Seçim erken olacaktır

Başkanlık sistemi denildiği zaman akıllara hemen ABD gelir. Gelmesinin nedeni de sistemin tıkır tıkır işlemesinden kaynaklanır. Avrupa’da durum çok farklıdır. Fransa’da yarı başkanlık vardır, İngiltere dahil pek çok ülkede krallık, Almanya’da ise yürütme üzerinde çok da etkisi olmayan cumhurbaşkanı. Avrupa’da güçlü parlamentolar bulunur ve bu nedenle de çok sık erken seçim ile bu seçim sonuçlarına bağlı olarak hükümet değişiklikleri, farklı varyasyonlarla da koalisyon hükümetleri oluşur. Ama sistemleri oturduğu için 2 yıla varan sürelerde bile yeni hükümetlerin kurulamaması o ülkede kriz de sorun da yaratmaz. Seçim oturmuş ya da oturma eğilimindeki demokratik ülkelerde her derdin devasıdır, Avrupa’da da öyledir.

ABD’nin başkanlık sisteminde 2 meclis bulunur. Milletvekilleri olarak adlandırılan temsilciler meclisi ve senato. 435 üyesi olan temsilciler meclisi için her 2 yılda bir seçim yapılır. ABD seçmeninin önüne her 2 yılda bir sandık koyulur yani. 100 üyeli senato 6 yıllığına seçilir. (Bizim 4 katımız fazla nüfusu bulunan ABD’deki parlamento ‘kongre’ üye sayısı bizden az) Dar bölge seçim sistemi uygulanır ve partilere değil adaylara oy verilir. ABD’de en son erken seçim 1787 yılında yapıldı. ABD’de başkan için de erken seçim yapılmıyor. Nixon azledilmek üzereyken görevden ayrılınca yerine, Temsilciler Meclisi’nden Başkan Yardımcılığı görevine getirilen Gerald Ford ABD Başkanı oldu ve 3 yıl bu görevi yaptı. Ülkelerin sistemleri demokrasi ve hukuk üzerine inşa edilmiş ise ara sıra arıza yapsa da yoluna bir biçimde şarampole düşmeden devam ediyor.

Bahçeli de Erdoğan de erken seçimi sever

Türkiye siyasetinde bugüne kadar erken seçim istememelerine karşın en çok erken seçime giden 2 siyasetçi Devlet Bahçeli ile Recep Tayyip Erdoğan her zaman olduğu gibi bu günlerde de seçimlerin zamanında yapılacağını, erken seçimin hiç gündemlerinde bulunmadığını dile getiriyorlar. Zamanı belli olmasa da bu erken seçim olacak demektir.

AKP’nin tek başına iktidara getiren 2002 erken seçimine Bahçeli’nin hamlesiyle gidildiği hep aklınızda kalsın. Halen bu erken seçim talebinin somut nedenlerini ögrenebilmiş değiliz. Erdoğan da erken seçim kozunu ya politik bir hamle ya da “inandığı” değerler için kullandı. Bu nedenle 17 ay erken seçime gitmişliği de var 1 ay erken de.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşanan 367 krizi ve “e-muhtıra” nedeniyle Erdoğan ilk erken seçimine 2007 yılında “politik bir karşı hamle” olarak gitti. Ardından yapılan referandumla cumhurbaşkanını sadece halkın seçmesi sağlanmadı, “seçimler hiçbir zaman 5 yılda bir yapılmıyor o nedenle milletvekili seçimleri 4 yılda bir yapılsın” düzenlemesi de anayasaya girdi. Burada da bir deneme yanılma yaşadık. 2017 referandumunda “yanlış yapmışız” diyerek milletvekili seçimlerinin tekrar 4 yıl yerine 5 yılda bir yapılmasını referandum ile sağladı. (Bu düzenlemenin ardından ilk seçim 3,5 yıl aradan sonra yapıldı, 4 yıl bile değil yani)

Anayasada yapılan 2007 referandumu değişiklikleri uyarınca seçimlerin 2011 yılında ve temmuz ayında yapılması gerekiyordu. Erdoğan seçimlerin 1,5 ay erkene alınmasını sağladı ve 2011 yılında seçimler “erken” olarak TBMM’nin kararıyla 12 Haziran’da yapıldı.

YSK’nın belirlediği tarihte, Erdoğan döneminin yapılan tek milletvekili seçimi 7 Haziran 2015 seçimleridir. 4 yıllık süre dolmuştur ve ilk hafta sonu seçim günü olarak belirlenmiştir. Seçim sonuçlarına göre AKP tek başına iktidar olma yeteneğini kaybetmiştir.

Seçim sonuçları açıklanır açıklanmaz Bahçeli gece yarısı erken seçim çağrısı yaptı ve koalisyon görüşmelerine kapısını kapattı. Hükümet kurulamadı, Cumhurbaşkanı Erdoğan ülkeyi 1 Kasım 2015’de tekrar seçime götürdü. Bahçeli bir kez daha AKP’nin tek başına iktidarının kapısını açmış oldu.

Bahçeli’nin “anayasayı fiili duruma uygun hale getirmek” amacıyla yapılan ve 2017 referandumu ile kabul edilen anayasa değişikliği ile ülke cumhurbaşkanlığı sistemine geçti. Erdoğan anayasada tanımlanan yetkileri, Bahçeli’nin de tespitine göre fiilen kullanıyordu ama bununla yetinmedi. Yetkilere bir an önce sahip olmak için 2018 yılında 17 ay erken seçim kararı aldı ve 24 Haziran 2018’de seçime gidildi. Erdoğan bir sonraki seçimlerin de yine erken ama sadece 1 ay önce yapılmasını uygun gördü ve 14 Mayıs 2023’de erken seçim yapıldı. (17 ay erken yapılan seçimler öncesinde Bahçeli gündeme gelen erken seçim taleplerine sert yanıtlar vererek hep karşı çıkmıştı) Önümüzdeki seçimlerin erken olması ile Erdoğan’ın aday olabilmesi de birbirine bağlı. Bir anayasa değişikliği de mümkün görülmüyor adaylık işini kolaylaştırmak için. Erken seçim istemeyen Erdoğan’ın adaylığını da istemiyor gibi bir durum ile de karşılaşabiliriz.

Erken seçime “evet” deme hali

1999 seçimlerinin galibi ve 3 yıllık ANAP ile birlikte koalisyonun ortakları DSP ve MHP 2002 seçimlerinde yaşanılan bir ekonomik kriz ile baraj altı kaldı. Seçmen faturayı kesti, DSP 22.1’den 1,2’ye MHP 17,9’dan 8,3’e düştü. 8 yıldır DSP ve MHP’ye bu dramatik tabloyu yaratan ekonomik krizin benzeri yaşanıyor ama Erdoğan’ın ve Partisi’nin oyu düşüyor ama bu kadar dramatik düşmüyor. Siyasetin cevabını aradığı soru da zaten bu.

Erdoğan seçim odaklı bir liderdir ve tüm algoritması seçim kazanmaya yöneliktir. Şartları ya bekler ya da kazanacağı şartları oluşturur. Buradaki ilave sıkıntısı tekrar aday olma olanağıyla ilgili. Ama bence Erdoğan için aday olabilmesi “bir kez daha kazanmaktan” daha kolay bir sorun.

Seçim konusunda en önemli verimiz anketler. Aralık ayında Suriye’de rejim devrildi ve iktidarın desteklediği HTŞ Şam’ı ele geçirdi. Bu iktidar tarafından bir “zafer” havasına dönüştürüldü ve karşılığı da görüldü. O güne kadar anketlerde hep 2’nci olan AKP 13 kamuoyu yoklamasının 12’sinde birinci çıktı. Sonar 34,8 ile en yüksek oyu gösterdi. TEAM 15 Aralık anketinde AKP’yi 34 CHP’yi 33 bulmuştu. TEAM’ın 25 Aralık anket sonuçlarında AKP’yi 32 CHP’yi ise 35 olarak tespit etti.

Ocak ayı düşük memur, emekli zamları ve asgari ücret ile geldi. Bu ay yapılan 11 anketin 6’sında CHP 5’inde ise AKP birinci parti olarak çıktı.

Areda-Survey AKP’yi yüzde 34,4 ile en yüksek, TEAM ise CHP’yi yüzde 34 ile en yüksek buldu. Aralık ayında AKP’yi yüzde 30 CHP’yi yüzde 27,1 bulan Area Ocak anketinde AKP’yi 29,3 CHP’yi ise 29,1 olarak tespit etmiş. Area’nın Şubat anketinde ise AKP 30 CHP ise 30,6 çıkmış. Yani Suriye havası ocak ayında inmiş, Şubat’ta hiç etkisi kalmamıştı.

Area’nın Nisan ayı anketine göre CHP’nin oy oranı yüzde 34,9 AKP’nin ise 32,6. İkisi de artış eğiliminde yani…

19 Mart öncesine ait 5 anket sonucu var. Hepsinde CHP birinci parti ve aradaki fark 6 ile 1 puan aralığında. 6 puanlık farkı bulan şirket ise Sonar. 21 Mart ile 28 Mart tarihlerinde yani Ekrem İmamoğlu tutuklandıktan sonra yapılan ve CHP’nin önde olduğu 4 anket var. Team CHP’yi yüzde 40, AKP’yi yüzde 27,7 bulmuş. Team’ın 2-4 Nisan anket sonuçlarına göre AKP 34,5 CHP ise 38,4. ORC’nin 21-28 Mart anketinde CHP 30,2, AKP 28,1 iken 14- 17 Nisan anket sonuçlarına göre AKP 28 CHP ise 30,4.

Nisan ayında yapılan 9 anketin sonuçlarına göre AKP sadece bir ay önce CHP’yi açık ara önde bulan Sonar’a göre 0,2 puan ile CHP’nin önünde ve birinci parti. Nisan ayı anket sonuçlarına göre AKP’nin oyu en az yüzde 27,7 (HBS) en çok 35,8 (Sonar) CHP’nin ise en az 31,6 (Özdemir) en çok 36,1 (Yöneylem) olarak belirlenmiş. CHP’nin toplumsal muhalefete liderlik ederek sokaklara indirdiği muhalefetinin sonuçları çok yüksek ivmeye işaret etmese de görülüyor. İmamoğlu’nun “mağduriyet” faktörü ise Nisan ayında beklenen düzeyde gerçekleşmemiş. Mayıs ayına da bakmak gerekecek.

Tüm bu anket sonuçlarına ilişkin söylenecek çok şey olabilir ama cumhurbaşkanlığı sistemine geçildikten sonra son 8 yıldır yaşanan ve 2 yıldır da zirveye ulaşan ekonomik krizin yarattığı sıkıntılar, hukuk ve demokrasiden uzaklaşmaya karşın AKP ve Erdoğan’ın oyunun en ufak bir “pozitif” hamlede “derlenip toparlanması” ve dramatik bir biçimde düşmemesi üzerinde ciddiyetle durulacak mesele muhalefet açısından. İşte bu sorunun cevabı da Erdoğan’ın vereceği erken seçim tarihini ortaya koyacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
SEDAT BOZKURT Arşivi