Ufuktaki yeni felaket: Enerji ve maden kanunu
Kamuoyunda yeni “torba yasa” olarak bilinen, enerji ve madenciliğe dair kritik değişiklikler içeren kanun teklifinde, Anadolu’nun her yerinde mantar gibi biten maden, enerji tesislerine verilen imtiyazlar, artık özel mülke el koymaya kadar vardırılıyor. Komisyon görüşmelerine katılan, takip eden siyasetçi, uzman ve sivil toplum temsilcileri, Kısa Dalga için kanun teklifi değişikliklerini yorumladı.
Korona salgını, ekonomik ve siyasi kriz, ağır hak ihlalleri gündemi işgal etmişken Anadolu’nun farklı yerlerindeki talan, yeteri kadar önemsenmiyor. Ne var ki iktidarın şirketlere sağladığı olağanüstü kıyaklar, Türkiye’yi derin bir sosyal ve ekolojik yıkıma sürüklüyor.
Bunun son halkası, kamuoyunda yeni “torba yasa” olarak bilinen, enerji ve madenciliğe dair kritik değişiklikler içeren kanun teklifi. Anadolu’nun her yerinde mantar gibi biten maden, enerji tesislerine verilen imtiyazlar, artık özel mülke el koymaya vardırılıyor.
Çevre örgütleri, planlanan 7 kanun değişikliğinin getireceği çevresel ve toplumsal felaketlere dikkat çekiyor, kampanyalar düzenliyor. Ama halkın büyük bölümü, hayli teknik düzenlemelerin ne getireceğinden habersiz.
Önümüzdeki günlerde 44 maddelik “Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”nin Meclis’te oylanması bekleniyor. (Ekoloji Birliği’nin konuya dair açıklamasını okumak için tıklayın)
Peki kanun teklifinde neler var?
Maden şirketlerine, ruhsat alanı dışında tesis kurma imkanı…
Maden şirketlerinin kamu alacaklarının takibinden vazgeçilmesi…
Kimyasal ve zehirli gazı havaya salan lastik, çöp gibi maddelerin yakılması, “yenilenebilir enerji” sayılıyor ve teşvik ediliyor. “Biyokütle” adı verilen santrallerin önü açılıyor.
Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destek Mekanizması (YEKDEM) şirketlere sermaye aktarmak için kurulan bir mekanizma. Yeni kanun teklifinde YEKDEM’in kapsamı genişletilecek. Böylece , yenilenebilir enerji adı altında HES, RES, JES’ler daha fazla desteklenecek ve çevresel yıkım hızlanacak…
Jeotermal alanların ihale bedelleri taksitlendirilecek, JES’lerin sayıca daha fazla artmasının önü açılacak.
BOTAŞ ve TPAO’nun daha önce yurtdışında kurduğu şirketlere, Türkiye’de denetimden, kanundan uzak enerji şirketi kurma imkanı Cumhurbaşkanı iznine bağlanıyor…
Elektrik dağıtım şirketlerinin kar etmelerini sağlamak için yeni kolaylıklar getiriliyor.
Ve sıkı durun:
Artık TEDAŞ ve EPDK, acele kamulaştırma kararı verebilecek. Bunun anlamı, vatandaşın özel mülküne, toprağına ‘kamu yararı” adına el koyabilecek…
Komisyon görüşmelerine katılan, takip eden siyasetçi, uzman ve sivil toplum temsilcileri, Kısa Dalga için kanun teklifi değişikliklerini yorumladı.
“89 AKP’li vekil kanunu şirketlerle hazırladı”
Enerji ve Tabii Kaynaklar Komisyonu üyesi olan HDP milletvekili Ali Kenanoğlu, yasanın çıkarılma mantığını şöyle anlatıyor:
“Tümüyle şirketleri koruyup kollayanlarla hazırlanıyor yasalar. AKP’li vekiller bizzat itiraf ediyor: Maden şirketleriyle oturup toplantı yaptık, diyorlar. Aslında yasa çıkmadan önce, onların görüşlerin çerçevesinde hazırlandığını anlıyoruz. Tersi yapılmıyor. Çevre örgütleri, köy halkı, meslek örgütleriyle görüşülmüyor.”
89 AKP’li vekil, korona salgının başladığı Nisan ayı itibariyle canla başla, tüm yaz boyunca bu yasa değişikliği üzerinde çalışmış… Muhalefet partileri ve sivil toplum, alt komisyon toplantısından iki gün önce bundan haberdar oluyor.
Sivil toplumun çabaları, CHP ve HDP’li vekillerin baskısıyla maden şirketlerine yeni imkanlar tanıyan 2 madde –şimdilik- çıkartıldı. Ancak son dakikada yeni bir madde eklendi.
Ekoloji Birliği Eşsözcüsü Süheyla Doğan: “Düzeltmeyi boşa çıkaran 6. maddeyi çıkardılar. Buna göre şirketlere, faaliyet ruhsatının dışında yeni tesis yapma hakkı çıkarıyorlar. Bu alanlar, genelde ormanlık alanlar olacak. Atık havuzlarını ruhsatlı alanlarının dışına taşıyabilecekler.”
Altın gibi madenleri işlemek için siyanür kullanılan atık havuzları ise toprağın, yeraltı sularının zehirlenmesine neden oluyor.
Alt komisyon toplantısına katılan Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Özdağ, yasa teklifinin tamamen yatırımcılar lehine olduğunu ve 43 milyon elektrik abonesi için hiçbir düzenlenmenin yapılmadığına dikkat çekiyor.
Vatandaşın malına el koymanın yeni yolu
EPDK ve TEDAŞ’ın kamulaştırma kararını verebilmesini şöyle izah ediyor Özdağ:
“Daha önce bu kararı Cumhurbaşkanlığı verebiliyordu. Şimdi Cumhurbaşkanı yerine başka kurumlar sorumluluğu üstlenmiş olacak. Bunun anlamı, özel mülke de el konabileceği. Manisa Çapaklı’da bunun örneği yaşandı: Depolama alanı için vatandaşın 25 dönüm malına el kondu. Yakın zamanda dokuz yer daha için Cumhurbaşkanlığı kararı yayınlandı. Amasya’da 3 mw için vatandaşın arazisine çökmek ne demek? Kırsaldaki şahsi mülkiyetin, köylü ve çiftçinin malı el değiştirecek…”
Taslaktaki 12. Madde, çevre ve halk sağlığına büyük bir tehdit oluşturan biyokütleyle ilgili. Biyokütle, fosilleşmiş biyolojik maddelere verilen ad. Aslında dünyanın her yerinde var bu.
Fakat Türkiye’de biyokütle santrallerinin tanımına, ormansal maddeler olduğu gibi atık lastik, kentsel çöp gibi kimyevi maddeleri yakmak da var. Yasa teklifi, biyokütleden havaya salınan zehirli tozun denetlenmediği bir düzende, biyokütlenin daha fazla teşvik edilmesini içeriyor.
Yenilenebilir enerji tanımına dair sorunlar, biyokütleyle sınırlı değil. Rüzgar, güneş, jeotermal gibi enerjilerden elektrik üretebilenler, YEKDEM kapsamında. HES’ler ve atık yakma başta olmak üzere, bu enerji üretenlere piyasanın üç katı destek verilmesi, şüphesiz çevresel yıkımı hızlandıracak.
Özdağ, “Facia büyük. Türkiye’nin ürettiği elektriğin %26’sı YEKDEM’den karşılandı. Yani biz, vergilerimizle elektriğe 38 milyar TL ödedik. Eğer kamusal kaynaktan alsaydık sadece 15 milyar ödeyecektik. YEKDEM ile Limak, Cengiz, Kolin gibi firmaların sponsoru oluyoruz” sözleriyle adaletsizliğe dikkat çekiyor.
Kamuoyunda çok tartışılan kayıp kaçak konusu da bu düzenlemede var. HDP’li vekil Kenanoğlu, asıl kayıp kaçağın işletmelerde olduğunu fakat bu düzenlemede yine sorumluluğun bireysel tüketiciye kesildiğini belirtiyor.
Enerjiye dair bunca değişiklik, düzenleme planlanıyor. Ama enerji verimliliğine dair tek bir madde bu teklifte yok!
Enerji verimliliği nedir? Avrupa’da olduğu gibi binaların, tesislerin yalıtımının yapılması. Böylece günlük yaşamda elektriğin, suyun daha verimli kullanılması. EMO Başkanı Özdağ, Türkiye’de enerji kimlik belgesi alan bina sayısının 1 milyon bile olmadığını vurguluyor.
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.