YAĞMUR KARAGÖZ
Kış uykusundan uyanır gibi: Vejetaryen
2024 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen Güney Koreli yazar Han Kang’ın Uluslararası Booker Ödülü kazanan romanı Vejetaryen, April Yayıncılık’tan okuyucu ile buluştu.
Muktedir olanın kadın üzerinde kurduğu baskı ve zulmü akıcı bir dille anlatan roman, Yonğhe adındaki bir kadının gördüğü rüyaların ardından et yemeyi reddetmesi ile başlıyor. Alınan bu basit karar, zamanla kişisel bir dönüşümün, toplumsal normlara başkaldırının ve varoluşsal bir sorgulamanın da kapısını aralıyor.
Yonğhe’nin vejetaryen yaşamı tercih etmesi ile başlayan ve “bir rüya gördüm” cümlesinden öteye gitmeyen derin sessizliği yaşanacak gerilimlerin başlangıcı olur. Önce evdeki tüm pahalı etleri çöpe atar; Kalamarlar, yılan balıkları, Kore mantıları, dana etleri, tavuklar, hepsi, her şey büyük çöp torbaları içerisinde evden uzaklaşır ve sofraya yalnızca sebzeler gelir. Tabii, eşi isterse dışarıda yemek yiyebilir; ancak Yonğhe, hiçbir koşulda hayvansal gıdayı ağzına almaz. Onun bu kararlığı ve gittikçe içine kapanması hem ailesi hem de çevresi tarafından yadırganır. Ve çok geçmeden ilk fiske babadan gelir. Sonra şiddet ve taciz haneden gelmeye devam eder... Yonğhe artık yalnızca et yemeyi değil; eril şiddeti, tahakkümü ve ataerkil normları da reddetmektedir. Sessiz direnişi, aile bireylerinin ve toplumun tahammülsüzlüğüyle karşılaştıkça daha da güçlenir.
Vejetaryen, bu noktada tıpkı Türkiye gibi ataerkil bir toplum yapısına sahip olan Güney Kore’nin tarihiyle de yüzleşir. Romandaki tüm erkek karakterler, kadının bedeni üzerinde söz sahibi olduklarına inanır. Kocası, sadece “uyumlu, sorunsuz, sessiz bir eş” olarak tanımladığı Yonğhe’nin kararlarına saygı göstermez. Otoriter ve şiddete başvurmaktan çekinmeyen babası içinse onun et yemeyi reddetmesi, yalnızca bir “aykırılık”tır. Sanatçı eniştesi açısından ise değişen bedeni giderek büyüyen bir arzu nesnesine, sonunda da saplantıya dönüşür.
“Bir tek göğüslerime güveniyorum. Göğüslerimi seviyorum. Çünkü göğüsler hiçbir şey öldüremez. Eller de, ayaklar da, dişler ve uzun bir dil de hatta bakışlar bile ne olursa olsun öldürüp zarar verebilecek bir silah değil mi?”
Toplumun dayattığı tüm rollerden sıyrılabilmek
Üç bölümden oluşan romanın her bölümünü farklı bir karakter anlatıyor; Yonğhe’nin eşi, eniştesi ve kız kardeşi. Bir kadının bireysel ve sessizce aldığı kararın etkilerini, nedenini, hissiyatını onun gözünden, dilinden değil; tam tersine ona baskı uygulayanların sesinden dinliyoruz. Yonğhe’ye ise ancak rüyalarında ulaşabiliyoruz ya da Han Kang’ın olağanüstü biçimde kelimelere aktardığı beden diliyle. Ama yine de onun yalnızlığını, acısını, umudunu, bazen çiçek gibi açma isteğini, bazense bir ağaç gibi köklenme arzusunu çok iyi anlıyoruz. Doğaya dönme arzusu ve direnişi yalnızca et yememeyi değil, giderek insan bedeninin sınırlarını da reddetmeye dönüşüyor. Vejetaryen olmak, kadın olmak, öteki olmak… Yonğhe artık insan olmayı reddederek toplumun dayattığı tüm rollerden sıyrılmak istiyor.
“Yağmurda eriyip… Tamamen eriyip... Toprağın altına girmek üzereydim Tersten çıkarak filizlenmem için başka çarem yoktu çünkü.”
Vejetaryen, sadece bir kadının "et yememe" tercihiyle ilgili değil; aynı zamanda bedenin, arzunun, özgürlüğün ve deliliğin sınırlarında dolaşan bir roman. Kang, toplumun birey üzerindeki kontrol arzusunu, özellikle kadın bedeni söz konusu olduğunda nasıl şiddete dönüştüğünü büyük bir ustalıkla gösteriyor. Yonğhe’nin mücadelesi ise aslında sadece kendi bedenini kontrol etme hakkını geri alma çabası.
Ezgi Tanergeç ile Tuzlu Yüz’e dair: “Tuzun kendisi beni içine çekti”
22 Ekim 2025 Çarşamba 00:10İstanbul’un taşlarında saklı sırlar: Gizlenen
16 Eylül 2025 Salı 00:20Bu kimin kavgası: Johnny Askere Gitti
04 Eylül 2025 Perşembe 00:15Savaşa, barışa ve ıssızlığa dair: Uzay Feneri 23
08 Mayıs 2025 Perşembe 00:20Siz bir ölümsüzsünüz ya da harcanabilir: Mickey 7
16 Mart 2025 Pazar 00:10Sıradan hayatların sıra dışı hikâyeleri: Melankolinin İlacı
05 Mart 2025 Çarşamba 00:20Gerçekliği bükmek üzerine bir anlatı: Güven
14 Şubat 2025 Cuma 00:10Rantsal dönüşüme karşı Ertil’in mücadelesi: Bir Garip Rüya Rengi
06 Şubat 2025 Perşembe 00:20Charles Manson kültü ve The Girls
16 Ocak 2025 Perşembe 00:20Öfkeyi soğuran bir dünya portresi: Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri
08 Ocak 2025 Çarşamba 00:20