
TEZCAN KARAKUŞ CANDAN
Adaletsizlikte 4. perde: Beşevler’e “külliye” ısrarı
Kentsel planlamada yargının verdiği iptal kararlarını, iptalin hemen ardından, yeniden küçük değişikliklerle aynı içerikte imar planı değişikliği yaparak, yargı kararlarının arkadan dolanılması Gökçek döneminde sıklıkla karşı karşıya kaldığımız uygulamalardandı. Ankara’da Simpaş Altınoran, Akçalı Yapı Kooperatifi, Togo İkiz Kuleleri, Demirkafes Nam-ı diğer YDA Center bunların başlıcaları ve aralarında 8 kez yargı tarafından iptal edilmiş imar planları kararları olanlar var. Ama yapılar bitti.
Yargı kararlarına rağmen yeniden yeniden yapılan plan değişiklikleri ile yargı bir daha iptal kararı verene kadar zaman kazanılıyor ve yapılar bu karar verme süreçlerinde yükselerek tamamlanıyor. Kentsel planlamada bu adaletsizlik artık bir rutin haline geldi. Şimdi benzer bir durumu üniversiteler yerleşkesi olan Beşevler bölgesinde Anıtkabir’e 300 metre mesafede cami yapma ısrarında görüyoruz.
Her dönemde aynı plan
Beşevler’in kalbinde cami yapma kararı 2017’de Melih Gökçek, 2019’da Mustafa Tuna 2023’de Mansur Yavaş döneminde Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından plan değişikliği ile gündeme getirildi. Üçüncü kez yapılan imar planının iptal edilmesine meslek örgütlerinin yanı sıra bu kez TKP ve vatandaşlar da dava açtı ve yargı üçüncü kez kentleşme politikalarına ve kamu yararına aykırı bularak cami planını iptal etti. 2023’te Mansur Yavaş’ın döneminde ABB Meclisi’nden oy birliği ile geçen eğitim alanına cami yapılması planı büyük tepkilere neden olmuş, ABB önünde basın açıklaması ile birlikte imar planlarına binlerce itiraz dilekçesi verilmiş ve bu tepki karşısında, ABB Meclisi’nde itirazlar görüşülürken oybirliği görüşü oy çokluğuna dönüşmek zorunda kalmıştı.
Üçüncü plan değişikliğine iptal kararının Kasım 2024’te verilmesinin ardından böylesine hassas bir konuda ABB Meclisi bir plan değişikliği önerisi getirmedi. Ve Çevre Şehircilik il Müdürlüğü Beşevler’e cami ısrarını 28 Ocak’ta yayınladığı imar planı değişikliği ile dördüncü kez gündeme getirerek iktidarın ihtiyaç üzerine değil, ideolojik ve simgesel bir cami ısrarı kamuoyunun gündemine tekrar düştü.
Anadolu Otelcilik Turizm Meslek Lisesi, uzman olmayan müdürün hazırladığı raporla depreme dayanıklı olmadığı rapor edildi ve hukuksuz bir şekilde yıkıldı. Alanın hemen yanında bulunan Hacettepe Konservatuarı’nın yıkılmasının ardından parseller birleştirildi ve 53 bin metrekarelik mülkiyeti Maliye Bakanlığı’na ait olan alan, Diyanet İşleri Başkanlığı’na tahsis edildi. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin hemen yanında bulunan alanın eğitim alanı olarak kullanılması için Mustafa Kemal Atatürk tarafından Atatürk Orman Çiftliği arazisinden tahsis edildiği, Prof Dr. Ali Cengizkan tarafından belgelerle gündeme getirildi. Üç kez iptal edilmesine rağmen dördüncü kez plan değişikliği ile cami, üniversite park planı ile neler hedefleniyor?
Hedef medrese mi?
Yeni planlama ile alana üniversite park ve cami yapılması öngörülüyor. 18 bin metrekaresine üniversite yapılacak, Beşevler meydanına bakan 13 bin metrekaresine cami yapılacak ve 2500 metrekarelik bir park olacak. Üniversite yerleşkesi emsal 1,5 ve 5 katlı olacak iken cami alanında emsal 1,5 ile yaklaşık 30 bin metrekarelik inşaat ile yüksekliği serbest olacak devasa bir cami öngörülüyor. Cami alanında kütüphane, kongre merkezi, sergi salonu ve aşevi vb yapılabilecek. Beşevler bölgesinde 31 bin metrekarelik üniversite ve cami alanının altına otopark yapılabileceği plan notlarında yer alıyor ve bölgenin trafik altyapısını tamamen katledecek bir yer altı otoparkı ile de bir taşla çok kuş vurulacak, siyasi, ticari ve kentleşme politikalarına aykırı plan değişikliği ile karşı karşıyayız.
Planın politik okuması
Kent planlanmasında yapılan değişikliklerin siyasi mekân okumalarının yapılması, gelecekte yapılmak istenenleri de açığa çıkartıyor. Siyaset kentlileşemediği için yerel yönetimler sürecin bir parçası olduğu için, imar planı değişiklikleri, mekânların yıkımını ideolojik olarak okumaktan uzaklar, ya da uzak duruyorlar. Ancak mekân politiktir ve yönetenlerin ideolojik bakışlarını açığa çıkartır. Cumhuriyet’in simge mekanı Başkent Ankara’da yıkımlar, tahribatlar, değiştirilen plan değişikliklerinin arkasında ya neoliberalizmin rant odaklı politikaları yada mekan hıncı ile Cumhuriyet rejiminin hedef alınması karşımıza çıkıyor. Atatürk Orman Çiftliği’ndeki tahribatlar, kaçak saray ve Ankapark ile Ankara’da Cumhuriyet’in biricik eserlerinin yıkılmasının ardında ve Cumhuriyet’in kentsel planlamasının biricik örneği olan İller Bankası’nın yıkılarak yerine hiç ihtiyaç olmadığı halde devasa cami yapılarak Cumhuriyet yolu olan Atatürk Bulvarı’nın kurgusunun bozulması en belirgin kentsel müdahaleler olarak hala belleğimizde.
Bu açıdan bakıldığında Beşevler bölgesindeki cami ısrarı ve dördüncü kez yapılan plan değişikliğinde, bu kez üniversite ve park yerleşkesi ile birlikte cami planındaki ısrarın arka planı yine bir ideolojik bakışı içerisinde barındırıyor.
Bu imar planı değişikliği Cumhuriyet’in bilim ve teknik yerleşkesi olan üniversiteler bölgesine, Anıtkabir’e 300 metre mesafede ve kaynağı Atatürk Orman Çiftliği arazisi olan yerde İlahiyat Fakültesi’ni de içerisine alan, bölgenin karakterini değiştirecek bir “külliye” ya da “medrese” yapılmasının önünü açıyor.
İtiraz etmek kent hakkımız
28 Şubat’ta askıdan inecek 4. imar planı değişikliği ile ilgili meslek odaları yargı sürecine hazırlanırken, mahalleli ve iklim değişikliği platformları itiraz dilekçelerini çoğaltmak için kampanyaya başladı bile. İtiraz etmek için 28 Şubat’a kadar Ankara Çevre Şehircilik il Müdürlüğü’ne şahsen başvuru yapıldığı gibi, Cimer üzerinden de itiraz edilebiliyor.
Anıtkabir’e 300 metre mesafede, kaynağı Atatürk Orman Çiftliği alanı olan Başkent’in planlı döneminin üniversite yerleşkesinin bozulmasına karşı dördüncü kez imar planına itiraz etmek hepimizin kent hakkı.