SARPHAN UZUNOĞLU

SARPHAN UZUNOĞLU

Gençler haberleri görmezden mi geliyor?

Medyanın gençlerle kurduğu bağ giderek zayıflıyor. Ama bu zayıflama, sanılanın aksine gençlerin bilgiye olan ilgisinin azalmasıyla değil, haberin onlara hitap etmeyen formatlarla sunulmasıyla ilgili. Gençler, dünya gündemini takip ediyor, politik kararların kendi gelecekleri üzerindeki etkisini sorguluyor ve sosyal meseleler hakkında giderek daha fazla bilinçleniyorlar. Ancak haberleri tüketme biçimleri, geleneksel medyanın hâlâ anlamlandıramadığı radikal bir değişimden geçmiş durumda.

Son yıllarda yürüttüğümüz araştırmalar, özellikle Defne Kapan ile gerçekleştirdiğimiz son çalışmanın sonuçları, gençlerin habere olan yaklaşımındaki bu değişimin temel dinamiklerini ortaya koydu. Z Kuşağı, haberi bir içerik olarak değil, bir deneyim olarak tüketiyor. Onlar için haber sadece okumaktan ibaret bir süreç değil; sosyal medyada karşılaşılan, kısa videolarla öğrenilen, bazen mizah yoluyla anlamlandırılan ve ancak yeterince ilgilerini çekerse daha derinlemesine araştırılan bir olgu.

Bu değişim, geleneksel medyanın uzun süredir farkında olduğu ama çözüm üretemediği bir noktaya işaret ediyor: Haber artık yalnızca bir bilgi kaynağı değil, aynı zamanda bir sosyal deneyimin parçası. Ve eğer medya gençlerle bağ kurmak istiyorsa, onların medya tüketim ritüellerini anlamak zorunda.

Gençler haberden neden kaçıyor?

Defne Kapan ile yürüttüğümüz araştırmada gençlerin haber tüketimiyle kurduğu ilişkiyi anlamaya çalışırken, üç temel nedenin öne çıktığını gördük. Gençler, haberlerden kaçınmıyorlar, ancak geleneksel medyanın sunduğu formatlarla onlara ulaşamıyorlar.

1. Bilgi yüklemesi ve seçici dikkat

Gençlerin medya tüketimi, önceki nesillerin deneyimlediğinden tamamen farklı. Geleneksel haber okuyucuları, bilgiyi aktif olarak edinmeye çalışırken, Z Kuşağı bilgiyi kendilerine ulaşan bir şey olarak görüyor. Bu jenerasyon, haber sitelerine girip başlıkları taramak ya da gazete sayfalarını incelemek yerine, sosyal medya akışlarında rastgele karşılarına çıkan içerikleri tüketiyor.

Bu yeni okuma biçimi, gençlerin bilgi yüklemesi (information overload) karşısında giderek daha seçici hale gelmesine yol açıyor. Günümüzde her an her yerden haber bombardımanına maruz kalan bir kuşağa, “önemli olan budur” diyerek uzun analizler sunmanın hiçbir anlamı yok. Bunun yerine, haberin anlamlı ve ilgi çekici olması gerekiyor.

Bu noktada algoritmaların rolü de göz ardı edilmemeli. TikTok, Instagram Reels ve YouTube Shorts gibi platformlarda haber tüketen gençler, kendi ilgi alanlarına hitap etmeyen içerikleri bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde filtreliyorlar. Geleneksel medya hâlâ okuru siteye çekmeye ve içerik okutmaya odaklanırken, Z Kuşağı haberle yalnızca onları ilgilendiren konular üzerinden temas kuruyor.

2. Olumsuzluk yorgunluğu ve haber tükenmişliği

Araştırmalarımızın ortaya koyduğu bir diğer kritik unsur ise, gençlerin sürekli kötü haberlerle karşı karşıya kalmaktan yorulması. Haberlerde sıklıkla savaşlar, ekonomik krizler, politik skandallar ve toplumsal çöküş anlatılarıyla karşılaşan gençler, bir süre sonra bu haberlerin hayatlarını doğrudan nasıl etkilediğini sorgulamadan uzaklaşmaya başlıyorlar.

Buna paralel olarak Savannah Parsons’ın çalışması da gençlerin olumsuz haberlerden kaçındığını gösteriyor. Doomscrolling olarak adlandırılan, negatif haberleri arka arkaya tüketme pratiği, gençlerde ciddi bir yorgunluğa sebep oluyor. Bu da onları haberlerden tamamen uzaklaştırıyor ya da onları, pozitif ve çözüme odaklı içeriklere yönlendiriyor.

3. Haber formatlarının ilgisizliği

Geleneksel haber formatları gençler için yeterince ilgi çekici değil. Z Kuşağı, uzun metinlerden, sıkıcı haber spikerlerinden ve durağan analizlerden uzak duruyor.
Defne Kapan ile yürüttüğümüz araştırmada gençlerin haberleri genellikle kısa videolar, sesli içerikler ya da grafiklerle desteklenen interaktif anlatılar üzerinden tükettiğini gördük.

Bu noktada Nieman Lab’de yayımlanan Watif adlı girişimin sunduğu model oldukça dikkat çekici. Watif, geleneksel haberciliğin dayattığı formatları terk edip, gençlerin medya tüketim alışkanlıklarına uygun bir içerik ekosistemi oluşturuyor.

  • Haftada iki kez bülten yayınlıyorlar, ancak bu bültenler alıştığımız uzun metinlerden ibaret değil. Daha görselliğe dayalı, hızlı tüketilebilir ve bağlam sunan içerikler üretiyorlar.
  • Podcastler ve video içerikleri merkeze alıyorlar.
  • WhatsApp toplulukları kurarak, okurlarıyla doğrudan iletişim kuruyorlar.

Burada önemli olan şu: Gençler için haber yapmak, yalnızca onlara bilgi vermek değil, onların haber deneyimine doğrudan katılmalarını sağlamak.

Medyanın gençlerle bağ kurabilmesi için ne yapması gerekiyor?

Bugün haber sektöründe çalışan herkes şu soruyu kendine sormalı:

Gençler neden haber okumuyor? Ve onları nasıl geri kazanabiliriz?

Bu soruya verilecek en basit ve doğrudan yanıt şu: Haberciliğin formatını değiştirmeden gençleri kazanmak mümkün değil.

  • Gençleri izleyici olarak değil, üretici olarak sürece dahil etmelisiniz.
  • Haberin negatif tonunu dengeleyerek, çözüm odaklı haberciliğe ağırlık vermelisiniz.
  • Geleneksel formatları terk edip, yeni medya dinamiklerine uygun içerikler üretmelisiniz.

Bugün gençlerin haber tüketimi, "Bana haber getirme, ben istersem alırım" noktasına geldi. Kendi gündemlerini belirleyebildikleri, haberle bağ kurmak istedikleri kadar kurdukları, istemedikleri zaman da usulca görmezden geldikleri bir sistem içindeyiz. Eğer habercilik bu değişime ayak uyduramazsa, gençlerin gözünde eski bir Facebook bildiriminden farksız hale gelecek: okunmadan kaydırılacak.

Haberi hâlâ “bunu okumak zorundasınız” yaklaşımıyla sunan, gençleri uzun metinlerin içine hapsetmeye çalışan her medya kuruluşu için Google News’te arka sıralara düşme tehlikesi kapıda. Çünkü artık haber, köşeye sıkıştırılmış bir içerik değil; bir deneyim, bir etkileşim ve doğru formatta sunulduğunda viral olabilecek bir şey.

Ve gençler? Eğer haber onları ilgilendirmiyorsa, o içeriğe "geç" diyerek yollarına devam ediyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
SARPHAN UZUNOĞLU Arşivi
SON YAZILAR