KEMAL GÖKTAŞ
İki konuşma, iki adalet: Bahçeli'ye alkış, Demirtaş'a hapis
Ceza hukukunun en temel kurallarından biri, kişinin değil, fiilin cezalandırılmasıdır.
Kanunda suç olarak tanımlanan bir fiili işleyen kişiye, yine kanunda belirtilen cezanın uygulanması olarak özetlenebilir bu ilke.
AKP iktidarının yarattığı hukuk sisteminde ise siyasi davalar söz konusu olunca bu kuralın tersi geçerli.
AKP yargısının en temel özelliği işlediği fiilin suç olup olmadığına bakılmaksızın kişinin cezalandırılmasının hedeflenmesi. Literatüre “düşman ceza hukuku” olarak geçen bu uygulamaya göre, cezalandırılmasına karar verilen kişinin herhangi bir eylemi, hukuk katledilerek suç sayılır ve ceza verilir.
Başkaları açısından suç olduğu düşünülmeyen eylemler, cezalandırılmasına karar verilen kişi için bir anda cezaevine konulmanın gerekçesi olur, hukuk kılıfı altında.
Hal böyle olunca, Selahattin Demirtaş için suç olan, Devlet Bahçeli için alkış olur.
İşte size bir “düşman ceza hukuku” hikayesi…
MHP lideri Devlet Bahçeli, geçen Salı günü, 5 Kasım 20024’de, TBMM grubunda yaptağı konuşmada, kendisini Abdullah Öcalan'a yönelik çağrıları nedeniyle eleştiren İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nu kast ederek şunları söyledi:
“Ceset edebiyatı yapanlar, eğer kendilerine güveniyorlarsa, buyursunlar terörle mücadele maksadıyla Mehmetlerimizin yanına gitsinler, dağın başında nöbete girsinler, o zaman göreyim alayının ense tıraşını.”
Bahçeli’nin Dervişoğlu’na yönelik bu sözlerinin bir benzerini 2013'de, o tarihte HDP Eş Genel Başkanı olan Selahattin Demirtaş, ‘Kandil’i dümdüz ederiz’ diyen Bahçeli’ye yönelik kullanmıştı.
Demirtaş'tan Bahçeli'ye: Bir gece Gabar'da nöbet tutsun
Demirtaş, 17 Mart 2013 tarihinde, İstanbul Zeytinburnu’ndaki Kazlıçeşme Meydanında düzenlenen Newroz kutlamalarında şunları söylemişti:
“Bir nöbet kulübesinde bir gece yarısı nöbet tuttunuz mu? ‘Kandil'i dümdüz ederiz.’ diyenler, kendilerini davet ediyorum, omzuna G-3 takıp gitsinler, bir gece Gabar'da nöbet tutsunlar bakalım.”
Demirtaş’ın bu sözleri polis fezlekesinde tutanak altına alındı ve vakti gelince piyasaya sürülerek hakkında dava açıldı.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yargılanan Demirtaş, bu sözlerin üç gün önce çözüm sürecine karşı sert açıklamalar yapan Devlet Bahçeli’ye bir cevap olduğunu söyledi. Konuşmanın başında “siyasetçi misin dozer operatörü mü, gençler artık ölmek istemiyor, anlayın” dediğini, ama konuşmanın bu bağlamından koparılarak iddianameye girdiğini anlattı.
O sözler yüzünden tahliye edilmedi
Ancak Demirtaş’a 'terör örgütü propagandası yapmak' suçundan 7 Eylül 2018’de 4 yıl 8 ay hapis cezası verildi. Cezayı veren mahkemenin başkanı tanıdık bir isimdi: Akın Gürlek. Üstelik Gürlek, bu dava açıldığında o mahkemenin hakimi değildi, dava sürerken o mahkemeye atandı ve ceza kararına imza attı.
Demirtaş’a verilen ceza, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla verilen en ağır cezaydı. Akın Gürlek’in başkanı olduğu mahkeme, kararı verirken hiçbir indirime gitmedi; aksine cezanın artırılabileceği tüm maddeleri işletti.
Demirtaş’a verilen bu ceza onun AİHM kararı uyarınca tahliye edilmesinin de önünü kapattı. Çünkü AİHM, 20 Kasım 2018’de verdiği kararla Demirtaş'ın tutuksuz yargılanması gerektiğine hükmetmişti ve bu karar doğrultusunda Demirtaş’ın tahliye edilmesi gerekiyordu. Ancak, tahliye beklenirken, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’nce, 7 Aralık 2018’de olağanüstü bir hızla onandı. Demirtaş böylece ‘hükümlü’ hale getirildi, AİHM kararı by-pass edilmiş oldu ve tahliye kararı çıkmadı.
5 yıldır bekletilen dosya
Aynı davada Demirtaş ile birlikte yargılanan Sırrı Süreyya Önder’e de 3 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Ancak süreç Önder için farklı işledi: 31 Aralık 2018’de Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapan Sırrı Süreyya Önder hakkında mahkeme 9 ay içinde, 3 Ekim 2019’da ihlal kararı verdi ve Önder ertesi gün cezaevinden tahliye edildi.
Önder ile aynı tarihte, 31 Aralık 2018’de Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapan Demirtaş’ın dosyası ise aradan geçen 5 yılda henüz görüşülmedi.
Akın Gürlek’in başkanlığını yaptığı mahkeme Demirtaş’ın sözlerine ceza verirken “Kandil Dağı'ndan bahsederek terörün bitirilmesini arzulamalarına karşın örgütü güçlü göstermeye çalıştığını” iddia etmişti.
Bahçeli’nin Dervişoğlu’na yönelik söylediği sözler ile Demirtaş’ın söyledikleri öz itibariyle neredeyse bire bir aynı. Her iki konuşmada da çatışmada ısrar edenlere yönelik ‘o kadar kolaysa sen git savaş’ mealinde ironik bir çağrı var.
Bahçeli’nin grup toplantısında alkışlanan bu sözlerine dava açmak, doğal olarak kimsenin aklına gelmedi ama aynı görüşü ifade eden Demirtaş, bu suça öngörülen en ağır ceza verilerek özgürlüğünden edildi.
İşte size bir düşman ceza hukuku hikayesi…