MEHMET ÇETİNGÜLEÇ

Bugün, Türk siyasetinde dürüstlüğün, sevginin, nezaketin simgesi olan Bülent Ecevit'in doğum günü.

Prof. Mehmet Fahri ve Ressam Fatma Nazlı Ecevit'in tek çocukları olan Mustafa Bülent Ecevit, 28 Mayıs 1925 tarihinde İstanbul'da dünyaya geldi.

Atatürk ve İnönü'den sonra CHP'nin 3. Genel Başkanı seçilen Ecevit'i ölümsüz kılan, siyasi cesareti kadar ahlaki değerleriyle de toplumun hafızasında unutulmaz bir yer edinmiş olmasıdır.

Ecevit'le yıllarca uzun sohbetlerimiz oldu. Bunlardan birinde Atatürk ve İnönü'yü değerlendirirken, İnönü'nün 1960'lı yılların sonunda Türk Tarih Kurumunda yaptığı bir konuşmadan alıntı yaparak şunları söyledi:

"İnönü kürsüdeydi. 'Benimle Atatürk arasında çok önemli bir fark var. Ben bir konuda karar vermek için yüzde 90 emin olmak isterim. Ancak Atatürk yüzde 10 olasılık dahi görse, o olayın üzerine yürür, gerçekleştirmeye çalışırdı' dedi."

Ecevit, siyasi yaşamında hep Atatürk'ü örnek aldığını söyledi:

"O olsa ne yapardı, diye düşünüp karar verdim. Yüzde 10 olasılık dahi görsem olayların üzerine gittim. Ancak karar vermeden önce iyice tetkik ettim. Konunun uzmanlarıyla görüştükten sonra harekete geçtim..."

Kıbrıs Barış Harekatını da böyle gerçekleştirmişti. Önceden hazırlık yaptırıp, kimsenin beklemediği bir anda askeri operasyonu başlatma emrini verdi.

İç politikada ise her zaman halkın çıkarlarını önceleyen bir strateji izledi. İşçilere sendika hakkını verdi, üniversitede açık öğrenimi başlattı, işe girerken torpili kaldıran sınav sistemini getirdi ve 70 küsür yaşında son başbakanlığı döneminde Türkiye'de tüm çalışanlara iş güvencesi getiren yasayı çıkardı. O yasa sayesinde bugün çalışanlar kolayca işten atılamıyor. İşveren 10 maaşa kadar tazminat ödemek zorunda kalıyor.

Not etmek gerekir ki, Ecevit bu yasayı çıkarmaya çalışırken işverenler büyük tepki gösterdi. Bugün hala varlığını koruyan adı büyük korkak sendikaların hiçbiri yasanın çıkması için güçlü bir destek sağlamadı.

O "Halkçı Ecevit"ti.

İsmi dağlara taşlara yazılan bir liderdi. Halkçılığın temelinde yatan anlayışı özetlerken, günümüz siyasetçilerine de şu mesajı verdi:

"Siyaset yaparken taktik uygulamıyorduk. Çünkü taktik ancak düşmana karşı uygulanabilir. Ama stratejimiz hep olmuştur. Siyasi stratejimizi halkın çıkarları, eşitlik ve adalet üzerine oturttuk. Bu siyaset anlayışı devam ettirilirse halktan mutlaka karşılık görecektir..."