Araştırma Dosyası - 5 | Diyanet'in bitmeyen talepleri: Kuran kursları varken bir de Dar-ül Kurra
Millî Eğitim Bakanlığı’nın, Eylül 2023’te yayınladığı son istatistiklere göre; Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’ne bağlı 3 bin 432 imam hatip ortaokulu var. Bu okullarda 560 bin 891 öğrenciye eğitim öğretim hizmeti veriliyor. Aynı istatistiklere göre; 579 bin 306 öğrenci bin 715 imam hatip lisesine kayıtlı.
2022-2023 eğitim-öğretim yılı itibarıyla Milli Eğitim sistemine bağlı 5 binden fazla imam hatip okulunda 1 milyondan fazla öğrenci dini eğitim alıyor. Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün yayınladığı “Anadolu İmam Hatip Lisesi Tanıtım Kitapçığında”; imam hatip lisesi müfredatının yüzde 75’inin fen ve sosyal bilimler, yüzde 25’inin ise temel İslami bilimler derslerinden oluştuğu belirtiliyor. Kitapçıkta şu değerlendirmeler yapılıyor:
“Okullarımızdan mezun olan öğrenciler, puanı ve tercihi doğrultusunda, istediği her türlü yükseköğretim kurumuna devam edebilir. Mezunlar; İlahiyat, hukuk, mühendislik, tıp, mimarlık, fen, edebiyat ve eğitim fakülteleri dahil, bütün fakültelere girerek eğitimlerini tamamlamakta, lisansüstü eğitim çalışmalarına devam edebilmektedirler. Ayrıca Anadolu İmam Hatip Lisesi mezunları okudukları İslami ilimlerin ve almış oldukları dinî eğitimin gereği olarak Diyanet İşleri Başkanlığı’nca yürütülen din eğitimi ve hizmetleri alanında sınavlarda başarılı olmaları halinde camilerde; imam hatiplik veya müezzinlik, Kur’an kursu öğreticiliği görevlerine gelebilmektedirler.”
Bitmeyen “Nitelikli Personel İhtiyacı”
İmam hatip lisesi mezunları tüm yükseköğretim programlarını tercih edebilecek olsa da Diyanet’in personeli de olabiliyor. Ancak; Diyanet İşleri Başkanlığı, bir yandan da Dini Yüksek İhtisas Merkezlerinde ve Diyanet Akademisi’nde nitelikli personel yetiştiriyor… 1975 yılında, Diyanet İşleri Başkanlığı teşkilatında Dini Hizmetler ve Din Görevlilerini Olgunlaştırma Dairesi vardı. Aralık 1975’te bu daireden, başkanlığa bir yazı yazılmıştı. Yazıda, “Müftü ve vaizlerin mesleki bakımdan daha iyi yetişmelerini sağlamak, verimliliğini artırmak ve bu görevlilerimizin dini kaynaklara doğrudan doğruya başvurma yeteneklerini elde etmelerini sağlayarak, din konularda toplumumuzun ihtiyacına cevap verecek mütehassıs elemanları yetiştirmek” amacıyla Başkanlığın İstanbul’daki Haseki Merkezi’nde bir “hizmet içi eğitim kursu açılması” istenmişti.
İhtisas kursu ilk olarak 20 Ocak 1976 tarihinde İstanbul Fatih’teki Haseki Sultan Külliyesi’nde açıldı. 2000’li yıllarda kurs kapasitesi giderek artırıldı. Erzurum, Trabzon ve Kayseri’de de kurslar verilmeye başlandı. 2010 yılında Diyanet’in teşkilat kanununda bir değişiklik yapıldı. Bununla, Başkanlığa bağlı Dini Yüksek İhtisas Merkezleri kurulması için Dini Yüksek İhtisas Merkezleri Daire Başkanlığı açıldı. Böylece, halihazırdaki eğitim merkezleri, “Dini Yüksek İhtisas Merkezlerine” dönüştürüldü.
1976 – 2020 yılları arasında ihtisas kurslarından 3 bin 568 personel mezun oldu. Bunlardan sadece 79’u kadındı. Uluslararası İlahiyat Programı kapsamında, yabancı uyruklu öğrenciler de ihtisas merkezlerinde eğitim alan öğrenciler arasındaydı.
Dini Yüksek İhtisas Merkezleri, Dini İhtisas Merkezleri ve Eğitim Merkezleri; 24 Mart 2022’de kabul edilen kanunla, Diyanet Akademisi çatısı altında birleştirildi. Kanunun, TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’nda görüşüldüğü gün takvimler 3 Mart 2022 tarihini gösteriyordu. Yani, halifeliğin kaldırıldığı, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun kabul edildiği ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kurulduğu tarihin yıldönümüydü.
1975 yılından bu yana tüm bu yapılanların amacı, “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın nitelikli personel ihtiyacıydı.” İhtisas kursunu başarıyla bitiren kursiyerler doğrudan vaiz olarak atanıyordu. Hatta Diyanet’in konu ile ilgili bir raporuna göre; “Halen görevde olan eğitim görevlisi, ilçe müftüsü ve il müftü yardımcılarının tamamına yakını ihtisas mezunuydu.”
İmam hatip okulları ve İlahiyat Fakülteleri “nitelikli personel ihtiyacını” karşılamıyor muydu? Neden, Diyanet; ihtisas kurslarında 4 yıllık dini yükseköğretim mezunu Başkanlık personeline eğitim veriyordu?
Diyanet’in savunması: “Çok iyi bir ilahiyat eğitimi almış bile olsa…”
Bu sorunun cevabını, Diyanet Akademisi’nin kurulmasını öngören kanun teklifinin Meclis’te, komisyondaki görüşmeleri sırasında söz alan Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Burhan İşliyen vermişti. Hizmet içi eğitimin neden yetmediği, neden bir de akademiye ihtiyaç duyulduğu yönündeki eleştirilere yanıt veren İşliyen, “İlahiyat fakültelerinde teorik eğitimi alıyor ama bizde meslek, büyük oranda uygulamaya dayalı. Uygulama konusunda başarısız olan arkadaşımız, çok iyi bir ilahiyat eğitimi almış bile olsa cemaatin huzurunda Kur’an-ı Kerim’i, ezanı güzel okuyamıyorsa ya da konuşmayı güzel yapamıyorsa ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalıyoruz, meslekte yetersizlikler ortaya çıkıyor” demişti.
“Din Hizmetlerinin Kapsamının Cami Dışı Alanda Daha Baskın Hale Gelmesi…”
Diyanet Akademisi’nin internet sitesinde ise Akademi’ye olan “ihtiyaç”; “din hizmetlerinin kapsamının cami içi kadar belki cami dışı alanda daha baskın hale gelmesi; yaygın din eğitiminin muhatap kitlesinin arasına okul öncesi yaş grubu ile engelli, mülteci ve yetişkinlerin dahil olması bu alanlarda görev alacak personelin köklü ve sistematik bir eğitimden geçmesini zorunlu hale getirmiştir” gerekçesine dayandırıldı.
Hem Diyanet, Hem MEB için Kuran Eğitim Merkezi
Diyanet Akademisi’nin kuruluşunun önünü açan kanunda bir de Kuran Eğitim Merkezlerinin açılması öngörülüyordu. Teklif ile Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün görev ve yetkilerinde değişiklik yapılmış; saten Kuran Kursu da açabilen Genel Müdürlüğe bir de Kuran Eğitim Merkezi (Dar-ül Kurra) açma yetkisi verilmişti.
Oysa yasadan önce ülkenin çeşitli yerlerinde Kuran Eğitim Merkezlerinin açıldığı da görüldü. Nisan 2016’da, Kahramanmaraş Müftülüğü bünyesinde; “Kuran öğretimi ve hafız yetiştirilmesi için bölgenin en büyük Kuran Eğitim Merkezi” açılmıştı. Valiliğin internet sitesinde yer alan bilgiye göre, merkez; 8 katlı, 250 yatak ve 400 öğrenci kapasiteliydi. Açılış törenine dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal da katılmıştı.
Yasadan önce, Aralık 2017’de; Osmanlı döneminde Konya’daki 11 Daru’l Kurra yapısından geriye kalan tek eğitim merkezi olan Kadı Hacı Ali Efendi Daru’l Kurrası restore edildi. Dönemin Müftüsü Ali Akpınar, açılışın ardından şu açıklamayı yapmıştı: “Osmanlı eğitim sisteminde 4 yaşından itibaren çocuklar sibyan mekteplerine, yani anaokullarına başlardı. Burayı bitiren çocuklar yine camilerin avlusunda kurulmuş olan iptidai okullarda, ardından medreselerde tahsil hayatlarına devam ederlerdi. Medreseyi tamamladıktan sonra eğer çocuk Kuran-ı Kerim'i baştan sona ezberlemek istiyorsa Darul Huffazlara (Hafız yetiştiren okullar) kaydolurlar ve oralarda hafızlıklarını tamamlarlardı.
Bunların arasından seçilen öğrenciler, daha üst düzey eğitim almak için Daru'l Kurralara kaydedilirlerdi. Daru'l Kurra’larda üst düzey Kur’an (Aşere-Takrib) eğitim alan öğrenciler toplumun en faydalı bireyleri olurlardı. Buralarda herkes eğitim alamazlar ve her insanın girebileceği yerler değildir. Fatih Sultan Mehmet döneminde Vakfiyesi olan ve Konya’da çok değeri bulanan Kadı Hacı Ali Efendi Daru'l Kurrası’nda sadece 10 hafızımız Aşere-Takrib eğitimi alıyor ve üst düzey eğitim almış insanlar topluma kazandırılıyor. Bizde burayı aslına döndürürken bu gayeyi amaç aldık ve Diyanet İşleri Başkanlığı’na başvurduk. Nihayetinde Türkiye’nin üç Daru'l Kurra eğitim merkezi açılması kararı alındı. Daha sonra burada eğitim almak için 60 din görevlimiz başvuruda bulundu. Diyanet İşleri Başkanlığı’mızda kurulan heyet bu 60 kişiyi sınava tabi tuttu ve içerisinden en başarılı 10 hocamızın burada eğitim almasını kararlaştırdı. Ardından yapılan girişimlerde 10 kişi resmi kayıtlarla Kadı Hacı Ali Efendi Daru'l Kurrası’nda öğrenci oldular. 10 kişilik bu hocalarımız burada 2 yıldır eğitimlerine devam ediyorlar.”
2020’de, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Kahramanmaraş Şubesinin, şehitlikte düzenlediği programda; Müftü Muhammet Gevher Kuran Eğitim Merkezi'nde, hafızlık eğitimi alan öğrenciler ve eğitmenlerce hatim duası yapılmıştı.
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Burhan İşliyen, Kuran Eğitim Merkezleri ile ilgili eleştiri karşısında; Kuran kurslarına ilişkin “Sadece Kur’an-ı Kerim’in lafzı öğretiliyor, manası öğretilmiyor” denildiğini ve bunun haklı olduğunu belirtti.
Öğretmenlerde ve imamlarda kalitenin artması için…
İşliyen, “Kamuoyunda bütün değişik çevrelerden gelen bu eleştirileri dikkate almak suretiyle Kur’an Eğitim Merkezleri planlandı. Hafızlığını bitiren çocuklarımız… bunlara, Kur’an eğitim merkezlerinde ezberledikleri, okudukları Kur’an ı Kerim’in anlamını da öğretmeyi hedefliyoruz. Bu Kur’an eğitimi ilahiyata daha güçlü gitsinler diye, yeterli altyapıya sahip olduktan sonra ilahiyatta, özellikle ilahiyat sonrası akademide ve millî eğitimde görev yapan öğretmenlerde ve bizde görev yapacak olan imam, müftü, vaiz gibi kademelerdeki hizmetlerde kalitenin artmasına yöneliktir” dedi.
1. Bölüm: Eğitimde Diyanet izleri: 'Namaz kılmazsam dizlerim mi yanacak?' diyen çocuklar...
2. Bölüm: Dindar gençlik yetiştirmekte her kapıyı açan anahtar: ‘Değerler' eğitimi
3. Bölüm: Diyanet, eğitimin asli unsuru oldu: 8 milyon genç, kampta, namazda, yurtlarda...
4. Bölüm: Zorunlu din dersi okul öncesine kadar indi... Dersi almak istemeyen çocuklara akran zorbalığı
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.