SEDAT BOZKURT
Siyasette babalar ve çocukları
CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın kızı Aslı Baykal’ın açıklamalarıyla Türkiye siyasetinde bir kez daha “siyasette babalar ve çocukları” gündeme geldi. Bir kez daha geldi dememim nedeni var. Çünkü bu ilk değil.
Bu politik modelin muhtelif ülkelerde de örnekleri var. Orta Asya ülkeleri ilk akla gelenler. Mesela Türkmenistan… 9 ay kadar önce baba Gurbangulı Berdimuhammedov başkanlık makamını oğul Serdar Berdimuhammedov’a devretti. Bu devir şeklen de olsa bir seçim ile gerçekleşti. 2016 yılında siyasete giren oğul Berdimuhammedov hızlı bir yolculukla bakanlık ve valilik koltuklarına oturduktan sonra başkanlığa ulaştı. Bu coğrafyadan çok bildik bir örnek de Azerbaycan’da yaşandı. Haydar Aliyev ölünce hemen yerine oğul İlham Aliyev geldi. Haydar Aliyev 2003 yılında 236 günlük bir hastalık döneminden sonra yaşamını kaybetti. Ölümünden önce yapılan seçimlere doğal olarak katılamadı. Bu seçimlere oğul Aliyev katıldı ve yüzde 84 ile başkan seçildi.
Yönetim biçimini “komünizm” olarak tanımlayan Kuzey Kore’de de iktidar babadan oğula geçiyor. Kim Jong-il başkanlığı babasından devraldı. Aslında Kim hanedanın küçük oğluydu. Büyük oğul Kim Jong-nam önce kaçak olarak Japonya’ya giderken yakalandı. Sonra da Çin’e yerleşti ve orada yaşamaya başladı. Kuzey Kore yönetimini eleştiriyor. Hanedanlar için sıra dışı bir durum bu…
Sandıkların kurularak seçmenlerin oy kullanarak başkan seçmeleri bu ülkelerde demokrasi olduğu anlamı taşımıyor. Demokrasisi olmayan ülkelerin bir nevi normali bu. Bu normal demokrasileri olan ülkeler için hayli anormal. Bunun da en iyi örneği Amerika’da yaşandı. ABD’nin 43’üncü başkanı, ABD’nin 41’inci başkanının oğlu oldu. Baba George Herbert Walker Bush 1989-1993 tarihleri arasında oğul George Walker Bush 2001-2009 arasında 2 dönem başkan olarak görev yaptı. İsimlerinin bile aynı olması nedeniyle bu iki başkana hep baba Bush ya da oğul Bush denildi.
Bizdeki durum
İsmet İnönü 12 yılı kesintisiz olmak üzere toplam 17 yıl 11 ay başbakanlık yaptı. Oğlu Erdal İnönü başbakanlık koltuğuna otursaydı, babasından tam 63 yıl sonra başbakanlık koltuğuna oturan 2’inci İnönü olacaktı. Ama siyaset onu Başbakan Yardımcılığına kadar getirdi. Erdal İnönü siyasete girmeyi zor kabul etmişti ama ayrılışı kolay oldu. 12 Eylül darbecilerinden veto yemesine karşın kapatılan CHP’nin yerine kurulan ve daha sonra Halkçı Parti ile birleşerek adını SHP yapan SODEP’in kurucu genel başkanıydı ve ilk ara seçimde, 1984 yılında milletvekili oldu.
Erdal İnönü siyasete giren bu anlamda ilk isim değildi. Adnan Menderes’in oğlu Aydın Menderes siyasete atılan ve kalıcı olan ilk siyasetçi oğluydu. Bu gibi durumlarda siyasetteki bilinirliği olan soy isim hayli avantaj sağlıyor. Menderes soy ismi de her dönem özellikle sağ siyasetin ilgisi çekmiştir. Aydın Menderes AP’den ayrılanların kurduğu Demokratik Parti’nin Aydın İl Başkanı olarak siyasete atıldı. Daha sonra Adalet Partisi Milletvekili oldu. 1980 darbesinden sonra 10 yıl siyasi yasak geldi. Yasakların kalkmasından 4 yıl sonra Büyük Değişim Partisi’ni kurdu, Demokrat Parti ile bu parti birleşince de DP Genel Başkanı oldu. 1995 yılında Refah Partisi’ne geçti milletvekili oldu. RP’den sonra kurulan Fazilet Partisi’nden de 1999 yılında ayrıldı.
Aydın Menderes ve Erdal İnönü siyasette yarattıkları etki ile hiçbir zaman “sadece babalarının oğulları” olarak anılmadılar.
MHP siyasetinin kurucusu Alpaslan Türkeş 1997 yılında partinin genel başkanı iken vefat etti. Olağanüstü toplanan MHP kurultayında oğlu Tuğrul Türkeş de genel başkanlığa aday oldu. Ama kurultay çıkan olaylar nedeniyle tamamlanamadı. Daha sonra toplanan kurultayda ise Devlet Bahçeli genel başkanlığa seçildi. Tuğrul Türkeş MHP’den ayrılarak ATP’yi kurdu, ittifak denemelerinde başarısız oldu. 2007 yılında Bahçeli’nin davetiyle MHP’ye döndü ve milletvekili seçildi. 2011 seçimlerinde Tuğrul Türkeş MHP’den anneleri ayrı kardeşi Kutalmış Türkeş de AKP’den milletvekili seçildiler. Böylece bir siyasetçinin 2 oğlu 2 ayrı partiden milletvekili seçilerek TBMM’de görev yaptılar. (soy isim bu kadar önemli olabiliyor bazen siyasette) 2015 yılında kabinede görev alması nedeniyle Tuğrul Türkeş’in yolları MHP ile ayrıldı. Ancak 1 yıl kadar sonra MHP Tuğrul Türkeş’in politik olarak yanına gelerek AKP ile ittifak kurdu ve yollar tekrar birleşti. Tuğrul Türkeş de siyasette babası gibi başbakan yardımcılığı koltuğuna oturdu.
Türk siyasetinin ilginç aktörlerinden Osman Bölükbaşı’nın diplomat olan Oğlu Deniz Bölükbaşı da MHP’den milletvekili olarak siyasette bir dönem yer aldı. 2011 yılındaki MHP’yi hedefine koyan kaset tartışmaları nedeniyle siyasi hayatını noktaladı, 2018 yılında da vefat etti.
Başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı koltuklarına oturan Turgut Özal’ın oğlu Ahmet Özal da uzun süredir siyaseti deniyor. 1999 yılında Malatya’dan bağımsız milletvekili seçildi. 2009 yerel seçimlerinde ANAP İstanbul adayı oldu. 2014’de Ana Parti’yi kurdu, 2015 seçimlerinde Saadet Partisi Mardin adayı oldu. Ahmet Özal şimdi Tek Parti’nin genel başkanı olarak halen siyaset sahnesinde yer alıyor.
Millî Görüş hareketinin kurucusu Necmettin Erbakan’ın oğlu Muhammet Ali Fatih Erbakan da siyaseti tercih eden siyasetçi çocuklarındandır. 1999 yılında babasının siyasi hareketine katıldı, parti genel merkez yönetiminde görev aldı. 2011 yılında babası hayatını kaybetti. 2014 yılında Saadet Partisi’nin genel başkanlığına aday oldu ama kaybetti. 2018 yılında Yeniden Refah Partisi’ni kurdu. Halen bu partinin genel başkanı.
Deniz Baykal’ın kızı aslı Baykal da CHP’den eleştiriler getirerek istifa edince bir anda politik önemli bir figür haline geldi. Sağlık sorunları nedeniyle milletvekili yapılması eleştirilen Deniz Baykal’ın yerine Kemal Kılıçdaroğlu Baykal’ın oğlu ya da kızını aday yapacaktı. Ama Deniz Baykal kendisi aday olmayı talep edince Aslı Baykal’a Meclis’in yolu da kapanmış oldu. Bugüne kadar hiçbir siyasi faaliyetiyle gündeme gelmeyen Aslı Baykal, CHP’ye dönük eleştirilerini, Cumhur İttifakıyla aynı içerikte yapınca doğal olarak gündem oldu. Daha önceki pratiklere bakınca CHP geçmişli ya da Baykal gibi siyasette bilinir bir soy isim AKP’de her dönem yer buluyor.
Soylu'ya kimler karşı?
Son günlerin yine en çok tartışılan ismi İçişleri Bakanı Süleyman Soylu. Halen MHP ve Devlet Bahçeli tarafından desteklendiği ve makamını bu sayede muhafaza ettiği konuşuluyor. Devlet Bahçeli olmasa bile MHP’liler bunu açıkça dile getiriyorlar. Soylu’yu MHP muhafaza ederken AKP ve devlet içinde pek çok cephede mücadele veriyor. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve MİT Başkanı Hakan Fidan, Soylu ile zorunlu olmadıkça yan yana bile gelmemeye özen gösterenlerden. Partide AKP Genel Başkan vekilleri Binali Yıldırım ve Numan Kurtulmuş’un da Soylu ile arasının iyi olmadığı uzun zamandır biliniyor. Soylu’yu AKP içindeki Millî Görüş kanadı istemiyor.
Bu yazının giriş kısmındaki öyküyle bağlantılı olması açısından anlatalım; Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak da siyasete bakan olarak giriş yaptı. Aslında Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan da bir biçimde, yukarıdaki örneklerle örtüşmeyen bir faaliyet pratiğiyle siyasetin içinde sayılır. Bu 2 isim Bilal Erdoğan ve Berat Albayrak da Soylu’ya açıkça cephe almış vaziyetteler. Bakanlıktan ayrıldıktan sonra hiçbir aile fotoğrafı karesinde göremediğimiz Berat Albayrak’ın Erdoğan’a kırgınlığının halen sürdüğü ve Soylu kabineden ayrılmadan bu kırgınlığın da bitmeyeceği Ankara’da konuşulan dedikodulardan. Soylu’ya alınan bu tavır, ailelerin bayramlarda bile bir araya gelmelerini engelliyormuş.
Bu arada tarihsel bir not olarak belirtelim, damatların siyasette aktif olduğu dönem cumhuriyet dönemi değil Osmanlı dönemi…