'Kazanabilecek bir aday'

Bir süre 'altılı masa' adını kullanan 6 siyasi partinin oluşturduğu birliktelik eski ismi ile yani Millet ittifakı olarak yol almaya karar verdi. Parlamenter sisteme dönüş için anaysa değişikliğinden sonra ikinci ortak metinleri olan “ortak politikalar mutabakat metni”ni kamuoyu ile paylaştı. Bu aynı zamanda seçim beyannamesi ve kurulacak hükümet modelinin de programı olacak. Sırada geçiş dönemi yol haritası, hükümet modeli var. Burada önce aşılan ama daha sonra İyi Parti’nin itirazı üzerine tekrar değerlendirilecek 2 mesele var. Bu metin ile birlikte İttifak cumhurbaşkanı adayını da açıklayacak.

Millet ittifakı önüne koyduğu rutine bağlı olarak çalıştı. Önce ne yapılacağını belirledi, sonra nasıl yapılacağını ve en sonunda da bunu kimin yapacağını belirliyor. Cumhurbaşkanı adayını seçim kararından sonra açıklayacaklarını beyan ettiklerini de hatırlatalım. Bu süreç buradaki kelimelerle ifade edildiği kadar kolay ilerlemedi. Normaldi bazı sıkıntılar yaşanması. Çünkü 6 ayrı partinin bir araya gelerek asgari müştereklerde buluşmasına çalışılıyordu. Bu asgari müştereklerinin de memleketi çok yakından ilgilendirdiğini kayıt altına alalım.

Direnç İyi Parti'den

Millet ittifakı masası üzerinde olmayan bir konu nedeniyle bir süredir ciddi bir türbülans yaşıyor. İttifakta bugüne kadar sadece adayın nitelikleri ve bunun ne zaman görüşülmeye başlanacağı gündeme geldi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylık meselesinde biraz mesafe katetmesi bu konuyu öne çekti. Yapılan anketlerde Ankara ve İstanbul belediye başkanlarının Cumhur ittifakının adayı Erdoğan karşısında açık farkla kazanıyor olmaları İyi Parti içinden Kılıçdaroğlu’nun adaylığına direnmek için iyi bir gerekçe olarak kullanıldı. İyi parti ilk olarak politik olarak da kendisine yakın olan Mansur Yavaş’ı adaylık için yokladı. Yavaş, Kılıçdaroğlu’nu işaret ederek adaylık denkleminden uzaklaştı. Bunun üzerine denkleme Ekrem İmamoğlu, hakkındaki mahkûmiyet kararının risk oluşturmasına karşın dahil edildi.

Masanın en muhafazakâr partisi Saadet Partisi’nin sorun etmediği bazı özellikler bir anda İyi Parti tabanının “hassasiyeti” haline dönüştü ve parti yöneticileri tarafından yüksek sesle ifade edilmeye başlandı. Genel Başkan Meral Akşener’in bazı “eylem ve kazanacak aday" söylemiyle bu açıklamaların etkisini arttı. Ve masada adayın adının görüşülmesini öne alan bir kriz oluştu.

Kavram olarak kazanacak aday

İyi Parti çatısı altında yapılan son toplantıda adayın isim bazında konuşulması önerisi de Kılıçdaroğlu’ndan gelmiş. Kamuoyunda masadan aday ismi beklentisinin çoğaldığını belirterek 13 Şubat’ta Saadet Partisi çatısı altında yapılacak toplantıda “aday meselesini konuşalım gerekirse isim de belirleyelim” fikrinde anlaşılmış. Yani Kılıçdaroğlu’nun “13 Şubat’ta adayı açıklayacağız” açıklaması masada konuşulmuş, “açıklama” dışındaki her şey ortak karar altına alınmış.

İyi Parti’nin başta Meral Akşener olmak üzere dillendirdiği “kazanacak aday” tanımı politik olarak hatalı. Siyasi partilerin görevi “kazanacak” aday bulmak değildir, kazanacaklarına mutlak inandıkları adayın kazanması için çalışmaktır. Kazanacak aday tek başına bir anlam ifade ediyorsa o zaman kocaman partilere, parti binalarına, partililere hiçbir ihtiyaç kalmaz ki. Farklı partiler yerini kazanacak aday bulan organizasyonlara bırakır.

ABD’de parti genel başkanlarını kimse bilmez. Bu Partiler kazanacağına inandığı adayları uzun bir sürecin sonun belirlerler ve kazanması için çalışırlar. Trump’ın kazandığı seçimi, ABD devleti Hillary Clinton’un kazanacağından o kadar emindi ki ABD’nin ilk kadın başkanı için hazırlıklar bile yapmıştı.

24 Haziran deneyimi

Örneğin Meral Akşener partisiyle birlikte, 24 Haziran 2018 seçimlerinde ittifakın bir ayağını oluşturan “çatı cumhurbaşkanı adayı”na genel başkanlarla yapılan toplantılardaki görüşünden farklı olarak itiraz etti ve kendisini “garanti ikinci tura kalacak” aday olarak ilan edip aday oldu. Ama seçimlerde partisi yüzde 10 oy alırken Akşener’in oyu yüzde 7,5’da kaldı. Hata yaptığını çok sonra bir öz eleştiri olarak dillendirdi. O nedenle masadaki siyasetçilerin özellikle kazanacak ya da kazanamayacak aday değerlendirmesinde bulunurken çok dikkatli olmaları gerekiyor. 24 Haziran 2018 seçimlerinde uygulanan Millet ittifakı modelinin başarılı olduğu, bugün, Cumhur ittifakının erken seçim kararı bile alacak sayıya TBMM’de ulaşamamasıyla net bir biçimde görülüyor. Çatı aday denenseydi belki orada da ciddi bir kazanım elde edilebilirdi.

Kemal Kılıçdaroğlu Millet ittifakıyla birlikte Türkiye siyasetini kendi iç dinamikleriyle yeniden kurguluyor. Aslında politik bir “mıntıka” temizliği yapıyor. Kurmaya çalıştığı strateji başarılı olursa yani Erdoğan Cumhurbaşkanlığını, Cumhur ittifakı TBMM’de çoğunluğu kaybederse MHP’de genel başkanlık AKP’nin de ne kadar yaşayacağı tartışmaya açılacaktır. Ben AKP’ye çok ömür biçmeyenlerdenim. AKP çözülme sürecine girerse Erdoğan’ın elindeki devlet aygıtıyla konsolide ettiği seçmenlerin çok büyük bölümü kendisine başka parti arayacaktır. Ve bu seçmenin aradığı parti hiçbir zaman CHP olmayacaktır. İyi Parti’nin olma ihtimali ise hayli yüksektir. Ve bu denklem İyi Parti’yi 1’inci parti konumuna Akşener’i de başbakanlık koltuğuna taşıyabilecektir. Yani uzun vadeli, politik fayda açısından bakıldığında bile bugün masada yaşanan tartışmaların çok da gerekli olmadığı ortaya çıkıyor.

Katılımcı yöntemlerle politik kararlar almak doğal olarak kolay değildir. Millet ittifakının masasında bulunan konuları herhangi bir partinin 6 kişiden oluşan yönteminin masasına koyun ciddi tartışmalar ve görüş ayrılıklarına tanıklık yaparsınız.

Partili cumhurbaşkanına bir süre daha devam

Millet ittifakını ilerleyen günlerde kriz yaratma ihtimali hayli yüksek konular bekliyor. Seçim ittifak modeli ve milletvekillerinin yer alacağı listeleri görüşmek üzere kurulan ve çalışmalarına başlamış bir komisyon var. Bu komisyon pek çok seçim çevresinde tek liste oluşturmaya çalışacak. Yani tek tek partilerin hazırlarken büyük sıkıntılar yaşadıkları milletvekilleri listesi ortak oluşturulmaya çalışılacak.

Son toplantıda Meral Akşener’in onayladığı ama daha sonra masa bileşenlerine itiraz olarak gelen 2 konu var. Bunlardan ilki cumhurbaşkanlığı yardımcılığı. Genel başkanların hepsinin cumhurbaşkanı yardımcısı olması toplantı sırasında onaylanırken daha sonra İyi Parti’nin ilettiği metinde bu “yetkileri arttırılmış tek cumhurbaşkanlığı yardımcılığı”na dönüştürülerek yeni bir öneri olarak sunulmuş. İyi Parti’nin bu önerisi doğal olarak Akşener’in bu makamı istediği şeklinde de yorumlanmış. Kendisinin buna itiraz ettiğini de hatırlatalım.

Bir başka mesele üzerinde çok konuşulmadan onay gören, aday olması halinde genel başkanların parlamenter sisteme geçene kadar partilerinin başında kalmaları. Burada süreci, genel başkanların partileriyle birlikte yönetmeleri gerektiği kabul ediliyor. Partilerde yaşanabilecek herhangi bir değişim doğal olarak geçiş sürecinde olumlu olmayan bir biçimde ittifakı, hükümet modelini ve anayasa değişikliklerindeki denklemi de olumsuz etkileyebilir.

Geçiş dönemi hükümet modeli ile aday ismi beraber açıklanacak. Hükümet modelinde bakanlık paylaşımına ilişkin bir tartışma ya da öneri yok. Parlamentodaki sayısal çoğunluğa göre bir geçiş süreci belirlenecek ve ona göre de hükümet modeli ortaya konulacak. Bu seçim sonrası ele alınacak. Seçim öncesi belli olacak bu alandaki tek planlama genel başkanların hükümet içinde bir biçimde yer alacakları ve her partiye aldığı oya bakılmaksızın en az bir bakanlık koltuğu verileceği.

Karamollaoğlu adayı görüşüyor

13 Şubat’ta toplantıya ev sahipliği yapacak olan SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, rutin gereği 5 genel başkanı ziyaret ederek toplantının gündemini görüştü. Bu görüşmelerde gündemde olduğu için aday belirleme konusu da ele alındı. Karamollaoğlu kendisi isimlere girmeden hep ev sahiplerini dinledi. Önümüzdeki hafta cebinde bir isim ile liderleri bir kez daha ziyaret edecek. Bu ziyaretler sonrasında da 13 Şubat’ta masada aday olarak kesin bir isim yer alacak.

İyi Parti’nin itirazları aday belirlemenin önünde çok büyük engel değil. Masanın çoğunluğu aday meselesinde, geçiş dönemi hükümet modelinde genel başkanların alacağı pozisyon ve aday olan genel başkanın partisinde parlamenter sisteme geçene kadar genel başkan olarak kalmasında hem fikir. Zaten Kılıçdaroğlu’nun kafasında da yakasından parti rozetini çıkarmış onun yerine Türk bayrağı rozeti takmış, mümkün olduğu kadar az belki de hiçbir parti toplantısına katılmadan bu süreci götürecek bir partili cumhurbaşkanı modeli var. Bu geçiş döneminde CHP’nin içinde yaşanacak bir kurultay yarışının millet ittifakını ve sürecini nasıl etkileyeceğini kestirmek çok zor değil. Bu nedenle bu model masada kolay kabul görüyor...

Önceki ve Sonraki Yazılar
SEDAT BOZKURT Arşivi
SON YAZILAR