Ölüm olasılık, açlık kesin: Korona günlerinde emekçiler

Ölüm olasılık, açlık kesin: Korona günlerinde emekçiler
Sendikalı işçiler arasındaki Kovid 19 oranı Türkiye ortalamasının yaklaşık üç katı. Kocaeli Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümünden Doç. Dr. Aziz Çelik, bu oranı DİSK tarafından açıklanan Kovid 19 raporuna dayandırıyor. Çelik, sendikasız işçiler de düşünüldüğünde bu oranın çok daha fazla olduğunu söyledi:

Sendikalı işçiler arasındaki Kovid 19 oranı Türkiye ortalamasının yaklaşık üç katı. Kocaeli Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümünden Doç. Dr. Aziz Çelik, bu oranı DİSK tarafından açıklanan Kovid 19 raporuna dayandırıyor. Çelik, sendikasız işçiler de düşünüldüğünde bu oranın çok daha fazla olduğunu söyledi:

KORONA İŞÇİLERİ 3 KAT DAHA FAZLA VURUYOR: DİSK üyesi işçiler arasında Kovid 19 oranı Türkiye ortalamasının üç katı çıktı. Bu sadece DİSK üyeleri arasındaki bir oran. Sendikasız ve kayıtsız işçiler arasında vaka oranının çok daha yüksek olduğu söylenebilir. Bunun nedeni, bütün evde kal çağrılarına rağmen işçilerin çalışmak zorunda kalmasıdır.
Genel bir karantinanın uygulanmaması, sokağa çıkma yasaklarının bütün nüfusu kapsamaması, işçileri ve çalışanları kapsamaması karantinanın etkisini azaltıyor. İşçiler işe giderken topluma “evde kal” çağrısı yapılıyor.

İŞÇİLERİN SORUNU ÖRGÜTSÜZLÜK: İşçiler örgütsüz oldukları için işe gitmek zorunda kalıyorlar. İşe gitmediklerinde gelirlerini alabilecekleri bir mekanizma yok. İşe gitmeme halinde işten çıkarılacaklarından korktukları için işe gidiyorlar.
Bu duruma benzer bir durumu Ermenek ve Soma’daki büyük iş cinayetlerinde görmüştük. Orada bir işçi “Aşağıda ölüm olasılık, yukarda açlık ve işsizlik kesin” demişti.
Aynı şekilde Kovid 19 karşısında da açlık ve işsizlik riski nedeniyle işe gitmek zorunda kalıyorlar.
Oysa sendikalı işçilerin işi durdukları ve işe gitmedikleri yerler var ama sendikasızlar yapamıyor. Üstelik her 100 çalışanın 92’si sendikal korumadan yoksun.
Kovid 19 ekonomi ve çalışanlar üzerinde ağır bir tahribat yaratacak. İLO (Uluslararası Çalışma Örgütü) daha şimdiden son derece karamsar tablolor yayınlıyor.

İŞSİZ SAYISI 9 MİLYONU BULACAK: Devletin bazı verileri var elimizde. Kısa çalışma ödeneğine yapılan başvuraların kapsamı 3 milyon işçiyi geçti. 3 milyon işçiyi geçmesi bize ne anlatıyor: Bu işçiler 450 günden fazla çalışması olan kayıtlı işçiler. Bu sayının içinde kayıtsız çalışan işçiler yoktur. Bunun en az 2 katı kadar istihrdam daralması olacaktır.
Koronadan önce var olan 4.5 milyon işsiz üzerine 2-3 katı kadar istihdam daralması olacak. Bu ciddi bir gelir kaybı ve ciddi bir yoksullaşma anlamına gelecektir.

ÜCRETSİZ İZİN: İşten çıkarmalar ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı haller dışında yasaklandı ama bundan sonrasında kocaman bir ‘ama’ var. İşçiler için yeni bir düzenleme getirildi. 1168 TL aylık ücretsiz izin ödeneği ödenecek. İşveren işten çıkarmadığı işçiyi ücretsiz izne çıkarabilecek. Ücretsiz izne çıkardığı işçiye kısa çalışma ödeneği değil de ücretsiz izin ödeneği verilecek İŞKUR tarafından. 450 günden fazla çalışmışsa işçi, kısa çalışma ödeneği yani 1700 ile 4300 arasında bir ödenek alıyor. İşçi 450 günden daha az çalışmaya sahipse son 3 yıl içinde, kısa çalışma ödeneğinden yararlanamıyor. işveren bunu ücretsiz izne çıkardığında aylık 1168 alacak.

İŞTEN ÇIKARMANIN CEZASI 2900 TL: İşten çıkarma yasağı bütün işten çıkarmaları da yasaklamıyor. Ahlak ve iyiniyet kuralları, işveren tarafından kötüye kullanılan hallerdir. Tam bir işten çıkarma yasağından söz etmek mümkün değil.
“İşten çıkarmalar yasaklandı mı?” sorusunun bir diğer yanıtı da işveren işten çıkarma yaparsa alacağı ceza sadece brüt asgari ücret miktarı 2900 TL. Bunu ödediği zaman, işveren işten çıkarmaya devam edecek. Bu tabii işten çıkarma yasağını son derece zayıflatacaktır.

İŞSİZLİK FONU KULLANILMIYOR: İşsizlik fonunda 32 milyar TL var. Kaynak sorunu yok. Kaynaklar etkin kullanılmıyor. Etkin kullanılsaydı, yani yeterince nemalandırılsaydı, harcamasına özen gösterilseydi fonda çok daha büyük bir kaynak birikebilirdi. Enflasyonun altında bir getiri ile nemalandırılmaya başlandı. Devlet iç borçlanmada piyasa faizinden daha düşük bir faizle kullanıyor. Fon kaynaklarının harcanması gereken işsizlik sigortası, kısa çalışma ödeneği gibi doğrudan işsizlere yönelik ödemelerdir. Oysa bunlardan çok büyük bir bölümünün işverenlere destek olarak verildiğini görebiliyoruz. Son 2 yılda işverenlere yapılan teşvik ve destek ödemesi 43 milyar TL’dir. 43 milyar TL ile bugün Kovid 19 koşullarında işçilere çok büyük bir destek sağlanabilirdi.

KORONADAN SONRA: Korona salgınından sonra kamu yararı, kamu sağlığı, piyasa ve toplumun öncelikleri tartışması gündeme gelecektir. Neoliberal küreselleşmenin sonunun geldiğini, daha kamucu, toplumcu politikalara ihtiyacın artacağını söylemek mümkündür.

Araştırma