İliç - Çöpler Madeni dosyası - 3 | 13 Şubat sabahı: Maden şirketinin en 'kârlı' altın madeni çöküyor, yöneticiler uyuyor!

İliç - Çöpler Madeni dosyası - 3 | 13 Şubat sabahı: Maden şirketinin en 'kârlı' altın madeni çöküyor, yöneticiler uyuyor!
13 Şubat sabahı... SSR Mining’in “en kârlı ve en verimli madenimiz” diye övündüğü Çöpler Altın Madeni'nde kurulduğu günden bu yana en büyük kriz yaşanıyor ama kimsenin aklına telefonu kaldırıp da Denver’la konuşmak gelmiyordu... Hem de içinde bulunduğumuz iletişim çağında!

Erzincan İliç'teki altın madeninde facianın nasıl adım adım geldiğini ve para hırsının insanların gözlerini nasıl kör ettiğini anlamak için o sabaha dönelim.

Çöpler Altın Madeni’nde 13 Şubat 2024 sabahı 07.30’da işbaşı yapan işçilerin ilk dikkatini çeken şey, siyanür liçleme sahasındaki çatlaklar olmuştu. Üstelik bu çatlaklar her geçen dakika milim milim genişliyor ve olası bir felaketin işaretlerini veriyordu. Yani birileri için “nakit para basan” bu devasa makinede, bir şeyler yanlış gidiyordu.

ekran-resmi-2024-04-14-12-08-46.pngÇöpler Altın Madeni siyanür liç sahasında çökmeden saatler önce fark edilen çatlaklar..

İşçiler, durumu sahadaki mühendislere, onlar da ofisteki amirlerine ilettiler. Biri gitti biri geldi, kontrol üzerine kontroller yapıldı ama bir türlü sahayı tam kapatma kararı gelmiyordu.

Sahanın tam kapatılması demek, bütün araçların durdurulması, bütün çalışanların alandan çekilmesi ve siyanür solüsyonu pompalama işleminin durdurulması anlamına geliyordu. Hatta liç sahasının kuzey yönünde hemen altında bulunan tank liçi tesislerinin ve ofislerin de boşaltılması anlamına geliyordu. En başta yapılması gereken de buydu. Çünkü tehlike düşünülenin de ötesinde çok büyüktü.

Tam kapatma kararı gelmedi

Bir süre sonra liç alanından çekilen ve cep telefonlarıyla paylaşılan fotoğraflar madende taşeron olarak çalışan firmaların yöneticilerini de tedirgin etti. İliç Savcılığı’nın 15 Mart 2024 tarihli Bilirkişi Raporu’ndan öğreniyoruz ki, madendeki bütün yöneticiler çatlaklardan haberdar.

Madenin Jeoteknik mühendisi Ali Rıza Kalender, liç bölgesinde çok büyük kaymalar olduğunu görüyor ama doğu bölgesinde radar olmadığı için tam emin olamıyor. Yani iki yıldır alınması için yazışmalar yapılan ama bir türlü alınamayan radarlar olsaydı, kaymanın gerçekleşeceği saatler öncesinden çok daha net olarak bilinecekti.

Çünkü Jeoteknik Mühendisi Ali Rıza Kalender, alanın batı kısmını gözleyen radarlar da bile büyük bir hareketlilik gözlemişti. Ali Rıza Kalender bu durumu üstlerine rapor da etmişti. Ancak Kalender’in en büyük hatası, bu hareketliliği “zemin oturması” olarak yorumlaması oldu. Ancak liç sahasına gidenler ve onların çektikleri fotoğraflar bunun bir zemin oturması olmadığını çok net anlatıyordu.

15 yıldır Çöpler’de Tesis Operatörü olarak görev yapan Sıddık Gün, 15 Şubat 2024'te jandarmaya verdiği ifadesinde çok açık konuştu: “Buraya 23’üncü kata kadar izin alınmıştır. Çünkü kapasitesi ancak o kadarını kaldırabilir" denmişti. Fakat şu anda yığın liç alanına 33’üncü kat atılmış durumda, yani kapasitesinin oldukça üzerinde bir yükleme yapılmış durumdadır.”

Akıllı taşeron inisiyatif alıyor

O gün o madende belki de en akıllı davranıp inisiyatif alabilen kişi taşeron firması Mürekkepçiler’in sahibi Hüseyin Mürekkepçi oluyordu. 13 yıldır o madende çalışıyor olmanın verdiği tecrübe ve öngörüyle, çatlakları ve yarılmaları gördükten sonra sıkıntının büyük olduğunu anlayan Hüseyin Mürekkepçi, saat 11.00 sıralarında önce kendisine ait olan iş bölümünü durduruyordu. O işi durdurunca ona bağlı diğer firmalarda işi durdurmak zorunda kalıyordu. Yani Mürekkepçi bu kararıyla yüzden fazla insanın canını kurtarıyordu. Yöneticilerin yapamadığını o yapıyor ve ardından personelini ve araçlarını alarak sahayı terk ediyor ve yetkililere öğleden sonra çalışmayacaklarını bildiriyordu.

Diğer taşeronlar habersiz

Ancak diğer taşeron firmalar Hüseyin Mürekkepçi kadar şanslı da değildi öngörülü de...

Madenin bir başka taşeronu Karsa firmasında kaynakçı olarak çalışan Bülent Kara ifadesinde, kendilerine liç sahasında yaşanan olayla ilgili gelen bir mail ve mesaj olmadığını söylüyordu. Mürekkepçiler ve ona bağlı çalışan şirketler sahadan ayrılıyor ama ne olduğundan habersiz ya da amirlerine güvenen Karsa personeli ise yığın liç bölgesinde bulunan ve toprak altında kalan konteynırlarda bekletiliyordu.

Benzer bir ifadeyi Anagold’un ana taşeronu olan Çiftay A.Ş’nin çalışanları ve yöneticileri de veriyor. Maden Mühendisi Abdullah Özbey, yığın liç bölgesinde meydana gelen çatlama ve yarılmalardan haberdar olmadıklarını ve bu nedenle de Çiftay’ın madende çalışan 1170 personeline bildirimde bulunamadıklarını söylüyordu. İşte bu nedenle Çiftay’ın şoförü Uğur Yıldız, saat 14.28’de kamyonuyla Manganez diye adlandırılan ana iletişim yolundan, çöken liç sahasının hemen altındaki bölgeden geçiyordu.

Bir başka taşeron olan Keklikler Şirketi Müdürü Aydın Keklik de hiçbir bildirim almadıklarını ve bu nedenle de personelleri Mehmez Kazar’ın enkaz altında kalan konteynırın içinde bulunduğunu söylüyordu: “Oraya gitmesini kim ya da kimler söyledi ben de bilmiyorum ve araştırılmasını ben de istiyorum. Çünkü benim operatörüm olan Mehmet Kazar'ın o gün kullandığı dozer, toprak kaymasının altında kalmıyor; kaymanın meydana geldiği bölgenin üst tarafında kalan bir bölgede hala duruyor..."

Yani Mehmet Kazar kullandığı dozerini güvenle bir yere çekmişti ancak amirlerinin yanlış kararlarının kurbanı olmuştu. Asla bulunmaması gereken, liçin doğu ucundaki konteynırların içinde bekliyordu.

Maden kriz geçiriyor

Saatler öğleden sonra 2'yi gösterirken çatlaklar artık insanı yutacak büyüklüğe ulaşmıştı. Radar operatörü, Madenin jeoteknik mühendisi Ali Rıza Kalender, bu kez kaymaların çok arttığını rapor ediyor ve tehlikenin büyüklüğüne dikkat çekiyordu. Kalender, normalde 20 mm olması gereken radar hareketlerinin 90 mm’ye kadar çıktığını belirtiyor ve anormal duruma dikkat çekiyordu. Ali Rıza Kalender, ilerleyen günlerde soruşturma derinleştikçe göz altına alınan dokuzuncu çalışan olacaktı.

Bütün bunlar olurken Madenin Kanadalı Başkan Vekili İain Ronald Guille, SSR Mining’in ABD-Denver’daki merkezine gönderdiği e-maile yanıt bekliyordu. Ancak saat farkı dolayısıyla Denver’dakiler uykudaydı! En azından kamuoyuna yapılan açıklamalar bu şekildeydi.

Çünkü maden yangın yerine dönmüş durumdayken, bir başka deyişle maden KALP KRİZİ geçirirken, İain Ronald Guille veya bir başka üst düzey Türk yöneticinin Denver’da bulunan Anagold Türkiye Müdürü Selçuk Yalçın Demirci’yi telefonla aramamış olması eşyanın tabiatına aykırıydı.

SSR Mining’in “en kârlı ve en verimli madenimiz” diye övündüğü Çöpler Altın Madeninde kurulduğu günden bu yana en büyük kriz yaşanıyor ama kimsenin aklına telefonu kaldırıp da Denver’la konuşmak gelmiyordu! Hem de içinde bulunduğumuz iletişim çağında!

Burada yorum hakkımızı kullanarak diyoruz ki, 'konuştular ancak olayı küçümsediler.' Olayın büyüklüğünü ve riskin ciddiyetini kavrayamadılar. Çünkü Iain Ronald Guille, olayı yorumlayabilecek ne kapasiteye, ne tecrübeye ne de öngörüye sahip bir yönetici değildi.

Bağıra bağıra çöktü

Herkes onun ağzına bakıyordu ama Guille krizin boyutlarını ölçebilecek ve şalter indirme kararı verebilecek çapta bir yönetici değildi. Olmadığı da ortaya çıktı. Koskoca liç sahası üst üste yapılan hatalar sonucunda bağıra bağıra çöktü. Bilirkişi raporundaki jeoloji uzmanının ifade ettiği gibi belki de ne yaparlarsa yapsınlar çöküşü önleyemeyeceklerdi ancak akıllı ve tecrübeli bir yönetici en azından 9 insanın ölümünün önüne geçebilirdi.

Hatta bırakın bölgeden işçileri tamamen çıkartmayı saat 14.00 sıralarında, çöküşten tam 28 dakika önce, artık çökmeyle ilgili çok güçlü işaretler ortadayken bir grup çalışan liç sahasının tepesine fotoğraf çekmeye gönderiliyordu. Bu kişilerden Kenan Öz ve Adnan Keklik konteynır bölgesinde kaldıkları için bir daha dönemediler.

Bağımsız Maden İşçileri Sendikası’nın hazırladığı rapora göre, Çöpler’de son dönemlerde sorgulamayan, sadece emirleri yerine getiren genç ve tecrübesiz mühendisler çalıştırılıyordu.

Raporda, ”Bu süreçte, işçilerin sağlığını görece önemseyen veya hedeflenen üretimin makul olmadığını ifade eden, tecrübe ve bilgi sahibi olan mühendisler yerine daha ucuza çalıştırabildikleri, tecrübesiz ve şirket talimatlarını harfiyen uygulamak kaydıyla işe alınan genç mühendis ve yöneticiler çalıştırılmıştır” ifadeleri dikkat çekiyordu.

Ölmeleri gerekmiyordu

Facia sonrasında hayatını kaybeden 9 işçinin sekizi, konteynır bölgesinde yaşamını yitirdi: Kenan Öz (İş Makinesi Operatörü-Anagold), Adnan Keklik (ADR Süpervizörü-Anagold), Ramazan Çimen (Kırıcı Süpervizörü-Anagold), Fahrettin Keklik (Laboratuvar Teknisyeni-Anagold), Abdurrahman Şahin (Plastik Boru Kaynakçısı-Taşeron Karsa İnşaat), Hüseyin Kara (Makine Bakımcı-Taşeron Karsa İnşaat), Mehmet Kazar (İş Makinesi Operatörü-Taşeron Keklikler İnşaat), Şaban Yılmaz (İş Makinesi Operatörü-Taşeron Asil Çöplerliler Şirketi.)

Taşeron Çiftay İnşaat’ın elemanı Şoför Uğur Yıldız ise liç sahasında yaşanan çatlaklardan ve olanlardan habersiz her günkü rotasından hafriyat çekerken, Manganez denilen bölgede kamyonuyla birlikte milyonlarca tonluk liç toprağının altında kaldı ve ocağın içine uçtu.

53 gün sonra

Konteynırın içinde bulunan 8 işçi, Sabırlı deresine doğru, doğu istikametinde uçan liç yığınının altında kalırken, Uğur Yıldız, liç sahasının batı yakasındaki maden çukuruna kamyonuyla birlikte gömülüyordu.

Uğur Yıldız’ın cansız bedenine faciadan 53 gün sonra 5 Nisan 2024 tarihinde ulaşıldı. Maden çukurundan çıkarılan Yıldız’ın cansız bedeni, otopsi yapılmak üzere Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma hastanesine götürüldü. Ardından ailesine teslim edilen Uğur Yıldız, Erzincan'ın Otlukbeli ilçesi Avcıçayırı Köyü'nde toprağa verildi.

ekran-resmi-2024-04-14-12-11-51.png

Kamyonlar ve heyelan / Kamyonun uçtuğu manganez çukuru)

Türkiye çok daha büyük felaketin eşiğinden döndü

Ancak bundan da önemli olan, Türkiye tarihinin en büyük felaketinin eşiğinden döndü.

Siyanürlü liç alanı sağa-sola değil de dikine aksaydı, yani doğu-batı yönlerinde değil de kuzeye doğru bir çökme yaşansaydı, felaketin boyutları çok daha büyük olacaktı. Çünkü liç sahasının tam altında madenin yönetim ofislerinin yanı sıra sülfürik asit ve siyanür liç tankları ile yüksek basınçlı oksijen tankları bulunuyor.

Ayrıca madenin on binlerce tonluk siyanür, sülfürik asit, nitrik asit, silika, gliserin, nitrojen gibi çok tehlikeli kimyasallarının bulunduğu depoları da bu bölgede bulunuyor. Siyanür liç sahası yanlara değil de dikine doğru aşağı çökseydi yüzlerce çalışanın toprak altında kalmasıyla birlikte yukarıda sayılan on binlerce ton kimyasal, siyanürlü liç çamuruyla birlikte Fırat Nehri’ne sürüklenecekti. Madenin hemen altında Fırat’ın kıyısına inşa edilen yeni Çöpler köyünde yaşayan yüzlerce vatandaş da bu liç seline kapılarak hayatını kaybedecekti.

ekran-resmi-2024-04-14-12-13-32.png

Madenin hemen altında, Fırat’ın kıyısına kurulan yeni Çöpler köyü

ekran-resmi-2024-04-14-12-13-42.png

Çöpler Altın Madeni ofisler, depolar ve tank liçi bölgesi...

Tehlike çok büyük

İnşaat, ziraat, jeoloji, maden, kimya ve çevre mühendisi ile iki fen ve iki iş güvenliği uzmanından oluşan 10 kişilik bilirkişi heyetinin raporunda, facianın ortaya çıkardığı büyük tehlikeye de dikkat çekiliyor. Raporda sadece siyanürden kaynaklanan bir risk olmadığı, siyanürle yıkama sırasında altınla birlikte çözülmüş ağır metallerden kaynaklı daha büyük bir risk olduğu vurgulanıyor:

“Ağır metaller, toprakta, içme ya da yer altı su kaynaklarında birikebilmektedir. Bu kirleticilerin toprağa, suya ve havaya karışması sonucu, eko sistemde ciddi tahribata yol açacak bir risk söz konusudur. Aynı maden sahasında 21 Haziran 2022’de siyanür solüsyonu borusunun patlaması sonucunda tonlarca kimyasalın çevreye yayılma riski de düşünülürse, göçükle birlikte bu alanda çalışan veya yaşayan kişiler ağır metal zehirlenmesi açısından daha fazla risk taşımaktadır. Topraktaki siyanür ve ağır metal konsantrasyonlarından birinin dahi sınır değerleri aşması durumunda, toprağın bertaraf edilmesi gerekmektedir. Kayma ile beraber toprak içeriğinde bulunan solüsyondaki başta siyanür olmak üzere çok sayıda zehirli kimyasalın Fırat Havzası’na karışma riski bulunmaktadır... Proje sahasının Türkiye’nin en büyük su toplama havzasına sahip Fırat Nehri'ne sadece birkaç yüz metre uzaklıkta, Munzur dağları ekosistemi içerisinde bulunduğu kayıtlarda mevcut olup, hızlı önlemler alınmadığı takdirde hava, su, toprağın ağır metaller ve kimyasallarca yavaş yavaş zehirleneceği ve çevrenin flora ve faunasında da olumsuz etkiler meydana getireceği kaçınılmaz olacaktır.”

En baştaki “kusursuz”

Bilirkişi raporunda, Anagold Madencilik Şirketi, “kasten veya taksirle çevreyi kirletme” suçundan asli kusurlu bulundu. Facia günü Çöpler Altın Madeni’nde en üst düzey yönetici olan Genel Müdür Yardımcısı İain Ronald Guille ve birçok yardımcısı da asli kusurlu bulundu. Ancak bilirkişiler her ne hikmetse, Anagold Türkiye Müdürü Cengiz Yalçın Demirci’yi kusursuz buldu. Oysa Cengiz Yalçın Demirci, İain Ronald Guille’nin facia günü mesaj atıp, onay beklediği kişi. “Saat farkı vardı, maili üç gün sonra gördüm” açıklamaları ise inandırıcı bulunmuyor.

Cengiz Yalçın Demirci, 18 Şubat 2024 tarihinde İliç Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği ifadesinde, “Madenin durdurulması finansal olarak şirketi ilgilendirdiği için, Iain Ronald Guille bu durumu bana bilgilendirmekle yükümlüdür” diyor.

Çöpler’in Kanadalı Müdür Vekili İain Ronald Guille da aynen söylediğini yapıyor ve ABD-Denver’da bulunan Anagold Türkiye müdürü Cengiz Yalçın Demirci’den onay bekliyordu. Ancak beklenen o onay bir türlü gelmiyor ve 9 çalışan bu ölümcül hatayı canıyla ödüyordu.

Şimdi siz dünyanın en zehirli ve en riskli madenlerinden birisi olan Çöpler Altın Madeni’nin Türkiye Müdürü olacaksınız. Böyle büyük bir facia anında bile herkes sizden onay gelmeden şalteri kapatamayacak, insanların bölgeden tahliyesini sağlayamayacak ve siz sorumsuz ve kusursuz olacaksınız.

Size ulaşamamışlar (ki hiç inandırıcı değil) çünkü sistemi iyi kuramamışsınız. Sistemi iyi kuramadığınız gibi tecrübeli, işi bilen ve inisiyatif alabilecek kişileri yönetici yapmamışsınız. Madenin kalbi olan liç sahası çökeceğim diye bağıra bağıra sinyaller veriyor, o sırada birileri hala toplantı üzerine toplantılar yapmakla meşgul. Madendeki en yetkili şahıs da Denver’e gönderdiği mailin yanıtını bekliyor. Neymiş efendim saat farkı varmış! İlk büyük çatlakların görülmesinin üzerinden 7 saat geçmiş, maden çöktü çökecek ama çalışanlar liç sahasının üzerine fotoğraf çekmeye gönderiliyor. Üstelik hala sahada siyanürleme işlemi devam ediyor, diğer yanda ise saha genişletme ve cevher çıkartma için dinamitler patlatılıyor.

Üstelik madenin operasyonlar müdürü Kenan Özdemir de o sırada ABD’de. Anlaşılan o da uyuyor. Çünkü maden çökene kadar ne Demirci’nin ne de Özdemir’in esamesi okunmuyor. Hepsi maden çöktükten sonra uyanmışlar. Ama aynı bilirkişiler ABD’de uyuyan Demirci’yi “kusursuz” bulurken, Özdemir’i “asli kusurlu” bulmuşlar. Çünkü facia bir günlük iki günlük bir yanlışın sonucunda yaşanmadı. Günlerce, haftalarca belki aylarca yapılan yanlışların sonunda yaşanan bir patlamaydı. Bu nedenle evet Kenan Özdemir de asli kusurluydu. Bu nedenle evet Cengiz Yalçın Demirci de asli kusurlu olmalıydı.

Bu satırların yazarı 13 Şubat 2024 günü, o kritik 7 saat içinde, dünyanın bu gelişmiş iletişim çağında ABD’de bulunan Anagold Türkiye Müdürü Cengiz Yalçın Demirci’ye ve Kenan Özdemir’e ulaşılamadığı açıklamasına kuşkuyla bakmaktadır. İnandırıcı bulmamaktadır. Dünyanın en riskli madenlerinden birisinde yer yerinden oynuyor ve kimsenin aklına madenin en tepesindeki iki adamı aramak gelmiyor. Mail atıyorlar!

En kârlı sahası

CEO Rodney P. Antal’ın yönettiği SSR Mining, ABD, Toronto, Nasdaq ve Avustralya borsalarında işlem gören hisseleri ve ABD, Kanada ve Arjantin’de de madenleri olan uluslararası bir şirket. Çöpler Altın Madeni, SSR Mining’in en kârlı sahasıydı. Şirketin Nasdaq’a bildirdiği 31 Aralık 2021 bilançosuna göre Çöpler’de 329 bin 276 ons (yaklaşık 9,5 ton) altın üretilmiş. Yıllık üretim ABD’deki Marigold’da 235 bin 282 ons, Kanada’daki Seabee’de ise 118 bin 888 ons seviyesinde. Çöpler sahasının 2021 yılı satış geliri 607 milyon 900 bin US dolar.

Şimdi şirketin en verimli ve nakit para basıyoruz dedikleri madenlerinde deyim yerindeyse deprem oluyor ve yangın çıkıyor ama ne Türkiye Müdürü’nün ne de CEO’nun haberi yok. Tam yedi saat geçiyor. Saat farkı varmış ve uyuyorlarmış!

Ve bu ülkeyi yönetenler Türkiye’nin en önemli su kaynaklarından birisi olan Fırat nehrinin kıyısında böylesine riskli ve tehlikeli bir madeninin işletilmesine izin veriyor. Çevresinde yaşayan onlarca köyün ve İliç’de yaşayan binlerce vatandaşın canını, böyle yönetilen bir şirketin inisiyatifine bırakıyor.

Altını alırken “sorumlu”, çökünce “sorumlu değil”

Ayrıca madenin yüzde 80’le ana ortağı olan Kanadalı SSR Mining Şirketi ile yüzde 20 ortağı olan Çalık Holding de bilirkişi raporuna girmedi. Yine üst üste verilen ÇED raporları, denetim yetersizliği gibi kamunun eksikliklerine ilişkin hiçbir ibare de raporda yer almadı.

Madenin yüzde 20 ortağı olan Çalık Holding, facia olur olmaz, “Biz sadece finansal ortağız. Sorumluluğumuz yok” açıklamasa yaptı. Bu açıklama kısmen doğru olabilir ama eksik. Çalık Holding o madenin birinci kapasite artışında sülfat tesisini yapan şirketin sahibidir. Evet Çalık Holding finansal ortak ama Çalık Holding aynı zamanda madenin koruma kalkanıdır. Çalık Holding’in siyaset-bürokrasi ilişkileri aracılığıyla işçilere ve çevreye yönelik her türlü kuralsız davranış güvence altına alınmaktadır. Çalık Holding o madenin sigortasıdır.

Kanadalı ve Amerikalılar da benzer bir açıklamalarla operasyonel sorumluluğun kendilerinde olmadığını söylediler. Onlar her zaman olduğu gibi kazanca ortak ama zarara asla ortak olmazlardı. Siyanürlü maden çalışırken ve altınlar bölüşülürken sorumluluk alanlar, felaket anında birden ortadan kaybolmuşlardı.

Birisi Kanadalı yönetici Iain Ronald Guille olmak üzere 9 çalışan tutuklandı. Bütün suç onlarındı. Ama günler geçtikçe ortaya çıkan gerçekler kimin gerçek sorumlu olduğunu net olarak ortaya koyuyordu.

Çöken liç toprağı taşınıyor

Madende bugünlerde hiçbir üretim yapılmıyor ama çalışmalar tüm hızıyla sürüyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın söylediği 400 bin kamyonluk çöken liç sahasını taşıyorlar. Bölgede sıkı güvenlik önlemleri uygulanıyor. Madendeki çalışmalar hakkında kimseye bilgi verilmiyor. Çöken liç toprağı nereye götürülüyor basına ve vatandaşlara bilgi verilmiyor. Jandarma Fırat ırmağı üzerine kurulu Bağıştaş Baraj Gölü’ndeki ölü balıkların görüntüsünü çeken köylülere bile müdahale ediyor. Köylüler baraj gölü üzerinden ölü balıkların toplandığını söylüyor.

ekran-resmi-2024-04-14-12-16-06.png

Çöpler’in zehir barajı...

Asıl büyük tehlike

Çöpler’deki siyanürlü maden bir başka büyük tehlike daha barındırıyor: 197 futbol sahası büyüklüğündeki zehirli atık barajı. Deprem fay hattı üzerinde bulunan bu atık barajının bir şekilde patlaması veya sızdırması durumunda çok daha büyük bir çevre felaketiyle karşı karşıya kalınacak.

Benzer şekilde madenin Çakmaktepe ocağı ise İliç ilçesinin tam tepesindedir. Burada yapılan dinamit patlatma işlemleri şu anda bile İliç şehir merkezinde Kazım Karabekir ve Abdullah Paşa mahallelerinde yaşayan çocuklar başta olmak üzere bütün İliç halkını yoğun şekilde etkilemektedir. Her gün saat 12:15’te yapılan patlatmalar deprem benzeri bir etki yaratmaktadır. Çakmaktepe bölgesindeki çalışmalar böyle devam ederse İliç ilçesi haritadan silinecek. Çünkü bölgedeki sondajlar ilçenin tam tepesinde yapılmaktadır.

İliç’ten Kemaliye’ye maden yolu

ekran-resmi-2024-04-14-12-17-13.png

Şirketin resmi internet sitesinde Çöpler madeninin çevresinde 11 cevher bölgesi daha işaretlenmiş durumda. Bölgede 25 km genişliğinde, 17 km uzunluğunda bir alan Anagold’un ruhsat alanı olarak işaretlenmiş. Yani sadece Çöpler Köyü değil, İliç ilçesi dahil çevredeki bütün köyler madenin ruhsat alanı içinde.

Yapılan yatırımlara ve Enerji Bakanlığı’nın bölgede ha bire yeni maden sahaları açıklamasına bakılırsa da kolay kolay bırakıp gidecekler gibi görülmüyorlar. Batısında Ortatepe, Bağıştaş, doğusunda Sabırlı, Yakuplu, Çaltı ve İliç ilçesinin tepeleri ve güneyinde Kabataş köyüne kadar çoktan madenin sınırları genişlemiş bile.

Hatta İliç İlçesi’nin taşınması bile gündemde. Bütün bu alanlarda sondaj çalışmaları devam ediyor. Çöpler köyü diye başlanan projede şimdi İliç’le Kemaliye arası maden sahası olarak belirlenmiş. İstediği yerde sondaj yapıyor, istediği yerde istediğini arıyor. Munzur Dağları Kanadalıların hizmetinde. Ne o köylerde yaşayan vatandaşlara ne de o bölgenin şehirlerinde yaşayan vatandaşlara soran var.

Danıştay ve Anayasa Mahkemesi “dur” dedi

Bütün bu olumsuz gelişmeler yaşanırken Danıştay ve Anayasa Mahkemesi’nden Çöpler Altın Madeni’yle ilgili iki önemli karar geldi.

Danıştay, Haziran 2023’de Çöpler Altın Madeni kapasite artışına karşı açılan davanın reddi kararını bozdu. Hazırlanan bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelik ve yeterlilikte olmadığını belirten Danıştay 6’ıncı Dairesi, yeniden keşif yapılmasına karar verdi. Yani yüksek mahkeme, Erzincan İdare Mahkemesi tarafından yaptırılan keşfin ‘yetersiz’ olduğuna kanaat getirdi.

ekran-resmi-2024-04-14-12-17-54.png

Anayasa Mahkemesi ise 17 Ocak 2024’te verdiği bir kararla, Anagold Madencilik’in özel hayata saygı hakkını ihlal ettiğine karar verdi. İliç’te yaşayan Eşref Demir’in başvurusunu değerlendiren AYM, projeye verilen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararının yanı sıra, Erzincan İdare Mahkemesi tarafından yapılan bilirkişi keşfinin eksikliklerini içeren 18 maddelik bir karara imza attı. AYM, bölgede yeterli bütüncül etkileri gözeten keşif yapılmadığını belirtti. İliç’teki çevrecilerin avukatı İsmail Hakkı Atal, AYM’nin kararı sonrası yaptığı değerlendirmede, kararı uygulamayan her hâkimin gelecekte ortaya çıkabilecek risklerden sorumlu olacağını kaydetti.

(YARIN: Çöpler Madeni'nin hikayesi.Erzincan-Nevada köprüsü nasıl kuruldu...)

Sunuş yazısı: İliç - Çöpler Madeni: Türkiye’deki sömürge madenciliğinde yeni bir dönüm noktası

1. Bölüm Faciadan iki yıl önce: Siyanür borusu patladı, Fırat'a zehir aktı

2. Bölüm: İliç'te 9 canın değeri 123 milyon dolar

3. Bölüm: 13 Şubat sabahı: Şirketin en 'kârlı' altın madeni çöküyor, yöneticiler uyuyor!

4. Bölüm: Çöpler Madeni'nin hikayesi: Erzincan - Nevada hattı, köylüye ev, savcıya rüşvet

5. Bölüm: İliç - Çöpler Madeni dosyası - 5... İliç’te yaşanan 'ağır çekim' soykırımdır

Özel Haber