İspanya yanıyor çünkü
Özgür Duygu Durgun
2025 yazı bu topraklarda yaşayanlar için kolay geçmedi, geçmiyor...
Ekonominin ve politik gündemin insanlarda yarattığı umutsuzluk ve öfke bir yana, 2025 yazı Türkiye coğrafyasının en çok 'yandığı' dönemlerden biri olarak hatırlanacak.
Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre 1 Ocak -17 Ağustos 2025 tarihleri arasında çıkan 5.231 yangında 64 bin 500 hektar alan kül oldu. Bürokratlara göre artan yangın sayısının temel nedenleri iklim değişikliğiyle ilişkili olduğu kadar sorumsuz, duyarsız insan davranışları ve özelleştirmeyle gelirlerini katlayan, ancak bir türlü gerekli bakımı yapmayan elektrik dağıtım şirketleriyle de yakından bağlantılı.
Fakat değinilmeyen bir şey daha var; o da yazın en sıcak günlerinde, zeytinliklerin madenlere açılmasını öngören yasa için TBMM'de kalkan ellerdi. Bu son oylamayla yasalaşan tasarı memleketin farklı noktalarında sürmeye devam eden yangınların üstüne deyim yerindeyse tüy dikti.
Milaslı, Akbelenli, Yatağanlı köylülerin yasa tartışılırken günlerce yemeden içmeden Meclis önünde yaptıkları oturma eylemi de egemenleri yasayı yürürlüğe koymaktan alıkoymadı.
Oysa tasarının yasalaştığı 19 Temmuz tarihinden sadece bir hafta -10 gün kadar önce toplam 53 şehirde orman yangını çıkmış; İzmir'in Seferihisar, Çeşme, Ödemiş, Buca, Gaziemir ilçelerinde resmen can pazarı yaşanmıştı.
Temmuz ve Ağustos aylarında Türkiye'de insanlar, 'Acaba bugün nerede yangın var?' korkusuyla uykularından uyandı ya da hiç uyumadı. Gelibolu yarımadasında 16 Ağustos tarihinde başlayan yangın bu yazı yazılırken, yani ancak 2,5 gün sonra 'tamamen' söndürülebildi.
Yangınlardan geriye, evlerinden, köylerinden, tarlalarından olan insanlar kaldı. Yanan bölgelerin ekosisteminin parçası olan hayvanlar, bitkiler, kuşlar küle döndü. En acısı da 24-26 Haziran arasında çıkan yangınlar 17 insanı ailelerinden, sevdiklerinden kopardı. Eskişehir'de orman yangınına müdahale ederken alevlerin arasında kalarak yaşamlarını yitiren, AKUT gönüllüsü beş genç ve beş orman işçisinin acısı hala yüreklerde...
Türkiye'nin 2025 yazının ilk aylarından başlayarak yaşadığı yangın dehşeti şu sıralar Güney Avrupa'da da yaşanıyor. İtalya, Portekiz, Yunanistan ve Türkiye'yi de içine alan bölge için bilim insanlarının iklim tahminleri 2050 sonrası için karanlık bir tablo çiziyor. Bilim dergisi The Lancet Public Health'de Akdeniz havzasında aşırı sıcaklara bağlı ölümlerin 2050'de dört kat daha fazla yaşanacağının sinyalleri veriliyor. Başka bir deyişle bu havzada Türkiye dahil her ülkede dört katı daha fazla mezar!
İklim adaleti kim için?
'Haysiyetle yaşamayı seçen' bir grup yazar tarafından İspanyolca yayımlanan bağımsız haber blogu Spanish Revolution'da yer alan yangın dosyası, Avrupa'yı kuşatan yangınların ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle yüzlere çarpıyor.
Dosyayı okurken Milas'ta zeytinliklerini maden şirketlerine vermek istemeyen köylüyü, Bergama'da siyanürlü altın madenciliğine karşı mücadele veren üreticiyi, antik kaya mezarlarının yurdu Latmos dağlarında hukuksuzca maden arama faaliyeti yürütenlere baş kaldıran bir avuç insanı, Eskişehir'de can veren itfaiyecileri ya da Barselona'da güneş altında dokuz saat sokakları süpürüp cansız bedenini göçmenlerin mahallesi Raval'de bir betonun üstünde bırakan 51 yaşındaki işçi Montserrat A.'yı bir araya getiren sistemin nasıl 'kusursuz bir plan' gibi çalıştığını görmemek imkansız.
''Bu bir tesadüf değil, iklim yoksulluğu. Aynı şey Marsilya'nın banliyölerinde, Roma'nın karanlık mahallelerinde veya Doğu Londra'nın görünmez gettolarında da geçerli. Aşırı sıcak hava dalgasının ideolojisi yoktur, ancak sonuçları vardır. Ağaçlar, klimalar ve özel sigortalar ile çevrili bir hayatta sıcak dalgası baş belası olarak görülebilir ancak asfaltın üstünde, güvencesiz çalışan işçi için bu gerçek bir tehdittir''.
''Yanıyoruz çünkü sermayenin mantığı bunu gerektiriyor''
Yaklaşık dört bin kilometre batıdan, İspanya'dan gelen haberler iç acıcı olmaktan uzak. Son 10 yılın en dramatik yangın sezonu yaşanıyor. 19 Ağustos itibariyle, 348 bin hektar yani yaklaşık 35 adet Barcelona büyüklüğündeki orman alanı tamamen yanmış durumda.
Spanish Revolution'ın neoliberal sistemlerde yangınların ekonomi politiğini didik didik ederken tanıdığımız, dahası yaşadığımız ortak meseleler burada da karşımıza çıkıyor; işte yabancısı olmadığımız tablodan bazı satırbaşları:
"Yangınları önleme, söndürme, bölgesel planlama hep verimsiz harcamalar olarak algılanır ve geçici sözleşmelere ve özelleştirmelere dış kaynak sağlanır. Bununla birlikte, sermaye, bu tür yıkımlardan sonra fırsatlar bulur: Toprakların yeniden nitelendirilmesi, makro çiftliklerin genişletilmesi, madencilik imtiyazları veya yeni okaliptüs plantasyonları. Yangınlar, David Harvey'in çağdaş kapitalizmin motoru olarak tanımladığı mantığı takip ederek mülksüzleştirme yoluyla birikimin yolunu açar. İspanya'daki egemen söylem, yangınları iki acil nedene bağlamakta ısrar ediyor: sıcak hava dalgaları ve bireysel ihmal. Bu sadece kendine hizmet eden bir basitleştirme. Ateş, her şeyden önce, bölgeyi bir metaya ve ormanı ise artık alana dönüştüren bir üretim tarzının sonucu.
Orman itfaiyecileri asgari ücretin altında maaşlarla günde 20 saat çalışıyor. Castilla y León'da her sabah hangi dağda çalışacaklarını bile bilmiyorlar. İş güvencesizliği başarısızlık değil, orman yönetiminin görünmez bir parçası haline gelmiş.
2025 yazı gösteriyor ki yangın doğal bir kaza değil, tamamen toplumsal bir olgu. Ormanları, köyleri, köylünün yaşam biçimini, biyolojik çeşitliliği ve kolektif hafızayı yok ediyor. Kül sadece kömürleşmiş ağaçlarda değil, aynı zamanda yaşamı kutsamak yerine karlılığı seçen bir ülkenin damarlarına da sinmiş durumda.
İspanya yanıyor çünkü sermayenin mantığı bunu gerektiriyor."
Linkler:
El fuego como síntoma de un fracaso estructural
Ciudades bajo asfalto y fuego: las islas de calor son pobreza climática
'Dayanıklı kent' ama nasıl?
24 Ekim 2025 Cuma 00:30Özel sektör öğretmenlerinin taban maaş mücadelesi
21 Eylül 2025 Pazar 00:15Hasan Aydın yazdı: 12 Eylül Darbesi ve Türk - İslam Sentezi
12 Eylül 2025 Cuma 11:01Yeni açılan kız ortaokulları ve karma eğitim karşıtlığı
02 Eylül 2025 Salı 00:30Endonezyalı motokurye Affan, adalet talebinin simgesine nasıl dönüştü?
01 Eylül 2025 Pazartesi 00:30Grev hakkı olmadan toplu sözleşme olmaz
26 Ağustos 2025 Salı 01:09Post-it
31 Temmuz 2025 Perşembe 00:15Orman yangınlarının psiko-politik vekaleti
26 Temmuz 2025 Cumartesi 00:30'Süper izin' değil, 'süper tehdit': Doğaya ve Anayasa’ya aykırı düzenleme
19 Temmuz 2025 Cumartesi 00:10Sınır'ın ötesine cesaretle bakmak
20 Haziran 2025 Cuma 00:20