Gençlerden niye korkuyorsunuz?

“Çok mutluyum bunun için. Adalete olan ümidimi hiçbir zaman kaybetmemiştim buradayken ve sürekli her ne kadar tutuklu da olursam olayım hayal kurmaya devam etmiştim. Biz gençlerin hayal kurmaya devam etmesi gerekiyor. Biz gençlerin özgür kalmaya, özgür olmaya devam etmesi gerekiyor ve susturulmaması gerekiyor. Şu an için tek temennim diğer öğrenci arkadaşların da bir an önce tahliye olması.”

Bu sözler İBB Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasını protesto etmek amacıyla Kadıköy’de düzenlenen protesto gösterisinde, elinde “Diktatör Erdoğan” pankartı taşıdığı için tutuklanan, kalp ve böbreklerinden ağır rahatsızlığı olan Esila Ayık’ın 36 gün tutuklu kaldığı cezaevinden tahliye olduktan sonra basın mensuplarına yaptığı açıklamadan.

Tutuklanmasına gerekçe olarak gösterilen pankarttaki yazıyla ilgili Tayyip Erdoğan bundan birkaç yıl önce yaptığı konuşmada, “Bu ülke diktatörlükle yönetiliyor olsaydı, bana diktatör diyemezdiniz” minvalinde sözler sarf etmişti.

Adaletsizliğe ses yükselttikleri için mi korkuyorsunuz?

Neresinden tutsak elimizde kalan baskıcı bir rejimin giderek absürtleştiği bir dönemde Elisa’nın tutuklanması ve hâlâ neden tutuklu olduğunu bilmediğimiz onlarca genç var. Bu anlamsızlığın dumanı hâlâ tütmeye devam ederken Boğaziçi Üniversitesi gibi Türkiye’nin medarı iftiharı olan bir üniversiteye 6 yaşındaki çocukların evlenebileceğini savunan hesapta ilahiyatçı bir adamın konuşma yapmak için getirilmesini protesto eden öğrencilerden 97’sinin gözaltına alınması, onların içlerinden de 6’sının tutuklanmasına karar verilmesi, bizleri, “Gençlerden niye korkuyorsunuz?” sorusunu sormaya mecbur bırakıyor.

Anayasal haklarını kullandıkları için hapse tıkılan, polis tarafından tekme tokat yerlerde sürüklenen, sosyal medyada hükümet karşıtı paylaşımlarda bulunan, okuduğu üniversitede en çok dinlemek istediği 40 yıllık rock grubunun konserinin ertelenmesi için sadece rektörün grubun adını etkinlik listesinde görmesi yeterli olan, hem okuyup hem çalışmak zorunda kalan, bölümü ne olursa olsun, çok sevmesine rağmen bu ülkeden bir an önce gitmek isteyen, bırakın geleceği, yarın dair bir beklentisi kalmamış bu gencecik çocuklardan, ülkedeki haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe karşı seslerini yükselttikleri için mi korkuyorsunuz?

Sizin eseriniz olan 23 yılda ülkenin geldiği noktada bir sakatlık olduğunu düşündükleri ve bu düşüncelerini “demokrasi”yle (!) yönetilen bir ülkede dile getirdikleri için mi korkuyorsunuz? Bu çocuklar hayal kurmasın, yarını, ilerisini düşünmesin diye mi korkuyorsunuz? Hükümeti devlet yaptığınız iktidarınızda, “taraf” olmadıkları için mi korkuyorsunuz? Sanatta dünya çapında özgün işler yapan bu maharetli çocuklardan, sizin normlarınıza uymayan eserler ortaya koydukları için mi korkuyorsunuz?

Korkmayın. “Onlar bizim yarınlarımız” gibi doğru olsa da şu an için fazlasıyla romantik olan laflara gerek duymadan söyleyeyim, gerçekten korkmayın. Bu çocuklar hayatta kalmak değil, yaşamak istiyor. Hayallerini gerçekleştirmek için çabalamayı değil, öncesinde hayal kurmak istiyor. Gencecik birinin elinden hayallerini değil, hayal kurma ihtimalini alıp onu, tıpkı sizin zihinlerinizdeki gibi bir karanlığın içine atıyorsunuz.

Siz, kendi karanlığınızda gırtlağa kadar boğulmuşken bu pırıl pırıl gençlerden korkuyorsanız, onların hayatlarının akıbetini iki dudağın arasından çıkacak bir emre bağlamışsanız, bize de geçmiş olsun demekten başka bir şey düşmüyor. Korkmayın. Genç onlar…

Önceki ve Sonraki Yazılar
BURAK SOYER Arşivi