TEZCAN KARAKUŞ CANDAN

TEZCAN KARAKUŞ CANDAN

'Gündüz işte gece eylemde'

Her otoriter rejim iktidarını sürdürmek için güçlü rakiplerini, türlü yollarla devre dışına iterek zorun gücünü kullanır. Tarihte de böyle olmuştur. Otoriter rejimlerin hüküm sürdüğü ülkelerde de eğilim hala böyle devam etmektedir. “mış gibi demokrasiler” otoriter tek adam yönetimleri, faşizan eğilimlerle hüküm sürüyor. Baskı ile bardak doldukça, adalet ve demokrasi arayışı, gelir dağılımındaki adaletsizlik bardağı taşıran damlalar haline geliyor.

Stephan Zweig’ın “Vicdan zorbalığa karşı” kitabındaki sivrisineğin file karşı vicdan, akıl ve cesaretle bezeli meydan okumasına her dönemde rastlanır. Zorbalar, vicdanı temsil eden aktörler farklılaşsa da vicdan zorbalığa karşı her dönemde direnir.

Vicdan Zorbalığa karşı direniyor.

“Her isyan vazgeçmeyi reddettiğimiz bir hakikatle başlar.” Cumhuriyet değerlerinden demokrasiden hukuktan, insan haklarından vazgeçmeyenlerin hakikati vicdan mücadelesinin kendisi haline geldi. Bu hakikatle, bu kez isyanı tetikleyen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun önce üniversite diplomasının iptali sonra gözaltına alınarak tutuklanması oldu. Hak arayışı dalga dalga Anadoluya ve dünyaya yayıldı. Onlarca yıl emek vermek, sınavlara girmek, okul kazanmak meşakkatli. Üniversiteyi bitirip diplomasını almaya çalışan, ekonomik kriz altında geçinemeyen, barınamayan, gelecekleri ipotek altına alınanlar, bir gecede hukuksuz bir şekilde diplomasının iptal edileceğini gördüler.

İktidarın “mış gibi demokrasi” oyununda olmayacaklarının ilanı , iptal edilen diplomanın İstanbul Üniversitesi’nin öğrencilerinden geldi. Üniversitenin onurunu koruyamayan yöneticilerine en güzel cevabı öğrenciler verdi. Üniversiteler, sokaklar meydanlar, saraçhane “hak hukuk adalet” sloganları ile inledi.

Çocukken sokaklarda top oynarken yenileceğini fark eden karşı takımın, oyunu bozup topu kesmesi gibi, oyunu bozan, kendisini yenecek rakiplerini sistemin dışına iten, adil bir seçimin yani yurttaşlık hakkının hiçe sayıldığı insanların gözlerinin içine sokuldu.

Güçlü rakibini oyun dışına çıkartmak, artık bildiğimiz seçim süreçlerinin yaşanmayacağını, seçimlerin tek adaylı bir plebisite dönüşmesine karşı, 15 milyon oy ile CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olarak Ekrem İmamoğlu’nu belirleyen halk, demokrasinin yeniden inşasındaki halk inisiyatifini tüm dünyaya göstererek cevap verdi.

Umut her yerde

Her şey üst üste geldi. Ekrem İmamoğlu’nun diploma iptali ve tutuklanması bardağı taşıran son damla oldu. Halk kendi göbeğini keserek, CHP’ye nasıl muhalefet edilmesi gerektiğinin yolunu gösterdi. CHP bu yoldan giderek daha da büyüdü. Referandumda yapılamayan gerçekleşince, onca hukuksuzluğun ortasında umut her yerde dolaşır hale geldi.

Başka bir iktidar yüzü görmemiş üniversiteliler, 18’ine basmamış çocuklar, her yaştan insanlar binler, yüz binler, milyonlar, evlerinden okullarından işyerlerinden çıktılar. Kemiğe dayanmış bıçağı çekip attılar. “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz” ile tüm farklılıklara rağmen ortak bir geleceğimiz olabilirin adımını attılar. Sokakları meydanları moral üstünlüklerini ve cesareti geri aldılar. Gözaltılar tutuklamalar, okullarda kurulan ablukalara rağmen, sokaklara, mahallelere yayılan bu isyanı 9 güne çıkarılan bayram tatili kesintiye uğratır mı? hep birlikte tanıklık edeceğiz.

Mahalleden sesler geliyor, tencere tava, düdük slogan sesleri mahalleyi çınlatıyor, ışık yakıp söndürenler, alkışlayanlar, çocuklarının elinden tutup ses verenler çoğalıyor. Mahalle ayakta, mahalleler isyanda. Önümüz bahar/yaz kamusal alanların coşkulu birlikteliği herkesi kamusal alanlarda ortaklaştıracak. Sokaklarda iktidara karşı renklerin birlikteliği, çok renkli, çok sesli bir koro gibi Türkiye’nin büyük orkestrasının senfonisine hazırlığın keman sesleri gibi.
Mahallelere yayılan bu tepkiler için parklar önemli kamusal alanlar olarak öne çıkarken, haftada bir işlev üstlenen, belediye zabıta noktalarının bulunduğu mahallelerdeki pazar yerleri mahalle meydanları olarak buluşmalara ev sahipliği yapacak demokrasinin inşa edeceği mekansallıklar potansiyeli taşıyor.

'Gündüz işte gece eylemde'

2015 yılıydı bir toplantı için Romanya’da bulunduğum bir dönemde halkın isyanına tanıklık ettim. Bükreş’te bir gece kulübünde çıkan yangında 32 kişinin ölmesinden sonra halk sokaklara dökülmüş ve günlerce hükümetin istifasını istemiş ve sonunda istifa gelmişti. “Gündüz işte gece eylemde” sloganıyla her akşam meydanları dolduranlar günlerce direnmişlerdi. Mahallelerdeki akşam buluşmaları “gündüz işte gece eylemde” gibiydi

Zorbalığa karşı vicdanın direnişinin büyüdüğü dönemlerde, insanlar gibi mekânlarda tutuklanıyor. Büyük meydanlar, simge alanlar olağanüstü bir koruma ile kuş uçurtulmuyor. İstanbul’da Taksim, Ankara’da Güvenpark abluka altında ki tutuklu mekânlar. İnsanlar gibi mekânlarında özgürleşmesi gerekiyor.

Adına ne dersek diyelim, başka bir iktidar yüzü görmemiş çocuklar , gençler, ekonomik krizle boğazına çökülmüş kesimler, barınamayanlar, geleceksizleştirilmeyle karşı karşıya kalanlar, yediden yetmişe sokakta, demokrasi , insan hakları ve evrensel hukuk mücadelesi için umut ekiyorlar.

Hep aynı yüzler, hep aynı sesler, hep aynı iktidar, hep aynı yöneticiler, hep aynı politikacılar bir bıkkınlık sendromuna dönüşen günler Türkiyesi’nde sokakta anti-herolar kol geziyor. Pikachu otoriterliğe karşı masumiyetin, zorbalığa karşın vicdanın ve direnişin simgesi halinde dünyaya otoriterliği teşhir ediyor.

Bu bayram umudu, hüznü, ayrılıkları, kavuşmaları, coşkuyu, kaygıyı, içerisinde barındırıyor. Bu bayramın herkese hediyesi, her şeye rağmen cesaret ve umut oldu. Vicdan zorbalığa karşı direniyor. Umutlu bayramlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
TEZCAN KARAKUŞ CANDAN Arşivi
SON YAZILAR