ANADİLDE EĞİTİM: VAR AMA YOK
Birleşmiş Milletler, bundan 22 yıl önce 21 Şubat tarihini Uluslararası Anadil Günü ilan etti. Amaç, “İnsanlığın paha biçilmez mirası olan dil çeşitliliğini teşvik etmekti.
BM ayrıca, önümüzdeki 10 yılı Dünyadaki “Yerli Diller”in uluslararası çapta korunması ve geliştirilmesine adadı. Çünkü dünya üzerinde konuşulan dillerin yüzde 40'ı yok olma tehlikesi altında.
Yüzyılın sonunda doğru, dünyadaki 7 bin dilin çoğunun artık konuşulmayacağı tahmin ediliyor. Dillerin yok oluşu, farklı kültürlerin ve bilgilerin kaybı demek. Hatta dil çeşitliliği, iklim krizi ve ekolojik zenginlikle de birebir bağlantılı! Canlı yaşamında biyoçeşitliliğin kaybı, iklim krizini hızlandıran en kritik konuların başında geliyor. Son araştırmalarsa dil ile biyoçeşitliliğin arasında hayati bir bağ olduğunu ortaya koydu.
Peki Türkiye’de kaç kişi, hangi anadilleri konuşuyor, biliyor musunuz?Ne yazık ki bu konudaki son veri, 1965’teki nüfus sayımına dayandığından kimse tam olarak bilemiyor!
57 yıl öncesinde, Türkçe dışında bir anadil konuşanların oranı nüfusun yüzde 20’siymiş.
Bugün ülkedeki en büyük azınlığın, yani Kürtlerin nüfusundan yola çıkarak Kürtçe konuşanların 15 ila 20 milyon arasında olduğu varsayılıyor. Ne var ki yeni kuşaklar göç, eğitim, asimilasyon, ayrımcılık gibi engellerle Kürtçeyi öğrenmekten uzaklaşıyor.
Dil çalışmaları ve envanteri Ethnologue’a göre Türkiye'de konuşulan 39 dil var. Fakat büyük kısmı, yok olmak üzere. UNESCO Dünya Tehlike Altındaki Diller Atlası'na göre ise Türkiye'de 18 dil, yok olmuş veya yok olma tehlikesi altında... Bunların üçü tamamen silinmiş: Ubik, Mlahso ve Kapadokya Yunancası. Süryani dilleri ailesinden Hertevin ve Turoyo da UNESCO listesinde ciddi olarak tehlikede gözüküyor.
“Kulüp” dizisiyle birlikte toplumun daha geniş kesimlerinin muhtemelen ilk kez duyduğu Ladino, Seferad Yahudilerinin konuştuğu dil. Bugün Türkiye’de ciddi tehlike altında olan diller arasında Ladino ve Gagavuzca da var. Ayrıca Romanca, Batı Ermenicesi, Hemşince, Lazca, Pontus Yunancası, Abazaca, Suret de tehlikede… Kırılgan kategorisinde Adigece, Abhazca, Kabar-Çerkes dilleri ve Zazaca bulunuyor.
KÜRTÇEYE KEYFİ YASAKLAR VE SEÇMELİ DERS
Türkçe’den sonra en yaygın ana dil, Kürtçe (Kurmançça). Kürtçe yasak değil ancak keyfi ve siyasi uygulamaların merkezinde. Geçenlerde yine böyle olay yaşandı: Beyoğlu’nda Kürtçe şarkı söyleyen sokak müzisyenleri susturuldu, müzik aletleri ellerinden alındı.
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş “o şarkı”yı kürsüden söylerken iktidarın temsilcileri “Kürtçe yasağı var algısı yaratılıyor” diye savunmaya geçti.
Oysa bu engelleme ilk değildi… Türkiye’de Kürtçe konuşmak yasak olmasa da tiyatro oyunlarından kitaplara, cezaevlerinden iş yerlerine, sokak tabelalarından sosyal baskılara, Kürtçe üzerinde fiili bir yasak sözkonusu.
CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu, İBB’ye yöneltilen son suçlamalarda dahi Kürtçenin bir “suç unsuru” haline getirildiğinin altını çiziyor.
AKP, Kürtçe üzerindeki engelleri kaldırdığıyla övünürken kayyım atanan tüm Kürt şehirlerinde Kürtçe dilli tabelalar kaldırıldı.
Öte yandan “yaşayan diller ve Lehçeler” başlığı altında Kürtçenin 10 yıldır “seçmeli” ders olduğunu işaret ederek “Kürtçe serbest, sorun kalmadı” deniyor.
ANADİLDE EĞİTİM VERİLERİ NEDEN GİZLENİYOR?
Peki pratikte durum böyle mi? Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi, “Türkçe dışındaki Anadillerin Yaygınlığı ve Eğitimi” üzerine yeni bir araştırma yayınladı.
Merkezin Koordinatörü Yüksel Genç, Milli Eğitim Bakanlığı’nın seçmeli derslerin sayısı, niteliği gibi bilgileri paylaşmadığına, elde veri olmayınca sağlıklı değerlendirme yapılmadığına dikkat çekiyor. Kürtçenin artık evlerde bile daha az konuşulduğu, sokakta ise silindiğine dikkat çekiyor Genç.
Anayasa’ya göre Lozan hükümleri saklı kalmak kaydıyla, başka bir dilde eğitim yasak. Öte yandan anadilde eğitim hakkı, uzun yıllardır Kürt siyasi hareketinin dillendirdiği bir talep. Saha Merkezi’nin ankete gönüllü katılanlar arasında anadilde eğitime rekor talep, yüzde 98.
Ancak anadil kaynaklı ayrımcılığın, özellikle sağlık ve eğitim alanlarında yüksek olduğu sonucu çıkıyor.
Oysa Türkiye’nin de imzaladığı BM Azınlıklar bildirisine göre, devlet, azınlıkların dillerini geliştirmesi, koruması için imkan yaratmakla yükümlü. Fakat ortaokulda seçmeli konan “Yaşayan Diller ve Lehçeler” derslerine dair çok ciddi sıkıntılar sözkonusu.
Genç, anadilde seçmeli dersi seçen yüzde 5’lik azınlığın, ya kaynak, ya öğretmen yetersizliği nedeniyle eğitim alamadığını, bu nedenle ailelerin Kürtçe seçmekten vazgeçtiğine işaret ediyor.
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.