2019 yerel seçimlerinde CHP ve İYİ Parti'nin bir çok ilde gerçekleştirdiği ittifaka, HDP'de batıda aday çıkarmayarak destek verince AKP'ye büyük bir darbe vurulmuştu.
14-28 Mayıs seçimlerine çok daha geniş bir ittifakla giren muhalefet 2019'daki bu başarıyı ne yazık ki gerçekleştiremedi.
Ancak, 2019 yerel seçimleri ittifakların yerel seçimde başarılı olduğunu ortaya çıkardı.
Doğal olarak Mart 2024'te yapılacak yerel seçimler için de aynı senaryo üzerinde duruluyor.
CHP'li kaynaklar "işbirliği" arayışlarını gizlemiyor.
Kamuoyu araştırmaları da muhalefetin ittifak yapmaması halinde İstanbul ve Ankara başta olmak üzere pek çok ilin kaybedileceğine dikkat çekiyor.
2019’daki bu işbirliği 2024’de yine sağlanabilir mi?
Bugünden bakınca bu kez işlerin çok da kolay gitmeyeceği anlaşılıyor.
CHP'de yükselen "değişim" sesleri henüz karşılık bulmamış durumda. Kurultay süreci başladı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu kurultayın yerel seçim öncesi yapılacağını söyledi.
Aday olup olmayacağına ilişkin net bir açıklama yapmaması, adaylık kapısını açık bırakması tartışmaların süreceğinin hatta daha da büyüyeceğinin açık göstergesi.
Diğer yandan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun başını çektiği "değişim" çağrıları…
İmamoğlu, açıkça dile getirmese de yaptığı açıklamalar aday olmak istediğini gösteriyor.
3 Temmuz'da başlayacak ve 15 Ekim'de sona erecek il ve ilçe kongreleri süresince CHP'nin ana gündeminin delege seçimi olacağını söylemek abartı olmaz.
CHP'yi yakından izleyen herkesin çok iyi bildiği gibi bu süreçte büyük bir delege savaşı yaşanacak.
Kurultaya damgasını vurarak genel başkanı ve yeni parti yönetimini belirlemek isteyen ekipler tüm mesailerini kongrelere harcayacak.
15 Ekim'de tamamlanacak il kongrelerinin ardında kurultay tarihi belirlenecek.
Ve CHP yerel seçimlere belki yeni bir genel başkan ve yeni bir parti yönetimi ile girecek.
Yani yerel seçimlere bir kaç ay kala CHP’de sular belki durulacak.
Kurultay sonrası parti içinde yaşanacak kırgınlıkları, küskünlükleri bir kenara bıraksak bile bu birkaç aylık süreç hem işbirliği pazarlıkları, hem adayları belirlemek hem de kampanya için yeterli olacak mı?
Bırakın kampanyayı, işbirliği görüşmeleri için bile zaman o kadar dar ki...
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in çok sıkı bir pazarlıkla masaya oturacağını kestirmek zor değil. Antalya gibi bazı büyükşehir belediye başkanlıklarının İYİ Parti’ye bırakılmasını isteyeceği şimdiden konuşulmaya başladı bile.
Hadi diyelim İYİ Parti ile bir işbirliğine gidilebildi.
Peki, artık yoluna Yeşil Sol Parti ile devam eden HDP ile nasıl bir işbirliği sağlanacak?
Belki İYİ Parti’den daha da zorlu bir pazarlığın Yeşil Sol Parti ile yapılmak zorunda kalınacağını söylemek gerekir.
Son seçimlerde hayal kırıklığına uğrayan Yeşil Sol Parti seçmenini bu kez açık bir işbirliği olmazsa sandıkta destek vermeye kim, nasıl ikna edebilir?
Hele de her fırsatta “HDP ile aynı masada olmamız mümkün değil“ diyen Meral Akşener’in İYİ Parti’sine…
Üstelik bu kez cezaevinden HDP seçmenine “bağrınıza taş basın“ diyerek CHP ve İYİ Parti adaylarına oy verilmesini isteyen Selahattin Demirtaş da olmayacak.
Bu manzara yaklaşan yerel seçimler açısından ne yazık ki muhalif seçmene umut vermiyor.
Üstelik Saray’ın kuracağı oyunları daha görmedik bile.
Ana muhalefet partisi olarak CHP’nin omuzlarındaki yük ağır.
Eğer partide gerçekten bir değişim olacaksa. Bu isimlere indirgenmiş bir vitrin değişikliği mi olacak yoksa köklü bir özeleştiriyle partinin ideolojik tutumunun yeniden belirlenmesi mi olacak? Acilen buna karar vermeli CHP.
Yoksa muhalefet bir seçimi daha işbirliği pazarlıklarıyla kaybetmeye mahkum.
Oysa muhalefet açısından başarılı geçecek, yeni büyükşehirlerin de AKP’nin elinden alındığı bir yerel seçim süreci Erdoğan’ı erken seçime zorlamak açısından önemli bir siyasal koz olabilirdi.
Aksi olursa, yani muhalefet elindeki büyükşehirleri de kaybederek Saray iktidarı karşısında açık bir yenilgiye uğrarsa Erdoğan’ın mevcut “tek adam rejimi“ni daha da otoriterleşmesi kaçınılmaz olacaktır.
