Özgür Özel: Meral Hanım 'Ne teklif ediyorsunuz?' diye sordu

Özgür Özel: Meral Hanım 'Ne teklif ediyorsunuz?' diye sordu
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Antalya’daki CHP kampında basın mensupları ile yaptığı toplantıda, İYİ Parti ile işbirliği görüşmesine ilişkin “Meral Hanım bana ‘Ne teklif ediyorsunuz’ diye sordu, ben de ‘Kararınızı alırsanız, masa kuralım ve başına geçelim’. Bunun dışında, böyle çok alçak bir şey vermem lazım ya da çok indirgenmiş bir şey söylemem lazım. İkisi de işbirliğinin önünü tıkayabilir.” dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Antalya’da milletvekilleri ile yaptığı kampın ilk gününde, basın mensupları ile bir araya geldi, onların sorularını yanıtladı. Özel’in yanıtları şöyle:

Milletvekili kampında konuşulanlar: Her şeyi konuştuk. İttifak, geçmiş seçimlerin analizi, gelecek seçimler. Hemen her konuda, aklınıza gelebilecek her konuda bir şeyler söyledi arkadaşlar. İçlerini döktüler, önerilerini söylediler. Kararlar aldık. Bundan sonra her hafta bir kapalı grup toplantısı yapıp, geçmişte aslında yapılıyordu ama kesintiye uğramıştı, dış politika sunumu, ekonomi sunumu, savunma sanayi, içişleri sunumu gibi hem gölge kabinenin sunum yapacağı, arkadaşına soru soracağı kapalı grup toplantılarının düzenli yapılmasına karar verdik. Gölge kabine üyelerinin ilgili milletvekilleri ve ilgili grup danışmanları ile bir araya geleceği masalar kurduk. Whatsapp gruplarını da oluşturuyor arkadaşlar.

‘Beni arayıp sorun’ dedim ki laf üremesin diye: Mesela yeniden deprem komisyonu kurulmasını önerdi arkadaşlar. Deprem bölgesi ziyaretlerinin daha sistematik olması için yeniden mesleksel dağılımlarla, eskiden vardı, şimdi bazıları yok ya arkadaşların. Deprem komisyonu kurulmasını önerdiler. Bunu doğru bulduk. Gölge kabinenin düzenli sunuş yapmasını, kapalı grup yapmayı önerdiler. Onu kabul ettik. Bazı konularda, bazı arkadaşların tavırlarının doğrudan bana mal edilebileceği meselesini, böyle bir konu olduğunda doğrudan ikili temas kurma, kongreden bugüne kadar hiçbir milletvekilini kırmadım, üzmediğimi ben de biliyorum. Bazı arkadaşlar dedi ki ‘Siz değil ama size yakın isimler şöyle yapıyor olabilir mi?’. Orada bir yanlış anlaşılma olabilir filan. Benim üzdüğüm, kırdığım, sözümü tutmadığım var mı diye sordum. Kimse çıkmadı. Ama bazı laf dolaşıyorsa diye, beni arayıp sorun dedim ki laf üremesin diye.

Danışmanlar sendikalı olacak: MYK ve gölge bakanlar düzenli bilgi notları oluştursun, danışmanlar sendikalı olsun. Sendikal örgütlenmenin önündeki engelleri kaldıralım. Kabul ettik. Yani CHP’li milletvekili danışmanlarının önünde en ufak bir tereddüt yaratacak bir düşünce filan yaratmayacaklar, sendikalı olması gereken herkes sendikalı olacak. Meclis’teki kanun görüşmelerinde soru, cevap enstrümanını eskiden şey diye terk etmiştik, soru ve cevap ile zaman kaybetmeyelim, 10 kişiye yerinden söz verilsin. Bekir Bozdağ söz vermiyormuş. Bolca İçtüzük 60’ı kullandırmıyormuş. Soru ve cevaba artık girilsin. Çok tali ama önemli bir şey tabii. Siyasetin finansmanı konusunda geçmişte yaptığımız bir çalışma vardı, onu güncelleyerek yeniden ortaya koyalım. Özellikle yerel yönetimler sürecinde. Etkin üyelikle ilgili çalışmaların hızla yapılması. Parti akademisi konusunda gruptaki bilim ve kültür platformunda olmasa da akademisyenlere de parti akademisinde görev verilmesi. Parti akademisi kuruyoruz. Parti okulu onun bir bileşimi ama çok üretimin olduğu, çok bilim insanlarının olduğu. Kurumsal hafıza için dijitalleşmeyle ilgili öneri vardı, bir milletvekili katkı sağlayacak. Geçmişte yapıldı, grup başkanvekilleri bir dönem seçildi ama ikinci dönem genel başkan devam ettiriyor. Ben bu yetkiyi kullanmayacağımı, hatta bunu müsait bir zamanda tekrar değiştirebileceğimi söyledim. Yani seçiliyor, 2 yıl sonra yine seçim olmasını. Bu yetkiyi kullanmayacağımı söyledim. Ben önümden kaçırılan her sandıktan mağdur olduğumu söyledim, kimsenin önünden sandığı kaçırmayacağım dedim.

Yerel seçimde adayların belirlenme süreci: Geçmişte şöyle bir yanlış anlaşılma oldu. Biz yerel yönetimlerle ilgili bir danışma kurulu oluşturduk. Bu kurulun amacı şu, geçmişte yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcılığı yapan isimleri görevlendirmiştik. Ama bu sanki aday tespit komisyonu gibi kamuoyu düşünüyor bunu. (‘Murat Karayalçın’ın da adı var mı’ sorusuna) Var, onun da adı var. Murat Karayalçın’ın da adı var. Veli Ağbaba’nın da var, Gökhan Günaydın’ın da, Bihlun Tamaylıgil de, Seyit Torun’un da var. Örneğin bizdeki bir belediye başkanı değişecek, onun zamanlaması ne olmalı? Örneğin dışarıdan bir belediye başkanı transfer ediyor ve adaylaştıracaksınız, bunun zamanlaması ne olacak? Bazen doğru işler yapmışız, bazen yanlış işler yapmışız. Daha makro konulardı, yoksa adaylarla mülakatla aday tespiti değil o danışma kurulu. Adaylarla mülakat için yarın grup eğitiliyor. Sabahtan 1,5 saat. Boğaziçi (Üniversitesi) Sosyoloji’den bir arkadaşımız, yani müzakereci ve mülakat yapma eğitimi. Bazı illere 4, bazı illere 2 milletvekili 41 ile giderek, 3 büyükşehir dışında, 3 büyükşehirde bir başka çalışma olacak. Sahada il raporlarını hazırlayacaklar. Antalya’dakini hazırladık. Gökhan Zeybek ile bütün Antalya ilçe başkanları ile prova olarak oturduk, Antalya il raporunu iyi, kötü hazırladık. Milletvekili de yollayacağız, bir bakacağız bakalım biz ne yapmışız, eğitim alan arkadaşlarımız ne yapmış bakalım? Doğru okuyorlar mı sahayı? Enine boyuna sorularla bir Antalya fotoğrafı çektik. Şimdi giden milletvekili heyetinin çektiği fotoğrafı karşılaştırıp, verdiğimiz eğitim beklentilerimizi ne düzeyde karşılıyor ona da bakacağız. Milletvekili seçimindeki gibi bütün yetkilerin devredildiği 8’li masa gibi bir şey düşünmüyoruz. Onun yerine belli kaba görevlere göre yetkilendirmeler düşünüyoruz. Ağırlık zaten ölçme ve değerlendirme. Tabii adaylarla mülakat yapacağız, mülakatsız olmaz. Çünkü aday olup olmamasına da parti karar veriyor.

Şansımızın yüksek olduğu yerlerde bütün adayları önce ankete koyacağız: Partinin adaylık başvurusunu kabul ettiği kişiler üzerinden, belediyesi bizde olup da değişeceği yerler, kazanma şansımızın yüksek olduğu yerlerde bütün adayları önce ankete koyacağız, bu adayların biri sivriliyorsa adaylaştıracağız, birkaçı sivriliyorsa kadını adaylaştıracağız, (erkeklerden) birkaçı sivriliyorsa sandık koyacağız ve örgüte soracağız. Siz karar verin diyeceğiz…

İyi Parti’nin olası ittifak kararı: 2 tane A planımız var bizim. Bir tanesi kabul ederse, oturup ittifak görüşmelerini yapmak. İYİ Parti kabul etmezse adaylarımızı tespit edip, sahaya çıkmak. İYİ Parti’nin kararı üzerinden bir şey tasarlamıyoruz. İYİ Parti’nin vereceği karardan sonra bir İYİ Parti ile gerginlik, İYİ Parti’nin kararından dolayı hayal kırıklığı, bir soğukluk… Bir şey düşünmüyoruz. İYİ Parti’nin kararını da saygı ile karşılayacağız.

Pazartesiye kadar (bugün) bekleme halindeyiz: (İYİ Parti’nin olası işbirliği şartlarına ilişkin soruya) Müzakerenin birinci şartıdır, şart veya olasılık tartışmayacağız. Olmayan bir şey üzerinden bir şey söyleyip, bunu yaparsanız sizinle anlaşmayız ya da bunu yapsanız bile biz varız, müzakere tekniğinde uygulanmaması gereken bir şey. Karşı taraftan gelmeyen bir teklifi gelmiş gibi yanıtladığınızda bu müzakere kültürüne zarar verir. Tam bekleme halindeyiz. Pazartesiye kadar bekleme halindeyiz. Çünkü pozisyonlarımız çok net. Onlar dediler ki ‘GİK kararımız var, kaldırmadan görüşemeyiz’. Biz zaten yani, ‘GİK kararını gözden geçirebilir misiniz’ diye ayrıldık. O yüzden şu anda bizim GİK üyelerine kulis yapacak halimiz yok.

Meral Hanım ‘ne teklif ediyorsunuz’ diye sordu: Meral Hanım bana ‘Ne teklif ediyorsunuz’ diye sordu, ben de ‘Kararınızı alırsanız, masa kuralım ve başına geçelim. İstanbul, Ankara’dan başlayarak, 11 büyükşehirden başlayarak, Türkiye’yi konuşalım’. Bunun dışında, böyle çok alçak bir şey vermem lazım ya da çok indirgenmiş bir şey söylemem lazım. İkisi de işbirliğinin önünü tıkayabilir. İYİ Parti’nin şöyle bir şeyi olabilir, ‘Şu, şu, şu gibi noktalarda ne diyorsunuz? Biz bunlara olumlu cevap verirseniz müzakere yaparız’ dese onu müzakere ederiz. Ama ne teklif ediyorsunuz dediklerinde, biz onlara çalışma masası teklif ettik. Çünkü her şey çok kolay değil. Sadece bir ilin seçiminden bahsediyorsak, bir teklif götürürüz. Sırf İstanbul ile ilgili bir teklif götürsem, iş çözülecek mi? Şu olsun, bu olmasın. Sonuçta teoride 81 il, 1271 ilçede konuşacağız.

'Randevu talep edeceğiz’ dedikleri için bekliyoruz (HEDEP ile görüşme olacak mı’ sorusu üzerine) HEDEP’in eş genel başkanları bana telefon açmışlardı, tebrik için. Şöyle demişlerdi, ‘Ziyaretinize de gelmek isteriz. Kabul ederseniz’. Ben dedim, ‘Kabul ederiz’. Hatta ‘Meclis’te mi, genel merkezde mi’ dediler. Ben dedim ‘Genel Merkez’de de olur, illa Meclis’te görüşelim diye bir şey yok’ dedim. Halk buluşmaları yapıyorlar, ‘Halk buluşmaları takvimimiz yoğun, sonrasında bir randevu talep edeceğiz’ dediler. Onlar bir ‘Randevu talep edeceğiz’ dedikleri için bekliyoruz.

Gizli pazarlık yok ki zaten: Diğer partilerle, İYİ Parti’nin durumuna ve saha analizlerine göre, şimdi milletvekillerimiz gitsin. Mesela şöyle bir toplam gelecek diye düşüyorum, Saadet ile konuşmam gereken iller, belki o zaman onu oturup tartışırız. Yani böyle bir şey için, şu ilçelerde Demokrat Parti ile, şu ilçelerde Gelecek ile, ilçelerde DEVA ile konuşmak, yoksa bunun artısı ne olur, eksisi ne olur? Ne teklif edeceğiz? Hani, sadece belediye meclis üyeliği teklif ederek, bir yol yol alabilir miyiz? Yerelde olgunlaşan şeyler olabilir. İsim vermeyim, birçok ilçede İYİ Parti ile anlaştık. Onaylarsanız, yerel çözümler üretmiş bile. Akla yatkın geliyor. Ama tabii İYİ Parti’ye onu da söyledim ben. ‘Müzakere edebilir miyiz?’. Eğer tabii olursa, yerele de inisiyatif veren, yereli de rahatsız etmeyecek, sizin teşkilatınızın ve bizim örgütümüzün ‘Evet’ diyeceğiniz çözümler hayata geçiririz dedik. Geçmişte AK Parti’nin , Cumhur İttifakı’nın tasvir ettiği gibi, kapalı ardında gizli işbirliği ve kirli pazarlıklar filan, öyle bir süreç yok ki zaten.

İstanbul ile ilgili adaylıklarda, istanbul özelinde il başkanı, ekrem bey, genel merkez hep birlikte oturup bakacaktır: (İBB’den aday olmak isteyenleri Ekrem İmamoğlu’nun teşvik ettiği iddiasına) 270 istifa diye söylediler, 27’miş. İçinde gassal da varmış, hemşire de varmış, tıp teknisyeni de varmış. Gassal belki Saadet’ten başvuracak, bilmiyoruz. Öyle bizde çok yani. Ama birkaç tane üst düzey yönetici de var. Benim ile temas etmek isteyenler de oldu. İstanbul adaylığı niyetleri olanlar var muhakkak. O kadar net bilmiyorum. Sonuçta herkesin, aday olma hakkı var. Ama yöntem başka. Dediğimiz gibi, çift aşamalı ölçme ve değerlendirme var. Mesela Ekrem Bey bana dedi ki ‘Sizle konuşup konuşamayacağını söyledi’. Konuşmaması gerektiğini söyledim. İstanbul ile ilgili adaylıklarda, İstanbul özelinde il başkanı, Ekrem Bey, Genel Merkez hep birlikte oturup bakacaktır meseleye.

Politika