarda bulunuldu. Sizin bu konudaki değerlendirmeniz nedir?

"6 lider Türkiye’yi nasıl yöneteceğimiz konusunda bir ortak mutabakat metni üzerinde anlaşmışsak (ki bu metin bizim demokrasi tarihimiz açısından çok değerlidir), Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçişte yapılacak Anayasa değişiklikleri konusunda anlaşmışsak masadan kalkma ve tekrar masaya dönme süreci yaşamamalıydık. Sayın Akşener’i daha sonraki süreçte Saray’da görünce doğrusunu isterseniz şaşırmadım... Yaşadığımız bu topraklarda maalesef ihaneti de görebiliyoruz."

gunel-cantak-ile-kilicdaroglu.jpg
Kemal Kılıçdaroğlu ile Günel Cantak

- Genel seçimlerin ardından yeni bir ekonomi politikasına geçildi. Enflasyonu baskılama üzerine… Üzerinden bir sene geçti, nereden nereye gelindi?

"Aslında yeni bir ekonomi politikası yok. Çünkü ortada açıklanan bir istikrar programı yok. Yapılan faiz politikası yoluyla yurt dışından gelen sıcak paraya olağanüstü gelir kapısını açmak. Dikkat ederseniz yabancı sermaye yatırım için gelmiyor. Yüksek faiz için geliyor. Yani sıcak para vurguna geliyor. Fatura alt gelir gruplarına kesilecek. Nitekim bunu görüyoruz ve yaşıyoruz... Şunu da ifade edeyim Saray Hükümeti cumhuriyet tarihinin en büyük kaynak transferini gerçekleştirmiştir. Alt gelir gruplarından bir avuç üst gelir grubuna milyarlarca lirayı akıtmıştır. Bu süreç hala devam ediyor...

Bakınız bir avuç üst gelir grubuna devlet kaynakları sadece faiz yoluyla aktarılmıyor (Kur Korumalı Mevduat bunun tipik örneğidir). Benim zaman zaman 5’li çete olarak tanımladığım firmalara verilen dolar avro bazlı adrese teslim ihalelerle de bu kaynak transferi olağanüstü boyutlarda gerçekleşiyor. Daha açık bir ifadeyle söylemek gerekirse, Türkiye’nin geleceği ipotek altına alınmış durumda..."

- KKTC’deki törenlerde CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdikleri fotoğraflar çokça tartışıldı. Fotoğrafları görünce ilk tepkiniz ne oldu?

"Sizin de ifade ettiğiniz gibi çokça tartışıldı. Ben bu tartışmalara girmeyi doğru bulmuyorum."

Demokrasiyi savununlar, otoriter liderle tokalaşmaz, mücadele eder

- Özgür Özel’in geçtiğimiz günlerde SÖZCÜ TV’de Uğur Dündar’a verdiği röportajda, Cumhurbaşkanı ile ana muhalefet liderinin el sıkışması, selamlaşması gündemde. Siz İzmir’de “elini sıkmayacağım mücadele edeceğim” açıklamasını yaptınız. Devamında Özgür Özel, “Sayın Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarını neden üstüme alayım? Üstüme alacak bir şey yok. (...) Laf Erdoğan’a değil mi? (...) 31 Mart’ta ben birinci oldum. O yüzden adımı ben attım. Kemal Bey hiçbir zaman birinci partinin lideri değildi. Çok istedi ama olmadı. Çok çalıştık ama olmadı. Olsaydı o da benim dediğimi yapardı” dedi. Siz olsaydınız ve yerel seçimlerden birinci parti çıksaydınız Özel’in dediklerini yapar mıydınız? Erdoğan’ın elini sıkar mıydınız?

"Erdoğan yerel seçimlerde kaybetti. Dolayısıyla Erdoğan’ın yapacağı tek şey vardı. Erken seçime gitmek. Bu aynı zamanda demokrasinin de gereğiydi. Ama Erdoğan’da demokrasi kültürünün kırıntısı olmadığı için erken seçimi aklına dahi getirmedi. Bunu biz çok güçlü bir şekilde dillendirmeliydik. Erdoğan’ın elini sıkma konusundaki düşüncemi İzmir’de dillendirdim. Demokrasiyi savunanlar, otoriter bir yapının mimarıyla tokalaşmak değil, demokrasi için mücadele etmek zorundadırlar."

'Sıcak siyasetle yani parti içi siyasetle çok ilgilenmiyorum'

- 4-9 Eylül’de yapılması planlanan CHP’nin tüzük kurultayının, bir çalıştaya dönüştürülmesi, dar kapsamlı bir çalışmaya evrileceğine dair haberler var. Siz kurultay sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir çalıştaya dönüştürülmeli mi?

"Doğrusunu isterseniz sıcak siyasetle yani parti içi siyasetle çok ilgilenmiyorum. Bir tüzük değişikliğine ihtiyaç var. Bu konuda sözler de verildi. Umarım Partililerimizin beklentilerine uygun bir değişiklik olur..."

- İzmir’deki Basın Özgürlüğü ve Medya Araştırmaları Derneği BAMAD’ın organizasyonunda yaptığınız konuşmada, “Mücadeleye devam edeceğiz” dediniz. Bu cümlenizi biraz açar mısınız? Nasıl? Hangi platformda? Hangi araçlarla?

"Türkiye’de tek kişilik bir yönetim var. Anayasa askıya alınmış durumda. Yasama ve yargı Sarayın vesayeti altında. Devlette liyakat sistemi çökmüş durumda. Saray bürokrasisi dâhil, ciddi bir çürümeyi bürokrasinin ve yargının her alanında görmek mümkün. Kimse kusura bakmasın ama medya da buna dahil... 'Havuz Medyası'nın nasıl oluştuğunu hepimiz biliyoruz.

Açıkça söylemek gerekirse ahlaksızlığın kurumsallaştığı bir süreçten geçiyoruz. Bu çürüme toplumun önemli bir kesiminde hissediliyor. Ahlaki değerlerdeki erozyon 'çalıyor ama çalışıyor' şeklinde meşrulaştırılıyor. Üniversiteler bilgi üretemez durumda.

Eğitim sistemi çağdışı bir anlayışla sürdürülmeye çalışılıyor... Bu anlayışla mücadele etmezseniz Türkiye’yi aydınlığa çıkaramazsınız. Mücadeleyi yapacak en önemli aktör de CHP’dir...

CHP olarak dillendirdiğimiz bir amacımız vardı. 'Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırmak.' Bunun mücadelesini vermek zorundayız. Bu mücadelenin aynı zamanda kitleselleşmesi lazım. Meslek kuruluşlarının, sivil toplum örgütlerinin, yaşanan süreçten duydukları rahatsızlıkları dillendirmeleri lazım. Bu mücadeleye öncülük yapması gereken parti de az önce ifade ettiğim gibi Cumhuriyet Halk Partisi olmak zorundadır."

Yeniden genel başkanlığı düşünüyor mu?

- Siz bundan sonra yeniden genel başkan olmayı düşünüyor musunuz?

"Ben siyasi yaşamım boyunca genel başkan olacağım diye hiç ortaya çıkmadım."

-Özgür Suriye Ordusu’nun iki komutanının, Hamza Özel Kuvvetler Komutanı Seyf Polat ve Süleyman Şah Tümeni Komutanı Muhammed Cesim’in MHP lideri Devlet Bahçeli’yle poz vermelerinin hemen ardından, suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı ile içinde bir bıçak kılıfının olduğu fotoğrafta yer almaları çok konuşuldu. Aynı günlerde iktidarın Şam yönetimiyle yumuşaması gündemdeydi. Siz bu fotoğrafları ve zamanlamayı nasıl yorumluyorsunuz?

"Suriye politikası baştan yanlıştı. Dış politika egemen güçlerin taşeronluğunu yapmak değildir. Rüşvetçiden veya dış politika konusunda bir makale dahi okumamış kişiden büyükelçi yaparsanız bugünkü tablo doğal olarak karşınıza çıkacaktır.

Devleti çürütür, liyakati bitirirseniz, sizi taşeronluğa soyundururlar. Çünkü sizi politika üretemez noktaya getirirler.

AKP ile MHP birlikte hareket ediyorlarmış gibi görünmekle birlikte, aralarında bazı konularda derin görüş ayrılıklarının olduğu açık. Bu kamuoyuna yansımamakla birlikte, bilinen bir gerçek.

Ayrıca bir siyasal partinin bazı kriminal kişilerle içli dışlı olması ise başlı başına bir sorun. Türkiye’yi bu noktaya taşıyan kişinin, yani asıl sorumlunun Erdoğan olduğu da unutulmamalı..."

-Aynı günlerde bir başka fotoğraf da Polis Özel Harekât Başkanlığı’ndan geldi. Devlet Bahçeli’nin başkanlığı ziyaretinde Polis Özel Harekât Başkanı Süleyman Karadeniz eğilerek Bahçeli’nin elini öptü ve bu kare günlerce konuşuldu. Bu görüntü neye delalet, devlet düzeni için neyi gösteriyor. Sizin yorumunuz nedir?

"Açıkça söylemek gerekiyorsa devletteki çürümeyi gösteriyor. Devletteki çürümeyi bundan daha iyi anlatamazsınız. O fotoğraf aynı zamanda, devlette hukukun değil, kişilerin egemenliğini gösteriyor."

-MHP lideri Devlet Bahçeli, Sinan Ateş cinayetini irdeleyen isimlerin oluşturduğu 154 kişiden oluşan bir liste açıkladı. Siz Ateş cinayetini gündemde tutmak için oldukça çaba harcadınız, harcıyorsunuz. Bu listeyi nasıl yorumluyorsunuz?

"Az önce söyledim; bugün yargı, yasama ve yürütme organı Sarayın vesayeti altında. Tek kişinin iradesi devlete egemen durumda. 154 kişilik liste Türkiye’de hukukun bittiğinin ilanı listesidir. 21. yüzyılın Türkiye’sinde 154 kişilik liste yayınlamak, Türkiye’yi ortaçağ karanlığına teslim etmek demektir."

-AK Parti ile MHP koalisyonu çatırdıyor mu?

"Ortada aslında bir koalisyon yok. Devleti ve devletin yarattığı rantı paylaşım kavgası var. Şunu da hepimiz çok iyi bilmeliyiz. Özel çıkara dayalı koalisyonlar kolay kolay çatırdamaz."

-İktidar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklaması ile birlikte, belediyelerin vergi ve SGK borçlarının ödenmesi hususunda bir hamleye başladı. Sizce neden şimdi. Erdoğan neyi hedefliyor?

"Çok açık. CHP Belediyelerini hizmet üretemez noktaya getirmek için. Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim. CHP’li belediyeler tüm zorlukları başarılı yönetimle aşmasını bilen belediyelerdir. Bu, pandemi döneminde çok net görüldü... Erdoğan maske dağıtamazken, CHP’li belediyeler başarıyla görevlerini yaptılar... Erdoğan bunu da halk için yapmıyor. 5’li çetelere, saray yandaşlarına kaynak yaratmak için yapıyor."

Normalleşme yorumu: Saray'la mücadele etmek halkın çıkarınadır

-Bu hamle “normalleşme” sürecine zarar verir mi? Siz bu normalleşme/yumuşama sürecine nasıl yaklaşıyorsunuz?

"Bu konuda düşüncem çok açık... Saray ve şürekasıyla mücadele etmek halkın çıkarınadır. Vatandaşı da memleketi de borç batağına sokanlarla neyi görüşeceksiniz? Bir karabasan gibi bu ülkenin üstüne çökenlerin, mal varlıklarını yurtdışına götürenlerin, vatandaşa değil de 5’li çetelere, uyuşturucu baronlarına hizmet edenlerin artık dönemi bitmek zorundadır..."

-Erken seçim bekliyor musunuz? Erken seçim olursa nasıl sonuçlanacağını düşünüyorsunuz? 31 Mart'ta CHP'nin başında olsaydınız, erken seçim çağrısı yapar mıydınız?

"Açıkça ifade edeyim Erdoğan yerel seçimlerde yenilmiştir ve artık toplumsal desteği kaybetmiştir. Demokrasinin gereği olarak kamuoyu önüne çıkıp güven tazelemesi gerekir. Bunun yolu da seçimdir. Seçimden nereye kadar kaçacaksınız?"

Kuantum teknolojisinin insanlığı nasıl değiştireceğini tartışıyoruz

-Felsefeciler, bilim insanlarıyla görüşmeler yapıyorsunuz, derinlemesine sohbetler gerçekleştiriyorsunuz. Hangi konular üzerine yoğunlaştınız? Dünyadaki gidişatı nasıl görüyorsunuz?

"Her 10 – 15 günde bir bu toplantıları yapıyoruz. Örneğin Ortadoğu’daki gelişmeler, Türk Cumhuriyetleri ve Türkiye’nin durumu, Suriye, Mısır, Libya gibi ülkelerin durumu, Akdeniz havzası ve ortak politika oluşturma... Küreselleşme ve bunun dünya üzerindeki etkileri, Avrupa Birliği, BRİCS, Teknolojideki başdöndürücü gelişmeler. Kuantum teknolojisinin insan yaşamını nasıl değiştireceği... İklim değişikliği ve bunun Türkiye’ye ve Avrupa’ya etkileri, sığınmacılar sorunu, Türk ekonomisi, siyasetteki yozlaşma ve Türkiye’nin yaşadığı açmazlar..." (Haber Merkezi)

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.

Söyleşi