İBRAHİM EKİNCİ

İBRAHİM EKİNCİ

Şirket kârları 5 kat artmış ama ekonomi yönetimi asgari ücretin peşinde koşuyor

İBRAHİM EKİNCİ


Neden?

Ekonomi yönetimi, şu dezenflasyon savaşçıları, kurtarıcılarımız…

Neden şirketlerin fahiş fiyatlamaları, yüzde 400 - 500 kârları ile uğraşmıyor, hiçbir önlem almıyor da asgari ücrete yıl ortası zam yapılmasında titizleniyor. Neden emekliyi 10 bin TL aylığa mahkûm ediyor? Bendeki cevabı şu: Çünkü sermaye yanlısı bir ekip. Bankacı-piyasacılar. İşimiz zordur.

***
Bizde enflasyonun yapısı hakkındaki tartışmalara ışık tutabilecek yeni bir veri de “TCMB Sektör Bilançoları”ndan geliyor. Bilindiği gibi hükümet, şimdiye kadar, milyonlarca emeklinin 10 bin TL maaşa mahkûm edilmesini, yaklaşık 26 milyon kişinin 10 bin lira ile asgari ücret civarında maaşa mahkûm edilmesini “enflasyonla mücadelenin bir gereği” olarak açıklıyor. Böylece saray sayısı, tefrişat ve şaşaaya göre dünyanın belki de en “itibarlı” hükümeti zamanında, memleketin emeklisi açlık sınırının yarısı kadar bir maaşla yaşıyor.

Maksat enflasyon düşsün!..

Doğrusu zalimlik ölçüsüne varan bu anlayış, şimdiye kadar bazı iktisatçıların sunduğu verileri gözardı etmeye, IMF’ci, ortodoks, sermaye yanlısı durmaya devam ediyor.

“Lokaller”in niye güveni yok diye sorguluyorlar.

Yok. Emekli sizi nasıl desteklesin, sizle mücadeleye mecburken.

“Enflasyonla mücadele” kapsamında tedbirler alınmaya başladıktan bu yana 1 yıl geçti. Hala ortada bir program yok. Uygulamalar var. İki şey gördük:
1. Ücretler açlık sınırı ve altına mahkûm edildi.
2. Faizler arttı, kredi kullanımı zorlaştırıldı.

Ne hükümetin akıl almaz harcamalarına, (Şimdilerde öğreniyoruz 90 küsur milyarlık bütçesi olan Diyanet, 794,8 milyon TL yurtdışı seyahat harcaması yapacakmış. 6 lüks makam aracı olan başkana bir yenisi daha alınmış!) ne hükümet işlerindeki kara deliklere dokunuldu, ne servet vergisi veya benzeri bir önlem geldi, ne de firmaların fırsatçı, enflasyon bahaneli fiyat uygulamalarına karşı bir önlem alındı. Oysa ki açıkça görülüyor ki enflasyonun belki de en önemli kışkırtıcısı, son zamanlarda çok daha açık bir şekilde firmaların fırsatçı fiyatlamaları…

Niye bakamıyorsunuz?

Şu tablodaki rakamlar elinizde. Niye bakmıyorsunuz? Şirketlerin, bankaların karı yüzde 400-500 nasıl, neden artmış olabilir bu kıyamet zamanda? 1 kilo et bin lira sınırında geziniyor! Bir fincan kahveye 100 lira alıyorlar. Şu bilançolara, dudak uçuklatan karlara niye bakmıyorsunuz? İşte bilançolar:

TCMB sekkisa-dalga88.jpgtör bilançoları 4-5 kat karlılık var diyor. Eski bankacı Aydın Aykoç dikkat çekti. Konuyla ilgili tablolar, rakamlar gösteriyor ki bankalarda gördüğümüz yüzde 300-400’lük kar artışları şirketlerde de var.

Tabloları JCR Eski Yönetim Kurulu Başkanı, şirket bilançoları konusunda uzman Orhan Ökmen’e de yorumlattım. Ökmen, şirket sayılarındaki artışı da yansıtarak yeniden bir hesaplama yaptı. Ökmen’in değerlendirmesi şöyle:

“Türkiye ekonomisinde fiyat artışlarının keyfiliğe dayanmaya başladığı yıl 2022 yılıdır. Zira TCMB sektör bilançolarına göre, sektör ciroları TL bazında 2022 yılında bir önceki yıla göre firma başına ortalama olarak 2.03 kat artış gösterirken ve yine aynı yıl firma başına ortalama TL bazında 1.61 kat varlık büyümesi gerçekleşmişken, net karlılık rakamları firma bazında TL üzerinden 5.01 kat, USD bazında 3.57 kat daha büyümüştür. Net kârlılığın, ciro büyümesinin hemen hemen iki buçuk katından daha büyük olması ve artan devalüasyona rağmen dolar bazında yüksek büyüme gösterilmesi, enflasyonun yükselmesinde temel sorumluluğun firmaların yüksek ve keyfi fiyat uygulamalarında olduğunu göstermektedir. Türkiye ekonomisinde 2022 yılından itibaren oluşan fiyatlama davranışları hiçbir düzenlemeye ve hiçbir makuliyete dayanmıyor.”

2023 bilançolarında daha büyük kârlılık gelecek

Ökmen’in, toplam ciroyu şirket başına bölerek yaptığı hesaplama kârlılıkta 5 kat artış gösteriyor. Aydın Aykoç’un, (şirket sayılarını dikkate almadan) yaptığı hesaplamada da kârlılıkta yüzde 423 artış gözüküyor.

Tablolarla ilgili Aykoç’un değerlendirmesi şöyle oldu:

“2021'den 2022'ye ciro %112 artarken kar %423 artmış. 2022'nin ortalama enflasyonu TÜFE %72 ve ÜFE %128, esas bakılması gereken yer deflatör, o da %96, özeti; cirolarda bir miktar reel artış olsa da esas hızlı artış kâr rakamında. Verileri dolara çevirerek baktığımızda da durum aynı. Satışlar ve maliyetler %25 ve 26 artarken kârlılık %99 artıyor. İmalat sanayide de 2011-2020 arasında kârlar 20 milyar dolarlarda iken 2021 ve 2022'de bir anda yaklaşık 2 katına çıkıyor. 2017-2022 arasında ciro % 32, kârlar ise %93 artmış. Sanayi sektörü cirosu toplam cironun %32'si fakat kârda %50'nin üzerinde. (Hizmet ve tarım sektörleri hem düşük kar ile çalışıyor hem de karları düşük gösteriyor olabilir.) Hem imalat sektörü hem de diğer hizmet sektörü, enflasyon hızlanınca hızlı şekilde fiyatlarını artırabilmiş, ücret ayarlamaları geriden geldiği için buradan ve finans maliyetleri düştüğü için esas bu kalemden büyük tasarruf ederek karlılıkları patlatmış görünüyor. Hem imalat sanayiinde hem de tüm sektörlerde 2021'den 2022'ye finansman giderleri radikal şekilde düşüyor. 2023 verileri geldiğinde ciroların reel artması karların ise cirolara göre yine çok hızlı artmasını bekliyorum, sebebi ise 2023'te ortalama dolar kuru 2022'ye göre az arttı, TL finansman giderleri ikinci yarı artsa da ilk yarı çok düşüktü.”

TCMB Sektörel Bilançolar verisi, Fortune 500, İSO 500, Capital 500 gibi çeşitli araştırmaların sonuçlarıyla da örtüşüyor. Onlarda da çok yüksek kârlılıklar var.

Bu kâr artışını verimlilik artışı ile açıklamak mümkün değil. Verimlilik bir iki yıl içinde bu kadar kârlılık yaratacak kadar artmış olamaz. Verimlilik verileri böyle bir artışı yansıtmıyor.

Özetle kârları uçuran üç faktör var:

1. İşgücü ödemelerinin dibe vurması,

2. Şirketlerin finansman giderlerindeki düşüşün de yansıttığı gibi önceki bakan Nebati’nin ucuz kredi operasyonu,

3. Şirketlerin “efendim maliyetlerimiz arttı” gerekçesiyle fırsatçı fiyatlamaları…

Gözlem şu: Firmalar, maliyet unsurlarının her birine gelen zamları, oransal olarak nihai ürün fiyatına taşıyor gibi görünüyor. Diyelim enerji mi yüzde 20 zamlandı, firma enerjinin maliyetteki payına değil, nihai ürüne yüzde 20 zam yapıyor gibi görünüyor.

Hülasa…

Daha önce saygın iktisatçılarımızın sömürü oranı, işgücünün milli hasıla payı, yine şirket karlarını gösteren ispatlarını birçok kez bu köşede verdim. Şirketlerin fahiş fiyatlamaları konusunda sözlü çıkışlardan başka bir önlem alınmadı. Ekonomi yönetimi sürekli ücretleri işaret ediyor. Enflasyonun talep çekişli olduğu algısını yaratıyor. Evet, talep görece canlı ama bunun, açlık sınırının yarısı kadar maaş alan emeklinin, asgari ücretlinin harcamalarından kaynaklandığını düşünmek için vicdandan eksik olmak lazım. Ev, araba, arsa satışları, lüks tüketim malı ithalatı gibi birçok kalem bunu gösteriyor. Ama sermaye yanlısı ekonomi yönetimi emeklilere, asgari ücretlilere yüklenmeye devam ediyor. Şaşırmıyorum. Neoliberal, piyasacı, paracı, arbitrajcı, carry tradeci, sermayeci Şimşek ve kadrosunun enflasyonla mücadele programının emekçilere zulme varmasına şaşırmamalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İBRAHİM EKİNCİ Arşivi
SON YAZILAR