Beslenme çantaları boş, Türkiye’nin geleceği çocuklar aç
“Eşit Haklar İçin İzleme Derneği ve Hollanda Helsinki Komitesi tarafından yürütülen, Avrupa Birliği tarafından desteklenen “Ayrımcılığa Karşı Birlikte Projesi” kapsamında hazırlanan Gündem Eşitlik’te Hacer Foggo ile öğrenci yoksulluğunu ve boş beslenme çantalarını, beslenme çantası boş olduğu için çocuğunu okula gönderemeyen anneleri konuştuk...
Türkiye’de 7 milyon yoksul çocuk var
Türkiye İstatistik Kurumu ve Unicef’in beraber hazırladığı rapora göre Türkiye’de yoksul çocukların sayısı 7 milyonu geçiyor. Bu milyonların içerisinde okula devam eden çocuklar var. Erkek ve kız çocuklarının yoksulluk oranları da neredeyse aynı. Ve bu durum çocukları okuldan, eğitim hayatından uzaklaştırıyor.
Annelerin dolduramadığı beslenme çantasını Milli Eğitim Bakanlığı’nın doldurması gerekiyor. Ancak yapmıyor. “Okul Yemeği Koalisyonu” da bunun için kuruldu, okullarda en azından 1 öğün sağlıklı yemek dağıtılması için.
Derin Yoksulluk Ağı kurucusu, gazeteci, yazar ve aktivist Hacer Foggo kayıtlara geçmeyen yoksul çocukların sayısının daha da fazla olduğunun altını çizerek anlattı.
Hacer Foggo: “Yoksulluk içinde yaşayan çocuk sayısı, 7 milyon, TÜİK'in ve UNICEF'in hazırladığı raporda var ama daha fazla olduğunu biliyorum. Ama 7 milyonu da kabul ettiğinizde aslında rakamın ne kadar büyük olduğunu gösteriyor ve 1 milyon çocuğun 2024 öğretim yılında okul dışında kaldığını görüyoruz. Bütün bunların hepsi aslında yoksullukla iç içe.”
Hacer Foggo 20 yılı aşkın bir süredir yoksullukla mücadele ediyor. Yoksulların sesini duyurmaya çalışıyor. Sahada çalışırken, yoksulluğun nasıl aile bireyleri arasında devredildiğine de şahit. 7 yaşında tanıştığı çocuklar şimdi 27 yaşında ve onların da çocukları var. Bazısı okula gidiyor. Bazısı gidemiyor. Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre bu sene 1 milyon çocuk eğitim dışında kaldı.
Hacer Foggo : “Bu tablo uygulanan politikaların doğru olmadığını gösteriyor aslında. Çünkü politikalar aslında insan hakları hedefli, çocuk hakları hedefli değil. “Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu” da tam da bu nedenle kuruldu. Yani yıllardır zaten sivil toplum örgütleri, işte aktivistler, bizler bu beslenme sorununu sürekli gündeme getirdik. Ve çocukların beslenemediğini, çocukların beslenemediği için, yetersiz beslendiği için bodur kaldığını gündeme getirdik ve bütün bu gündeme getiren arkadaşlar yani bu işle ilgilenen bu konunun elzem olduğunu hisseden sivil toplum örgütleri bir araya geldi. Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu örgütlü bir biçimde ses çıkartmak ve çocukların yanında olalım diye kuruldu.
Hacer Foggo’ya göre, bir çocuğu okula devam ettiren okul beslenmesi. Çocuklar yetersiz beslendiğinde çocukların sağlık problemleri ortaya çıkıyor. Konu okulda eşit ve sağlıklı öğünle beslenme konusunda Milli Eğitim Bakanlığı’nı, çocukların sağlıkları açısından da Sağlık Bakanlığı’nı ilgilendiriyor.
Okulda beslenemeyen çocuklar ailelerine destek olmak için çalışmayı tercih ediyor. Foggo, 4 artı 4 sisteminin bile çocukları iş hayatına yönelttiği görüşünde.
Hacer Foggo : “Yani bu çocuklar aslında okul dışında kalmıyor. Okul dışında kaldıkları andan itibaren bir kısmı aslında çalışmaya başlıyor. Şöyle düşünün, mesela TÜİK'in rakamı bugün çocuk işçiliği oranı %22.1. MESEM’e giden yani “Mesleki Eğitim Merkezlerine” giden çocukların sayısı bir buçuk milyona yakın. Ama şu anda, iki yüz bin çocuk da bu MESEM ayrılmış durumdalar. Bu ayrılan çocuklar yeniden örgün eğitime dönemiyor. Yani şunu söylüyorum MESEM’de aslında bir çocuk işçiliği.
Mesleki Eğitim Merkezleri’nde çocuklar haftanın dört günü, çeşitli işverenlerin fabrikalarında, sanayi mahallelerinde, sanayilerde çalışmaya başlıyorlar, büyük marketlerde çalışıyorlar. Ve Hacer Foggo’nun anlattığına göre bu çocuklar, kayıt dışı kalıyor, “çocuk işçiliği oranında” yüzde 22.1'in içerisinde yer almıyor.. Hâlbuki onlarda çalışıyor.
Çocukların okul bırakmalarının en önemli nedeni aslında yoksulluk
Hacer Foggo: Buna geçenlerde şahit oldum. Bir anne ile konuştum. Hava soğudu soba almaya çalışıyor. Önümüz kış malum. Kızı demiş ki, 13 yaşında ve gerçekten çok yoksul bir aile. Bu arada biz o kızımız okula gitsin diye elimizden geleni yaptık. Ama bir noktaya geliyor ve annesine, “ ben artık okula gitmeyeyim, çalışayım, soba bile alamıyoruz” diyor. Ben tekrar çocukla konuştum ikna etmek için. Bu küçük bir örnek daha yüz binlerce çocuk var.
Çocuklar için ekonomik güçlük, yoksulluk ağır bir travma. Evde, her ay ödenmesi gereken kira, faturalar, gıdaya yetmeyen para konuşulduğu zaman çocuklar bunu “yük” olarak algılıyorlar, yani kendilerini ailede yük gibi görüyorlar.
Hacer Foggo : “Tabii, kendisini yük olarak da hissediyor ve bir noktada da benim de kırtasiyemi almaya çalışıyorlar, beni de okula gönderiyorlar, bari ben de çalışayım, size bir katkıda bulunayım diyor.
Bir beslenme çantası aşağı yukarı, 100-150 liraya hazırlanıyor. Ancak bu rakam sabit kalmıyor. Markette ürünlerin etiketi gün gün değişiyor. Bir beslenme çantasının aileye maliyeti 2 bin lira, eğer iki çocuğunuz var ise maliyet iki katı. Asgari ücretli bir aile için durum gerçekten zorun da ötesinde. Geçen sene Milli Eğitim Bakanlığı okullarda ücretsiz beslenme saati uygulaması duyurdu ancak şu an sadece deprem bölgesinde bu hizmet kısmi olarak veriliyor.
Hacer Foggo : Orada da emin olun böyle çok düzenli bir biçimde okul beslenmesi verilmiyor. Benim orada gördüğüm kadarıyla bu okul beslenmesiyle ilgili bence devlet orada çok fazla bir harcama yapmıyor ve sivil toplum örgütleriyle ya da özel sektörle bunu götürmeye çalıştığını görüyorum. Bununla ilgili sanırım Milli Eğitim Bakanlığı da bir açıklama yapacak, deprem bölgesinde de düzenli bir okul beslenmesi yok maalesef.
Bodur, kısa boylu bir nesil geliyor çünkü sağlıklı beslenmiyorlar
Türk Tabipler Odası, 600’e yakın çocuk üzerinde bir araştırma yaptı. 5 ve 6 yaş arası çocuklarda bodurluk oranı yüzde 6. Bunun nedenlerinin başında da aslında yetersiz beslenme var. Sivil toplum kuruluşlarının özellikle “okul yemeği” konusunda diretmesinin sebebi de, evde sağlıklı bir yemek yiyemeyen çocuğun an azından okulda 1 öğün sağlıklı yemeğe erişimini sağlamak.
Yine sivil toplum kuruluşları ve TBBO’nın dikkat çektiği bir husus, yetersiz beslenme konsantrasyon bozukluğuna, öğrenme güçlüğüne aynı zamanda çocuklarda sürekli bir hiperaktiviteye neden oluyor. Hacer Foggo, bütün uluslararası araştırmaların okul yemeğinin devamlılığa etkisini ortaya koyduğunu söylüyor.
Hacer Foggo : “Anemiyi yüzde yirmi azaltıyor. Okul terkini azaltıyor. Çocuklar, geleceğimiz diyoruz sağlıklı bir nesle ihtiyacımız yok mu bu ülkenin kalkınması için? Okul yemeği de işte bu nedenle aslında çok önemli.
Önemli önemli olmasına ancak bu konuda sağır ve dilsizi oynayan bir Milli Eğitim Bakanlığı var.
Hacer Foggo : Meclis çatısı altında 2020 yılında yapılan bir toplantıda çocuklarda yetersiz beslenmenin çoğaldığı, bodurluğu arttırdığı, özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgesinde bu durumun ciddi olduğu, kadınlarda aneminin çoğaldığı, çocuklarda yine kansızlığın arttığı bunlar konuşuldu ve bu tutanaklarda var. Ve orada diyor ki, “okul beslenmesi elzem”. Bunun üzerine Maliye Bakanlığı!na bir bütçe çıkartılıyor. Diyorlar ki biz 2020-2021 öğretim yılında Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan başlayarak Türkiye'de bu okul yemeğini çıkartacağız, çorba, işte bir sıcak yemek ve ayran, meyve gibi menüsü de çıkartılıyor, yapacağız diyorlar ama yapmıyorlar.
Anneler sık sık Hacer Foggo’ya çocuklarına beslenme koyamadıklarını anlatıyorlar. Hatta röportajımızdan önce arayan bir anne, beslenme koyamadığı için çocuğunu okula göndermek istemediğini söylemiş. Ancak çocuk annesinin bu isteğine karşı gelip okula gitmiş.
Hacer Foggo : “Açlıkla eğitimin bir bağı var. Konsantrasyon, öğrenme yetisi, öğrenme güçlüğü, çocuğun zinde ve sağlıklı bir biçimde dersi dinlemesi bunlar hep beslenme ile alakalı. Bütün gün aç kalan bir çocuk, arkadaşları yerken izleyen ya da arkadaşlarının beslenmesi varken, kendisi dışarı çıkmak zorunda kalan bir çocuk, bunları, bu örnekleri biz çocuklardan dinledik. Bütün bunların hepsi zaten yetişkin olduğunda da taşıyacağı bir travma.
Çocuklar arasında onların yaratmadığı bir eşitsizlik var
Hacer Foggo, diyor ki, tüm bu anlattıklarım “eşitsizliğin ne kadar derinleştiğini” gösteriyor. Bir grup çocuk derin yoksulluk yaşıyor, diğer grup okul yerine, MEB’in açtığı MESEM’e gitmeyi tercih etmek zorunda kalıyor çünkü çalışıyor.
Hacer Foggo : Yani korkunç bir eşitsizlik var. Bir de aslında hani çocuklar arasında bir eşitsizlik. Yani çocukların yaratmadığı bir eşitsizlik. Yani varlıklı ya da derin yoksulluk yaşayan bir çocuğu ben karşı karşıya getirmem. Çünkü bütün bu politikaları yaratanlar bu çocuklar değil. Bütün bu politikaları yaratan aslında iktidarın kendisi ya da işte o bir avuç zengin. İşte servet sahipleri bu eşitsizliği derinleştiren. Niye? O çocuklar çünkü onları zenginleştirmek için çalışmaya devam ediyor. MESEM’de asgari ücretin üçte birini devlet veriyor. Ama kim için veriyor? O servet sahibi için, o işveren için veriyor. Yani aslında ucuz bir iş gücü, işte bedava bir iş gücü. O yüzden de tabii ki korkunç bir eşitsizlik var.
Peki, biz bu eşitlik politikalarını nasıl oluşturabiliriz? Politikacının yapmadığını, bireysel hayatlarımızda bizler nasıl dönüştürebiliriz? Hacer Foggo, Okul Yemeği Koalisyonu’nun tam da bu eşitsizliği ortadan kaldıracak bir sivil girişim olduğunu söylüyor. Ve muhalefetin bu konuda daha fazla çalışması gerektiğinin altını çiziyor
Hacer Foggo: Huzurevleri mesela, babasından kalan maaş 12 bin lira odası 9 bin lira 8 bin lira olmuş. Yaşlılar arasında bugün sessizce huzurevinden ayrılanlar var, sessizce sokakta kalanlar var, sessizce akrabaların yanına taşınmak zorunda kalan istemediği insanlarla yaşamak zorunda kalanlar var. Çocuk ve yaşlı 2 savunmasız grup. Bu durum sadece önergelerle ortadan kalkmaz. Yani önerge verelim ve bunu değiştirelim. Tabii ki verilecek, doğru bir şey ama gerçekten yani yaşlılar ve çocuklar gibi savunmasız iki grupla ilgili daha gerçekçi politikalara ihtiyaç var. Neredeyse her gün soruyorum Aile bakanına, Sayın Mahinur Hanım'a, yaptığınız zam nedir yani huzurevleriyle ilgili? Açık ve şeffaf bir biçimde söyle, %300 mü, %400 mü, %200 mü? Ve ben konuşuyorum çeşitli huzurevlerinden yaşlarla ve her biri farklı bir şey söylüyor. Yani bu zamların tamamen geri alınması gerekiyor. İkincisi “yaşlı bakım evlerinin” de çoğalması gerekiyor. Daha sağlıklı, daha düzenli olması gerekiyor.
Hacer Foggo, yerel yönetimlerinde bu konuda etkin adımlar atması gerektiği görüşünde. “sosyal devlet olduğumuzu kabul ederek bu konuda mücadele vermek zorundayız diyen Foggo, sadece politikacılar, siyasetçiler, sivil toplum örgütleri de değil, bu ülkede yaşayan her bireyin bu konuda bir şeyler yapması gerektiğini düşünüyor.
Hacer Foggo : Yani şöyle. Bazen böyle sanal gündemler var ve bugün gündemleri konuşmak gazetecilerin ya da bazı gazeteci diye ortaya çıkan insanların işine geliyor, sürekli bu aynı şeyleri tartışıyorlar ve o arada işte bir yaşlı sokakta kalıyor. Bunlar tartışılırken işte orada bir ev yıkılıyor. O arada deprem bölgesinde bir çocuk aç okula gidiyor. Yani o arada işte tarlasına el konulmuş bir çiftçi haykırıyor. Anlatabiliyor muyum? Ama biz televizyonu bir açıyorsunuz, sadece aynı konular konuşulmaya başlanıyor. Gerçekten bazen dinliyorum. Bir tek kelime yoksulluk geçmiyor.
Hacer Foggo “toplumun ikiyüzlü değil, söylediğine inanılan insanlara ihtiyaç duyduğunu” söylüyor. Ekranlarda politikacıların ve gazetecilerin yoksulluk konusunda daha duyarlı olmasını istiyor.
Hacer Foggo : Politikacı ya da gazeteci yani mesela o eve girse, o evde biraz sohbet etse ya da gerçekten işte huzur evlerinde böyle bir huzursuzluk olduğunu bilse, ya da işte MESEM hep gündemde bir MESEM’e gitse ya bu MESEM nedir? Sürekli bu gündemde gideyim bir ziyaret edeyim dese… Burada psikolog var mı, sosyolog var mı? Bu çocuklarla bir sohbet edeyim, öğretmenlerle bir sohbet edeyim. O çocuklar korkudan onunla sohbet etmese bile o korkuyu anlatsa anlatabiliyor muyum? Yani gerçek bu. Politikacılara, gerçek gazetecilere, gerçek aydınlara ihtiyaç var. Yani gerçekten halkın yanında olan insanlara ihtiyaç var. Çünkü ancak öyle değişebilir. Yani o evde oturan, o televizyonu izleyen insan... İşte diyecek ki, Umut Hanım söylüyorsa doğru söylüyor.
Hacer Foggo, derin yoksulluk konusunda yazamaya ve anlatmaya devam edeceğim diyor. Okul beslenmesi elzem ve bu konuda okul yemeğinin hayata geçmesi için de kararlı ve büyük adımlar atıyor. Huzur evinde huzursuz yaşayan ve hatta kimseye söylemeden sessizce huzur bulmak istediği yerden ayrılan yaşlılar da yine ve daima Hacer Foggo’nun gündeminde olacak. Bir an önce huzurevlerine yapılan zammın geri çekilmesi için girişimlerini arttıracak.
Hacer Foggo: Yaşlılar huzur evlerinde, huzursuz. Bu kocaman bir ayıp, utanç verici. Geçen gün Yaşlılar günüydü. Gerçekten yaşlılarla ilgili herkes bir şey paylaştı ama orada bu acıyı çeken insanlar var. Daha gerçekçi politikalara ihtiyaç var ve bu zamlar bir an önce geri alınsın. Üçüncüsü yani Van'da mesela 50 tane kız çocuğunun okula gidemediğini okul servisi olmadığı için gidemediğini biliyorum. İnanılmaz bir şey. Bu Samsun'da var, Kütahya'da var. Başka şehirlerde de var biliyorum. Bu çok korkunç bir şey. Bu çok büyük bir haksızlık. Okul servisi taşımalı eğitiminin sisteminin kendisi sorunlu ama onu geçtim bir an önce bu okul servisinin yeniden bu köylere verilmesini istiyorum ve bu konuda siyasetçilerin daha fazla konuşmak yerine eylem yapmalarını istiyorum.
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.