CEM ERCİYES
Muzır
Geçen hafta ‘Çıtır Çıtır Felsefe’ dizisinin muzır ilan edildiğini duyunca çok şaşırdım. Hayır Muzır Kurulu’nun hala faaliyette olması değildi beni şaşırtan; bu kadar tanınmış, sevilmiş ve kabul görmüş bir çocuk kitabı serisinin yayınlanmasından onca zaman sonra sakıncalı ilan edilmesindeki absürtlüğe takıldım.
Muzır Kurulu, yararlı bir enstrüman olarak muhafazakar iktidarların zaman zaman göreve ve gündeme getirdiği bir oluşum. 1927 tarihli bir yasayla kurulmuş, özellikle çocukları zararlı neşriyattan korumayı amaçlayan bu kurul, 1980’lerde ortalığı kasıp kavurmuş ve epey tartışılmıştı. Ben en son 2011 yılında iki yazı yazmıştım Muzır Kurulu hakkında. Çünkü arka arkaya Chuck Palahniuk ve William Burroughs’un kitaplarını, sonra da ‘Size’ ve ‘Harakiri’ adlı o dönem yayın hayatına giren iki kültürel dergiyi ‘muzır’ buldukları ortaya çıkmıştı. Her tür denetleyici kurumun, engelleyici kararlar aldığı, RTÜK’ün bir muhalif avcısı haline geldiği günümüz politik ortamında Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’nun da ihmal edilmesi düşünülemezdi. Nitekim o da canlandı ve faaliyete geçti.
15-16 Haziran tarihlerinde yapılan Yayıncılık Kurultayı’nda bir oturum da Muzır Kurulu’na ayrılmıştı. Birkaç gün sonra Çıtır Çıtır Felsefe’nin başına gelecekleri bildiklerini hiç sanmam. Belli ki meslek örgütü yöneticileri Muzır Kurulu’nun harekete geçtiğini hissettikler. Ne de olsa Türkiye’de yayıncılık birikim ve tecrübesi bu konularda öngörülerde bulunabilmeyi de kapsar… Nitekim kurultayın en önemli toplantılarından biri ‘Yayınlama Özgürlüğü Hemen Şimdi’ başlıklı oturum oldu. 1980’lerde gazeteci olarak Muzır Kurulu’nun hışmına uğramış yayıncı ve yazar Metin Celal’in yönettiği toplantıda ‘Cinselliği Keşfediyoruz’ adlı çocuk kitabı muzır ilan edilen yazar Defne Ongun Müminoğlu ve kurulun bu amansız kararlarına karşı bir okur olarak hukuk mücadelesine girişen avukat Mehmet Ümit Erdem konuşmacıydılar.
Ben Youtube üstünden dinledim. Avukat Mehmet Ümit Erdem, Muzır Kurulu’nun sorunlu yapısını bir hukukçu olarak çok iyi özetledi: “Küçükleri korumak için belki bu tür kurullara gerek olabilir. Ama bu kurulların özerk olması, kurul üyelerinin belli akademik yaklaşımlara sahip olması, sektör temsilcilerinin de kurulda olması, onların kararlara itiraz edebilmeleri, bilirkişi görüşlerinin alınması ve en önemlisi suçlanan yayıncı ve yazarın savunmalarının alınması gerekiyor. Ancak bu kurulda bunların hiçbiri yok. Bir bakıyorsunuz, Resmi Gazete'de bir karar çıkmış.” Hakikaten, neredeyse tamamı bürokratlardan oluşan, ne hangi isimlerin atandığını ne de ne zaman nasıl çalıştıklarını öğrenebildiğiniz, kendisini ancak Resmi Gazete aracılığıyla gösteren bir garip mekanizma bu. Ümit Erdem’in verdiği bilgiye göre 2020 yılından bu yana isteyen herkesin okuduğu ya da okumadığı kitaplar için bu kurula başvurması da mümkün… Ve belli ki bu imkanı kullanan birileri Çıtır Çıtır Felsefe’nin muzır ilan edilmesini sağlamış.
Fransız yazar Brigitte Labbé’nin yazdığı bu seri, Türkiye’de son yirmi yılın en sevilen, en başarılı çocuk kitapları arasında. Otuz iki kitaptan oluşan Çıtır Çıtır Felsefe hayatın temel kavramlarını, yetişkin meselelerini çocuklara eğlendirerek anlatabiliyor. Yüzbinlerce satmış, anne babaların, eğitimcilerin güvenini kazanmış, eminim ki okulların okuma listelerine girmiş bir çocuk serisi. Çocuk yayıncılığının en saygın markalarından biri olan Günışığı Kitaplığı’nın başarı hikayelerinden biri. Yazarı Brigitte Labbé kitapların yayımlandığı yirmi yıl içinde defalarca Türkiye’ye geldi, kitap fuarlarında, okullarda konuşmalar yaptı ve her defasında sevgi-saygı gördü, gazetelere röportajlar verdi. Derken bir gün birilerinin aklına bu kitaplardan ikisinde çocuklara uygun olmayan şeyler anlatıldığı fikri geldi. Bin üç yüz sayfalık serinin sadece iki sayfası sosyal medyada gezinmeye başladı. Orada kitap okumaz muhafazakarlar, Twiter’ın öfkeli insanları ile birlikte seriye saldırıya geçtiler. Birileri hızını alamayıp bu kitapların İBB’nin İstanbul Kitapçıları’nda satıldığını tespit etti. Sanki başka hiçbir yerde satılmıyormuş gibi, malum gazetelerin de katkısıyla işe bir de İmamoğlu sosu katıldı. Hatta bununla da yetinilmeyip, Ekrem İmamoğlu’nun küçük kızı Beren’in annesiyle birlikte bir videoda kitabı tavsiye ettiği de bulundu ve mesele güncel bir politik bağlam eklendi. Artık parti devletinin mekanizmalarının devreye girmesi için her koşul sağlanmıştı. Sonuçta Muzır Kurul çalıştı ve Çıtır Çıtır Felsefe serisinin yedi kitabı için ‘sakıncalı’ kararı alındı.
Bir çocuk kitabı serisi için bu çok ağır bir karar. Sonuçta anne babaların, eğitimcilerin kılı kırk yararak çocuklarla buluşturduğu kitaplar için bir takım yetkililerin ‘poşetlenip satılması lazım’ demesi, herkesin o kitaplardan uzak durmasına neden olur. Dolayısıyla bu karar, bu çok sevilen serinin okurlarıyla buluşmasını engelleyecektir. Nitekim bu nedenle hem Yayıncılar Birliği hem de Günışığı Kitaplığı kararları kınayan açıklamalar yaptılar. Yayınevi bu kararı mahkemeye götüreceğini söyledi. Umuyorum mahkeme hızlıca sonuçlanır ve kitaplar özgürlüğüne kavuşur.
Yazarlara, yayıncılara, kitaplara karşı özel bir ilgisi, sevgisi, saygısı olan kişilerin bu saldırı kampanyalarına coşup taşarak katılmayacaklarına eminim. Kitabı hala sakınılması ve kaçınılması gereken bir şey olarak görenlerin ise Türkiye’de hiç de azımsanmayacak kadar çok olduklarını görüyoruz bu olan bitenlerden. Sadece siyaset değil, resmi kurumlar değil, sosyal medyadaki kitle de yasakçılıkta birbiriyle yarışır bir hal ve tavır içinde. Neyin eğri neyin doğru olduğu hakkında 10 saniye bile düşünmeyip tavır takınan, bunu sonuna kadar savunan, sonra da kitap yasaklatmaya kadar işi götürmekten çekinmeyen insanlardan söz ediyorum. İşte Muzır Kurulu böyle ortamlarda kendini gösteriyor ve kitapların, yazarların kaderini belirleyebiliyor…
Yayıncılık Kurultayı’nı dinlemek için tıklayın
Eski muzır hikayeleri için: