İBRAHİM EKİNCİ

İBRAHİM EKİNCİ

Suriye’yi ekonomik olarak toparlama görevi de yakıp yıkanlara verildi

Suriye’yi imar görevi, yeni HTŞ iktidarında. “Sayın Colani” destek talep ediyor. Gelecek mi o destek? ABD, İsrail cephesi ve İsrail destekçisi Batı için sağlam bir satın alma ve bağımlılığını ilerletme fırsatı var. Ortadan kaldırılması gereken hasar büyük. Suriye mahvedilmiş bir ülke. 13 yıldır şiddet altında. Cihatçıların, ilk büyük saldırısından sonra, geriye savaşın derin yıkımı kaldı. Cihatçılar, kendilerine kadar daralan totaliter mantalite çemberinin dışında kalan her şeyi küfür saydı, yakıp yıktılar. Tarih yıkımı dahil.

ekran-resmi-2025-01-02-21-28-09.png

Savaş alanına dönüşen bölgelerden göç, kaçış ve yıkımla geldi bu mahvoluş. HTŞ liderliğinin bu memlekete huzur getireceğine, ekonomisini toparlayacağına hiç umudum yok. İşlerin yolunda gidebileceğini varsayıp siyaset tarafını da dışarıda bırakarak bakarsak, Suriye ekonomisi nasıl toparlanabilir?

Rakamlar uçuşuyor. İnce bir hasar tespiti yapmadan doğruya yakın tahminlerde bulunmak hayli zor. Yıkım kaç milyar dolara ayağa kaldırılabilir? Suriye’nin kendisinin bu yıkımı ayağa kaldıracak kaynağı üretmesi imkânsız. IMF ‘yardım edeceğiz’ dedi. Ama o ve Dünya Bankası -ki burada iş tanımı olarak Dünya Bankası’nın devrede olması beklenir, Batı yanlısı, piyasacı gelişmeleri görmeden kayda değer bir yardımda bulunmaz. Fakat mümkündür ki (Çin + Rusya + İran ekseni dışında, hatta karşıt) bir pozisyonu teşvik etmek, satın almak için kesenin ağzını da açabilirler. Büyük kreditör batılı bankalar için de aynı şeyi söylemek mümkün. Sistem oturmadan bankaların kredi vermeye meyilli olmaları beklenemez. Bu kreditörlerin büyük kısmında Yahudi patronajını da dikkate alırsak, toparlanma kredileri için İsrail’le ilişkilerinin anahtar olacağı açık.

Sükûnet dönerse Suriyeli zenginlerin bir kısmı da dönebilir, bir miktar para girişi beklenebilir. Petrole işaret etmek fazla geçerliliği olan bir kaynağı gündeme getirmiyor. Suriye gaz ve petrol zengini bir ülke değil. Kanıtlanmış petrol rezervlerine göre dünyada 34. sırada. CIA’ya göre 2,5 milyar varil petrol rezervi bulunuyor. (İran’ın 158,4 milyar varil, Irak’ın 142,5 milyar varil petrol rezervi olduğunu dikkate alırsak, enerji varlıklarının fazla önemli olmadığını da anlayabiliriz.) Suriye’nin günlük petrol üretimi cihatçı saldırısı başlamadan önceki zamanlarda 400 bin varile yakındı. Bu miktar 2012’de 151 bin varile, 2013’te ise 45 bin varile kadar düştü. 2018’de 16 bin varile geriledi. Şu sıralar 20 bin varil civarında seyrediyor. (Türkiye’nin üretimi bile günlük 36 bin varil seviyesindedir.) Suriye’nin vaktiyle bunun 10 katını üretebildiğini, durumun toparlanmasıyla savaş öncesi seviyelere erişebileceğini düşünsek bile büyük bir kaynak değil. Günlük 400 bin varil üretim, yıllık 1 milyar dolar civarında kaynak demek! Petrol bölgesinin çoğu (%70 deniliyor), doğalgaz üretimi yapan en büyük ve önemli tesisi Konoko Gaz Tesisi de Kürt bölgesinde. Demek ki enerji kaynaklarının tam devreye girmesi siyasette yol alınmasına da bağlıdır.

Yıkılmış ekonomiler, aynı zamanda büyük işler ortaya çıkardığından hızlı büyüme gösterebiliyor. Bu tarafı bir avantaj desek dahi Suriye’nin kendi kaynaklarıyla toparlanması birkaç on yıl alabilir. HTŞ yönetimi Suudi Arabistan’ı davet etti. Bazı tahminlere göre Suriye’nin toparlanabilmesi için 450 – 500 milyar dolara ihtiyaç var. Bizim Hatay Depremi’nde 6 ilde meydana gelen fiziki hasarın ayağa kaldırılması için bile 103 milyar dolar gerektiği hesap edilmişti. Bu rakam, kabaca, hasarın kaldırılıp yerine yeni yapıların konulmasını öngörüyordu ama Suriye’de bunun dışında işler var. Yollar, köprüler, limanlar, hava limanları, demiryolu ağı yenilenecek. Hasarlı, yağmalanmış işletmelerin çalışabilir duruma getirilmesi de kaynak gerektirecek. Bu hasarı bir iki yılda kaldırıp yerine koyacak olsanız belki 1 trilyon dolar gerekecek. Fakat hayatta bu işler böyle yürümüyor. Kimse çıkarıp böyle kaynakları bir çırpıda kimseye vermiyor. Belki ilk birkaç yılda 50 – 100 milyar dolarlık bir kaynak sağlanabilir. Bu bile ekonomiyi harekete geçirebilir.

Suriye’de sistem oturmadan, hukuk ve güvenlik tam sağlanmadan dahi girebilecek birkaç ülke var: Türkiye, Suudi Arabistan, Emirlikler, Mısır… Türkiye tarafında böyle bir beklentinin, bir “heyecanın” doğduğunu izliyoruz. Bu ülkedeki en önemli işler inşaatla ilgilidir. Türkiyeli müteahhitler bu işlerde iyidir. Dış dünyada çok büyük işler alıyorlar. Kamu garantileri ile Suriye’ye rahatlıkla girebilirler. Türkiye’nin Suriye’ye ihracatı yıllık 1,5 – 2 milyar dolar, ithalatı 350 – 400 milyon dolar seviyelerinde. Bu hızla artabilir. İhtiyaç içindeki Suriye’nin en önemli tedarikçisi Türkiye olabilir.

Fiziki hasarın onarımı dışında Suriye ekonomisini ayağa kaldırmak ne demek?

Savaş öncesi milli hasılayı üretebilir duruma gelmesini alalım. Suriye bazı kaynaklara göre 65 milyar dolar milli hasıla üreten bir ülkeydi. Son yıllar için uluslararası kurumlarda sağlıklı veri yok. Dünya Bankası’na göre en son milli hasıla verisi 23,6 milyar dolar. Bazı verilere göre ise bundan çok daha düşük, 9-10 milyar dolara inmiş durumda. Kişi başına gelir tahmini bin dolar civarında. Enflasyon yüzde 100’ün üzerinde.

Dünya Bankası'nın Mayıs 2024 tarihli son raporunda şu tespitler var:

“Dış şoklarla birleşen on yılı aşkın çatışma, Suriye'nin 2023'teki vahim ekonomik durumunu daha da kötüleştirdi ve Suriyeli hanelerin refahında dramatik bir bozulmaya yol açtı. Devam eden fon eksikliği ve insani yardıma sınırlı erişim, artan fiyatlar, temel hizmetlere erişimin azalması ve artan işsizlik arasında hanelerin temel ihtiyaçlarını karşılama yeteneğini daha da tüketti. (…) Çatışma çiftçilerin kitlesel olarak yerlerinden edilmesi ve altyapı ile sulama sistemlerindeki kapsamlı hasarla ürün veriminde düşüşe yol açarak tarım sektörünü ciddi şekilde etkiledi. Çatışmayla ilgili kesintiler dış ticareti de ciddi şekilde etkiledi. Yurt içi endüstriyel ve tarımsal üretimdeki çöküş, Suriye'nin ithalata olan bağımlılığını artırdı. (…) 2023'te Suriye parası ABD dolarına karşı %141 oranında değer kaybederken, tüketici fiyat enflasyonunun %93 oranında arttı. Ekonomi yavaşlarken, mali gelirler düşmeye devam ediyor. (…) Olağanüstü yüksek belirsizliğe tabi olarak, reel GSYH'nın 2024'te %1,5 daralması ve 2023'teki %1,2'lik düşüşün devam etmesi öngörülüyor. Büyüme için birincil motor olan özel tüketim, yükselen fiyatların satın alma gücünü aşındırmaya devam etmesiyle baskı altında kalmaya devam edecek. Özel yatırımın, istikrarsız bir güvenlik durumu ve önemli ekonomik ve politik belirsizlik ortamında zayıf kalması bekleniyor. Enflasyonun 2024'te yüksek kalması bekleniyor. 2022 itibarıyla yoksulluk nüfusun %69'unu etkiliyor; bu da yaklaşık 14,5 milyon Suriyeliye eşdeğer. Çatışmadan önce neredeyse hiç olmayan aşırı yoksulluk, 2022'de dört Suriyeliden birinden fazlasını etkiledi ve daha da kötüleşmiş olabilir. Aşırı yoksulların %50'den fazlası sadece üç ilde (Halep, Hama ve Deyr-ez-Zor) yaşıyor ve ülkenin kuzeydoğu kesimindeki illerde en yüksek yoksulluk oranı görülüyor. Kadınların başında olduğu haneler ve iç göç etmiş haneler en yüksek yoksulluk riski altında.”

ekran-resmi-2025-01-02-21-35-04.png

Bizim Ticaret Bakanlığı’nın “ülke profili” raporunda, Suriye’nin 2023 yılı milli hasılası 39,5 milyar dolar, kişi başına geliri 2,191 dolar, işsizlik oranını %55 olarak veriliyor. Hangi rakam baz alınırsa alınsın, Suriye milli hasıla üretiminin 3’te 2’sini, iyimser tahminle yarısını kaybetmiş durumda. Dış ticareti 2010 yılında 29 milyar dolar seviyesinde iken 2020’de 5,1 milyar dolara gerilemiş görünüyor. Suriye’nin halihazırda toplam ihracatının 2023 itibariyle %56’sı (363 milyon dolar) Türkiye’ye yapılıyor. İthalatının %60’ı da (2 milyar dolar) Türkiye’den. Suudi Arabistan para verebilir. Batılılar, sağlam bir satın alma karşılığında para verir. Türkiye ihracat ve müteahhitlik kanalından Suriye’de büyük rol alabilir. Böylece yıkımına katkıda bulundukları Suriye’nin ticari faydalarını hasat edebilirler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İBRAHİM EKİNCİ Arşivi
SON YAZILAR