MEHMET ÇETİNGÜLEÇ

MEHMET ÇETİNGÜLEÇ

Ecevit yaşasa kimi desteklerdi?

Mehmet ÇETİNGÜLEÇ


Prof. Dr. Fahri Ecevit, 1943-1950 yılları arasında CHP Kastamonu milletvekilliği yapmıştı.

Çok partili siyasi yaşamın önünü açan CHP’nin 14 Mayıs 1950 genel seçiminde uğradığı yenilgiye üzülüp felç geçirdi.

Konuşmakta güçlük çekiyordu. Oysa konuşmayı seven, sosyal ilişkileri kuvvetli biriydi. Bu durum ona ağır geldi. Yaşamını yitirdi…

xxx

Babasından 7 yıl sonra, 27 Ekim 1957 genel seçimlerinde CHP kadrolarına bu kez 32 yaşındaki Bülent Ecevit katıldı.

Ankara Milletvekili olarak.

İnönü, Ecevit’i yanından ayırmıyordu.

İktidarda 1950’den beri Demokrat Parti vardı.

O tarihte en büyük iletişim aracı radyoydu ve tamamen DP’nin kontrolüne geçmişti. Meclis’te muhalefetin konuşmaları iktidar tarafından 3 dakika ile sınırlandırılmıştı.

CHP Grubu adına bazen Bülent Ecevit kürsüye çıkıyor ama ek süre verilmediği için konuşmaları yarım kalıyordu.

Türkiye olaylarla çalkalanıyor, milletvekilleri Meclis’te dövülüyor, gazeteciler tutuklanıyordu. Hızını alamayan iktidar Meclis’te 15 milletvekilinden oluşan Tahkikat Encümeni kurmuştu. Encümene siyasi faaliyetleri yasaklama dahil geniş idari ve adli yetkiler verilmişti.

Ecevit, RAHŞAN isimli kitapta o dönemi “Demokrasinin içeriden yıkıldığı günler” diye anlatıyor.

xxx

Hitabeti ve yabancı dile hakimiyetiyle kısa sürede dikkat çeken Bülent Ecevit, 1961 seçimlerinden sonra kurulan CHP-AP koalisyon hükümetinde Çalışma Bakanlığına getirildi. Sendikal özgürlük, toplu sözleşme, grev hakkı gibi çalışma hayatına yönelik devrim niteliğinde reformlar o dönemde yapıldı.

Yıldızı iyice parlamıştı.

Bakanlıktan sonra CHP Genel Sekreteri ve Genel Başkan oldu.

CHP’nin lideri, Türkiye’nin “Karaoğlan”ıydı.

Kıbrıs Barış Harekatı emrini Başbakan Bülent Ecevit verdi.

İnönü’nün birkaç kez gerçekleştirmek istediği, ancak ABD’nin baskısı nedeniyle ertelenmiş bir operasyondu bu.

Kıbrıs’ta Rum cuntacıların Temmuz başında darbe yapmasını fırsat bilen Ecevit, 20 Temmuz 1974’te Barış Harekatını başlattı.

O artık Kıbrıs Fatihiydi.

Dağlara taşlara adı yazılıyordu.

Ecevit demek CHP demekti.

Ecevit’le birlikte CHP de güçlendi.

1977 genel seçimlerinde CHP yüzde 41.38 oy aldı. Bu çok partili siyasal yaşama geçildikten sonra solun ulaştığı en yüksek oy oranıydı…

xxx

“Ecevit yaşasa kimi desteklerdi” sorusunun yanıtı bu geçmişte gizlidir.

xxx

12 Eylül askeri darbesinden sonra siyasal koşulların değişmesi nedeniyle DSP’yi kurdu.

Ancak CHP’liler Ecevit’le duygusal bağlarını hiçbir zaman koparmamıştı. O hep CHP’nin “efsanevi genel başkanı” olarak kaldı.

Ecevit’in, İnönü döneminden itibaren zaman zaman CHP’ye yönelttiği eleştirilerin altında,

partiyi daha da güçlendirme isteği yatıyordu.

xxx

Yani…

Ecevit’i CHP’den CHP’yi Ecevit’ten koparmak, tüccar kafalı siyaset figüranlarının güncel çıkarlar için yaptıkları açıklamalarla olabilecek bir şey değil.

Çünkü…

O babadan kalma bir CHP’liydi.

O, Türkiye Cumhuriyetinin kurucularından, Atatürk’ün silah arkadaşı İnönü’nün siyaset arkadaşıydı. İnönü özellikle dış temaslarında Ecevit’i yanından ayırmazdı.

CHP’de ilk kuşakla bugünkü kuşaklar arasındaki en güçlü köprüdür Ecevit.

CHP’yi zenginleştirmiş, derinleştirmiş, “halkçı” damarı güçlendirmiş, “ortanın solu” hareketiyle merkezin soluna çekmiştir.

Bugün milyonlarca gencin üniversite mezunu olmasını sağlayan açık öğretim, işten çıkarmaları yasaklayan iş güvencesi yasası, işe alımları torpil yerine sınava bağlayan KPSS gibi etkisi hala devam eden uygulamalar Ecevit’in CHP ve DSP Genel Başkanlıkları döneminde başlatmıştır.

CHP ile DSP arasındaki -küçük hesaplarla koparılıp atılan- gizli bağın temelinde “ortak genel başkan” vardır…

xxx

CHP ile mütedeyyin kesimi buluşturan, DSP’yi kurduktan sonra “inançlara saygılı laiklik” yaklaşımıyla sağ kesimi sola çekmeyi başaran da Ecevit’tir.

Kendisi sağa kayan değil, sağı sola yaklaştıran liderdir…

Şimdi DSP genel merkezinde oturup milletvekilliği teklifi gelmesini bekleyen tembellerin ondan hiçbir şey öğrenemediği anlaşılıyor.

Oysa Ecevit 1985 yılında 60 yaşındayken DSP ile yeni bir başlangıç yapmış, 1991 yılında 7 milletvekili ile partisini Meclis’e taşımış, 1995 yılında 70 yaşında partisinin milletvekili sayısını 76’ya çıkarmıştır. Ecevit’in DSP’si 1999 genel seçimlerinden yüzde 22.18 oy oranı ve 136 milletvekili ile birinci parti olarak çıkmıştır. Bülent Ecevit, DSP’yi iki kez iktidara taşımış, gazeteler “74’lük devrimci” manşetini atmıştır.

xxx

DSP’nin Ak Parti milletvekili adayı olan “mirasyedi” Genel Başkanı Önder Aksakal, kendini temize çıkarmak için bulunduğu yere Ecevit ve Deniz Gezmiş’i de çekmek istiyor.

Önce “Ecevit yaşasa Cumhur İttifakını desteklerdi” dedi. Sonra Deniz Gezmiş’i ekledi.

Bir sandalye için gözünü o kadar karartmış ki önümüzdeki günlerde “Atatürk yaşasa Cumhur ittifakını desteklerdi” diyebilir!

xxx

Kısa Dalga’ya konuşan DSP eski Genel Başkanı Zeki Sezer “İlkesel ve felsefi olarak DSP’nin orada değil, onun tam karşısında olması gerekirdi. DSP’nin varoluş sebebi bunu gerektirir” dedi.

Ama Demokratik “Sol” Partinin Genel Başkanı bir sağ partiden milletvekili adayı olmayı içine sindirebiliyor. Dahası, gittiği yerde göze girebilmek için CHP’ye “küffar” diyor.

34 DSP 01 plakalı araç DSP eski İstanbul İl Başkanı Hasan Fehmi Yavuzalp’a ait.

Aracı park yerine bırakmış.

Döndüğünde arka camın üzerinde şu notu bulmuş:

“Sen Kafir…”

Yavuzalp, “Plakadaki DSP ve 01 yazısını gören bir vatandaş DSP Genel Başkanının aracı zannetmiş olabilir” diyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
MEHMET ÇETİNGÜLEÇ Arşivi
SON YAZILAR