Geniş bir perspektifte Türkiye gerçeklerini sıraladı TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Ömer Aras konuşmasında.

Kartalkaya yangınında yaşamını yitiren 78 candan da söz etti, depremlerde ölen on binlerden de, madenlerde hayatını yitirenlerden de…

Eğitimden toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, beyin göçünden hayat pahalılığına, enflasyondan nepotizme dek hemen her alanda yaşanan haksızlıklara hukuksuzluklara değindi.

Konuşması bunlarla sınırlı kalsa büyük bir sorun olmayabilirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan çıkar ve “Haddini bil TÜSİAD“ der, konu kapanırdı.

Gelin görün ki iktidar kanadını zıplatan alana girdi TÜSİAD YİK Başkanı Aras; yargı eliyle siyasetin ve toplumun dizayn edilmeye çalışılmasına.

“Son haftalarda politik hayatta da olağanüstü olaylar yaşıyoruz“ diye söze başladı Aras, seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınıp yerlerine kayyım atandığını anımsattı.

İsim vermeden Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın önce hakkında soruşturma başlatıldığını sonra farklı bir nedenle tutuklandığını anlattı.

Yine isim vermeden menajer Ayşe Barım’ın tutukluluğuna değindi.

Ve yine isim vermeden “Bir büyükşehir belediye başkanı hakkında, yaptığı konuşmalar nedeniyle basın toplantısından dakikalar sonra soruşturmalar açılıyor“ dedi.

Elbette Aras’ın kimi kastettiğini herkes çok iyi biliyordu.

Yine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik bir davayla bağlantılı “bilirkişi“ ile yapılan görüşme nedeniyle yaşanan gazeteci gözaltıları ve tutuklanmalara değindi Aras.

Teğmenlerin ihracını söyledi.

Bütün bu olayların “toplumda endişe yarattığını ve güveni sarstığını“ vurguladı.

İşte Saray iktidarını AKP’siyle MHP’siyle çıldırtan da konuşmanın bu kısmı oldu.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanından bakanlarına, medya tetikçilerinden trollerine Saray avanesi “Haddini bil TÜSİAD“ diye saldırmaya başladı Aras’a.

Saldırıların eksenini de Ekrem İmamoğlu ve CHP oluşturuyordu.

Aras’ın konuşma metnini “İmamoğlu’nun konuşma metinlerini yazan ajans yazmış“ diyenini mi ararsınız, “TÜSİAD, İmamoğlu’na sinyal çakıyor. Rotayı sana kırdık“ diyeni mi ararsınız, “CHP sözcüsü basın toplantısı söylese ancak bu kadar söyler“ diyeni mi ararsınız, “terör örgütü ağzıyla konuştu“ diyeni mi ararsınız, “kayyımlara karşı çıkarak teröre yardım yataklığı mı savunuyor“ diyeni mi ararsınız “İşareti İmamoğlu vermiş“ diyeni mi ararsınız, “hükümetimize muhtıra veriyorlar“ diyeni mi ararsınız…

Evet, Aras’ın başına da “toplumda endişe yarattığını ve güveni sarstığını“ söylediği şey geldi.

Konuşmasının hemen ertesi günü hakkında soruşturma açıldı. Hem de “…bir kısım soruşturma ve kovuşturmalarla ilgili yargıyı telkin ve yönlendirme ile gerçeğe aykırı, kamu barışını bozmaya elverişli nitelikli sözler sarf ettiği iddiasıyla adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve gerçeği aykırı bilgiyi alenen yayma“ suçlarından…

Aramayın öyle bir suç bulamazsınız Aras’ın konuşmasında. Suçu, konuşmuş olmak hem de iktidarın çizdiği çerçevenin dışına çıkarak konuşmak… Milyonların bildiği gerçekleri sıralamak.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ne diyordu Aras’ın sözleri için:

“Sivil toplum kuruluşlarının görüş açıklaması elbette demokratik bir hak olmakla birlikte, yargıyı ve siyaseti yönlendirme çabaları, demokrasinin ruhuna ve hukukun üstünlüğü ilkesine aykırıdır.“

Konuş ama haksız gözaltılar, tutuklamalar, soruşturmalar ve kayyımlardan söz etme diyor yani Bakan Tunç.

Oysa ülkenin üzerine çöken karanlık kabus o kadar büyüdü ki artık patronlar kulübü de azade değil bu karanlıktan.

Peki şimdi ne olacak?

50 yılı aşkındır Türkiye’nin önde gelen girişimcilerinin ve iş dünyası yöneticilerinin oluşturduğu bir sivil toplum kuruluşu olan TÜSİAD’dan söz ediyoruz.

4 bin 500'e yakın şirketi temsil eden, kamu dışı milli gelirin yarısını oluşturan, dış ticaretin yüzde 85'ini gerçekleştiren, kayıtlı istihdamın yüzde 50'sini sağlayan, kurumlar vergisinin yüzde 80'ini ödeyen ayrıca Avrupa özel sektörünün temsilcisi olarak kabul edilen şemsiye örgüt Avrupa İş Dünyası Konfederasyonu'nun da üyesi olan bir kuruluş da artık yargı baskısıyla karşı karşıya.

Bakalım TÜSİAD, Aras’ın söylediği gibi “inandığı doğruları bıkmadan usanmadan dile getirmeye devam“ edebilecek mi?

Karanlığa hoş geldin TÜSİAD.