MEHMET ÇETİNGÜLEÇ
Faiz arttı, piyasalarda ne olacak?
MEHMET ÇETİNGÜLEÇ
Yıllardır kuru baskı altında tutmak için milyarlarca dolar bozduran Merkez Bankası şimdi dövizi yükseltmek istedi.
Faiz artışı beklentilerin altında gerçekleşti.
Yabancı banka ve finans kuruluşları yanıldı.
Goldman Sachs yüzde 40 bekliyordu.
En yakın tahmini yüzde 20 ile Deutsche Bank yaptı.
Merkez Bankası yüzde 8.5'luk faizi yüzde 15'e çıkardı.
Bu oranı yerliler de tahmin etmiyordu.
Anketlerde faizin ortalama yüzde 20-25 aralığına yükseltileceği, dövizde ve borsada satış olacağı öngörülüyordu.
Düşük bir rakamla sürpriz yapılınca döviz arttı, borsa uçtu.
Dolar 2 günde 23.60'lardan 25 lira 70 kuruşa kadar yükseldi.
BİST 100 endeksi 5200'lerde gezinirken 5585 puana çıktı.
Hisse senetlerinin toplam değeri Cuma kapanış itibariyle 6 trilyon 310 milyar lira ile tüm zamanların en yüksek rakamına ulaştı.
Peki bundan sonra ne olur?
Merkez Bankasının ilk etapta dövizi biraz daha değerlendirip yabancıyı çekmek ve rezervleri artırmak istediği açıkça görülüyor.
Dolarda yeni beklenti 25-29 lira aralığında bir yere oturması.
Döviz değerlendikçe ihracat artacak, ithalat kısıtlanacak, yabancıların yüksek fiyattan döviz bozdurup borsaya ve tahvillere yönelmesi teşvik edilecek ve ucuzlayan turizme akın sağlanarak gelirde rekor hedefi garantiye alınacak.
Son 2 haftadır borsadaki yabancı alımları beklentileri doğrular nitelikte.
Yabancıların oranı yüzde 27'lere düştükten sonra Çarşamba günü verilerine göre yüzde 29.12'ye ulaştı. Perşembe ve Cuma günü bu oran yüzde 30'a ulaşmış olabilir.
Yabancılar 5-16 Haziran tarihleri arasında toplam 574 milyon dolarlık hisse senedi satın aldı. Bu 2023 yılındaki en yüksek alımı oluşturuyor ve önümüzdeki dönemde ilişkin yabancı beklentisini güçlendiriyor.
Bank of America borsaya giriş için doların 25 lira olması gerektiğini söylüyordu, o rakam görüldü.
Borsa İstanbul 100 endeksi Cuma günü 5582 puanla kapandı. Endeks 5700'ün üzerinde kalabilirse 6 binin üzerine yolculuk başlar.
Türk lirası değer kaybettiği, gayrimenkulden şirketlere ve hisselere kadar her şey ucuzladığı için yabancılara uygun bir ortam hazırlanmış oldu.
Yabancılar sadece hisselere değil, şirketlere de yönelebilir ve birçok Türk şirketi el değiştirebilir.
Tabii bu arada Türk lirası sizlere ömür!
Liralaşma politikasına şimdilik veda edildi...
Merkez Bankasının karar metinlerinde daha önce yer alan "liralaşma" vurgusundan bu kez hiç söz edilmemiş olması dikkat çekiciydi.
Bankalar kredi kartı nakit avans ve gecikme faizlerini yükseltti. Bundan sonra kredi maliyetleri daha yüksek olacak. Vatandaş daha az harcayacak. Tüketim kısılacak.
Merkez Bankası her ne kadar bu sefer 6.5 puanlık artışla beklentilerin gerisinde kalsa da, ekonomi yönetiminin "kademeli artış" sinyali vermesi, faizlerin yıl sonuna kadar yüzde 25'in üzerine çıkacağını gösteriyor.
Faizler daha yukarı çıktığında dövizde geri çekilme ya da dengelenme olabilir.
Merkez Bankası ve ekonomi yönetimi faiz artışından sonra "fiyat istikrarı" vurgusu yapmaya başladı.
Oysa Türkiye'de hem faiz artıyor, hem döviz, hem fiyatlar, hem de maaşlar.
Negatif veriler birbirini emziriyor.
Yeni asgari ücret 2 günde 481 dolardan 452 dolara geriledi.
Marketlerde tüm etiketler değişmeye başladı. Petrol fiyatları düştüğü halde benzin mazot artıyor.
Yabancı kuruluşlar yıl sonu enflasyon beklentilerini yüzde 40'lardan yüzde 50'lere çıkarmaya başladı.
Böyle bir ortamda fiyat istikrarını sağlamak gerçekten başarı olur...
Bir de 2 trilyon 576 milyar liralık Kur Korumalı Mevduat hesabı var.
Eğer faiz yüksek oranda artırılsaydı, dövizin değeri düşecek, KKM cazibesini kaybedeceği için hesapta çözülme başlayacaktı.
Olmadı.
İktidar bir süre daha KKM ile yola devam etmek istiyor.
Bu sürede Türk lirasının daha fazla değer kaybedip kaybetmeyeceğini faiz oranlarında yapılacak artışlar belirleyecek.
Ancak...
Eğer bir yandan Türkiye'nin döviz kazanma imkanları artar cari açığı azalır, diğer yandan sıcak para girişi gerçekleşirse, dolarda bu seviyeler "doyum noktası" olarak görülebilir.
O durumda dövizde beklemenin getiri sağlamayacağını görenler Türk lirasına dönüp mevduat hesaplarına yönelebilir...
Bakalım ekonomi yönetimi, bir yandan reel sektörü yüksek faizin yan etkilerinden koruyup, diğer yandan piyasayla inatlaşmadan ekonomiyi yavaş adımlarla rayına sokmayı başarabilecek mi?