
MEHVEŞ EVİN
Çanakkale’yi İzmit Körfezi’ne benzetecek muhteşem (!) projeler
MEHVEŞ EVİN
Kaz Dağları deyince aklımıza ilk gelenin muhteşem bir doğa, tarihsel miras ve bereketli toprakları olması gerekirdi…
Fakat hiçbir bilimsel, vicdani, hukuki gerekçesi olmayan, akla zarar projelerle anılır oldu.
Bölgede yıllarca süren ve sonunda başarıya ulaşan altın madenine karşı mücadeleyi hatırlayacaksınız: Alamos Gold, madenini işletemeyip ülkeyi terk ederken geride enkaz bıraktı.
Ne var ki Kaz Dağları’nı tehdit eden tek proje, bu değil. Bugünlerde, Çanakkale’de yargının durdurduğu kararlar da hiçe sayılarak tekrar şirketlere peşkeş çekiliyor.
Önce bir arka plana bakalım: Çanakkale daha ziyade“alternatif” tatil yeriydi, ulaşımı kolay olmadığı için uzun yıllar ne bir Bodrum, ne bir Çeşme olma “tehlikesi”yle karşı karşıyaydı.
Pandemi, deprem ve hayat pahalılığı derken Kaz Dağları ve etekleri, şehirden kaçanların ve yazlıkçıların da tercihi oldu. Yeni yollar, köprüler, tüneller yapıldıkça yapılaşma baskısı iyice arttı.
Son birkaç yıl içinde Edremit Körfezi ve Assos bölgesi “Eko turizm” adı altında rantın devşirildiği, her köyün, her yamacın betona boğulmaya başladığı, tanıdık ve çok acıklı bir dönüşüm yaşıyor.
Sosyal medyada çakal şirketler “ormanın içinde, doğanın kucağında, deniz manzaralı” yazlıklar, havuzlu villaları “eko köy” diye pazarlanıyor.
Bölgede henüz biyolojik arıtma yok; yani atıklar ya denize, ya toprağa olduğu gibi boşaltılıyor!
Midilli manzaralı jetermal proje!
Nüfus baskısı öylesine büyük ki yaz aylarında bölgede su sıkıntısı her yıl artıyor. Hava sıcaklıkları ortalamaları yükselirken Kuzey Ege’nin o meşhur “buz gibi” denizinde de anormal sıcaklıklar kaydediliyor.
Akdeniz’i basan ve deniz ekosistemine bir hançer daha vuran istilacı türler daha çok görülüyor.
Bütün bu saydıklarım, aslında bölgenin acilen koruma altına alınması için yeter de artar… Ama tam tersi uygulanıyor. Eee, Çanakkale ve Osmangazi Köprüsü, duble yollar ve tüneller boşuna mı yapıldı!?
Zeytinlikler, yıllardır gündeme getirilen yasanın çıkacağı “ümidiyle” hızla el değiştiriyor.
Hayvancılık ve tarım alanlarıyla koşulları gittikçe daralır ve imkansızlaşırken köylü, tıpkı Ege ve Akdeniz’de olduğu gibi tarlasını, toprağını satıyor.
Öyle ki, Çanakkale ve Balıkesir”de “arsa almak” son üç yılın en çok değerlenen “yatırım aracı”na dönüştü.
Öte yandan Kaz Dağları’nın eteklerinde uranyum sondajından tutun türlü enerji projelerine, akıldışı projeler birbiri ardına hortluyor!
Assos-Behramkale’ye birkaç km uzaklıktaki denize nazır zeytinlikler, bir kez daha “jeotermal santral” tehdidiyle karşı karşıya.
Bakrom Madencilik’in Büyükhüsun köyünde planladığı projeye Vali “ÇED gerekli değildir” demiş, bölge halkı iki yıl önce dava açıp bu felaketi durdurmuştu. Yılsan Holding’e bağlı Bakrom, nereden cesaret bulduysa (!) tekrar jeotermal santralini devreye sokmaya çalışıyor. Jeotermal santral demek, hava, su, toprağı kirletmek, çok kıymetli faunayı yok etmek, dolayısıyla bölgeyi de insansızlaştırmak demek.
Ayvacık barajının dibine altın madeni
Bölgeden temsilciler, 7 Kasım’da Ankara’daki “İnceleme Değerlendirme Komisyonu” toplantısına katılarak toplanan imzaları sunacak ve itirazlarını dile getirecek.
Çanakkale-Ayvacık’ı tehdit eden bir başka korkunç proje daha: Pumice Madencilik, Kısacık köyü yakınlarındaki Altın Madeni Projesi için 2013 yılında ÇED süreci başlatmıştı. Yöre halkının çabalarıyla bu proje iptal ettirildi. Şirket, ruhsat sürecine tekrar başvurdu. Altın aramaya kalktıkları alana, Ayvacık Barajını besleyen su kaynakları dahil! Ayvacık ve Küçükkuyu’da projeye karşı imza toplanıyor, yetkililere iletilecek.
(fotoğraf: evrensel)
Bu bereketli topraklardan Cengiz geri kalır mı hiç? Cengiz Holding, Kazdağları sınırları içindeki Çanakkale’nin Bayramiç ilçesi Yanıklar köyünde feldspat ocağı açmak için başvuruda bulundu. Feldspat, cam, seramik, kaynak elektrotları ve boya sanayinde kullanılan bir hammadde. Birgün’ün haberine göre proje onaylanırsa şirket, tamamı orman olan bölgeyi tıraşlayacak ve maddeyi çıkarmak için patlatmalar yapacak. Bu arada Cengiz, Bayramiç’te altının da peşinde: Danıştay’ın kararına rağmen Halilağa Bakır Madeni için bu yaz DSİ ağaç kesimine başlamıştı.
Birkaç şirketi abad etmekten başka işe yaramayan, Türkiye’nin en değerli doğal ve yaşam alanlarını mahvedecek projelere karşı mücadele etmekten başka çaremiz, yolumuz yok. Daha evvel defalarca geri püskürtüldükleri gibi şimdi de durdurulacaklar.
Bu, hepimizin meselesi zira Çanakkale’yi Manisa’ya, Aydın’a, hatta Gebze’ye çevirecek hamleler, felaketlere gebe.
Hayasızca hareketler ve Bülent Ersoy
10 Mart 2025 Pazartesi 11:52Asrın çağrısı beklentileri karşıladı mı? Yanıtsız kalan sorular
27 Şubat 2025 Perşembe 18:27Kadın ve barış mücadelesinin ‘Nimet’i
17 Ocak 2025 Cuma 00:30Ergene’den Nilüfer’e simsiyah bir kuyu
11 Ocak 2025 Cumartesi 00:20Yenidoğan çetesi buzdağının ucu bile değil!
23 Kasım 2024 Cumartesi 00:15Kızıl Goncalar’ın gerçek ve görünmeyen yüzleri
16 Kasım 2024 Cumartesi 00:30Gençler gitmek istiyormuş, acaba neden?
12 Ağustos 2024 Pazartesi 00:16Yunan adalarından Türkiye’ye bakmak
23 Temmuz 2024 Salı 00:05Belediyeler plastikte su satacağına, çeşme suyunu içilebilir yapmalı
28 Haziran 2024 Cuma 00:37Kafamız çoğulcu demokrasiyi hak edecek kadar sivil değil
19 Haziran 2024 Çarşamba 00:36



