Antalya’da vudu

İstanbul’u bırakıp Antalya’ya yerleştiğini anlatan iki arkadaşım da işinde iddialı, 50’lerini geçmiş kadınlar. Onlarla burada karşılaştım. Biri, İstanbul’un kiralarından bıkıp biraz da Antalya’nın kış güneşinin peşine düşerek gelmiş. Diğeri ise daha sakin bir hayat için bırakmış İstanbul’u, ama şimdi kentin önemli sanat kurumlarından birini yönetiyor.

Türk ya da değil, Antalya’da yıl boyu yaşamayı seçen büyük bir kitle var. Antalyalılar uzunca bir süredir kentte sürekli bir kültür sanat ortamının da var olmasını sağlıyor. Sergiler, müzik kulüpleri, festivaller, tiyatrolar, kitapçı dükkanları sadece turistler için değil aynı zamanda ve hatta daha çok Antalya sakinleri için buradalar gibi...

Nitekim bu yıl beşinci kez gerçekleşen Antalya Akra Caz Festivali’nin ilk iki gününde bir araya gelen kalabalık çoğunlukla Türk izleyicilerden oluşuyordu. Tabii bunda festivali düzenleyenlerin ‘bir şehir festivali’ olmak, burada yaşayan burada zaman geçirenlere hitap etmek istemelerinin de rolü var. Bu nedenle biletler sadece internet üstünden satılıyor, acentelere ya da gruplara toplu satış yapılmıyor. Nitekim bütün konserlerin biletleri de neredeyse çıkar çıkmaz tükeniyor.

Kentte kültür ve sanatla, iyi müzikle ilgilenen neredeyse herkes Akra Caz Festivali’nde en az bir iki konser izliyor gibi. Her konser en az bin izleyiciyle gerçekleşiyor. Bu sayı bazen iki binlere doğru gidiyor. Akra Otel’in geniş bahçesinde kurulan büyük sahnenin önünde 4 Haziran Cumartesi günü gerçekleyen Imany-Voodoo Cello konseri için toplanan izleyici sayısı 1700 kişiydi...

Festivalin yaratıcısı, organizatörü ve tüm içeriği oluşturan kişi Kadir Dursun. Mesela Imany konserinden önce, ön grup olarak çalan çoğunluğu Antalya’da yaşayan müzisyenlerden kurulu Akra Jazz Band de onun icadı bir iş. Şehrin merkezindeki güzel otellerden biri olan Akra’nın ve bu otelin de sahibi olan Barut Group’un desteğiyle gerçekleyen festival büyük jazz band’lerden, Latin ve flamenkoya, Afrika ritimlerinden, blues ve soul şarkılara uzanan, Fazıl Say gibi güçlü bir piyanistle final yapan, zengin ve ilgi çekici bir programa sahip.

Bu yıl açılışı saksafon sanatçısı Igor Butman ve birlikte çaldığı Moskova Caz Orkestrası yaptı. Butman, Fazıl Say gibi bu festivalin daimi konuklarından biri. Dolayısıyla Antalyalı dinleyicilerin iyi tanıdığı bir isim. Şarkıcı Fantine’in de eşlik ettiği konserde caz klasiklerinden Latin şarkılarına ‘caz’ olan hemen her şey seslendirildi. Büyük bir caz orkestrasının güçlü müziğinin tadına vardık. Ama bana sorarsanız festivalin esas sürprizi ikinci gece geldi.

Cumartesi gecesi sahneye çıkan Fransız soul şarkıcısı Imany müziği ve sahnedeki şovuyla dünyanın ve Türkiye’nin bütün iyi festivallerinde ilgi odağı olabilecek bir konser verdi. Nitekim Antalya izleyicisi Imany’i önceki yıllardan tanıyor, o da sahnede yaptığı uzun konuşmada izleyiciye kendine gösterdiği ilgi için teşekkürler etti. Eh Antalya bu teşekkürü hak etti çünkü biletleri çıkar çıkmaz tükenen konserde iğne atsan yere düşmeyecek, alana zor sığan bir kalabalık vardı.

Imany’nin çok tanınmış, sevilen popüler şarkıların ‘cover’larından oluşan son albümünün adı ‘Voodoo Cello’. Kendine has tarzıyla yorumladığı If You Go Away, Wild World, Like A Prayer, Wonderful Life, Total Eclipse of The Heard gibi şarkılarda Imany’e sadece yedi çello eşlik ediyor. Çellonun insanın içine işleyen sesine, Imani’nin gizemli vokali katılıyor ve işin içine danslar da girince şov bir nevi vudu ayinine dönüşüyor…

Çelloların eşlik ettiği o sakin müzik sahnede, herkesin dans edip devindiği, birbiriyle paslaşıp oyunculuk da sergilediği, ışık ve koreografinin de katkısıyla etkileyici bir gösteriye dönüşüyor. Sahneye büyücü gibi gizemli siyah kostümüyle çıkıp daha sonra kıpkırmızı elbisesiyle konser boyunca dans eden Imany’e eşlik eden çellistler de birer dansçı gibi... Üstelik enstrümanlarını da çalmaya devam ediyorlar. Koreografi sık sık, kırmızı kıyafetinin içindeki siyah şarkıcı Imany ve çellistlerin bir araya gelip etkileyici bir görsellik oluşturdukları anlar sunuyor ki bütün telefonların havaya kalkıp kayda geçtiği bu anları sanıyorum sosyal medyada kolaylıkla bulabilirsiniz. İstanbul Tiyatro festivalinin bile programında kendine yer bulabilecek bu çok ilginç gösteriyi, o harika müziği dinlemek için karşınıza bir fırsat geçerse sakın kaçırmayın derim.

18 Haziran’a kadar sürecek festivalde sahneye çıkacak diğer sanatçı ve gruplar şöyle: Kokoroko, Deli Bakkal, China Moses, Önder Focan Group, Antonio Lizana Flamenco Ensemble, Neşet Ruacan Quartet, August, Kick The Switch, Afroloji, Onat Murat Trio, Mark Eliyahu, Esra Kayıkçı Band, Fazıl Say, Bülent Evcil ve Yekta Kopan.

Bu listede Imany gibi başka hangi sürprizler var bilmiyorum; ama kombine bilet alan bine yakın Antalyalı görüp öğrenecek. Yine de en iddialı konserin son iki gün gerçekleşecek Fazıl Say konseri olduğunu tahmin etmek güç değil. Flüt sanatçısı Bülent Evcil’in ve anlatıcı olarak Yekta Kopan’ın da sahneye çıkacağı bu akşamda Fazıl Say, ‘Portreler’ ismini verdiği yeni projesinin dünya prömiyerinin gerçekleşecek. Türkiye’de kendi alanında iz bırakmış isimleri müzikle anlatacak: Fikret Otyam, Ahmet Say, Yaşar Kemal, Yıldız Kenter, Türkan Saylan, Nejat Eczacıbaşı, Şarık Tara ve Tarık Akan. Bu portreleri ilk kez dinlemek de Antalyalılara nasip olacak.

Haftaya: Antalya’da Rodin

Önceki ve Sonraki Yazılar
CEM ERCİYES Arşivi
SON YAZILAR