TEZCAN KARAKUŞ CANDAN

TEZCAN KARAKUŞ CANDAN

Diktatörler seçimle gider, güç bizde

Bugün Türkiye için tarihi seçim günü. ‘Otoriter rejimler seçimle gitmez, kazanılsa da vermez’ diyenlere tarihten verilecek en güzel örnek Şili’de Pinochet diktatörlüğünün seçimle alaşağı edilmesi. Sosyalist Devlet Başkanı Salvador Allende’nin katledilmesi ve askeri darbe ile iş başına gelen Pinochet, Şili’de tam 17 yıl iktidarda kaldı. 17 yıl sonra plebisitle Pinochet’e “tamam mı, devam mı?” seçimlerinde, karşısında solcu gerillalarından sağ muhafazakarlarına, liberallerinden demokratlarına kadar birleşen hayır cephesine yenildi.

Baskı ve şiddet araçları değişse de her dönemde otoriter rejimlerin davranış biçimleri değişmiyor. Pinochet’in kaybetse de iktidarı devretmeyeceği üzerine o dönemde çok konuşuldu. Şili halkını korkutma ve baskı yöntemlerine son dakikaya kadar devam edildi. Pinochet’in gözleri iktidar hırsı ve kasasını doldurmaya öylesine odaklanmıştı ki ekonomik krizlerle yoksullaşan halkın huzursuzluğunun boyutlarını tam olarak değerlendirememiş, her yıl depremin vurduğu Şili’de depremle yaşamaya çare üretememiş ve iktidarını güçlendirmek için baskı ve şiddet yolunu seçmişti.

Ancak Şili halkı kararını vermişti. Şili siyaseti de bütün farklılıkları bir tarafa bırakarak Pinochet’i devlet başkanlığından göndermek için en geniş cephe birlikteliğini kurmuştu. Şili artık bütün gücü elinde bulunduran, baskı ve şiddetle bunu güçlendirmeye çalışan bir devlet başkanı ile dünyada saygın bir yeri olamayacağını, huzur ve refah içerisinde olamayacağını fark etmişti.

Tarihte bir ilk: Darbe ile gelip seçimle gitmek

Pinochet’e karşı kurulan hayır cephesi 1990 seçimlerde %55 oy almıştı. Pinochet seçimlerde kendisini tekrar devlet başkanı yapacak “evet” oylarından o kadar emindi ki %44 oy alınca, seçim sonuçları saatlerce açıklanmadı. Seçim sonuçları açıklanana kadar, başkanlık sarayında yapılan görüşmeler ve ikna turları ile halkın iradesine saygı duyulması telkinlerinde bulunuldu. Öncesinde darbe ve sıkıyönetim ilan etmeye girişmişse de halkın baskısı, dünya kamuoyunun tepkisi ile istemeye istemeye de olsa baskı ve şiddetle oturduğu koltuğunu devretmek zorunda kaldı. Böylece Pinochet, dünya tarihinde askeri darbe ile iktidara gelip seçimle giden ilk diktatör olarak tarihe geçti. Pinochet, 1990 yılında başkanlık koltuğunu devretti, ancak 8 yıl boyunca Genelkurmay Başkanlığı koltuğunda oturmaya devam etti. Genelkurmay Başkanlığı koltuğundan ayrıldıktan birkaç gün sonra kendisinin ömür boyu senatör olarak atanmasını sağladı. Muhtemelen koltuktan ayrılmasını başka bir koltukla pazarlık konusu etmişti. Pinochet sadece Şili’yi yöneten bir diktatör değil, dünya ölçeğinde neoliberal politikaları hayata geçirme misyonunu üstlenmiş bir simgeydi. Dünyada artık değişim rüzgârlarının estiği bir dönemde misyonunu çoktan doldurmuştu.

Pinochet’in gidişinden sonra, Şili’de Aperture “demokrasiye geçiş dönemi” yaşandı. İlk önce hak ihlallerinin araştırılması, hakikatler ve uzlaşma komisyonları kurularak Pinochet döneminde en çok hangi kesimlerin zarar gördüğü belgelerle raporlandı ve kamuoyuna açıklandı. Hukuksal süreçler yaşandı, devlet tazminatlar ödedi. Ancak Pinochet yargılanmadı. Çünkü darbe sonrası işlenen bütün suçları kapsayan bir af yasası çıkartılmıştı. Şili sınırları içerisinde yargılanmasa da evrensel hukuk devreye girecek ve hastalığının tedavisi için gittiği Londra’da İspanyol yargıç Baltazar Garzon tarafından tutuklanıp, Londra’da bir yıldan fazla ev hapsine çarptırılacaktı. Hakkında yolsuzluk, uyuşturucu kaçakçılığı, cinayet gibi 300 ayrı suçla dava açılmış olan Pinochet, sağlık durumu bahane edilerek yargılanmaktan kurtarıldı. Pinochet kamuoyu önünde işlediği suçların hesabını verememişti. Ancak insanlık tarihi ve kamu vicdanında yargılanmaktan asla kurtulamadı. 10 Aralık 2006 yılında öldü. İnsan hakları ihlalleriyle adı tarihe yazılan Pinochet’in 10 Aralık İnsan Hakları gününde ölmesi ise tarihin cilvesiydi.

Otoriter rejime tamam mı devam mı?

Dünya tarihi otoriter rejimlerin iktidarının ömrünü tamamlayıp el çektirildiği birçok örnekle dolu. Türkiye’de çok kritik bir seçim sürecinin en önemli günündeyiz. 12 Eylül askeri faşist darbesi ile gelişleri hazırlanan, solcu örgütlenmelerin tasfiyesi ile önce yerel yönetimlerde, sonra iktidara giden yolları açılarak 2002 yılında seçimle iş başına gelen AKP iktidarına “tamam mı devam mı?” denilecek.

Stefan Zweig’ın “İnsanlığın Yıldızının Yükseldiği Anlar” kitabında insanlık tarihinin değiştiği dönemlerde her şeyin denk geldiği örneklerle anlatılır. Bu denk gelme hali değişimin habercisi, insanlığın yıldızının yükseldiği anlardır ve irade gösterir, kararlı olursanız değiştirirsiniz. Bugün Türkiye için o gün. Türkiye’de rastlanmayan, tıpkı Şili’deki gibi tüm farklılıklarını bir tarafa bırakarak oluşturulmuş ittifaklarla havada bir plebisit havası var. Türkiye büyük bir karar aşamasında: Aydınlık ile karanlık, özgürlükle esaret, adalet ile hukuksuzluk, gelecek ile geleceksizlik, yurttaşlıkla tebaa, sevgi ile nefret, kadın hakları ile gençlerin umutları oylanacak. Havada bahar ve değişim kokusu var. 15 Mayıs’tan sonra hava durumu bile değişiyor, soğuk ve yağışlı hava yurdu terk ederken bahar havası tüm ülkeyi sarıyor.

Güç bizde, haydi oy ver!

whatsapp-image-2023-05-13-at-12-55-37.jpeg

Bugün çocuklarımızın geleceği, Cumhuriyet’in değerleri ve Mustafa Kemal Atatürk’ün bize emanet ettiği bu güzel ülkeyi, vereceğimiz oylarımızla ilelebet yaşatacağımızı ve geliştireceğimizi göstereceğiz.

Hiç kimsenin bir oyu bile heba etme, sandığa gitmeme lüksü olmamalı. Tarih bize pek çok kez halkın iradesinin karşısında hiçbir gücün duramayacağını gösterdi. İktidarını kaybetme ile karşı karşıya gelen otoriter rejimler, halkı korkutarak, şiddetle tehdit ederek iradesini göstermesini engellemek isterler, ancak o iradenin karşısında asla duramazlar, duramadılar.

Bugün güç bizde, vereceğimiz oylarla Cumhuriyet’in ikinci yüzyılının hikâyesini yazarak, seçimle işbaşına getirilmiş bir otoriter rejimi, seçimle değiştirerek tarihe geçeceğiz. Dünyanın bütün memnuniyetsizlerine örnek olacak “kelebek etkisi” yaratacağız. Tam da öyle jeopolitik bir coğrafyadayız. Sonrası mı? Onu sonra düşüneceğiz. Hayat size bir yol çizer ve o yol iradenizle belirginleşir. Cumhuriyet’in 100. yılında Türkiye İkinci Kemal’ini Cumhurbaşkanı yapmaya hazırlanıyor. Tarih bize bir kez daha Şili’de Pinochet’in kaybettiği seçim sonuçlarını Türkiye’de de elbet gösterecektir; %55’e %44.

Yarın aynı zamanda 14 Mayıs Anneler Günü. Anneler Günü’nde annelere verilecek en güzel hediye, annelerin çocuklarının geleceğinden kaygı duymadığı bir Türkiye… Güç bizde, haydi oy ver!

Önceki ve Sonraki Yazılar
TEZCAN KARAKUŞ CANDAN Arşivi
SON YAZILAR