İBRAHİM EKİNCİ

İBRAHİM EKİNCİ

Bu son seçim mi?

Kılıçdaroğlu’nun “radikaller koalisyonu” olarak tanımladığı Cumhur İttifakı kazanırsa evet, bu son seçim.

Bir daha zor. Belki 20 – 30 yıl sonra.

Bu tür iktidarların ömrü, değişimi ile ilgili bilimsel araştırmalar da öyle diyor. Bilime inanıyor muyuz?

Basit bir mantık yürütme de aynı yere çıkıyor.

Bugünkü korkularının kaynağı nedir?

Birincisi, hükümet etme, yönetme hakkı elde etmenin değil, devleti tamamen çalmanın peşinde görünüyorlar. Ele geçirmişken bırakmak istemiyor, rövanşist bir karşı devrimi derinleştirmek istiyorlar. Hedefleri siyasal İslamcı monarşist bir devlet.

İkincisi, iktidar olmayı bir çeşit ganimet sırasının nihayet kendilerine gelmiş olması gibi anladı, uyguladılar. Türkiye tarihinin en derin hazine yağması gerçekleşti. En yaygın hak hukuk ihlalleri yaşandı.

Dolayısıyla yargıdan kaçma ihtiyaçları hukuken bir zaman aşımına kadar sürecek. Siyaseten ise budanmış, kuşatılmış muhalefetin yeniden toparlanması, aynı süreçte iktidarın seçmen desteğindeki derin çöküş ve aparat kurumların erken çözülmesi gibi gelişmelerin ortaya çıkmasını beklemek gerekecek. Alın size 20, 30 yıl!

İşte bu iki nedenle 14 Mayıs seçimlerini kazanırlarsa, kaybetme riskini tamamen ortadan kaldırmak için tedbir alma fırsatı da elde etmiş olacaklar.

AKP, şimdiye kadar seçimlerle, bir çeşit aheste kürek ilerleme (siyaset literatüründe “pasif devrim” deniliyor. Bizim durumumuzda karşı devrim) yolunu seçti. Muhalefetin basiretsizliği, teslimiyetçi tarzı, kamunun içerden istilasını “liyakatsizlik” eleştirisine indirmesi sayesinde, ‘devlet zoru’nu icraa edenler dahil, kamu kurumlarını parti aparatlarına dönüştürmeyi başardı. Ardından da iktidar gücünü kullanarak (ve doğrusu o istisnai kabiliyet; “çok inandırıcı biçimde yalan söyleme” kabiliyetinin pekala çalıştığı, buluştuğu bir seçmen katmanın varlığı sayesinde) seçimlere rahat girdi, -usullü usulsüz- kazandı, ilerledi.

Fakat şimdi, zorlanıyor.

Anketlere, meydanlara bakılırsa muhalefet seçimi belirgin bir farkla kazanmış görünüyor. İş oylamaya kaldı.

“Radikal koalisyon” bir şekilde seçimi çevirmek için utanç verici yalanlara, manipülasyonlara sarılıyor. Fakat yalanları eskisi kadar etkili değil.

Resmen “seçim yapmıyoruz” deme cüreti de gösteremiyorlar. Henüz o kadar güvenli değiller.

Yapabilecekleri tek şey, erteleme bahanesi oluşturacak provokatif bir ortam elde etmek… Ona çalışıyorlar. Onun için gözü dönmüş, ağzı bozuk bir kışkırtma salvosu altında tutuyorlar seçmeni. Kışkırsın istiyorlar.

Şimdiye kadar pek başarılı olamadılar.

Heybede başka ne var? Bilmiyoruz ama yapabileceklerinin sınırı yok. Bunu biliyoruz.

Bakalım, iki gün sonra belli olacak.

Kazanırlarsa, evet, bu son seçim.

Bir daha risk almak istemeyeceklerdir. Muhalefeti ezmeye yönelecekler. Kendileri için tehlike olmaktan çıktığına inandıkları bir yere kadar budayacaklar muhalefeti.

Siyaset bilimci Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu’nu dinliyorum. Erdoğan rejimini “patrimonyal sultanizm” olarak tanımlayan profesör, kazanmaları halinde olabilecekleri şöyle özetliyor:

“Yasaklar muazzam artacak. Muhalefet muhtemelen ortadan kaldırılacak, onunla birlikte medya alanı tamamen yok edilecek.”

Ben de bu görüşteyim. Öteden beri…

Kazanırlarsa totaliter iktidara meşruiyet görüntüsü sağlayan etkisiz, küçük, iktidar güdümlü bir iki muhalefet partisi varlığını sürdürebilir. Böylece “yerli milli muhalefet” de sağlanmış olur. 20 yıldır icraatlarına muhatabız. Onları gördük. Muhalefet var’mış gibi yapacaklardır. Siyaset tarzları algı – altı boş görüntü satışıdır.

Kazanırlarsa Türkiye’yi çok zor günler bekliyor. Hoca’nın belirttiğinin ötesine geçen gelişmeler de ihtimal dışı değil. Çünkü Türkiye, İran değil. Afganistan hiç değil. Totaliterizme kolay teslim olmayacaktır… Laik, eğitimli, modern, özgürlükçü geniş bir nüfus var. 70 yıldır seçimler yapılıyor. İyi kötü bir demokrasi deneyimi, alışkanlığı var. Yargıdan paçayı kurtarmak için memleketi ateşe atmaktan geri durmayacak totaliter kuvvetler bu kesimin üzerine yürürse, sırtını duvara yaslayana kadar geri gidebilir en fazla ama ötesi fiziken de yok.

***

Millet İttifakı, “parlamenter sisteme geçme” ittifakıdır. Birliği buraya kadar. Sonrasında rekabet başlıyor. “İttifak”ın literatür anlamına oturan geçici, hedefli, kurallı bir işbirliğidir. Ama Cumhur İttifakı bir protokole sahip değildir. Birbirlerine verilmiş kapalı sözlü tavizler – taahhütler üzerine kuruludur. Hepsi birbirine bir anlamda rehinedir, mecburdur.

Yeniden Refah, birkaç vekillik ve kadın düşmanı politikaları konusunda aldığı tavizlerle katıldı. “Küffarla savaş” için ittifaka katıldığını ileri süren DSP lideri, partisini bölmek pahasına kendisine bir vekillik alıyor. Hüdapar, tutuklu bütün Hizbullahçı katillerin tahliyesi karşılığında ve Kürt oylarını bölme misyonu ile ittifaktadır.

MHP, BBP, Kürt sorununda savaş politikasına geçtiği için Erdoğan’ın yanına geldi. O noktada tutmak için ittifaktadır. MHP, kendi parti gündemini saldırganlıklarla sürdürdüğünde yargısızlık güvencesi de sağlıyor. Seçimler sonrasında bu koalisyondan nasıl bir hükümet türeyeceğini kestirmek zor. Ama her şekilde yüzünün totaliter – faşizme dönük durduğu kesin. Türkiye’nin gündeminden acilen çıkarması gereken risk işte budur.

“Ehem ile mühimi ayırabilmeliyiz”

Bizler ne yapmalıyız? Prof. Kalaycıoğlu, Halk TV’ye açıklamalarında bunun cevabını da verdi. “Ehem ile mühimi ayırabilmeliyiz” dedi. Şöyle devam etti:

“Bugün ehem olan (ehemmiyetli olan) unsur ya sultanizm hükümeti ve TR’nin önce otoriter sonra totaliterizme doğru gitmesi, bir tür İslamcılık yorumunun zorla topluma eğitim vasıtasıyla ve diğer vasıtalarla empoze edilmesine doğru gitmemiz. Buna bir seçmen desteğinin sağlanması veya bunun karşılığında Türkiye’nin demokratik bir hukuk devletine dönmesi… Temel tercihimiz ve ehemmiyetli, acil tercihimiz bu. Bu, bugünün tercihidir. Hangi konuyu alırsanız alın diğerlerinin hepsi uzun dönemde halledilmesi gereken şeylerdir. Acil olan rejim tercihidir. Bunu yapamazsanız mühim atılmaları da yapma şansınız olmaz.”

Türkiye bu belayı seçimle aşmayı başaracak gibi duruyor. Bir tek provokasyonlara gelmeme sabrı ve sandıklara cesaretle sahip çıkma becerisi göstermesi gerekiyor. Muhalefet durumu kontrol altında tutma bakımından önemli bir sınav verdi şimdiye kadar. Umalım son iki gün de öyle geçsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İBRAHİM EKİNCİ Arşivi
SON YAZILAR