Ekokırım her yerde yasalaşıyor... Sıra bizde!

MEHVEŞ EVİN


Bugün, hepimiz için önemli bir gün: Ekokırımın yasalaşması için toplanan 25 bin ıslak imza Meclis’e sunuluyor. (*)

“Hah, bir ekokırım yasası eksikti!” diyeceklere cevabım net: Çocuklarınıza yaşam hakkı bırakmamayı kabul edip, kendi yaşam süreniz içinde cehennemi yaşamak istiyorsanız, haydi buyrun, iklim krizini de kendi sorumluluğunuzu da reddedin!

Hoş, doğrusu iklim değil, insanlık krizi olmalı. Neden?

Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu’ndan alıntılayalım; “İklim hep değişir. Ama 150 bin yılda bir olan değişiklikler, şimdi 150 yılda oluyor.”

Yani, ne doğa, ne de insan bu hızlı değişime ayak uydurabiliyor, uyduramayacak.

Peki bunun ekokırımla (**) ne alakası var?

İklim krizini durdurmak için fosil yakıt kullanımını azaltmak, yenilenebilir enerjiye geçmek, karbon vergisi gibi başlıklar devletlerin gündeminde.

Çok ihmal edilen kısmı, karada ve denizdeki biyoçeşitliliğin hayati önemi:

Ormanların, hatta çöllerin ve okyanuslardaki türlerin, börtü böceğin varlığı, suyun, toprağın, havanın sağlığı, insanlığın en büyük dostu ve kurtarıcısı.

Bu bilimsel gerçek artık yadsınamaz olduğundan, pek çok ülke doğal varlıklarını korumak için yasalar koymaya başladı.

Avrupa Birliği geçen hafta çok önemli bir adım attı: Çevreye karşı işlenen ve “ekokırım” niteliğindeki suçlar, ilk kez kendi başına tanımlanıp ceza hukukuna girecek.

AB’de yasalaşması "Sınırları aşacak" mı?

Avrupa Konseyi, Komisyonu ve Parlamentosu’nun aylarca tartıştığı yasa teklifi, çok önemli. Kanunsuz ağaç kesme, bir türün yaşam alanını bozmak gibi ekosisteme geri dönüşsüz zararlar veren belli başı davalarda da yargı sürecini etkileyecek…

Üzerinde çalışılan metinde açıkca “ekokırım” sözü yer almasa da Avrupa Parlamentosu’nun ısrarıyla “ekokırım seviyesinde suçlar” denmesi bile başarı. Birkaç ay içerisinde yasalaşması beklenen teklifle toplu yokoluşlara neden olan eylemler, başlı başına bir suç sayılacak.

Görüşmelerde önemli rol oynayan parlamenter Marie Toussaint, Avrupa’da çevre davalarında yeni bir çağa işaret ederken, bu uygulamanın “sınırları aşma arzusunu” da dile getirdi: “Doğa suçları dünyada giderek daha çok işleniyor çünkü uyuşturucu madde trafiği kadar kârlı. Bu yasa, çevresini korumak için hukuk yollarına başvuranlara da destek olacak.”

Malum, bu suçları işleyen şirketler kendi yasalarından kaçmak için, Türkiye örneğinde olduğu gibi başka ülke kaynaklarını sömürme ve talan etme rahatlığında davranıyor.

Bu yasa kendiliğinden çıkmadı: Kamuoyunun baskısıyla, Avrupa’da 600 binden fazla insanın “ekokırım suç olsun” diye bastırmasının sonucu. 2023’te Belçika, Hollanda, İtalya ve İspanya’da ekokırım yasa teklifleri gündeme geldi ve geliştirildi.

AB dışındaki ülkelerde de ekokırım, yasalara girdi: Ekvador ve Vietnam’ın Anayasasında suç olarak tanımlanıyor. Özbekistan yasasında kara, su ve havayı kirletenlere, türlerin yokoluşuna neden olan eylemlere hem para, hem bazı haklarından men etme cezası veriyor.
Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Belarus, Gürcistan, Ermenistan, Tacikistan’da da benzer eylemler, ceza hukunda var. Fransa ise 2021’de kabul ettiği “İklim ve Dirençlilik” yasasıyla doğaya zarar verenleri yargılarken, ekokırım suçunun uluslararası mahkemelerde yargılanması için çaba sarf etmeyi kabul etti.

En vahşi kirleticilerin (ABD, Çin, Kanada) sesi çıkmıyor ama eninde sonunda gelecekleri nokta bu. Ya Türkiye ne yapacak?

Yurttaş ilk kez açıkça yasa teklifi götürüyor

Ekoloji Birliği ve İklim Adaleti Koalisyonu, bu yılın başında düzenledikleri konferansın sonunda “Yurttaş ekokırım yasası yapıyor" adıyla kampanya başlattı ve 25 bin imza topladı.

Kampanya, “Ekosistemin bütüncüllüğüne yönelik yapılan saldırıların bir kırım halini alması, yaşamın zincir halkalarının birbirinden koparılması ve iklim krizinde varılan aşamanın gezegende yaşama olanaklarını sona erdirme sınırına dayanması” tespitinden yola çıktı.

Elbette ülkenin her köşesinde devam eden davalarda, ekolojik tahribatları engellemesi gereken çevre hukukunun işlememesi de bu kampanyanın ana unsuru: Doğayı ve yaşam alanlarını savunanlar korunmadığı gibi, doğayı ‘insanın çevresi’ olarak tanımlayan hukuk sistemi de ekolojik tahribatları önlemekte yetersiz kalıyor.

28 Kasım’da Meclise taşınacak imzalar, aynı zamanda Türkiye’de ilk kez yurttaşın meclise açıkça yasa teklifi götüreceği, örneği görülmemiş demokratik bir irade beyanı.

“Burası Türkiye…” deyip kenara mı geçeceksiniz? Yoksa bu çalışmayı destekleyip, politika yapıcıların üzerinde baskı mı kuracaksınız? Gelişmiş demokrasilerde de ancak kamuoyu baskısıyla sonuç alınabildiğini, bu uğurda emek harcayanları desteklemenin hepimizin boynunun borcu olduğunu lütfen unutmayalım ve meselenin ciddiyetini kavrayalım…

Ekokırım yasa teklifinde neler var? (*)

MADDE 1- 26/09/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Birinci Kısım- Birinci Bölümün “Soykırım ve İnsanlığa Karşı Suçlar” başlığı “Soykırım, İnsanlığa ve Gezegene Karşı Suçlar” olarak değiştirilmiştir.
MADDE 2– 5237 sayılı Kanunun 77’nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 77/A maddesi eklenmiştir.
Ekokırım Suçu
MADDE 77/A
(1) Doğal veya kültürel çevrede İnsan veya diğer canlıların hayatını tehlikeye atmak, doğal veya kültürel varlıklar üzerinde ağır tahribata yol açabilecek davranışlarda bulunmak yahut hukuka aykırı diğer bir fiili işlemek suretiyle bütün bir ekosistemde kısa vadede telafisi mümkün olmayacak zarara yol açma tehlikesi doğuran kişiye müebbet hapis cezası verilir, ayrıca suçun işlenmesinden elde edilen maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazancın on katı kadar adli para cezasına hükmedilir.
(2) Birinci fıkradaki suçun taksirle işlenmesi halinde ise on beş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur, ayrıca suçun işlenmesinden elde edilen maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazancın beş katı kadar adli para cezasına hükmedilir.
(3) Ekokırım suçunun işlenmesi sonucu bütün bir ekosistemde kısa vadede telafisi mümkün olmayacak zarar meydana gelmişse, fail hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına; suçun taksirle işlenmesi halinde yirmi yıl hapis cezasına hükmolunur, ayrıca suçun işlenmesinden elde edilen maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazancın yirmi katı kadar adli para cezasına hükmedilir.
(4) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur.
(5) Bu suçlardan dolayı zamanaşımı işlemez.
MADDE 3- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 4- Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.


Ekokırım Nedir? (**)
Ekokırım, Yunanca’daki “oikos” yani, ev kelimesinin Türkçe’deki karşılığı olan, yerleşilen yer ve yaşam alanı anlamını karşılayan “eko” ile “kırım” yani, yok etmek, öldürmek, varlığını sistematik biçimde ortadan kaldırmak anlamlarının bir araya gelmesi ile oluşmuş, yeni bir adlandırma (neoloji) ile dilimize kazandırılmış bir sözcük.
70’li yıllardan itibaren hukukun konusu olan ekokırımın uluslararası hukukta ve ülkelerin iç hukuklarında tanınması için çalışmalar tüm dünya genelinde yürütülüyor. Bu çabalardan birisi de ekokırımın, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin baktığı 4 temel suça (insanlığa karşı işlenen suçlar, soykırım, savaş ve saldırı suçları) eklenerek 5. suç olarak kabul edilmesi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
MEHVEŞ EVİN Arşivi
SON YAZILAR