İBRAHİM EKİNCİ
Bir ev kirası bile ödeyemeyen asgari ücrete güzelleme yakışıyor mu?
Kısa Dalga - Gerçekten inanılmaz! Rakamlar, oranlar, grafikler… Ekonomi Bakanı Şimşek, asgari ücrette ne kadar duyarlı davrandıklarını anlatıyor. Bakınca, “Hadi dağılalım, haksızlık ettik. Durumumuz gayet iyimiş” dedirtiyor o oranlar ama dağıldıktan sonra eve giderken iki francala, bir kilo domates, üç tane hıyar almaya kalkışınca, -terslik bu ya tam o gün ev sahibi kira için kapıya dayanınca görüyoruz ki o güzel asgari ücret hepi topu vasat bir evin kirasını bile ödeyemiyor. Bakan Türkiye’de yaşıyor. Bunu bilmiyor olamaz. Gayrimenkul şirketi Endeksa’nın temmuz ayı verisi: İstanbul’da ortalama 100 metrekarelik konutların kiraları ortalama 23 bin 373 TL.
İPA’nın güncel verisi: İstanbul’da ortalama konut kirası 25 bin TL
Zamlı asgari ücret? 22.104 lira!
Oranların, grafiklerin ne hükmü var burada?
Eğer grafikler, oranlar hayatı karşılamıyor, başka telden çalıyorsa dönüp bakılacak yer rakamlardır. Mesela Bakan anlatıyor:
“Hükümetlerimiz döneminde daima çalışanlarımızın yanında olduk. (…) Asgari ücret enflasyonun üzerinde artıyor. 2023 yılında enflasyon yüzde 64,8, asgari ücret artışı yüzde 107,3 gerçekleşti. 2024 yılı enflasyon gerçekleşme beklentisi yaklaşık yüzde 45 seviyesindeyken asgari ücret yüzde 49,1 arttı. 2003-2024 döneminde yıllık ortalama büyüme yüzde 5,3 iken asgari ücrette reel artış yüzde 5,6 gerçekleşti.”
Böyle mi? İktisatçı Akın Rota yazmış:
“Ben de 2005-2024 yılları arasında asgari ücretin reel olarak %212 arttığını hesaplamıştım. Fakat aynı dönemde GSYH'de %263 arttığından refah artışından payı asgari ücretlinin değil başkalarının aldığı da ortadaydı. Sn. Bakan ise GSYH artışının asgari ücret artışının altında kaldığını ifade ediyor. Aradaki fark nereden kaynaklanıyor bilmiyorum ama sunumu hazırlayanların cevap verebilmesi için kaynağımın TÜİK'in "Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış harcamalar yöntemiyle zincirlenmiş gayrisafi yurt içi hasıla hacim endeksi ve değişim oranları" olduğunu yazayım.”
Gelelim dolar hesabına. Bakan diyor ki, “2002’de 112 dolar olan asgari ücretin ABD enflasyonuna göre bugünkü karşılığı 196 dolardır. 2025 yılı için asgari ücret güncel kurla 620 doların üzerindedir. Asgari ücretin dolar karşılığı 2002 yılı seviyesinin 5,6 katına, ABD enflasyonuna göre düzeltilmiş olarak ise 3,2 katına yükseldi.”
Bakan Şimşek, Akın Rota’nın haklı olarak işaret ettiği gibi “Asgari ücret yıllık büyümelerini de artışları bu sefer neden 2005'ten değil 2002'den başlatıyor? Sonra karşılaştırmalar 2003 yılını baz alarak” baz etkisini kullanmanın güzel bir örneğini veriyor ama tek sorun bu değil. En büyük sorun kur seviyesi… Kurun baskılı oluşu.
Baskılı kur, Şimşek’in dezenflasyon programının politika faizinden sonraki ikinci en önemli unsuru. Daha bir iki hafta önce Fed faiz indirip, 2025 için daha az indirim sinyali verdiğinde doların hareketlendiğini, bizde ilk kez 35 TL’yi geçtiğini, aynı hafta MB rezervlerinde 7 milyar dolar civarında bir azalma olduğunu, kurun baskılandığını görmemiş miydik?
2024’ü %45 – 46 enflasyonla bitireceğiz gibi görünüyor.
Peki bu yıl dolar kuru ne kadar arttı?
2 Ocak 2024’te dolar kuru 29.6675 TL’ydi. Şimdi 35,15 TL. Değişim oranı %18,5!
Enflasyondaki artış, kur artışının 2,5 katı.
Bu, hayatın olağan akışına uygun mudur?
Bu baskılı kura bölüp vatandaşa rakam satmak uygun mudur?
Bakan diyor ki “Mevcut asgari ücret seviyemiz Romanya, Bulgaristan, Meksika, Çin, Brezilya, Güney Afrika, Endonezya, Rusya, Mısır ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelere göre daha yüksektir.”
Peki, kur eğer enflasyon kadar artsaydı bunu söyleyebilir miydiniz?
2023’teki baskı farkını gidermeden bakalım. Sadece 2024’te kur, enflasyon kadar artsaydı dolar 43,15 lira olmalıydı. O zaman da asgari ücret 626 dolar değil 512 dolar olurdu.
Kur baskılı. Bunun tartışılır tarafı yok. Ama altın öyle değil. Bakan neden altın hesabı yapmıyor? Prof. Dr. Aziz Çelik hoca işaret etmiş:
“Asgari ücrette hatalı dolar hesapları yapanlar neden altın hesabı yapamıyor? DİSK-AR verilerine göre 2005'te yıllık asgari ücretle 31,5 cumhuriyet altını alınabiliyordu. Yeni 2025 asgari ücretiyle yıllık yaklaşık 13,5 cumhuriyet altını alınabiliyor. O da şimdilik! Yıl içinde kaça düşer kim bilir! Asgari ücretli çalışanın yaklaşık 18 cumhuriyet altını kaybı var. Vatandaş altın hesabını sever. Bir de altın hesabı yapsanız!”
Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu yazmış:
“Mehmet Şimşek haklı, asgari ücret gerçekten 575 dolardan 620 dolara yükseldi. Eğer bu parayla sık sık yurtdışı tatillere gidiyor, markalı ürünler satın alıyorsanız hayat size güzel! Ancak ücretimle taze sebze-meyve, et, peynir tüketeyim derseniz yandınız!”
Hiçbir rakamın hükmü, geçerliliği yok.
Önemli olan asgari ücretin vatandaşa asgari bir geçim sağlayıp sağlamadığı!
Ekonomist İnan Mutlu, asgari ücretlinin sepetinden tutup çıkarmış, sebze, meyve, kreş, kira artışlarına bakmış:
”Mehmet Şimşek göreve geldiğinden beri asgari ücret yüzde 98 arttı. Buna karşılık; üniversite fiyatları %376, kreş fiyatları % 222, kiralar % 221, sebze fiyatları % 141, taze meyve fiyatları % 121, kuzu eti fiyatı % 113, ilaç fiyatları % 112, TÜFE % 109 arttı ama asgari ücret enflasyona ezdirilmedi (!)”
Gazeteci İsmail Saymaz da önemli bir başka boyuta işaret etti:
“Bir çalışanın ev alması için 631 maaş (52 yıl) birikim yapması gerekiyor. Mehmet Şimşek’in asgari ücret bakımdan bizden geri olduğunu iddia ettiği Romanya’da 173, Bulgaristan’da 199 maaş yetiyor. Neyse, Şimşek rahat olsun. Bizden kötüsü de var. 684 maaşla Nepal.”
Bize oranlar veriyor Bakan. Ama bizim gerçeğimiz tamamen farklı yerde. Özellikle birçok rakamın tartışmalı olduğu bir devirde, asgari ücretteki artışı nominal rakamlar üzerinden hesaplamak saçma sapan bir sonuca götürebilir. Mesela enflasyon rakamları tartışmalı. Eğer bunda bir parça haklılık payı varsa Bakan’ın ileri sürdüğü bütün rakamlar havada kalabilir. Tek bir güvenli yol var: Asgari ücretin satın alma gücü! Asgari ücret mantıklı insani bir sepete dönüştürülüp, artışını her dönem o sepetin seviyesine çekmeli. Adaletsiz mi?