Moral deposu olarak İstanbul Modern ve Feshane

CEM ERCİYES

Geçen hafta iki gün arayla İstanbul’da iki önemli sanat mekanı açıldı. Aralarında ilginç bir kader bağı da olan bu mekanlardan biri önemli bir kurum, şehrin göz bebeği İstanbul Modern. Diğeri ise yıllardır neredeyse atıl vaziyette beklemekte olan Feshane.

İstanbul Modern’in Tophane’deki yeni binası aslında bir süredir açık. Geçen hafta düzenlenen kalabalık bir davetle bu açılışı kutlamış oldu. Davetin onur konuklarından biri bu yapıyı tasarlayan dünyanın yaşayan en büyük mimarlarından Renzo Piano, diğeri de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’ydu. Böylece iki seçim arası Tayyip Erdoğan’ın yaptığı ilk açılıştan sonra İmamoğlu açılışı ile denge sağlanmaya çalışılmış oldu.

İstanbul Modern, kentin kültür hayatının göz bebeği. 2004 yılında Eczacıbaşı ailesinin girişimleriyle açılan müze, Oya Eczacıbaşı’nın yönetiminde evrensel standartlarda modern ve çağdaş sanatın temsil edildiği güvenilir ve beğenilen bir kurum olmayı başardı. Bugün Galataport olan antrepolar alanında Tabanlıoğlu Mimarlık’ın dönüştürdüğü eski bir antrepoda açıldı ve uzun yıllar orada hizmet verdi. Galataport inşaatı başlayınca bu yeni bina tasarlandı ve müze devasa inşaatlar sürerken Beyoğlu’nda küçük geçici bir binada faaliyetini sürdürdü.

Renzo Piano’nun bir gemi gibi düşünerek tasarladığı denizin kıyısındaki bu yeni yapının güncel müze mimarisine uygun bir görünümü ve kullanımı olduğu muhakkak. Çok gösterişli olmayan, hafif, ziyaretçilerini içeri buyur eden aydınlık bir yapı. İçindeki koleksiyon ve sergiler ise bize günümüz sanatının gelip geçtiği yolları ve bugünkü yerini anlatan bir içeriğe ve seviyeye sahip. Modern Türkiye sanatının belli başlı bütün ustalarının kalburüstü işlerini de bazı çok önemli yabancı sanatçıların eserlerinden örnekleri de görmek mümkün.

Aralarında Kuzgun Acar, Erol Akyavaş, Hüseyin Bahri Alptekin, Halil Altındere, Refik Anadol, Kutluğ Ataman, Sabri Berkel, Ara Güler’in olduğu birbirinden çok farklı buralı sanatçılar ile Georg Baselitz, Daniel Buren, Gilbert & George, Anselm Kiefer, Margherita Manzelli, Michelangelo Pistoletto gibi uluslararası starlar aynı çatı altında sergileniyor. ‘Yüzen Adalar’ isimli bu koleksiyon sergisinde 110 sanatçının üç yüze yakın eseri yer alıyor. İnsana mutluluk veren, belleğini tazeleyip yeni tanışmalara, keşiflere imkan veren yeni yapının ferah salonlarında zevkle gezilen bir sergi bu. Ayrıca geçici sergi salonlarında müzenin Kadın Sanatçılar Fonu ile koleksiyonuna kattığı işlerin yer aldığı ‘Hep Buradayız’ adlı bir başka tematik sergi ve Türkiye’nin en önemli sanatçılarından Nuri Bilge Ceylan’ın dünyanın dört bir yanında çektiği portrelerden oluşan ‘Başka Bir Yerde’ fotoğraf sergisi de yer alıyorlar. İstanbul Modern Sinema da faal vaziyette. Haziran ayına Burak Çevik’in çok ilginç projesi Unutma Biçimleri’nin gösterimiyle başladılar. Film, bir daha 14 yıl gösterilmemek üzere müzenin arşivine kaldırıldı…

İstanbul Modern, hayatımızda modern ve çağdaş sanata açılan büyük bir kapı. Böyle bir müze için ilk adımlar 1990’larda atılmaya başlanmıştı. Ve işin ilginci ilk düşünülen yerlerden biri Eyüp’teki Feshane binasıydı. 1992 yılında Vasıf Kortun’un küratörlüğünde yapılan 3. İstanbul Bienali burada gerçekleşmişti. O dönem terkedilmiş endüstriyel yapılardan bazılarının sanat mekanlarına dönüştürülmesi çok konuşuluyordu ve bu mekanın İstanbul Bienali’in ardından bir modern sanatlar müzesi olmak üzere Eczacıbaşı ailesinin yürüttüğü inisiyatife tahsis edilmesi bekleniyordu. Ne yazık ki bu iş bir türlü gerçekleşmedi. 1992’deki Nurettin Sözen ve ardından 1994’te belediyenin başına geçen Tayyip Erdoğan yönetimleriyle anlaşma sağlanamadı ve uzayıp giden süreç bir yerde durdu. Daha sonra 2004 yılında bugünkü yerinde kurulan İstanbul Modern’in ilk binasının açılışını da Tayyip Erdoğan yapacaktı… O zamanlar Türkiye’de her şeyin, sanatın da yükselişte olduğu iyimser zamanlardı. Herkesin morali çok yüksekti ve İstanbul Modern de bu coşkunun önemli bir parçası oldu. Bugün, açılış gecesi İmamoğlu’nun dediği gibi “moralimiz bozulduğunda ziyaret edeceğimiz” bize mutluluk verebilecek bir mekan olarak onu karşılıyoruz.

Feshane’de devasa bir sergi

Peki İstanbul Modern’e tahsis edilmeyen Feshane, sonra ne oldu? Yerel ürünler pazarına dönüştü. Hakikaten AK Parti döneminde İstanbul Büyükşehir belediyesi bu devasa mekanı hakkıyla değerlendirmeyi bilemedi. Bir yanında lunaparkın olduğu Feshane, bazı etkinliklere tahsis edildi, bir süre Kars, Kastamonu vs. gibi yerel ürünlerin satıldığı, yerel kültürün sergilendiği bir mekan olarak kullanıldı. Oysa yapı Türkiye’nin ilk sanayi tesislerinden biri olması bakımından sahip olduğu tarihi önem kadar bulunduğu konum ve hacmiyle de çok daha iyisini hak ediyordu.

İmamoğlu yönetiminin kültürel alandaki en iyi atılımlarından biri olan İBB Miras burayı da ele almış ve uzun süren titiz bir restorasyonla yenilemiş. Perşembe günü, ‘Art İstanbul Feshane’ adıyla açıldı. Açılışta konuşan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, Feshane’nin ilk etabını açtıklarını, daha önce yıkılan bazı yapıları da kazandırarak burayı büyük bir kültür adasına dönüştürmeyi planladıklarını anlattı. Yanından tramvay geçen, hemen denizin kıyısında, açık otoparkı olan, önündeki geniş açıklıkta konserler düzenlenmeye başlayan Feshane bu haliyle bile o kadar büyük ki daha fazlası ne olabilir? diye insan merak ediyor. Evet Haliç’in diğer tarafında, Feshane’nin karşısındaki Tersane İstanbul’da da sanat fuarı düzenleniyor ve yakın gelecekte müzeler açılacak. İBB yönetimi tüm bu bölgeyi bir tür kültür ve sanat alanı olarak konumlandırmayı hedefliyor.

Art İstanbul Feshane, neredeyse İstanbul Modern’i aşan sayıda sanatçının dahil olduğu devasa bir sergiyle açıldı. Başka alanları bilmiyorum ama İmamoğlu yönetiminin kültür alanında doğru kişileri bulup birlikte çalışmak ve dolayısıyla nitelikli sonuçlar almak gibi bir becerisi var. Feshane’nin açılış sergisi için de yılların sanat kuruluşu Karşı Sanat’ın yöneticisi Feyyaz Yaman’la işbirliği yapmışlar. Yaman, İstanbul’daki pek çok galeri, küratör ve sanatçı grubuna çağrıda bulunmuş ve adeta kolektif bir açılış sergisi düzenlemiş. Hakikaten bu sergide hemen hemen herkes vardı. Neşe Erdok’tan, Mehmet Güleryüz’e, Mehmet Erdener’den Antonio Cosentino’ya ve günümüzün bazı genç sanatçılarına 300 imzadan 400 kadar eser sergileniyor burada. ‘Ortadan Başlamak’ adlı bu sergi Ağustos ayının sonuna kadar açık kalacak. Ardından İngiltere’nin en önemli sanat kurumu Tate Modern’le işbirliği içinde yeni bir serginin açılması planlanıyor.

Geçen hafta seçim sonrası kapıldığımız yeisi dağıtacak iki güzel gelişmeydi bu mekanlar. Feshane’nin devamlılığı yine de hızla yaklaşan yerel seçimlerin sonucuna bağlı görünüyor. Ama İstanbul Modern, Galata rıhtımında her moralimiz bozulduğunda bizi bekliyor olacak. Bunu bilmek güzel.

Önceki ve Sonraki Yazılar
CEM ERCİYES Arşivi
SON YAZILAR