CHP'nin görmesi gereken tablo ve yeni anayasa meselesi

SEDAT BOZKURT


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tekrar siyasetin direksiyonuna geçti ve toptan siyaseti, en sevdiği ve uzun tartışmalara gebe alana taşıdı. Siyaset şimdi olası ikili görüşmeler üzerinden yeni anayasayı tartışıyor. Önümüzdeki hafta CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile Erdoğan bir araya gelecek. Bu görüşmenin alt yapısını da stratejik bir planlama ile gerçekleştirdi Erdoğan. TBMM’deki kokteylde özel oda ve özel oturma düzeni oluşturuldu. Orada gerçekleşen ilk temas ile görüşmenin teknik detayları özel kalemlere bırakıldı.

Nedeni bilinmemekle birlikte Özgür Özel’in bu görüşmeye çok istekli olduğu ortada. Aynı heyecanı iktidar medyasındaki Özel ilgisinde de görüyoruz. Özel’in Erdoğan’ın karşısına geçerek ülkedeki muhtelif haksız ve hukuksuzlukları yüzüne karşı dillendireceği için politik bir heyecan duyması normal. Ama anlatacağı her meselenin tüm detaylarına vakıf bir siyasetçinin karşısına gittiğini de hatırlatmak lazım. Özellikle yargı alanındaki hukuksuzluklardan Erdoğan’ın habersiz olduğunu düşünen var mı ülkede bilemiyorum.

Bir ülkede ana muhalefet partisinin lideri ile cumhurbaşkanının görüşmesinden daha normal ne olabilir ki? Ama memlekette hiçbir alanda normal kalmadığı için böyle sıradan rutin, olması gereken bir görüşme bile çok geniş tartışmalara neden oluyor.

Rakipleriyle herhangi bir televizyon kanalında karşı karşıya gelmeyen, bir nevi konferansa dönen iktidar yanlısı kanallara çıkmanın dışında hiçbir gazetecinin karşısına çıkmayan, iktidar medyasının üyelerine bile serbestçe soru sordurmayan bir politikacı Erdoğan. Bunun normal bir durum olduğunu kendi medyasındakiler bile ifade edemez. O nedenle cumhurbaşkanı ile ana muhalefet partisinin liderinin görüşmesini kimse normal, doğal ya da olağan gibi anlatmaya çalışmasın. Arkasında o hep bildiğimiz saklanan bir niyet olduğu kesin.

AKP’nin tezi “sivil ve yeni” bir anayasa yapmak. Anayasa konusunda pek çok yazı yazdım. Onları burada tekrarlamanın anlamı yok. Ama memleketin anayasa dersi görülen bir hukuk fakültesi amfisine döndüğünü tekrarlayayım. Herkes içeriğini bile bilmeden bir anayasa tartışmasına girmiş vaziyette. Anayasanın uygulanmamasından kaynaklanan sorunlar bile anayasaya bağlanıyor. Bu anayasa meselesi hakikatten iktidar için “çaya, çorbaya” limon ya da her derdin devası aspirin gibi. Halen mevcut anayasanın hangi maddesinin iktidara sıkıntı yarattığını ögrenebilmiş değiliz. Örneğin yargı bağımsızlığını kurmak istiyorsunuz da hangi anayasa maddesi buna engel oluyor? Ya da ekonomide alacağınız kararlara engel teşkil eden hüküm hangi anayasa maddesinin içinde yer alıyor? Bu sorulara yanıt doğal olarak yok.

Sorunlar başka aslında, uygulanmayan Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları, kullandırılmayan ve anayasal hak olan gösteri, toplantı ve yürüyüş hakkı somut birkaç örnek. Anayasayı yorum hakkı, sadece sicil amirine yaranmak isteyen bir danışman avukata bırakıldığı için Külliye'de anayasadan kaynaklanan bir sıkıntının da olmaması gerekir.

Anayasaları yapan da değiştiren de parlamentolardır. Anayasalar ortak mutabakat metinleridir. Ve herkesi bağlar. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın, onu bizzat uygulamakla görevli makamlar tarafından defalarca ihlal edildiğine tanıklık yaptık. Bu, anayasa tartışmalarında hiçbir zaman unutulmaması gereken bir durumdur.

Ve anayasa değişiklikleri parti genel başkanları ile görüşülür, cumhurbaşkanları ile değil. Külliye'ye giderek anayasa değişikliği görüşülmez. TBMM Başkanı doğru bir iş yaparak anayasayı değiştirme yetkisi olan TBMM’nin çatısı altında grubu ya da temsilcisi bulunan partilerin grup başkanları ile görüşeceğini açıkladı. Hepsini tek tek ziyaret edecek. Çünkü TBMM Başkanı olarak yeni anayasanın yapılmasına öncülük etmek istiyor. Görevleri arasında bu da var.

Anayasa değişikliği talebini dillendiren Erdoğan, görüşme talebini ileten ise Özel. Burada da sıkıntılı bir tablo mevcut. Anayasa değişikliği konusunda destek ya da katkı talebinin sahibi AKP genel başkanı ise aynı TBMM başkanı gibi liderleri ziyaret etmeli. Özel’in Erdoğan’ı sadece bu amaçla ziyaret etmesi, görüşmenin AKP Genel Merkezi yerine Külliye’de yapılması politik olarak doğru değildir. Ucube sistem nedeniyle Cumhurbaşkanı olarak görüşeceği isim seçimlerde karşısına rakip olarak çıkacak bir politikacıdır. Bu ayrımı görüşme aşamasında bile iyi yapmak gerekir.

Erdoğan anayasal hakkından bir fazlasını kullanarak 3. kez cumhurbaşkanı seçildi. Şimdi 4. kez aday olmanın peşinde. 4 yıl öncesinden anayasa tartışması açmasının kökeninde de bu yatıyor. Bunu açıkça dilendiremiyorlar. Hatta bunun için verecekleri tek tavizi de haftalar öncesi yazmıştım “partisiz cumhurbaşkanı” diye.

CHP’nin, siyasetten kopuk halini bir kenara bırakarak görmesi gereken bir tablo var önünde. Son yerel seçim sonuçları Erdoğan döneminin bittiğini ilan etti. Şimdi bunu muhalefetin çok iyi yönetmesi gerekiyor. Toptan muhalefetin, sendikaların, meslek odalarının tüm sivil toplum örgütlerinin önündeki görev budur. Bunu yönetemezse neler olacağını kestirmek güç değil.

Anayasa değişikliğinin bu dönem gerçekleşmesi mümkün değildir. 2007’de konjonktür uygundu; referandumla anayasa değişikliğine yüzde 68 evet dendi. Katılım ise sadece yüzde 68’di. 2010 referandumuna yüzde 58 evet dendi. Katılım yüzde 73’dü. 2017 referandumunda evet oranı yüzde 51’di. O da tartışmalıydı. Katılım ise yüzde 85’di. AKP’li seçmen bile cumhurbaşkanlığı sistemine önemli ölçüde destek vermemişti. Her 3 referandumun ortaya koyduğu somut tek bir sonuç var, o da AKP’nin içeriği ne olursa olsun halkın önüne bu sefer koyacağı sandıktan istediği sonucu alamayacağıdır. 3 referandum deneyimi ve son yerel seçim sonuçları bunu kesin olarak göstermektedir.

Ayrıca bu seçim sonuçları göz önünde bulundurulduğunda, önümüzdeki süreçte uygulanacak olan ekonomi programının etkisiyle girilecek 2028 seçimlerini tahmin etmek de zor değil. Sistem belli, 1. turda artık kimse yüzde 50 artı bir oyu alarak kazanamayacak. Erdoğan’ın, koşulların uygun olması halinde aday olabilse bile 2. turda kazanma ihtimalinin bulunamadığı görülüyor. Çünkü önümüzdeki seçimlerde kendisi kadar güçlü en az 3 aday ile yarışacak. Ve bu sefer muhalefeti kurgulama olanağı da bulunmuyor. Çünkü karşısındaki muhalefet sadece CHP’den oluşuyor…

Önceki ve Sonraki Yazılar
SEDAT BOZKURT Arşivi
SON YAZILAR