İliç - Çöpler Madeni dosyası - 4 Çöpler Madeni'nin hikayesi: Erzincan - Nevada hattı, köylüye ev, savcıya rüşvet

İliç - Çöpler Madeni dosyası - 4 Çöpler Madeni'nin hikayesi: Erzincan - Nevada hattı, köylüye ev, savcıya rüşvet
İliç'teki Çöpler madeninin açılışı sırasında Bergamalıların maden direnişi, Türk milletinin belleğinde henüz tazeydi. İşte bu noktada şirket, bölge insanlarını ikna etmek için kesenin ağzını açıyordu.

Çöpler siyanürlü ve sülfürik asitli altın madeni, ABD-Kanada ortaklı SSR Mining’in iktidara yakın Çalık Holding’in Lidya Madencilik şirketiyle ortak işlettiği bir maden.

Önce 1999 yılında, merkezi ABD’nin Denver kentinde bulunan Anatolia Minerals Development Limited’in Türkiye’de faaliyet gösteren bir alt şirketi olarak Çukurdere Madencilik kuruldu. Anatolia Minerals’ın da İngiltere-Avustralya merkezli çokuluslu maden devi Rio Tinto tarafından kurulduğu belirtiliyor. Çalışmalar uzun süre, işletme lisansına sahip Çukurdere Madencilik eliyle sürdürüldü.

2009 yılında, yani siyanürlü maden çalışmaya başlamadan bir yıl önce de iktidara yakın Çalık Holding, Çöpler Madeni’nin yüzde 20 ortağı oldu. Artık burası Anatolia - Lidya ortaklığında Anagold Madencilik sahasıdır. Çalık Holding, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı, eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ve eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın tam da o dönemde yöneticilik yaptığı yer.

Erzincan dağlarında Bizans ve Yunan sembolleri

18 Şubat 2011 de Anatolia Minerals, Avustralya’nın en büyük üçüncü altın üreticisi Avoca Resources ile birleşmesi sonucu Alacer Gold adını aldı. Alacer Gold, Türkiye ve Avustralya ağırlıklı çalışan, hisseleri Avustralya ve Kanada borsasında işlem gören bir şirketti.

Mayıs 2020’de bir birleşme daha gerçekleşti. Alacer Gold ile Kanada merkezli SSR Mining Şirketi evlendiler. Hisse aktarımı şeklinde gerçekleşen bu birleşme sonrasında artık Alacer Gold değil SSR Mining adı kullanılacaktı. Yani Çöpler Madeni bir süre sonra Vancouver-Kanada merkezli SSR Mining adıyla anılacaktı. Şirket birleşmeden sonra merkezini ABD’nin Colorado eyaletindeki Denver kentine taşıdı. Üstelik SSR Mining’in çok dikkat çeken bir de logosu vardı.

ekran-resmi-2024-04-17-06-00-58.png

SSR Mining 70 yıllık bir şirket ama ismi yeni. Önceden Silver Standard Resources (SSR) adıyla uzun yıllar gümüş madenciliği yapan şirket, 1 Ağustos 2017 tarihinde adını ve logosunu değiştirdi. “SSR Mining” adını alan şirket artık ağırlıklı olarak altın işindedir.

İşte bu noktada şirketin seçtiği yeni logo çok dikkat çekicidir: Yarım ay ve güneş. Şirket resmi internet sitesinde bu logonun “Eski Yunan” ve “Bizans” sembolleri olan yarım ay ve güneş olduğunun altını çiziyor. Logodaki yarım ay gümüşü, güneş ise altını temsil ediyor. Şirket bu sembollerin, yaşadığı değişimi, yani gümüşten altına geçişi sembolize ettiğini ifade ediyor.

Ancak bu sembollerin Türkiye açısından farklı bir anlamı daha var. Şirketin sembolünü kullandığı Bizans İmparatorluğu, uzun yıllar Erzincan’ın da içinde olduğu bölgede hâkim bir güçtü. 26 Ağustos 1071 tarihinde, Büyük Selçuklu Hükümdarı Alparslan ile Bizans İmparatoru Romen Diyojen arasında gerçekleşen Malazgirt Meydan Savaşı sonrasında bu hakimiyet sona ermişti. Şimdi yıl 2024, Alparslan’ın zaferinden tam 953 yıl sonra, Kanada-ABD Şirketi SSR Mining, Bizans’ın ve Antik Yunan’ın sembollerini Erzincan dağlarında dalgalandırıyor. Yani Diyojen’in torunları Alparslan’ın dağlarında Bizans sembollerini dalgalandırıyor. Hem de ağızlarından “ecdad” kelimesinin düşmediği AKP ve MHP’nin ana omurgasını oluşturduğu Cumhur İttifakı zamanında.

Erzincan-Nevada köprüsü

Madenin açılışı sırasında Bergamalıların maden direnişi, Türk milletinin belleğinde henüz tazeydi. İşte bu noktada şirket, bölge insanlarını ikna etmek için kesenin ağzını açıyordu. Yani Bergama’daki halk tepkisine benzer bir tepkiyle karşılaşmamak için, madene yakın bölgede bulunan Çöpler, Sabırlı, Dostal ve Bağıştaş köylerinin muhtarları ve bazı köylüler ile İliç Kaymakamı Selami Kapankaya, İliç Belediye Başkanı DYP’li Ramazan Buran; AKP, CHP, MHP ve ANAP partilerinin ilçe başkanları, Erzincan Valiliği Özel Kalem Müdürü Şafak Önder ve İl Özel İdare Müdür Yardımcısı Saim Sezer’in de aralarında bulunduğu 18 kişi, 15 Ekim 2005 tarihinde ABD’ye götürülüyor. ABD’de 10 gün kalan Erzincan heyeti, Colorado ve Nevada eyaletlerinde madenlerle ilgili teknik ve turistik geziler yapıyordu.

ekran-resmi-2024-04-17-06-00-35.png

(ABD’ye giden Erzincan-İliç heyetlerinden bir grup)

Milletvekilleri de şirketin misafiri

ABD’ye ikna gezilerini sürdüren maden şirketi, ikinci partide de AKP Erzincan Milletvekilleri Tevhit Karakaya ve Talip Kaban ile Erzincan Belediyeler Birliği adına Mercan Belde Belediye Başkanı AKP’li Osman Şeker, Erzincan Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Aydın Yalvaç, İl Genel Meclisi Başkanı AKP’li Rıdvan Aydemir ve Erzincan Emniyet Müdürü Ahmet Çimen’i götürüyor.

Şirket son olarak 17 Eylül 2006 tarihinde düzenlediği üçüncü geziye de Erzincan Belediye Başkanı Mehmet Buyruk, Kemaliye Belediye Başkanı Mustafa Haznedar, Aras Elektrik Dağıtım Müessese Müdürü Mustafa Taşdemir, Erzincan’daki iki yerel gazeteciyi ve 2 madencilik uzmanını götürüyor. Yani sonuçta Erzincan-Nevada köprüsü kuruluyordu.

Üç geziye katılan bu heyetler gittikleri her yerde beş yıldızlı otellerde ağırlanıp, Nevada ve Chicago’daki turistik yerleri gezip, alış-veriş yapıyorlar. Ardından bilgilerini ve görgülerini artırmış olarak mutlu mesut Türkiye’ye dönüyorlardı. Maden şirketinin ABD gezisine katılan Çöpler Köyü Muhtarı Cahit Keklik, Amerika’da iki maden ocağına ve bir siyanür fabrikasına gittiklerini belirtiyor, gezi sonucunda altın madeninin çevreye zarar vermeyeceği konusunda tatmin olduklarını anlatıyordu. Muhtar Keklik, “Arazinin dönümünü 5 bin liraya verdik. Köye 55 modern ev yapılacak, seneye teslim edilecek” derken, AKP İliç İlçe Başkanı Mustafa Gürbüz de “Gönül rahatlığıyla izin verdik” diyordu.

“Muhtar” deyip geçmeyin

Çöpler Köyü Muhtarı Cahit Keklik, madenin kuruluş aşamasında önemli bir kişilik. Çünkü bu türden maden firmaları gözlerine kestirdikleri bölgeye yerleşebilmek için yerel insanlarla iş birliği kurmak zorunda. Firma işte bu noktada iş birliğine son derece açık bir insanı, Çöpler Köyü Muhtarı Cahit Keklik’i keşfeder. Köyle ve bölgeyle ilgili projelerinde hep Muhtar Keklik’i muhatap alıp, bütün işlemleri onun üzerinden görmeye başlar. Muhtar Keklik, bu işbirliğinin ödülünü almakta gecikmez. Kısa süre sonra maden firmasının müteahhitlik işlerini yapmaya başlar. Halen de bu ilişkisi devam ediyor. Artık köylülerin temsilcisi değil, şirketin köydeki temsilcisidir. Muhtar Cahit Keklik, öylesine başarılı bulunuyordu ki, Türkiye Muhtarlar Federasyonu Erzincan Temsilciliği tarafından, maden şirketleriyle kurduğu iyi ilişkiler nedeniyle yılın muhtarı seçiliyordu. Ödülünü de Erzincan Vali Yardımcısı Tolga Polat’tan alıyordu

13 Şubat’ta yaşanan Çöpler liç faciasında hayatını kaybeden ve hala da bulunamayan işçiler arasında iki isim dikkat çekiyordu. Keklik soyadını taşıyan bu insanlar, Çöpler köyünün eski muhtarı Cahit Keklik’in akrabalarıydılar. Madende çalışmaya başlayan muhtar Cahit Keklik’in iki akrabası, çöken zehirli liç toprağının altında kaldı. Anagold Madencilik’te ADR kıdemli süpervizörü olan Adnan Keklik ve Anagold Madencilik’te İdari İşler Personeli olarak görev yapan Fahrettin Keklik’den facia gününden beri haber alınamıyor.

Göz boyadılar

Anagold yöneticileri dünyanın başka bölgelerinde edindikleri tecrübelerle işlerini biliyorlardı. Ekonomik olarak zor bir dönem geçiren bölge insanı sıkıntıdaydı. Hayvancılıkla geçinen insanlar yanlış tarım ve hayvancılık politikaları nedeniyle zarar ediyordu. Birçoğu hayvancılığı bırakma noktasına gelmişti. Borçlanmıştı ama hayvanlarının tamamını satsa bile borçlarını ödeyemiyordu.

Çünkü ithal hayvancılık kapısının açılması, bölge insanına büyük zarar vermişti. Hem ellerindeki hayvanlar hem de o hayvanların ürünleri olan süt ve peynir çok ucuza gidiyordu. Birçok çiftçi, köylü hayvancılığı ya zar zor sürdürüyor ya da bırakmak zorunda kalıyordu. (Bugün de aynı sorunları Türkiye’nin her bölgesindeki çiftçiler ve köylüler yaşamakta, benzer projeler hayata geçirilmektedir.) İşte böyle bir dönemde uluslararası madencilik kartelleri, ortakları Çalık’la birlikte geldi bölgeye. Önce bol bol para harcadılar. “5 liralık işe 500 TL ödediler. Milletin gözünü boyadılar.” Yani siyanürlü-sülfürik asitli altın madeni buradaki insanlar için bir çıkış yolu olarak görüldü, gösterildi. Herkes madenin kapısında kuyruk oldu.

ABD’ye yapılan 5 yıldızlı gezilerin ardından çok sayıda köylü maden sahası içinde kalan tarlalarını yüksek bedellerle şirkete sattı. Erzincan Üniversitesi ve Erzincanspor’a bağışlar da yaptığı belirtilen maden şirketi, İliç’e 16 derslikli bir ilkokul yapılması için de valilik ve kaymakamlıkla protokol imzalıyordu.

Köylülere dubleks ev

Bu arada Çöpler köyünde 40 hanede yaşayan 230 kişinin yaşamlarında çok daha önemli bir değişiklik oluyordu. Köyleri taşınıyordu. Madenle köyün iç içe olması nedeniyle köyün taşınmasını isteyen maden şirketi, gerekli onayları aldıktan sonra Çöpler köyünü maden alanından 300 metre aşağı taşıyordu. Şirket, 40 hane için 40 yeni dubleks ev yapıyordu. Bir süre sonra da maden şirketi ile vatandaşlar arasında “Ekonomik Yer Değiştirme ve Geçim Kaynakları Destek Protokolü” imzalanıyor ve bu anlaşmayla şirket köylülere, “dava açmamaları” karşılığında 130’ar bin lira para ödüyordu.

ekran-resmi-2024-04-17-06-04-35.png

Çöpler’de şirketin, zehirli madenin altında, Fırat’ın kıyısında inşa ettiği yeni evler

Savcı Cihaner şüpheleniyor

Bir dönem CHP milletvekilliği de yapan dönemin Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, madenle ilgili kulağına dedikodular gelince dönemin İliç Savcısı Bayram Bozkurt’a soruşturma açılması talimatı veriyor. Ama ardından da başına gelmedik kalmıyordu. Cihaner’in madenle ilgili soruşturma görevi verdiği İliç Savcısı Bayram Bozkurt, maden şirketi tarafından rüşvete bağlandığı ortaya çıktı. Cihaner’in bir süre sonra hakkında rüşvet soruşturması başlattığı, FETÖ soruşturmasında da hala firari olan İliç Savcısı Bayram Bozkurt, gizli tanık yapılarak İlhan Cihaner tutuklanıyordu. Yani oyun içinde oyun dönüyordu.

Hikâye uzun ama özetle siyanürlü altın madeni, bir ayağı siyasette bir ayağı tarikatta emin adımlarla ilerledi ve 2010 yılında faaliyete geçti. (Daha detaylı bilgi için kaynaklar: “Altın Ölüm” ve “Altın Girdap” kitapları) Daha sonra 2018 yılında ilk kapasite artışını yaptı. Önce sadece oksitli cevherleri işleyecekti sonradan daha büyük bir çevre tehlikesi yaratan sülfürlü cevherleri de işlemeye başladı. Devasa kazanlar ve basınçlı sistemlere 660 milyon dolar ödendi.

Sömürge madenciliği

Türkiye bugün sömürge madenciliğinin kıskacındadır. İliç-Çöpler siyanürlü altın madeni faciası da Türkiye’deki sömürge madenciliği için bir dönüm noktasıdır. Nasıl ki 2019 yılında yine bir başka Kanadalı-ABD şirketi olan Alamos Gold’un Kazdağları ekosisteminde yarattığı çevre felaketi ilk dönüm noktasıysa, bugün de Çöpler ikinci önemli dönüm noktasıdır.

2019 yılında Kazdağları’nda bir çırpıda 347 bin ağacı kesilmesiyle birlikte Türkiye, vahşi madenciliğin, sömürge madenciliğinin ne olduğunu çok acı bir şekilde ve somut olarak gördü. Bu ülkenin gerçek vatanseverleri olan gençler, aylarca Kazdağları için nöbet beklediler. Bu ülkenin ağacını, toprağını, dağını, suyunu, tarihini, doğasını ve köylerini korumak için direndiler. Kamuoyu da büyük destek verince, kitlesel katılımlarla dev protesto gösterileri yapıldı. Alamos Gold ve onun yerli destekçileri halkın gücü karşısında daha fazla adım atamadı. Ruhsatları iptal edildi ve geri çekilmek zorunda kaldı.

ekran-resmi-2024-04-17-06-09-12.png

Kazdağları

Kazdağları önemliydi. Kazdağları direnişi, halka rağmen bu ülkede bir adım atılamayacağını gösterdi. Kazdağları direnişi, sömürge madenciliğine karşı vatandaşların gerektiğinde seslerini yükseltebileceğinin en somut örneği oldu.

Aradan 5 yıl geçti. Kazdağları’nda Kanadalı Alamos Gold durduruldu ama Türkiye’nin birçok bölgesinde ihale üzerine ihaleler yaparak vahşi madencilik uygulamalarına devam edildi.

TEMA haritaları

TEMA’nın çok önemli bir çalışması tehlikenin büyüklüğünü ortaya koydu. Deniz Ataç başkanlığındaki TEMA, bir şirket gibi davranarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na başvurdu ve Türkiye’deki maden bölgeleri haritalarını satın aldı. İşte yayınlanan bu haritalar tehlikenin ne denli büyük olduğunu çok çarpıcı bir şekilde ortaya koydu. Kazdağları’nın yüzde 79’u, Ordu’nun yüzde 74’ü, Kütahya’nın yüzde 91’i, Uşak’ın yüzde 80’i, Tokat’ın yüzde 46’sı, Karaman’ın yüzde 55’i, Tunceli-Erzincan’ın yüzde 52’si, Tekirdağ-Kırklareli’nin yüzde 65’i, Zonguldak-Bartın’ın yüzde 72’si, Eskişehir ve Artvin’in yüzde 71’i, Muğla’nın yüzde 59’u ve daha birçok ilde yüz binlerce dönüm arazi madencilerin hizmetine sunulmuştu. Bu alanların hemen hepsi de ormanlarla kaplı ve çok önemli su kaynaklarına bitişikti. Türkiye’nin yüzde 60’ından fazlası maden alanı olarak ruhsatlandırılmış durumdaydı.

ekran-resmi-2024-04-17-06-10-07.png

Kazdağları, Toroslar, Canik Dağları, Munzur Dağları, Madra, Çiçekbaba (Sandras), Latmos, Murat Dağı, Eğrigöz, Şahin Dağları, Boğalı-Sakarat yaylaları, Karadeniz’in bütün yaylaları, Küre-Ilgaz dağları, Domaniç-Yirce dağları, Bozdağlar, Akdağlar, Sultan Dağları ve Trakya’nın Istranca dağları hepsi ama hepsi madenlere ruhsatlanmış durumdaydı. Bir kısmı çalışmaya başlamış, bir kısmının ihalesi yapılmış ve hazırlıkları sürüyor, büyük bir kısmı ise ihale edilmeyi bekliyordu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı MAPEG, milli piyango idaresi gibi çekiliş yapar gibi ihale yapıyordu.

Cumhuriyet tarihi boyunca bu topraklarda 1186 maden ihalesi yapılmışken son 20 yılda yapılan ihalelerin sayısı yüz binlere ulaştı. Orman Mühendisi Doç. Dr. Cihan Erdönmez, 16 Mart 2024’de İstanbul’da yapılan “Propagandadan Hakikate Madencilik Sempozyumu”nda yaptığı konuşmada, 2012 ile 2022 yılları arasında geçen 10 yılda, 406 bin 172 hektarlık ormanın (4 milyon 61 bin 720 dönüm) madencilik başta olmak üzere şirketlere tahsis edildiğini açıklıyordu.

(YARIN: İliç-Çöpler’de “Ağır Çekim Soykırım” yaşanıyor...)

Sunuş yazısı: İliç - Çöpler Madeni: Türkiye’deki sömürge madenciliğinde yeni bir dönüm noktası

1. Bölüm Faciadan iki yıl önce: Siyanür borusu patladı, Fırat'a zehir aktı

2. Bölüm: İliç'te 9 canın değeri 123 milyon dolar

3. Bölüm: 13 Şubat sabahı: Şirketin en 'kârlı' altın madeni çöküyor, yöneticiler uyuyor!

4. Bölüm: Çöpler Madeni'nin hikayesi: Erzincan - Nevada hattı, köylüye ev, savcıya rüşvet

5. Bölüm: İliç - Çöpler Madeni dosyası - 5... İliç’te yaşanan 'ağır çekim' soykırımdır

Özel Haber