Bir Garibe ölmüş diyeler: Mezarda ağırlaştırılmış müebbet hapis

Bir Garibe ölmüş diyeler: Mezarda ağırlaştırılmış müebbet hapis
Bu da oldu, yargı “mezarda müebbet hapis cezası”nı onadı. Oysa UYAP ekranına bakılsa orada kırmızı bir yazı görülecekti: Sanık Garibe Gezer 9 Aralık 2021 günü ölmüştür. UYAP ekranı gözden kaçtıysa da Yargıtay üyeleri “biz kimin cezasını onuyoruz” diyerek UYAP kayıtlarına baksa ölmüş olduğu görülecekti. O da olmadıysa yasa gereği temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması gerekiyordu; yargıçlara o zaman “Garibe öldü” denilecekti. Sonuç: Mezarda ağırlaştırılmış müebbet ile cezalandırılmasına.

ERSAN ATAR

Yunus Emre, elbette o dizeleri –kendi inanış dizgesine göre- “insanın bir fani olduğunu, doğarken ve ölürken yalnız olduğunu” anlatmak için yazmıştı: Bir garip ölmüş diyeler / Üç gün sonra duyalar / Soğuk su ile yuyalar / Şöyle garip bencileyin. Yunus Emre o günden bilemezdi ki “fani dünyada” Garibe Gezer diye biri yaşayacaktı. Ve o Garibe Gezer, sırtını dayadıklarının ölümlerine genç yaşında tanıklık edecek, cezaevinde ölümden beter şeyler yaşayacak ve kendini asacak, yine de kurtulacak, hücresinde öylece bekleyecek ve dayanamayacaktı.

Yunus Emre’nin “fani dünyası”nda ölüm üç gün sonra da olsa duyulurdu ama Garibe Gezer için öyle olmadı. Yargıtay, O’nun öldüğünü hiç duymadı. Garibe nasıl ki uğradığı işkenceyi duyuramadıysa, cezaevinden yazdığı mektupları karalandı veya gönderilmediyse, Yargıtay’a da öldüğünü duyuramadı.

“Yargıtay, Garibe Gezer hakkındaki ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını onadı…” Haberlerde böyle yazılıyordu. Önce inanmak istemedik, “Acaba Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Garibe Gezer ile birlikte yargılanan diğer sanıklar hakkındaki mahkumiyet kararını onadı da haberi yazan meslektaşlarımız mı hata yaptı?” Hani olmazdı ya “Karar, Garibe’nin sağlığında verilmişti de avukatlarına yeni mi tebliğ edilmişti?” Öyle ya Garibe Gezer öleli iki yılı buluyordu.

Hiçbiri değildi; Yargıtay bildiğiniz, Garibe Gezer ve diğer sanıklar hakkındaki mahkumiyet kararını onamıştı. Altına da karar tarihini atmıştı: 29 Mart 2023. Yani daha üç ay önce. Kararın yazılıp imzalanması, UYAP’a yüklenmesi aşamasında geçen süreyi hiç hesaba katmayalım. Karar, Garibe Gezer’in ölümünden 16 ay sonra verilmişti.

Garibe Gezer’in ailesi, kızlarının bir kez daha ölümüne mahkum olmuşlardı. Şu sorunun cevabını, sadece yaşayan bilir herhalde: Sizin hiç ölmüş çocuğunuz müebbet hapse mahkum oldu mu? Bu nasıl “ceza”dır acaba aileye? Bu duyguyu ailenin yaşayan bireylerine sorabilirdik ama inanın bir de biz “öldürmeyelim” dedik ve konuyu "dosya üzerinden" araştırmaya karar verdik. İncelediğimizde, böylesi bir kararın ancak bariyerler aşılarak verilebileceğini gördük. Gelin o onama kararının verildiği süreci "dosyası üzerinden" birlikte inceleyelim. İnceleyelim ki yargıçların ekranındaki, kırmızı yazan "Garibe Gezer öldü" yazısını nasıl görmediklerini, yasa gereği duruşmalı temyiz olsaydı Garibe'nin ölmüş olduğunu nasıl göreceklerini, müebbete mahkum ettikleri kişiye verdikleri cezanın "onun geleceği üzerindeki etkilerini nasıl hesapladııkları" gibi bir dizi garabeti görelim.

Duruşma yapılsa öldüğünü duyuracaktı

Garibe Gezer’in dosyası Yargıtay’a, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesi’nden geldi. Sanıkları; Hüseyin Demiral, Yasin Demir, Garibe Gezer ve Davut Demir’di.

Suçları; Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma, silahlı terör örgütüne üye olma, hırsızlık ve Ateşli Silahlar Kanunu’na muhalefetti. Öyle yazıyordu Yargıtay ilamında. Garibe Gezer'inki "Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma"ydı.

Cezaları; Ağırlaştırılmış müebbet.

Bu suçların Yargıtay’daki temyiz incelemesi “duruşmalı” yapılırdı. Çünkü cezanın miktarı bunu bir bakıma zorunlu kılıyordu. Sanıkların, müştekilerin avukatları gelir, hatta sanıklar katılmak isterlerse getirilir diyecekleri sorulurdu. Ama ne var ki Yargıtay, pandemiyi fırsata çevirdi ve o tarihten sonra cezanın miktarı ne olursa olsun “dosya üzerinden” karar vermeye başladı. Pandemi bitti ama bu uygulama bitmedi. Yargıtay'daki bazı daireler hariç.

Garibe Gezer’in avukatları da “temyiz incelememiz duruşmalı yapılsın” diye hatırlatmışlardı ama Yargıtay 3. Ceza Dairesi, “İlk derece mahkemesinde (Ağır Ceza Mahkemesi’nde) savunmaya yeterli süre ve kolaylık sağlanmış, istinaf aşamasında da yazılı savunma sınırsız şekilde kullanılmış” diyerek bu talebi reddetti.

Hani yasadaki gereklilik doğrultusunda duruşma açılsa avukatları “Garibe öldü” diyecekler, yargıçlar da Garibe’nin öldüğünü Yunus Emre’nin dizelerindeki gibi “üç gün sonra” da olsa duyacaklardı. Ama olmadı, Garibe, öldüğünü duyuramadı.

UYAP ekranındaki o kırmızı yazı: Garibe öldü!

Yargıçlar öyle buyurmuştu: Temyiz incelemesinin duruşmasız yapılmasına. “Tamam, yargıçlar adil karar vereceklerini düşünmüşler, savunmaları yeterli görmüşler dosyayı iyi incelemişlerdir” diyecektik ama belli ki o da olmamıştı.

Hani Garibe Gezer’in dosyasını inceleyen Yargıtay savcısı, üstüne görüş yazan tetkik hakimi ve kararı veren yargıçlar başlarını dosyadan yana çevirseler, önlerindeki “UYAP ekranı”na baksalar orada şu kırmızı yazıyı göreceklerdi: Sanıklardan Garibe Gezer’in 9 Aralık 2021’de öldüğü…

Ama olmadı, o ekrana da bakan çıkmadı. Sonuç: Garibe Gezer ve diğer sanıklar hakkındaki mahkumiyet kararının onanmasına… Garibe Gezer, öldüğünü yargıçlara yine duyuramamıştı.

“Sanığın geleceği üzerindeki etkisi nazara alınarak…”

Bilenler bilir, Yargıtay bir kararı onarken veya bozarken sadece delilleri tartışmaz. Sanık hakkında verilen cezada, indirim veya artırımlar doğru yapılmış mı yapılmamış mı bunu da inceler. Gerekirse “şu nedenle cezasında indirim yapılmalıydı, bu nedenle artırım yapılmalıydı” der.

Cezada indirim yapılıp yapılmayacağını düzenleyen madde, hepimizin “iyi hal maddesi” diye bildiğimiz Türk Ceza Kanunu’nun 62. maddesidir. Bu madde sadece “sanığın duruşmalardaki halini, kravat takıp takmadığını” içermez. Bu madde hakime der ki: "Sanığa bak, vereceğin karar bu sanık üzerinde nasıl bir etki yaratacak, ilerde suç işlemekten caydıracak mı, geleceğini nasıl etkileyecek?” Hakim de sanığa bakar, düşünür ve ona göre karar verir.

Van 2. Ağır Ceza Mahkemesi de sağlığındayken Garibe Gezer’e bakmış, “Yok, indirim yapmıyorum” demiş. Belli ki kendince “İndirim yapmak bu sanıkta caydırıcı etki yaratmaz. İndirim yapmamak, geleceği üzerinde olumsuz bir etki yaratmaz” demiş. Olabilir, takdiridir.

Yargıtay’daki temyiz incelmemesi sırasında böyle bir indirimin yapılıp yapılmamasının doğru olup olmadığı da incelenir.

Belli ki Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin yargıçları bakmışlar ki verilen cezada indirim yapmak Garibe Gezer’i yeniden suç işlemekten caydırmayacak, bakmışlar ki indirim yapmamak onun “geleceği” üzerinde olumsuz etki yaratmayacak, “Mahkumiyet kararını bu nedenle de onuyoruz” demişler. “Cezanın mezardaki gelecek” üzerinde etki yaratması… “Mezarda yeniden suç işleme” olasılığı… Garip.

Anlaşılan o ki Yargıtay’da kimse sormamış: Biz kimin mahkumiyet kararını onuyoruz?

Garibe Gezer de öldüğünü duyuramamış ki “bir daha suç işlemeyeceğini” kanıtlasın.

Öldüğü hücre gibi “infaz”

Bilenler bilir, Garibe Gezer 2021 Mart’ın da Kayseri Cezaevi’nden Kandıra Cezaevi’ne nakledildikten sonra yaşadı her şeyi. İşkenceyi, tacizi, tecavüzü, darbı. Yerde sürüklenmeyi.

Bunlar savcılara göre sadece iddiaydı. Nitekim bu "iddia"larla ilgili de savcılar “delil yok” diye sorumlular hakkında takipsizlik kararı verdi. O'nun çektiklerini gösteren görüntüler sonradan kamuoyuna yansısa da da bunlar "iddia"ydı(!) ama bir gerçek vardı: Garibe Gezer kendini “tek kişilik süngerli oda”da astı.

Şimdi bunu niye mi hatırlattık? Yargıtay 3. Ceza Dairesi “ağırlaştırılmış müebbet hapis” cezasını onayarak Garibe’nin cezasının bir kısmını yine tek kişilik hücrede geçirmesine karar vermiş oldu. Tıpkı Garibe Gezer'in duyulmayan ölümüne karar verdiği yer gibi. Malum, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının bir kısmı tek kişilik hücrede infaz edilir.

Okur şunu düşünebilir ve doğruluk payı da vardır: Olabilir, yargıdaki hataları düzeltme mekanizması vardır. Yarın avukatları bir "karar düzeltme" başvurusunda bulunur. Garibe Gezer’in öldüğünü bildirirler, Yargıtay 3. Ceza Dairesi de “Nüfus kayıtlarının incelenmesinden, sanık Garibe Gezer’in yargılama aşamasında öldüğü anlaşıldığından hakkındaki davanın düşürülmesine” der hatasını düzeltir.

O karar düzelir düzelmesine, tamir edilir edilmesine de Garibe Gezer’in aile bireylerinden halen hayatta olanlardaki “yeniden ölüm” hissi tamir edilebilir mi? Bir karar verirken nüfus kaydına, UYAP ekranına bakmayan yargının –en basit ifadeyle- özensizliği düzelir mi dersiniz? Böyle kararlar verildikçe yargının zedelenen güveni tamir olur mu?

Köşe Yazıları