TEZCAN KARAKUŞ CANDAN

TEZCAN KARAKUŞ CANDAN

TEZCAN KARAKUŞ CANDAN |Öksüz şehir, sessiz hafıza

TEZCAN KARAKUŞ CANDAN

Her kentin bize gösterilenin, janjanlı parıltısının ardına gizlenmiş, konuşmak istenmeyen ardıl bir varlığı vardır. O orada öylece durur. Gözden çıkarılmış, yarım bırakılmış, terk edilmiş, öksüz şehir. Oysa gölgede kalan bu katmanlar, kentin hafıza arkeolojisi alanlarıdır.

Zamana tanıklık eden terk edilen “metruk” hale getirilerek yıkılmaya zemin hazırlanan dönem yapıları bir kentin hikâyelerinin de kapısı aynı zamanda. Kent belleğinde yeni bir hafıza ve biriktirme süreci, gizemli olanın ve tarihin peşinde karanlık katmanlarda yayılarak dolaşıyor. Şehrin altındaki katmanlar, savaşlarla tahrip olmuş alanlar, fabrikalar, kapatılmış bir tren istasyonu… Gizemli haliyle gözlerden ırak tutulan bir sığınak, bir tesisin hikâyesi hala herkesi cezbediyor. .

URBEX-Urban Exploration / kentsel keşif

Terk edilmiş, yüzüstü bırakılmış, merak uyandıran mekânların, alanların keşfi, sosyal medyanın erişim kolaylığı ile bir hafıza pratiğine doğru eviriliyor; URBEX-Urban Exploration yani kentsel keşif.

19.yy’da Paris’in karanlık yeraltı tünellerinde başlayan meraklı kâşiflerin önderlik ettiği terk edilmiş, görünmez katmanların varlığını ve hikâyesini görünür yapma, günümüzde internetin küreselleşme hızında aynı zamanda kentsel belleğin yeniden inşasının da belgelenmesinin adım taşlarından birisi. URBEX’in dünya çapında kabul görmüş ilkesi “fotoğraf yâda videodan başka bir şey alma, ayak izinden başka bir şey bırakma”… İçerisinde güvenlikle birlikte mekâna ve mekânın hikâyesine saygıyı da barındıran bu hassasiyet sosyal medya dijital altyapısı ile küresel bir kültürel paylaşıma dönüştü. Mimari mirası, kolektif hafızanın tanıklarını görünür kılarken, toplumsal yarılmanın ve unutulan dışlanmış mekânlarında haritasını çıkartarak yeni bir hafıza politikası oluşturuyor.20.yy’da adı URBEX olmasa da Endüstri Çağı’nın hayaletlerini, terk edilmiş yapılarını, santral binalarını, halktan gizlenen askeri alanlarının görsel belgelemesi olarak devam etti.

Les Cataphiles kolektifi

Bu arayışın modern zamanlardaki en görünür örneği Paris’te ortaya çıktı. Bu hafıza ilk yıllarında haritacıların, mimarların, mühendislerin maceracıların keşfi olarak başladıysa da, fotoğrafçıların kent aktivisitlerinin ilgisini çekmeye başladı.1980’li yıllarda Paris’te kentin altındaki tünelleri ziyaret eden fotoğraflarını videolarını çeken ve haritalayan ise Les Cataphiles kolektifiydi. Paris’in altında 300 km den fazla bir alanı kapsayan yeraltı mezarları/yâda yeraltı taş ocakları labirentlerinin yeraltı kâşifleri olan Les Cataphiles, Paris’in dört bir yanındaki gizli geçitleri kullanarak gayri resmi yollardan yeraltına girerek yeraltı topluluklarını da oluştururlar. Les Cataphiles kentsel belleğin görünmeyen katmanlarını koruyacak bir komünal yaklaşımla kavramı politikleştiren bir kırılma sürecini de böylece başlattı. Bugün artık bu belleğin meraklıları arasında, Paris’i yerin altında da gezmek isteyen turistler bulunmakta.

gorsel-1.jpg
Amerikalı fotoğrafçı Kim Badawi'nin çektiği Cataphiles

Belleğin dijital ara yüzü

Dijitalleşmenin olanakları ile yaygınlaşan, popülerleşen URBEX küresel forumlarla birlikte küresel topluluklara dönüşen, mimarların, fotoğrafçıların, sosyologların ve aktivistlerin multi-disipliner bir bellek çalışması ile alt kültür olmaktan çok bir alan olarak öne çıkıyor. Fotoğrafların videoların paylaşılması, ilk etik kurallarının yazılması belirli bir bellek çalışmasını alan olarak öncelerken, sosyal medyada hızla içeriğinden uzaklaştıran, daha fazla beğeni alma, abone sayısı artırma hedefi ile yapılan eğilimleri de tetikliyor.

Türkiye’de de giderek yaygınlaşmaya başlayan URBEX, görsellerle, videolarla, haritalamalar ile belleğin yeni ara yüzlerini oluşturma yolunda ilerliyor.

Kentsel keşif kolektif bir direniş

Anadolu’da boşaltılan bir köy okulu, kullanılmayan ve çürümeye terk edilmiş bir köy enstitüsü binası, Cumhuriyet aydınlanmasının ve üretiminin temsili bir fabrika, bir hastane, bir tren istasyonu yâda mahallemizde hepimizin gözü önünde vazgeçilen bir apartman, boşaltılan köyler, kentsel dönüşüm alanları yaşanmış hikâyeleri ile yalnızlaştırılarak yok olmaya terk ediliyor.

Oysa terk edilen ve unutturulmaya çalışılan şey varlığın hikâyesi. O hikâyeler ki dönemin politik, ekonomik, sosyal ve siyasal aynası, kentin aklıdır. O hikâyelerin sahne aldığı mekânlar toplumsal hafızanın, bir yerinden edilmenin, bir mekân hıncının, bir imar rantının, bir acının sesiz kalıntıları.

Bir kentin kendisine yapılanı sakladığı sırlar, çoğu zaman onu yönetenlerin görünür yapmak istemediği yılların tortusu olarak karşımıza çıkarken, onu ters yüz eden hafıza ve mekânın belleği yeni politik hafızasını oluşturuyor.

foto-tezcan-3.jpeg
Çankaya Oteli İçi - Anonim

Bugün kentsel keşif sessizce yok edileninin kendi hikâyesine dönme ve geri alma çabasıdır. Atatürk Orman Çiftliği’nde kendi kaderine terk edilen sığırcık tesisleri fotoğrafı, Cinnah Caddesi’ndeki Hürriyet gazetesi binası, boşaltılmış bir köy okulunun koridorunda çekilen bir fotoğraf, Çifteler Köy Enstitüsü’nün virane hali, uzunca yıllar barış köyü olsun diye dillendirilen bir dramın mekânsal ifadesi Kayaköy, gizemli haliyle varlığını sürdüren dikmen yeraltı sığınağı ve bitmeyen çürümeye terk edilmiş Çankaya Oteli, kişiye özel imar rantının abidesi Togo İkiz Kuleleri bir kentin ve mekânın ideolojisinin nasıl yok edildiğini ve yerine nelerin bina edildiğini gösteren sorgulamaların sahnesidir.

foto-tezcan-1.jpeg
Yok olmaya terk edilen Atatürk Orman Çiftliği Sığırcık Tesisleri_ Tezcan Karakuş Candan
foto-tezcan-2.jpeg
Kaderine terkedilen Çifteler Köy Enstitüsü... Fotoğraf: Faruk Soydemir

Kentsel keşif unutmanın unutturmanın politik bir araç olarak kullanıldığı dönemlerde, hatırlamanın kolektif bir direniş biçimidir. Görsel sorgulama ile belleğin üzerini örten tozu kaldırarak inatla toplumsal sorgulamayı güncel tutan bir kent hakkıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
TEZCAN KARAKUŞ CANDAN Arşivi